Bebek sahibi olmak benim için ütopik bir olaydı ve ''annelik'' dünyanın en zor işiydi fikrimce... O kadar yoğun bir tempoda çalışıyor ve yaşıyordum ki, yaptığım kalkınma planları içinde annelik yoktu. Hamileliğe öylesine zamansız ve öylesine hazırlıksız yakalandım ki, bir an sendeledim. Dünyaya yeni bir birey getirecek olmanın sorumluluğu altında ezildim bir an... İşim ne olacaktı, nasıl doğum yapacaktım anneligi becerebilecek miydim? Annem gibi iyi bir anne olmayi başarabilecek miydim? Bu sorularla boğuşurken zaman ilerledi ve ben durumu kanıksadım.. Evliliğimin dördüncü yılını yaşıyordum; yaşım uygundu, hayatım uygundu. Uygun olmayan tarafları da uydurabilirdim.
DÜNYANIN EN GÜZEL DUYGUSUNU TATMANIN ARİFESİNDEYDİM... ANNE OLACAKTIM!
Bu sürecin; hamileliğin keyfini çıkarmaya karar verdim. Mide rahatsızlığım nedeniyle çok yorucu ve zorlu bir dokuz ay geçirsem de bebeğimin hayaliyle günleri günlere ekledim. Dokuz ayı tamamladım, işime bir süre ara verdim. Evde iki saatten fazla oturamayan bir insan olarak, günlerimi evde bebegimi düşleyerek, ona hazırlanarak geçirdim.
VE BÜYÜK BULUŞMA 20 OCAK GÜNÜ GERÇEKLEŞTİ!
Bebeğimize kavustuk! Kızım; Cemre’m, şu an seksen günlük. İnanin öylesine bir mutluluk ki, tarifi kelimelerle imkansız... Bebekli bir yaşam da her geçen gün yeni bir şey öğrenirken, anne olmak isteyen herkese şiddetle tavsiye ederim. İnanın; kendi canından bir parçaya sahip olmak ve o minik parmakların elinizi sımsıkı tutmasının verdiği mutluluğun benzeri yok!
Sevgiler...
Elif Mir Bekmezoğlu
|