Canım kızım, zor bir hamilelikten sonra 25 Eylül’de dünyamıza ışık oldu. Nasıl olacak, kime benzeyecek, nasıl yürüyecek, nasıl konuşacak derken, şimdi kızım 2,5 yaşında. Yavrumu, kızımı, kucağıma aldığım ilk gün daha dün gibi aklımda. Ama şimdi kocaman kız oldu. Şeker gibi tatlı dili var biciriğimin... O konuştukça biz ne yapacağımızı bilemiyoruz. Çok tatlı, görmeniz lazım. “Anne, baba seni çok seviyorum” diyebiliyor ve bunu bize sarılarak, gözlerimizin içine bakarak söyleyebiliyor artık. Çok şükür...
Belki de anne olmak böyle bir şey, çocuğunuzun yaptığı küçük bir sevimlilik, söylediği bir söz küçücük bir şey bile içinizi sevinçle, coşkuyla doldurup, yaşama sevinci veriyor insana. İnanın öylesine bir mutluluk ki, tarifi kelimelerle imkansız. Kızımla geçirdiğim her geçen gün yeni bir şeyler öğrenirken, anne olmak isteyen herkese anneliği şiddetle tavsiye ederim. Düşünsenize kendi canınızdan bir parçaya sahip olmak, onun büyüdüğünü görmek, birkaç söz, birkaç sevimli hareket ve o minik parmakların elinizi sımsıkı tutmasının verdiği mutluluğun tarifi yok, imkansız...
Şunu anladımki hayattaki en önemli şey; aile. Ve benim ailem kızım, eşim ve sevdiklerim... Yani ben çok şanslıyım. Çünkü benim kocaman bir ailem var. Bu yüzden kendimi daha güvende hissediyorum ve onları çok seviyorum.
Canım eşim ve minik papatyam sizleri tarifi imkansız dugularla seviyorum. İyi ki hayatımdasınız. Sizi çok ama çok seviyorum.
Sibel Emen
|