Duramam artık yerimde deyip yepyeni bir hayata başladığım gün. Annem aylarca beni karnında taşıdı. Bahar geçti, yaz bitti, sonbahar ve kış... Annem buz gibi bir günde, belki de şehir karlar altındayken geleceğimi düşünmüştü hep. Oysa ben yazdan kalma bir kış gününde gelmeye karar verdim. Güneşli bir günde...
O sabah yine gün aydınlanmadan uyanmıştı babam. Kahvaltısını yaptı. İşe gitmek için hazırlandı. En yeni takım elbisesini giydi. Kravatını taktı. En şık ayakkabılarını giydi. Annem onu yolcu ederken: “Ne kadar şık olmuşsun? Tam baba gibi” demişti. Babam güldü sadece. Ve gitti...
Annem o gidince balkona çıktı. Babama el sallamak için. Her zamanki gibi... Soğuk havayı içine çekti. “Üşüdün mü yoksa bebeğim? Ne zaman geleceksin?” dedi. “Bak 2 gün rötar yaptın. Bugün! Bugün!” diye bağırdım. “Bugün geleceğim!” Annem duymadı :) Kendini ve beni zor taşıyarak etrafı topladı.
Bu arada benim için taa uzaklardan gelen anneannem ve babaannem uyandı. Kahvaltıdan sonra hep birlikte evden çıktık. Çünkü annemin hastanede kontrolü vardı. Ben de bu arada dünyaya gelmek için sabırsızlanıyordum. Annem, anneannem, babaannem ve tabi ki ben taksiye bindik. Trafik çok sıkışıktı. Malum sabah trafiği... Şu babamın sürekli şikayet ettiği şey:)
“DOĞ ARTIK” DİYORDU BANA
Hastaneye saat 9’da gelebildik. Doktorumuz annemi doğumhaneye gönderince annemin farklı bir heyecan duyduğunu hissettim. Benimle konuşup duruyordu. Ben hareket ettikçe seviniyor, mutlu oluyordu. O mutlu oldukça ben de mutlu oluyordum. O yüzden tekmelerimi sertleştirdim:)
Annem 1-2 saat sonra babamı arayıp benim doğmak üzere olduğumu haber verdi. Babam önce inanamadı. Şaka yapıyor sandı. O da çok heyecanlandı. Eli ayağı birbirine dolandı:)
Annem doğumhanede sabırsız, heyecanlı, mutlu, meraklı, tedirgin, sancı dolu saatler geçirdi. Beklemekten sıkıldı, çok susadı, çok sancılandı, acıktı... Saatler geçmek bilmedi. Ben de doğmak için elimden geleni yapıyordum aslında. Saatler birbirini kovaladı... Dışarıda babam, anneannem ve babaannem heyecan içinde bekliyorlardı. Tabi ben de heyecanlıydım. Ama annem acıdan heyecanı unutmuştu. “Doğ artık” diyordu bana içinden. Duyuyordum...
Ve... Saat 17:33’de doğdum... Ağlayarak... Bağırarak... Çığlık çığlığa. Sesim de öyle gür ki! Annem saşırdı kaldı:) Mutluluktan ağladı... Babam dışarıda haberi alınca inanamamış doğduğuma. Ama doğdum iste... Anneannem ağladı çaktırmadan, babaannem çok mutluydu. Annem hepsinden de mutluydu. Bense şaşkındım...
KALBİ ÖYLE HIZLI ATIYORDU Kİ
Annem beni ilk kucağına aldığında kalbi öyle hızlı atıyordu ki... O an bütün ağrıları unutmuş ve sanki benimle birlikte yeniden doğmuş gibiydi. “Hoşgeldin” dedi sessizce, “Hoşbulduk” diyemedim tabi... Gülümseyebildim sadece...
Merhaba hayat dedigim günün gecesinde nedense annem hiç uyuyamadı. Beni seyredip durdu. Ben birkaç saat uyudum. Sabaha karşı uyandığımda annem hala bana bakıyordu. Ben de ona baktım görür gibi:) Annemin niye hep ağladığını anlayamadım ama bir türlü... Ben baktıkça ağladı. O ağladıkça baktım...
Ertesi gün evimize geldik. Annemin günler öncesinden hazırladığı yatağıma yatırdılar beni. Annem ve babam için uykusuz geceler başlamıştı. “Her güzel şeyin bir bedeli vardır” dedi annem. Ben doğduktan sonra daha da sabırlı olmaya başladı galiba:)
MUTLULUK PEŞİNİ BIRAKMASIN
Annem beni zamanla tanımaya başladı. İlk olarak sabırsız olduğum şeklinde bir tespitte bulundu. Büyüyünce de öyle olur muyum acaba? Anneme göre neşeli, sert bakışlı, çabuk alınıp küsebilen, titiz ve biraz da meraklı bir insan olacakmışım. Bekleyip göreceğiz:) Son olarak annemin bıkıp usanmadan her gün bana söylediği şeyleri yazacağım:
Bebeğim... Bitanem... Oğlum...
Sen bize verilmiş en güzel hediyesin. Nefes alışınla bile mutlu oluyorum ben...
Senin de ömrün boyu çok mutlu olmanı diliyorum meleğim... Mutluluk peşini bırakmasın. Ömrün uzun ve sağlıklı olsun. Kalbin kırılmasın, canın yanmasın, gözlerin ağlamasın bitanem.
Evet... Ben geldim...
“Merhaba hayat” dedim bağıra çağıra...
Egemen koydu babam adımı.
Egemen Kaplan doğdu.
22 Ocak 2007 Pazartesi günü
Saat 17:33’de
3510 gram ve 54 cm boyunda
Küçük, sevimli, pembe yanaklı...
Dünyanin en güzel bebeği annesine göre:)
Egemen Kaplan...
Bir güneş gibi ısıtarak annesinin içini...
Doğdu...
Duygu KAPLAN
|