Çoğu zaman markette çikolataların
bulunduğu reyonda ya da oyuncakçı önünde ağlayan, tepinen çocuklar ve etrafın bu durumdan rahatsız
olduğu endişesi yaşayıp "Tamam sus artık ne istiyorsan alıyorum" diyen anne babalar görürüz. Evde
istediğine çok benzeyen oyuncağı olmasına rağmen onu aldırtmak için size yalvarır, ağlar, tepinir
hatta kendisine ya da çevresine zarar vermeye başlar.
Bebeklikten ergenliğe kadar
her yaş döneminde sürekli birşeyler isteyen, tutturan çocuklarla artık daha sık karşılaşıyoruz.
İsteklerinin neredeyse tamamı karşılansa da daha çoğunu istiyorlar. İstemenin sonu bir türlü
gelmiyor ve bir süre sonra anne baba, "Bu çocuk çok doyumsuz oldu" demeye
başlıyor.
Çocukların sürekli talep etmesi ve doyumsuz olmasındaki en önemli faktör sınır
konmaması, konsa bile etkili şekilde uygulanamaması.
SINIR KOYMAK NEDİR?
Sınır
çocuğun neyi yapıp neyi yapamayacağını, uygun olan davranışın ne olduğunu, kendisinden ne
beklendiğini gösterir. Çocuğun yön bulmasını, kendini güvende hissetmesini, iç disiplin kazanmasını
sağlar. Tıpkı kurallar gibi sınırların da öğrenildiği en güvenli yer ailedir. Hiçbir çocuk kendisine
sınır konmasından hoşlanmaz, her zaman itiraz eder, mızıldanır, sürekli sınırları zorlar. Bir
taraftan bu şekilde davranırken, diğer taraftan kuralların, kabul edilir ve edilmez davranışların ne
olduğunu bilmek
Sınır koymak çoğu zaman çocuğun özgürlünü kısıtlamak, onu
isteklerinden mahrum etmek gibi düşünülür. Oysa, sınır koyarak çocuğa o anki davranışının kabul
edilir ya da edilemez olduğu gösterilir.
SINIR KOYARKEN NELERE DİKKAT
EDİLMELİ?
Sınırlar çocuğun yaşına uygun olmalıdır.
Çok sayıda sınır ve kuralın olması
işe yaramaz. Aşırı engellenme çocuğun kafasını karıştırır ve karşı gelme davranışını arttırır.
Ayrıca çocuktan çok fazla şeyin bekleniyor olması özgüveni sarsar ve çocukta strese neden olur. Bu
nedenle az, ancak amaca yönelik kurallar konmalıdır.
Sınırların makul
olmasına dikkat edilmelidir. "Makul" kavramı çocuğun yaşına, kişilik özelliklerine göre değişir.
Sağlığını ve güvenliğini tehdit edici konulara, istenmeyen davranışlara sınır
konmalıdır.
Anne baba açık ve olumlu olmalıdır. Çocuklar ancak onlara açık
şekilde ifade ettiğimizde kendilerinden ne beklendiğini anlarlar.
Tutarlı
ve kararlı olunmalıdır. Konulan kurallar ve sınırlar günden güne, durumdan duruma değişiklik
göstermemeli, her koşulda geçerli olmalıdır. Ancak bu şekilde olduğunda çocuklar tam olarak
kendilerinden ne beklendiğini anlayıp uygulayabilirler. Tutarlı olmayan yaklaşım çocuğun kafasını
karıştırır. Anne baba hangi durumlara ve konulara sınır getireceklerine kendi aralarında karar
verdikten sonra bunu çocuğa bildirmelidir. Anne babanın birbiriyle çeliştiği durumlarda çocuk
karışıklık ve güvensizlik duyguları yaşar. Ebeveynlerinin kararlılıklarını, sözlerinin üzerinde ne
kadar durabileceklerini test etmek amacıyla sık sık sınırları zorlarlar. Sınırları zorlama durumu
anne baba arasında tutarsızlık olduğunda daha sık yaşanır. Ancak her seferinde aynı şekilde
davranıldığında bunun değişmez bir durum olduğunu kavrayabilirler.
Sınırın nedeni anlatılmalıdır. Çocuklar neden yapamayacaklarını ya da yapmaları gerektiğini
anladıklarında daha kolay uyum sağlarlar. Bazen fazla açıklama yapmak, özellikle de küçük yaştaki
çocuklarda daha fazla soruyla karşılaşılmasına neden olur. Yapılan açıklamanın yaşa uygun olmasına
dikkat edilmelidir. Özellikle okulöncesi yaştaki çocuklara; "Bu hiç hoşuma gitmiyor, bunu yapmanı
istemiyorum, bu sana zarar verir, bu senin için gerekli" şeklinde açıklamalar ya da bazen sadece
kesin bir "hayır" cevabı yeterli olur.
"HAYIR" DEMEK…
Birçok anne baba için
çocuğunun bitmek bilmeyen taleplerine "hayır" diyebilmek çok zordur. Bazı ebeveynler hiç direnmeden
her isteği yerine getirmeye çalışırken bazıları da direnmeye çalışır; ancak çocuklarının
ağlamalarına, bağırmalarına dayanamadıklarından, özellikle sosyal bir ortamda böyle bir durum
yaşanıyorsa, pes ederler. Sonuçta çocuklar öyle ya da böyle isteklerini elde ederler.
NEDEN "HAYIR" DİYEMİYORUZ? (NEDEN SINIR KOYAMIYORUZ?)
“Hayır” demeyi
zorlaştıran en önemli neden anne babanın yaşadığı suçluluk duygusu. Özellikle çalışan anne babaların
yoğun olarak yaşadıkları bu duygu çocuklarına sınır koymalarını zorlaştırıyor. Çocuklarıyla
geçirdikleri zaman diliminin kısıtlı olması, bu süreyi olabildiğince "mutlu", "sorunsuz", "çocuğu
üzmeden, hırpalamadan geçirme" düşüncesi sonucu "hayır" demek anne babalara zor
geliyor.
Günün yorgunluğu, her gün yaşanan bağrışmanın getirdiği bıkkınlık
duygusu da "hayır" demeyi zorlaştırıyor. "Hayır" dedikten sonra kararlı davranabilmek için mücadele
etmek gerekiyor. Ancak günün yorgunluğu nedeniyle ya çocuğun talepleri yerine getiriliyor ya da
çocuk azarlanıyor.
Sınır koymayı zorlaştıran faktörlerden biri de anne
babaların kendi ebeveynlerinden farklı davranma, farklı ebeveyn olma düşünceleri. Kendi
çocukluklarında fazla baskı altında sürekli "yapma, etme"lerle büyümüş olan anne babalar kendi
çocuklarının bu sıkıntıyı yaşamamaları arzusuyla sınır koymamayı, çocuğu tamamen serbest bırakmayı
tercih ediyor.
SINIR KOYMAK NEDEN GEREKLİ?
Her istediğini elde edebildiğini
gören çocuk "Ben ne istersem yaptırırım, kimseyi dinlemek zorunda değilim, her şeyi isteyebilirim ve
bunun için gerekirse ağlayıp, bağırıp, çağırabilirim" şeklinde düşünür.
Sınır çocuğun kişiliğinin oluşmasını, sorumlukluk sahibi olmasını sağlar. Her istediği yapılan,
hiç "hayır" cevabı duymayan çocuk gelecekte bir başkasından alacağı kararlı bir "hayır" cevabı
karşısında yenilgi ve reddedilme hissi yaşayacaktır.
Anne babanın
oluşturduğu sınırlar çocuğu hırpalamaktan, üzmekten çok güven duygusu hissettirir. Sınır koymak
güvenlik ve çocuğu yönlendirme anlamına gelir.
Sınır çocuğa belli
durumlarda nelerin yapılıp nelerin yapılmayacağını gösterir.
Sınır
koymamak çocuğun ilgi görmediğini hissetmesine neden olur. Sınırlama getirildiğinde çocuklar ait
olma hissi yaşarlar.
Sınırlamaların olmaması çocuğun ileride
karşılaşacağı sınır ve yasakları anlamasını, bunlara uyum göstermesini zorlaştırır.
Çocuğun bütün isteklerini karşılıyor olmak anne babaların zaman
içerisinde bıkkınlık, yorgunluk, çaresizlik duygularına kapılmalarına neden olur.
SINIR
KOYMAK ÖĞRENİLEBİLİR
Öncelikle kurallar, sınırlar ve çocuktan neler
beklendiği belirlenmelidir. Çocuğa kendisinden beklenen davranışların ne olduğu açık şekilde
anlatılmalıdır. Örneğin, markete her gittiğinizde sizden birşey almanızı istiyor, bunun için
tutturuyorsa ona, "Markete gidiyoruz. Ben alışveriş yaparken sen de istediğin, ihtiyacın olduğunu
düşündüğün bir şey alabilirsin. Ancak sadece bir şey, birden fazla değil. Daha çok şey almak isteyip
bunun için ağladığında alışverişi bırakıp eve geri döneceğiz."
Sınırları
zorladığında onunla göz kontağı kurulmalıdır. Bakışlar bağırmaktan daha çok işe yarayacaktır.
SINIR HANGİ YAŞTAN İTİBAREN KONMALI?
Erken yaştan itibaren sınırların getirilmesi
önemlidir. Çocuğun bağımsız bir birey olmaya başladığı 3 yaş sınır koymaya başlamak için uygun bir
yaştır. Gelişim dönemi ve kişilik özelliklerini, aile yapınızı göz önüne alarak sınırlar
konabilir.
ÇOCUK SINIRLARA İTİRAZ ETTİĞİNDE...
İsteği yapılmadığı için bağırıp
çağırmaya, ağlamaya başladığında sakinleşmesi için bir süre kendi haline bırakılmalıdır. Kendi
başına sakinleşebildiğinde davranışını ve ondan beklenen davranışın ne olduğunu
konuşulmalıdır.
Kendisine ya da çevreye zarar verme eğilimi içerisinde olduğunda sıkıca tutup
zarar vermesi engellenmelidir. Sakinleştirmeye çalışmak, dil dökmek, yalvarmak işe yarayan yöntemler
değildir. O sırada söylenenleri duymaz bile.
Her seferinde aynı şekilde davranmalı ve
kararlı olunduğu hissettirilmelidir.
SON OLARAK...
Hangi yaşta olursa olsun çocuğun
bulunduğu yaş döneminin özelliklerini bilmek, yaşına uygun davranışlar beklemek, bunları açık ve net
şekilde çocukla paylaşmak, sınırların nedenlerini açıklamak, kararlı olunduğunu göstermek, kriz
dönemlerinde (hastalık, ölüm gibi) sınırlamalar konusunda daha hassas davranmak, yaşla birlikte
beklenilen davranışların değişiklik göstermesi sonucu sınırları da yeniden oluşturmak sınır koymada
dikkat edilmesi gereken önemli konulardır.