Ev içi alerjenlerin en belli başlıları ev
tozu akarları, küf ve hayvan tüyleridir. Aslında “hayvan tüyü” demek sadece yerleşmiş bir ifade
biçimidir. Çünkü alerjiye yol açan o uzun tüyler değildir!
Bir maddenin alerjen
olabilmesi için bazı özelliklere sahip olması gerekir. Ayrıca, hangi organda etki edeceğine
göre de değişir. Göz, burun, deri gibi dışa açık organlarda alerji yapacak olan alerjenler, büyük
parçalar halinde olabilir. Hatta deri için çok büyük maddelere sürtünmekle bile alerji olabilir.
Solunum yolunda etki edebilmesi için 5 ile 60 mikron büyüklüğünde olmalıdır. Daha küçük parçalar,
alerjen özelliği gösteremez, solunum yolunda ilerleyemez. Daha büyük parçalar; burun kılları, burun
boşluğu, ağız boşluğu gibi üst solunum yollarını geçemez. Alt solunum yoluna ulaşan bu maddeler,
oradaki koruyucu hücreler tarafından alınıp işlem görür ve alerjik reaksiyonu başlatır.
5-60
mikron büyüklük; çıplak gözle kolay görülemeyecek bir büyüklüktür. Bazen bir perde aralığından odaya
güneş ışığı huzmesi girdiğinde; o ışık huzmesi içinde toz gibi kaynaşan partiküller görürüz.
İşte, onlar bahsettiğimiz boyuttaki parçalardır. Yani özellikle üzerine ışık tutulmazsa çıplak gözle
görülmezler. O zaman da sakınma sadece tahminlerle yapılır.
HAYVANLARIN ALERJİ YAPMA
MEKANİZMASI
Gelelim konumuza; hayvanların alerji yapma mekanizmasına: En iyi örnek kedilerde
görülür. Kediler devamlı olarak yalanarak tüylerini temizler. Bu sırada pürtüklü dillerinden tüylere
bulaşan ve son derece yapışkan olan tükürük parçacıkları tüyün üzerinde kalır. Orada kurur, bu
kez havaya karışır. Ev içindeki hava akımları ile evin her yerine dağılır. Kuru iken hareket eden bu
partiküller, insan nefes alırken nefes borusuna, göze, buruna girince tekrar ıslanır, şişer,
yapışkan ve alerjen özelliği alevlenir. Moleküler yapısının özelliği nedeniyle de alerjik
reaksiyonları şiddetle uyaran bir özelliği vardır. Sağa sola yapışan bu alerjen zerrecikler,
yapışkan özelliği ile vakumlu elektrik süpürgelerine bile direnir, havada uçar ve ortamda varlığını
korur. Tüm bu partiküllerin yok olabilmesi için, kedi evden gitse bile sık temizlik yapılarak, ancak
2 ayda kurtulmak mümkün olur. Hayvan evde yaşadığı sürece, yeni alerjenleri ortaya saçan bir kaynak
görevi görür. Bu partiküller, alerjik yapıya sahip olmayan bireylerde zarar vermez, vücut tarafından
tolere edilir. Ancak alerjisi olan bireyin solunum yoluna girince şiddetli belirtiler yapar.
DERİ DÖKÜNTÜLERİ VE SALYALAR
Aynı mekanizma, sadece salyalarla değil, hareket
ettikçe yere dökülen deri döküntüleri; kepek ile de olur. Tüm canlılarda deri, alttan gelen taze
hücrelerle devamlı yenilenir. Üstteki ölü deri hücreleri kepek şeklinde dökülüp durur. Bu dökülme,
tüylü hayvanlarda çok daha fazladır. Kafesin içinde çırpınan kuşun deri döküntüsü, kafeste yaptığı
dışkının kuruyup havaya saçılması, ağzı açık evde koşup oynarken salyasını oraya buraya akıtan
köpeğin tüyü, salyası, kepeği, kapalı mekanda da beslense aynen alerjenlerini ortaya salan diğer
fare, sincap ve benzeri tüylü hayvanlar, hep alerji kaynağı olabilir.
Yemek kırıntılarının
ortalığa dökülmesi ile davet edilen hamamböceği, küçük kara böcekler de bir yandan etrafa dışkı
bulaştırırken, bir yandan kapı pervaz kenarların, duvar çatlaklarına vs. girip sıkışır, orada kurur
ve etrafa devamlı partikül alerjen saçan bir kaynak haline döner.
EVDE ALERJİSİ OLAN
VARSA…
İstenmeyen hayvanlardan korunmak için temizlik kuralları kabaca yeterlidir. Ama
evcil hayvanı hem evde beslemek, hem de alerjisinden sakınmak söz konusu olamaz. Alerjisi olanların
evde tüylü hayvan beslememesi gerekir. Eve hayvan bir kez geldi mi, evin bir ferdi gibi olacağından,
onu göndermek çok zordur. Ben kolay kolay evde yaşamasına alışılmış bir hayvan için; “Onu evden
gönderin” demem. Çünkü bilirim ki gönderilemez. Arada kurulan duygusal bağ o kadar kolay yıkılmaz.
Onun içindir ki evde hayvan yokken; “Aman almayın” derim.
Tüm çocuklarımıza hayvanlarla iç
içe yaşayabilecekleri alerjisiz günler diliyorum. Sevgilerimle…