Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
YENİ ÇAĞIN ÇOCUKLARI
NUR EDA KASAP
Uluslararası Öğrenci-Anne & Baba Koçu
Yazı Boyutu:
Yaş almak, yaşamak...

Küçükken, yaşı ileri olanların paylaştıkları tecrübelerine bazen anlam veremezdim. İlk gençlik dönemimde biraz daha kulak kabartır olmuştum. Yine de uçarı aklımla bazı şeylerin gerçek olamayacağını düşünürdüm. Sonra, sonra ne mi oldu? Tabii ki tökezledim. Bir çok kişinin başına geldiği gibi…İhaneti, haksızlıkları görünce ayaklarım suya erdi.

Hatırlayamadığım kadar çok olumsuz durum, olay yaşadım. Üzüldüm, ağladım, günlerce kafama taktım, düşündüm, kendi kendime sözler verdim. Ve fakat bu sözlerin bazılarını tutamadım. Eee ruhtan ibaretiz.

Giderek kalp katılaşsa bile yine de bir yerler hep kanıyor, acıyor. Bakıyorsun, büyümek işte bu yaşadıklarınla baş etmek demek. Güvenip, paylaşıyorsun, kalbini açıyorsun. Sonra, o gidip birine diyor, o dediğini bir başkasına. Üstüne de başka laflar koyuyor. Etraf bir anda dediğin sözün ötesinde, sadece tahmini olan, her kişinin kendi duygu ve düşüncesinin de ilavesiyle üst üste konulan sözlerle dolu. Baktığında senin sözünle uyuşmayan olaylar ve kelimeler dizisi…

Yaş aldıkça iyice öğreniyorsun, senin söylediklerinin sadece karşındakinin anladıklarıyla sınırlı olduğunu. Yani sen söylesen de söylemesen de o senin hakkında zaten bir yargıya (olumlu ya da olumsuz) sahip. Bu onun fikri ve doğrusu. Yani sen ağzınla kuş tutsan, tuttuğun kuşu geri atıp havada iki burgu, bir yarım burgu yaptırıp geri yakalasan ne fayda!

Yaş aldıkça artık tutunup kalmanın faydası olmadığını görüyorsun. Yavaş yavaş “hayatta bırakmam” dediklerine bir anda “elveda” deyiveriyorsun. Bu kez hiç acıtmıyor üstelik. Üstüne hafifliyorsun. Oluşacağını düşündüğün boşluk sadece senin düşünce illüzyonun. O görevini yaptı sana “yaş” aldırdı. Bunu kavradığında ise biraz daha rahatlıyorsun.

Yaş aldıkça yeni insanlar geliyor hayatına. Bu kez tedbirli olmakla, kendi değer setinden de taviz vermemekte ustalaşmış oluyorsun. Ne oluyor? Maskeler olmuyor. Kızgınsan, kırgınsan, öfkeliysen ayıp olmasın diye yüzüne sahte “gülücükler” kondurmuyorsun!. İçin neyse, yüzün o oluyor. Başka bir ileticiye ihtiyaç duymadan yüzüne konuşuyorsun. Hal böyle olunca, onun demesine, öbürünün üstüne koymasına gerek kalmıyor. Ve bir bakıyorsun böylesi daha kolaymış. Bunca zaman “kırmayım, üzmeyim, ayıp olmasın” dediklerin aslında böyle yapınca kırılmıyormuş.

Yaş aldıkça senin hakkında HİÇ fikri olmayanların ya da seni anlamayan, anlamaya çaba göstermeyen, senin yanında durmayanların, sadece sana yük olduklarını anlıyorsun. İnsan olma onuru taşıyanların, yargıyla, kınamayla, onun bunun sözüne bakmadan, seni SEN olarak kabul ettiğini öğreniyorsun. Ve tabii sen de kınadığın şeylerle sınandığını öğreniyorsun.

Yaş almanın bedenine neler yüklediğini anlıyorsun. Her düşünce ve duygunun bedenindeki yansıma olduğunu ve bunların etkisini yaşıyorsun. Hastalık denen şeyin, sadece sende yolunda gitmeyen, düşünce ve duygular olduğunu kavrıyorsun. Her insanın senin hayatında görevliler olduğunu öğreniyorsun. Yani yaş almanın senin yaşaman olduğunu anlıyorsun.
Yaş aldıkça, haklı-haksız olmak, kusurlu-kusursuz olmak, suçlu-suçsuz olmak yanılgılarının aslında zihninin oyunları olduğunu görüp, geçmişte olanlara tebessümle bakıyorsun. Bunların çözüm olmadığını, egonun yaptıkları olduğunu görebiliyorsun.

Yaş aldıkça, insanlara cevap vermeyi bırakıp, yanında seninle yol almak isteyenlere buyur diyorsun. Diğerlerini de zaten pek düşünmüyorsun. Çok da iyi biliyorsun ki her şey bir tercih.

Yaş aldıkça bunları düşünebildiğin, görebildiğin, farkına varabildiğin için “şükür” ediyorsun.
Ya da ben kendimce böyle yapmaya çalışıyorum, yaş almaya ve yaşamaya sevgiyle devam ediyorum…


Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.