Alerji! İlaç alerjisi... Çilek alerjisi... Alerjik nezle... Alerjik astım... Alerji! Alerji! Alerji! Bu kelimeyi, giderek daha çok duyduğumuzun ve daha çok kullanmaya başladığımızın farkında mısınız?
Türlü, çeşitli alerjiler:
- Güneşte kaldım her tarafım kızardı, kabardı.
- Domates yedim, kaşıntıdan çıldırıyorum.
- Hapşırmaktan gözlerimi açamıyorum.
- Halı silkelerken bir öksürük krizi tuttu ki...
ALERJİ!
Bu kelime, doğru veya yanlış, dilimizden düşmüyor. Hatta sevmediğimiz hoşlanmadığımız insanlar için bile: “Benim ona karşı alerjim var” demiyor muyuz?
PEKİ, AMA NEDİR BU ALERJİ?
Alerji terimi, ilk kez 100 sene önce Pirquet isimli araştırıcı tarafından, bağışıklık sisteminin “farklı reaksiyonlarını” tanımlamak için kullanılmıştır. Yunanca’da “öteki” anlamına gelen allos kelimesinden türetilmiştir.
Alerji, “vücudumuza dışarıdan giren çeşitli maddelere karşı gösterilen anormal bir tepki” olarak tanımlanabilir. Burada, esas amaç vücudu yabancı olduğu fark edilen bu maddeye karşı korumaktır. Aslında, yabancı olduğu halde, vücudumuza hiçbir zararı dokunmayacak hatta yararları olabilecek bu madde adeta bir düşman işlemi görmekte ve düşmana gösterilen bu aşırı tepki vücutta bir takım hasarlara ve zararlara yol açmakta ve alerjik bir hastalık olarak karşımıza çıkmaktadır.
Örneğin, yumurtaya alerjisi olan bir kişiyi ele alalım. Yumurta, içerdiği protein, vitamin gibi yapı taşları ile çok yararlı bir besin maddesidir. Yumurtaya alerjisi olan kişi, yumurtayı kendine yabancı, hatta düşman gibi görür. Bu kişi yumurta yediğinde bağışıklık sisteminin alarm zilleri çalmaya başlar: “Dikkat, vücuduna bir yabancı girdi. O senin düşmanın, onu yok et.” Bağışıklık sistemi de tüm kuvvetleriyle yumurtayla savaşa başlar ve sonuçta hafif kaşıntılardan astıma, astımdan alerjik şoka kadar çeşitli alerjik tablolar ortaya çıkar. Çok değerli bir besin maddesine gösterilen bu tepki ne kadar haksız değil mi?
Diğer taraftan, arı zehrine alerjik olan bir kişideki aşırı tepkinin ise son derece geçerli bir mantığı vardır: Adı üstünde arı zehri. Bu zehirden vücudun haberdar olması, ona karşı bir takım tepkiler göstermesi, onu yok etmeye çalışması hep vücudun yararı içindir ama bu tepkilerden vücut da bu arada zarar görürmüş, o başka mesele.
ALERJEN NEDİR?
Alerjiye neden olan maddelere alerjen denir. İnsanlar her maddeye karşı alerjik olabilirlerse de, alerjenlerin çoğu organik kökenli maddelerdir ve normalde zararsız olan, her gün karşılaştığımız, temas ettiğimiz, yediğimiz, içtiğimiz şeylerdir: Yumurta, süt, fındık, fıstık, balık, midye gibi besinler; bira, kırmızı şarap gibi içkiler, gazoz; çocukların balonu, emzikleri, bulaşık eldivenleri, prezervatif; kedi, köpek, tavşan; bilezikler, küpeler, takılar; tozlar, küfler, polenler... Böyle daha binlerce, milyonlarca madde. Aspirin, penisilin gibi can kurtaran ilaçlar. Hatta kortizon...
KİMLER ALLERJİYE NEDEN DAHA YATKINDIR?
Bazı kişiler doğuştan alerjiye daha yatkındırlar. İşte, doğuştan genetik (kalıtsal) olarak alerjiye yatkın olmaya atopi, böyle kişilere de atopik kişi denir. Atopinin oluşumunda 11. kromozomun kısa kolundaki bir gen sorumlu tutulmaktadır.
Atopik kişi sahip olduğu kalıtsal özellikler nedeniyle, karşılaştığı bazı maddelere karşı immunglobulin E sınıfından antikorlar üretir ve dolayısıyla da o madde, o kişi için artık herhangi bir madde değil, bir alerjendir.