Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
PROFESYONEL BİR BABA'DAN ANNELERE
Yazı Boyutu:
Zor


İlginç bir nesil yetişiyor, zaten vurdumduymaz olan  bir önceki neslin daha da duyarsızı, daha da tepkisizi. 12 Eylül 1980 askeri darbesi ile apolitize edilmiş bir nesil ve o neslin çocukları söz sahibi ve oy sahibi şu anda Türkiye’de, şimdi meydan onların. 

12 Eylül 1980’de ilk ve  orta öğretim çağında olan çocukların büyük bir çoğunluğu siyasetten, politikadan uzak, bihaber  büyüdü. O günlerde, orta öğretim ile yüksek öğretimdeki genç nesil arasında en fazla 10 yaş varken, hayata bakış ve olgunluk açısından gençlerin arasında en az 1 nesillik bir fark meydana geldi. 1980 öncesinde emek, çalışmak, üretmek, hak, adalet, insani ve ahlaki değerler ön plandayken, 1983 seçimlerinin sonuçlarıyla ve sağladığı ortamla birlikte gelen dolandırıcılık, hortumlama, vergi kaçakçılığı, rüşvet, devleti soyma, yalan, dolan yani kısa yoldan, emek harcamadan bir şeyleri elde etme, bir yerlere ulaşabilme imkanı ve gerçeği, bu ülkeyi ve ülke insanını ve de bu ülkenin geleceğini olumsuz anlamda değiştirdi. Özellikle bunları görerek, duyarak, yaşayarak büyüyen o devrin çocuklarını derinden etkiledi bu süreç. Maddiyat maneviyatın önüne geçti, maddiyat maneviyatı fersah fersah geçti.

BAŞARIYA GİDEN HER YOL MÜBAH ARTIK!
Şimdilerde o devrin gençleri, çocukları söz sahibi bu topraklarda. Ülkemizde başarıya giden her yol mübah artık. Yeter ki başarı gelsin, para gelsin de nasıl gelirse gelsin. Ülke elden gitmiş, kimin umrunda? Spora, siyasete, ekonomiye, iş hayatına, aklınızın alabileceği her yere, her şeye sirayet etmiş bu düşünce ve davranış şekli. Tepkisiz kere tepkisiz, duyarsız kere duyarsısız. Çok uzakta değil, bir Yunanistan’da vurulan bir gencin ardından verilen tepkilere bakın, bir de bize. Ülkemizde bunun gibi olaylara tepki verilebilecek olsaydı, nice olurdu halimiz?

 Dünyanın en pahalı benzinini, mazotunu biz kullanıyormuşuz, dünyada en pahalı iletişim araçları ve ücretlendirmeleri bizim ülkemizdeymiş, verdiğimiz vergilerin karşılığını alamıyormuşuz, yürürlükteki vergi sistemi adaletsizmiş, buzdolabı, şampuan, sabun gibi olmazsa olmaz ihtiyaçlarımız için özel tüketim vergisi ödüyormuşuz, ülkenin bütün değerleri, toprakları karış karış satılıyormuş, ödediğimiz vergilerimizle oy için kömür, yiyecek dağıtılıyormuş, kimin umrunda?

Benim hatırladığım kadarıyla milletçe en son toplu tepkimiz, 1990’lı yılların başında kolalı içeceklere gelen zamdan sonra “Kola içme, limonata iç” sloganıyla verilen ve başarıya ulaşan tepkiydi. Şimdilerde bu da yok. Her şeye paşa paşa, “Eyvallah” diyoruz. Allah internetten razı olsun, bütün tepkilerimizi onun yoluyla veriyoruz. Kendimizce doğru olmayanları hep sanal olarak protesto ediyoruz. Laf çok, icraat yok. Ve en acısı, en dramatik olanı da  şehit cenazelerindeki kısa süreli tepkiler. Bu tepkiler sadece cenazeden cenazeye. Terörü tekrar hortlatanlar, buna zemin hazırlayanlar, kontrol edemeyenler, önleyemeyenler emin olun çok memnunlar bu tepkisizlikten.


ASIL TEHLİKE ÇOCUKLARIMIZI BEKLİYOR!
Yüce önder Atatürk’ü ve fikirlerini, devrimlerini tartışılır hale getirdiler bu ülkede; Atatürk’ün kendi hayatını hiçe sayarak, feda ederek bu ülke için yaptıklarını inkar etme, insani ve askeri dehasını görmezden gelme densizliğinde bulunarak. Ne akılları yeter, ne de yürekleri aslında Atatürk’ü anlamaya. Anlayamadıklarındandır, algılayamadıklarındandır, O’na ulaşamadıklarındandır korkuları.

Aslında asıl tehlike, bizim çocuklarımızı bekliyor. Eşim ve ben, evladımızı zorlu yarınlara hazırlamak için, elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz ve çalışacağız. Hata yapmaktan korkmayan, hakka, hukuka saygı gösteren, insanlara ve haklarına saygı gösteren, yalandan, dolandan uzak, haklının yanında, haksızlığa ve adaletsizliğe karşı dimdik ayakta durmasını bilen, ben olmaktan ziyade biz olmasını becerebilen, başarıya giden her yolun mübah olmadığını ve hayatta başarısızlıkların da olabileceğini bilen ve bunu kabullenebilme olgunluğunu gösterebilen ve bütün bunları becerebilecek kudretin  damarlarında akan kanda  olduğunun farkındalığında, Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden, ilkelerinden ve devrimlerinden hiç bir zaman ayrılmayacak bir çocuk yetiştirmek istiyor ve bunun için uğraşıyoruz. Bu ülkenin, bu günlere nerelerden, nasıl geldiğini özümseyerek öğrenmesi, geçmişini iyi bilmesini için çalışıyor ve çabalıyoruz eşimle. Ve biliyoruz ki, evladımıza bırakacak daha değerli bir miras yok elimizde, avucumuzda. Gerisi kendisine kalmış...

 

 

 


Copyright 2007-2025 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.