“Öğrenmenin yaşı yoktur” demiş atalarımız. Öğrenmeye açık ve istekli insanlar için geçerli olduğuna inanırım bu atasözünün. Aile ile başlayan öğretim süreci okulun da başlamasıyla eğitim ile birleşerek devam eder. Öğrenebildiklerimiz oranında bilgi sahibi oluruz, hayatımızın akışı bilgilerimizle paralel hareket eder.
Hayatın bir noktasına kadar öğrenip öğrenmemek, bilgi sahibi olmak ya da olmamak sadece kendimizi bağlar. Ancak evlilikle birlikte durum “ben” olmaktan çıkar, “biz”e dönüşür. Ve ilk çocuğun dünyaya gelmesiyle birlikte daha da “biz” oluruz. Çocuğumuzun bebeklik döneminde, geçmişte öğrendiklerimizin dışında yeni bilgilere ihtiyaç duymaya başlarız. Daha bilgili olmak isteyen ebeveynler hamilelik sürecinde birçok kaynağa ulaşmaya çalışırlar ve doğumun gerçekleşmesiyle birlikte başlayacak zorlu sürece daha da hazırlıklı duruma gelebilirler.
Peki nasıl ulaşırız bu kaynaklara? Kimler ya da nelerdir bu kaynaklar? Bu kaynakların doğruluk oranları nedir? Kime, neye inanmamız gerekir? İşte bütün bu sorulara cevap ararken olmazsa olmaz bazı olguları kesinlikle gözden kaçırmamak gerekir.
BİLİMSEL KANITLAR…
Bir bilgiye ulaştığımızda en çok dikkat etmemiz gereken olgu o bilginin arkasındaki “bilimsel kanıtlar”dır. Bebeğimizin sağlığı ile ilgili en doğru bilgiyi çocuk hekimlerinden alacağımız bir gerçektir. Çocuk hekimlerinin söylediklerinin aksine bir iddiayı ortaya atan herhangi bir bilgi kaynağının arkasında kesinlikle bilimsel kanıt aramamız gerekmektedir. Kulaktan dolma ya da halk arasında dolaşan bilgiler bebeğiniz için son derece tehlikeli olabilir. Üzülerek söylemeliyim ki, bebeklerin yetiştirilmesi sürecinde kullanılmak üzere ortaya konulan hatırı sayılır sayıda “sözüm ona” bilginin faydalı olmaktan ziyade sadece ticari amaç güttüğü önemli bir gerçektir. Dolayısıyla en doğru bilgiye ulaşmaya çalışırken, o bilgi kaynağının bilimselliğini, konuyla ilgili kaynağın yıllar içerisindeki tecrübelerini ve bu tecrübelerin getirdiği faydaları çok dikkatli şekilde irdelememiz gerekmektedir.
SEÇİMLERİNİZİ YAPARKEN…
Ülkemizde çocukların sağlıklı büyümesini sağlayacak ürünlerin üretimi ve ithalatı aşamasında bazı denetlemeler yapılmasına karşın, bunlar yeterli olmaktan oldukça uzaktadırlar. Ya da yürürlükte olması gereken, ancak var olmayan kanunlar ülkemizde çocuklara ne kadar önem verildiğinin önemli bir göstergesidir. Bebekler için üretilen ya da ithal edilen son derece sağlıksız ve kalitesiz birçok ürünün ülkemizde satılmakta olduğunu yıllardır gözlemlemekteyiz. Bebeklerin sağlıklı şekilde büyümesi için üretilmiş bu ürünlerin yarardan ziyade zarar getireceği birçoğumuz tarafından bilinen bir gerçektir. İşte bu noktada da hangi ürünün bebeğimizin sağlığına zarar vermeyeceğini öğrenmek yine bizim görevimizdir ve araştırma, sorgulama, karşılaştırma gerektirir. Bu durumda da arayacağımız en önemli olgu bilimsel verilerdir. Arkasında bilimsel dayanak olmadan üretilmiş markaları, ürünleri kullanmanız son derece sakıncalıdır. Yıllarını bebek ürünleri üzerine yaptıkları araştırma- geliştirmeye adamış markalar bizler için önemli bir güvencedir. Bunun dışında ürünleri satın alacağınız satış noktalarındaki çalışanları olabildiğince fazla bilgi alabilmek için zorlmanızı tavsiye ederim.
Unutmayalım ki, bebeklerimiz ve çocuklarımız son derece savunmasızlardır. Hayatlarının ilk yıllarında kendi kararlarını veremeyecekleri için bizlere ihtiyaçları vardır. Onlar bizim doğrularımız, seçimlerimiz doğrultusunda büyürler ve gelişimlerini sürdürürler. Onları daha sağlıklı yetiştirmek için maksimum gayreti göstermemiz sağlıkları ve gelecekleri açısından son derece önemlidir.
Sağlıklı ve mutlu günler dileklerimle...
