Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
PROFESYONEL BİR BABA'DAN ANNELERE
Yazı Boyutu:
Yarınlar kimin?

 

Öncelikle bu bir siyasi yazı değil. Bu siteyi takip eden insanların siyasi tercihlerine demokrasi gereği saygım sonsuz, ülkemizi parçalamaya yönelik olmadıkça...


Benim derdim çocuğum, çocuklarımız. Hayatta kendimden, herkesten, her şeyden çok önem verdiğim tek birşey var. O da kızımın geleceği.
Yüce Tanrı’dan en büyük dileğim madden ve manen kızımı kendi ayakları üstünde ve kimseye ihtiyacı olmadan dururken görmektir. Sonrası ne gam...
Peki, evlatlarımızı nasıl bir dünya, nasıl bir Türkiye bekliyor? 1980 sonrası teker teker yok olan değerlerimiz, yozlaşma, genç beyinlere inanılmaz bir şekilde hakim olan “kolaycılık”, emeğe ve bilime gösterilmeyen saygı ülkemizi nereye götürüyor?

 

Yaptığı her şeyin yanında inanılmaz dehasına hayran olduğum yüce önder Atatürk’ün öngörüleri bugün teker teker doğru gerçekleşmiyor mu? Peki, biz göz göre göre doğru yolun Ata’nın çizdiği yol olduğunu neden görmezden geliyoruz? “O sana göre doğru” diyenlere 17 yıl önce bir İngiliz eğitimcinin ağzından duyduğum gerçeği aktarmak isterim.

 

Yıl 1990. Londra’da yüksek öğrenimimi sürdürüyorum otel işletmeciliği üzerine. Ders, ön büro. Eğitimci Robert, iyi bir adam. İnsan ilişkileri ve İngizlizler üzerine konuşurken bir ara sınıfa dönüyor:
-Aranızda Atatürk’ü tanıyan var mı?
Önce yanlış duyduğumu zannediyorum.
-Ne dediniz?
- Atatürk!
Etrafa bakınıyorum. Bir el kalkıyor benim haricimde. Sinsice sırıtıyorum. Zira el kaldıran, Yunanlı kız Maria.
“Erkin’i anladım da sen nereden tanıyorsun Atatürk’ü ?” diye soruyor Maria’ya. “İyi tanırlar kendilerini” diyerek gülümsüyorum. Maria da gülümsüyor.
Sınıfın merakı artıyor. “Kimdir Atatürk” diye soruyor Alaska’dan Londra’ya okumaya gelmiş bir Amerikalı çocuk.
“Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusudur. Benim hayatımda gördüğüm en büyük lider, öngörüleri en güçlü insandır. Kendisinin İngiltere ile ilgili ortaya koyduğu bir öngörü de bugün gerçekleşmektedir” diyor Robert.

 

Olay şöyle gelişiyor Robert’ın aktardığına göre:
Yıl 1931. Atatürk bir davete katılıyor. Yemek masasında günün şartlarında ülkelerin güçleri tartışılıyor. İngiltere’nin gücünden bahseden birisine Atatürk; “Göreceksiniz, İngilizler yakın zamanda eski meslekleri ve yegane geçim kaynakları olan balıkçılığa dönecekler.”
Aradan birkaç yıl geçiyor. Yine bir ortamda Atatürk’ün bu lafları söylediği kişi kendisine “Siz birkaç yıl önce İngilizler hakkında bunları söylemiştiniz, ancak sizin de gördüğünüz gibi bu ülke büyümeye ve güçlenmeye devam ediyor” diyor. Paşa da; “Beyefendi bahsettiğiniz birkaç yılda ülkelerin gidişatlarında büyük değişiklikler olmaz. Bakın koskoca Osmanlı İmparatorluğu 600 yıl sonra çöktü. Bunun için biraz daha beklemek gerekecek” diyerek yanıt veriyor.
Bütün bunlardan sonra Robert olayı şu şekilde bağladı:
“Bugün Atatürk’ün dediği üzere İngiltere çöküş sürecine girmiştir. Gençler arasında uyuşturucu kullanma yaşı 12’ye inmiştir ve uyuşturucu artık okullara girmiştir. 3 tane büyük üniversite hariç, düzgün eğitim ve mezun veren üniversite kalmamıştır. Sağlık sektörüne baktığınızda çalışan sağlık personelinin özellikle doktorların büyük bir çoğunluğunun yurtdışından geldiğini görürsünüz. Zira, artık çok az tıp insanı yetişiyor ülkede. Diğer sektörlerde de birçok beyinin ithal olduğunu görürsünüz. İngiltere artık insan yetiştiremiyor ve bitiyor”.

 

Evet, hikaye bu.
Size bir şeyler çağrıştırıyor mu bu satırlar? Bu eğitim sistemi, bu dejenerasyon, bu yozlaşmışlık, nereye götürüyor bizleri? Çocuklarımızı neler bekliyor? Bu şartlarda yarınlar kimin?
Yüce Atatürk hayatta olsaydı kaç yıl ömür biçerdi bu duruma?
Doğru cevabı 22 Temmuz günü bulabilmeniz ve verebilmeniz dileğiyle.

 


Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.