Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
PROFESYONEL BİR BABA'DAN ANNELERE
Yazı Boyutu:
Ben kızımı vermem!

Nasıl bir psikolojiyse, kızım Doğa doğduktan dakikalar sonra,  O’nu hastanenin bebek odasının camından seyrederken “Ben kimselere vermem kızımı” cümlesi dökülmüştü dudaklarımdan. Kayınvalidem daha doğrusu annem de tam arkamdaymış bu sırada ve duymuş söylediklerimi. Omzumun üstünden bana “Sen bizim kızımızı nasıl aldın?” diye gülerek takılması üzerine, ben de “Anneciğim, benim gibi damat bulursam tabii ki veririm” demiştim şaka yollu. Bir akşam televizyonda bir programda denk geldiğim, Gelin dergisinin küçük yaşta gelin edilen kızlarımızın durumuna dikkat çekmek ve bu içler acısı yarayı iyileştirmek için geliştirdiği “Ben Kızımı Vermem” projesini dinlerken, böyle 2000 yılının 25 Ağustos gününün sabah saatlerine gittim işte...

Evladın kızı, erkeği olmaz. Biri birinden daha değerli de olmaz. Ama ülkemizin bazı bölgelerinde durum maalesef böyle değil. Tabulaşmış törelere bağlı yaşamak ve eğitimsizlik kız evladı ikinci sınıf bir insan yapıyor, çıkıyor işin içinden. Kız ne küçükken ne de evlendikten sonra değerli değil. Erkek istediği her şeyi yapabilirken; kızın, kadının bir hatasında, aile meclisi ve hatta mahkemesi toplanıp, kırıyorlar kalemi. Daha önce de yazmıştım bir yazımda. Hadi küçücük kızı ailesi verdi de, o kızı alan babası, dedesi yaşındaki adamın hiç mi vicdanı yoktur? Nasıl çalışır bu insanların beyni? Hangi havayı solurlar acaba? Yazık kere yazık, ayıp kere ayıp, günah kere günah. Bir de bu insanlar dinden, kitaptan bahsederler sonra. Allah affeder mi acaba böyle bir zulmü, günahı?
Bakın, şehirlerde de başka bir örneği var aslında bu işin. Cehaletin çok olduğu bölgelerimizde kız çocukları gelin olsunlar diye “satılırken”,  şehirlerimizde de maddi eşitsizlikler nedeniyle birbirlerini sevdikleri halde kavuşamayan çok genç var. Kızın ailesinin maddi durumu, erkeğin ailesinin maddi durumundan iyiyse, o sevgililerin evlenmesi çok ama çok zordur. “Davul bile dengi dengine” diyerek çıkılır işin içinden. Kimse sormaz çocukların duygularını, içlerinde kopan fırtınaları kimse umursamaz. Para yoksa kız da yok garibana. Peki, bu da başlık parasının başka bir versiyonu değil midir? Öyledir maalesef. Ne zaman evlatlarımızın duygularına, düşüncelerine saygı gösteririz, onları anlayışla karşılarız, işte o zaman bir yerlere varabiliriz bir noktaya.

Dönelim “çocuk gelinler” konusuna ve “Ben Kızımı Vermem” projesine. İstatistikler ve yetkililer ülkemizdeki evliliklerinin yüzde 30’unun erken evlilik olduğunu söylüyor. Bu erken evlilikleri engellemek amacıyla ciddi ve yaptırımı can acıtacak bir kanun çıkması şart öncelikle. Küçük yaşta kızı evlendirene de, evlenene de sağlam bir ceza vermedikçe başa çıkılamaz bu rezaletle. Eğitim diyoruz ama, benim bu durumun kısa zamanda eğitimle çözülebileceğine olan inancım yok denecek kadar az. O nedenle, acil bir yasaya ihtiyaç var. Bu projeyi geliştiren Gelin dergisinin dikkat çekmek istediği bu acı gerçeği, her alanda geliştiğimizi söyleyen devlet büyüklerimizin artık dikkate alması gerekiyor.

Bizlerin de elimizden geldiği kadar destek vermemiz lazım bu projeye. Proje kapsamında piyasaya sunulacak ve 10 TL.’den satılacak ve de geliri çocuk gelinlere harcanacak takvimlerden hepimizin edinmesi ve utancın ortadan kaldırılması ve yok edilmesi için, çorbada bizim de tuzumuzun olması gerekmez mi? Duyduğum kadarıyla bu takvim Şubat ayı içerisinde çıkacak. Takipte olmak lazım.

Geliştiği söylenilen bir ülkede kızların eğitimi ve aydınlık geleceği için Kardelenler,  Baba Beni Okula Gönder, Ben Kızımı Vermem gibi projeler, sadece sivil toplum kuruluşları tarafından organize ediliyorsa, devletin ve yönetenlerin önce bir aynaya bakmaları gerekiyor. Devletin görevi sadece ekonomiyi düzeltmek ve maddi refah düzeyini yükseltmek değildir. Vatandaşlarının yaşam kalitesini sosyal anlamda da kabul edilebilir bir seviyeye getirmektir devletin görevi. Kocasından dayak yiyip devlete sığınan bir kadını, kocasına geri veren ve bir sonraki adımda da katledilmesini seyreden bir ülkede bir şeyler beklemek ne kadar doğru olur, onu da bilemiyorum. Ama, umudumu kaybetmek istemiyorum yine de...

Uzun zaman önce, “Önce can sonra canansa, buradaki can evlattır” demiştim. Bu ülkede kızların biraz daha can olma zamanı geldi de geçiyor bile.


 


Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.