Mükemmeliyetçi ebeveynler öncelikle
kendileri mükemmel anne baba olmaya çalışırlar. Çocuklarını en iyi şekilde yetiştirebilmek için
ellerinden geleni yapar, her türlü fedakarlığı göze alırlar. Kendi çocukluk dönemlerinde
gerçekleştiremediklerini çocuklarının gerçekleştirebilmesi için uğraşırlar. Bu davranışlarının
sonucunda da benzer davranışları çocuklarından beklemeye başlayabilirler.
Çocuklarından "mükemmel bir çocuk olmalarını", yani yaptıkları her şeyi en iyi
şekilde, birincilikle yapmalarını, hep dört dörtlük olmalarını isterler. Çocuklarına özel eğitimler
aldırır, kurslardan kurslara taşırlar. İkincilik veya 7-8 gibi notlar hiçbir zaman kabul görmez,
hoşgörüyle karşılanmaz mükemmeliyetçi ebeveynler tarafından. Başarılı olmak normal ve olması gereken
bir durumdur, bu nedenle takdir edilmesi gerekmez, başarısızlık ise asla affedilemeyecek, şiddetle
eleştirilecek bir durumdur. Dersleri çok iyi olan çocuklarına bir aferin demeyi çok gören bu kişiler
notlarda bir kere bile bir düşme olduğunda ciddi bir telaş, kaygı ve öfke
yaşayabilmektedirler.
Mükemmeliyetçi ebeveynler, çocuklarına hata yapma hakkı tanımazlar.
Hata yapmak büyük bir suçtur, affedilmez bir durumdur. Hata yapan, başarısız olan çocuk ailesinin
sevgisini, onayını kaybedeceğini düşünür.
Mükemmeliyetçi ebeveynler için tüm yaşam
performans ve başarı odaklıdır. Sonuçlar iyi değilse başarısız olunduğu anlamına gelir ve başarısız
olmak yaşamın bittiği, her şeyin sona erdiği noktadır. Çocuklarını da bu düşünce yapısına uygun
biçimde yetiştirirler. Başarı için arkadaşlardan, sosyal yaşamdan ve hatta ilkelerinden bile
vazgeçilebileceği düşüncesini aşılarlar.
Mükemmeliyetçi ebeveynler, çocuklarını olduğu gibi
kabul etmekte güçlük çekerler. Kendi doğrularının tek doğru olduklarına inandıklarından çocuklarının
yaşamlarına ilişkin neredeyse tüm seçimleri "onların iyiliği" için kendileri yapar. Bu
seçimleri yaparken çocuğun istekleri, yetenekleri, kapasiteleri değil de ailenin beklentileri ve
olması gerektiğini düşündükleri ön plana geçer. Çocukları arkadaşlarını kendi seçemez, hangi
etkinliği yapacağına karar veremez, çünkü en iyisini ve en doğrusunu anne baba bilir. Çocukların
istek bildirmesi doğru olmaz. Çocuğun yeteneğinin-isteğinin olup olmadığı, kapasitesinin yetip
yetmediği çok fazla dikkate alınmaksızın aile çocuğu zorlayabilir.
Mükemmeliyetçi
ebeveynlerin çok katı kuralları vardır, kurallara uyulmaması durumunda çocuklar sert cezalarla
karşılaşabilir, bazı durumlarda şiddet bile görebilirler. Aynı zamanda da çok temiz, titiz ve
düzenli kişiler olup çocuklarından da aynı şekilde davranmalarını beklerler. Dışarıda oyun oynayıp
üstlerini kirletmeleri, yere bir şey dökmeleri, odalarını dağıtmaları büyük bir olay haline
gelebilir.
MÜKEMMELLİYETÇİ EBEVEYNLERİN ÇOCUKLARI NELER
HİSSEDER?
• Sürekli kendilerini anne
babalarına beğendirmeye, ispat etmeye çalışmaktan dolayı çok kızgındırlar. Bu kızgınlık zaman zaman
kendilerine yönelerek depresyona ve kendilerine zarar veren davranışlara neden
olabilir.
• Katı, esnek olmayan, aşırı kuralcı yetişkinler olurlar.
Doğrularını asla tartışmazlar ve kurallarını değiştirmezler. Her konuda ak ve kara, ya hep ya hiç
tarzı düşünürler.
• En iyi yapamayacaklarını anlayınca yapmaktan
vazgeçebilirler, bu nedenle sosyal anlamda yalnızlık yaşayabilirler.
•
Sevilmeyi her zaman koşula bağlı hissettiklerinden kendilerini hiçbir zaman güvende
hissetmezler. Ya boyun eğerler ya da hırçınlaşır, her şeye isyan ederler.
•
Başaramadıklarında büyük hayal kırıklığı yaşarlar ve kendilerini değersiz ve aşağılık
hissederler, çok sık depresyon yaşayabilirler.
• Her konuda en iyi ve en
üstün olmak isterler. Olamadıklarında büyük bir hayal kırıklığı yaşarlar ve dünyanın sonunun
geldiğini, bir hiç olduklarını, asla sevilmeyeceklerini, hiç beğenilmeyeceklerini düşünürler ve
kendilerini çok değersiz hissederler.
• Yaptıkları şeylerin iyi
olduğundan bir türlü emin olamazlar. Çevresindekiler iyi olduğunu söylese bile kendi iç sesleri
aksini söylediği için hoşnutsuzluk ve doyumsuzluk yaşarlar
• Kendilerine
özgü becerileri ilgileri olabileceğini fark edemezler.
• Sürekli
ailesinin onun için yaptıklarına layık olmaya çabalarlar ve bu konuda kendilerini ağır bir baskı
altında hissederler.
• Aşırı kaygılı, tedirgin olurlar, özellikle de
performans gerektiren konularda kaygı düzeyleri çok yüksek olur. Tırnak yeme, alt ıslatma, yalan
söyleme sık görülen davranışlardır.
• Arkadaş ilişkiler sorunludur.
Arkadaşlarını çok eleştirirler, onlardan çok fazla şey beklerler, istedikleri gibi davranmadıkları
zaman arkadaşlarından uzaklaşırlar.
AİLELERE SAĞLIKLI BİR
ÇOCUK YETİŞTİRMEK İÇİN ÖNERİLER
•
Çocuklarımızı olduğu gibi kabul edelim.
• Çocuklarımıza sadece
insan oldukları için değer verelim.
• Her koşulda değerli olduklarını
onlara hissettirelim.
• Çocuklarımıza güvenelim,
inanalım.
• Her koşulda onları sevdiğimizi onlara
gösterelim.
• Çocuklarımızı hiç kimseyle karşılaştırmayalım. Sadece kendi
içinde yarışmaya teşvik edelim, böylece başarı hırsının kaygıya dönüşmesini engellemiş
oluruz.
• Çocuklarımıza kendileri olmaları için fırsat yaratalım. Onları
ayrı bir kişilik olarak kabul edelim, onları anlamaya-tanımaya çalışalım.
•
Çocuklarımızın fikirlerini dinleyelim, onlara saygı duyalım.
•
Çocuklarımızın olumlu davranışlarına, yapabildiklerine odaklanalım. Olumsuzluklarını ortaya
koymaktan olabildiğince kaçınalım. Yeteneksizliklerini, deneyimsizliklerini kimi başarılarıyla
gidermeye çalışalım.
• Onlardan her zaman doğruyu, mükemmeli
beklemeyelim.
• Yaşadıkları duyguları ifade etme olanağı
verelim.
• Becerilerini geliştirme konusunda
destekleyelim..
• İyi yapamadıklarında, hata yaptıklarında
engellemeyelim, utandırmayalım, aksine yeniden denemelerini teşvik edelim.
•
Sonuca değil çabaya önem vermelerini sağlamaya çalışalım. Çabalarını
ödüllendirelim.
• Kapasitelerinden fazlasını onlardan bekleyerek onlara
baskı yapmayalım.
• Bulundukları yerin vazgeçilmez bir üyesi olduğunu
hissettirelim.
• Onlara etkili zaman ayıralım, onları
dinleyelim.
• Hataların insanı geliştiren-öğreten bir yanı vardır.
Çocuklarımız hata yaparak öğrenmeli ve hatalarının sonuçlarını yaşamalı ve kendi davranışının
sorumluluğunu almayı öğrenmelidir.
Son olarak unutmamalıyız ki, yaşamda neyle karşılaşmak
istiyorsak, yankısını oluşturabilmek için önce biz o davranışı yapmalıyız. Düzeltilecek şeyler
varsa, önce kendimizden başlamalıyız.