Öfke her insanda var olan doğal bir duygudur, doğru yönlendirildiğinde sağlıklı sonuçlara da neden olabilir. Hakkımızı koruyabilmek, kendimizi savunabilmek için öfke ve kızgınlık gibi duygulara sahip olmak aslında gereklidir de. Önemli olan bu duyguyu nasıl kontrol edeceğimizi ve nasıl işe yarar biçimde kullanacağımızı öğrenebilmektir.
Öfke, hayal kırıklığı gibi duyguları olumsuz olduklarını düşünerek içinde hapsetmek ya da yok saymaya çalışmak çoğu zaman uygunsuz zamanda gelişen kızgınlıklara, kırgınlıklara, mutsuzluklara ve bazen de saldırganlığa varabilecek tepkilere neden olabilir. Özellikle çocuklar içlerinde sakladıkları öfkeyi saldırganlık şeklinde ifade edebilirler. Olumsuz olarak nitelendirilen bu duyguları bastırmaya çalışmadan doğru bir şekilde ifade edebilmek erken yaşlarda aile yaşantısı içinde öğrenilir. Öfkesini bastırmaksızın ya da içine atmaksızın kontrol etmeyi veya doğru kişiye kanalize etmeyi ve saldırgan olmayan bir tarzda iletmeyi öğrenen çocuk erişkin olduğunda ruhsal açıdan daha sağlıklı, daha mutlu bir birey olacaktır.
Öfkesini kontrol edemeyerek ani tepkiler gösteren çocuklar okul ve diğer sosyal ortamlarda sıkıntılar yaşar, arkadaşları tarafından dışlanabilir, öğretmenleriyle sorun yaşayabilir, kendini “istenmeyen, kötü çocuk” olarak hissedebilir.
Öfkesini ifade ederken çocuk öncelikle anne-babasını model alır. Ona öfkelendiğinizde en azından çoğu zaman sakinliğinizi koruyabiliyor, söylenmesi gerekenleri uygun bir tonda söyleyebiliyor olmanız halinde çocuğunuz da öfkelendiği, hayal kırıklığına uğradığı durumlarda benzer tepkiler verebilecek ve karşılaştığı sorunlarla daha kolay baş edebilecektir. Anne babaların sakin, net, kararlı tutumları çocuklara kendilerini daha değerli hissettirecektir. Kabul gördüğünü, takdir edildiğini hisseden çocuk daha mutlu, daha sakin olacak ve tepkilerini daha kolay kontrol edecektir. Bu noktada önemli olan anne baba olarak öfkelendiğiniz durumlarda bunu çocuğa hissettirmemeye çalışmak değildir, aksine öfkeli kızgın olduğunuzu hissetmesini ve bu duyguları nasıl kontrol ettiğinizi görmesini ve dolayısıyla öğrenmesini sağlamaktır. Yine de, anne baba olarak bir insan olduğunuzu, bazen öfkenizi kontrol edemeyerek yanlış tepkiler verebileceğinizi unutmayın ve böyle durumlarda kendinize kızmayın, yanlış davrandığınızı anlatarak çocuğunuzdan özür dileyebilir, bu durumla ilgili olarak ona fikrini-yorumlarını sorabilirsiniz.
ÖFKE KRİZİ ANINDA NELER YAPILABİLİR?
Kendimizi yaralanmış, incinmiş, hayal kırıklığına uğratılmış, yanlış anlaşılmış gibi hissettiğimizde veya işler yolunda gitmediğinde öfkeleniriz ve bu bir kriz halini alabilir. Böylesi durumla biz yetişkinlerin çok basit, anlamsız bulabileceği konularda bile çocuklarımızın yaşayabileceği bir durumdur. Çocuklar yaşları gereği daha sabırsızdır, daha kısa vadeli düşünebilir ve isteklerinin bir an önce olmasını isterler ve kendini, duygularını ifade edebilme konusunda zaman zaman yetersiz kalabilirler ve böylesi zamanlarda öfke krizleri yaşayabilirler.
Böyle anlarda neler yapabiliriz?
• Bedensel temas: Bağırıp çağıran, tepinen çocuğunuzu kucağınıza alabilir, elini tutabilir, sıkı sıkı sarılabilirsiniz (durdurmak, vurmasını engellemek için değil ona sevginizi göstermek amacıyla). Sarılmanız çocuğunuza güven verir, koşulsuz onları kabul ettiğinizi gösterir. “Öfkeli olduğun zamanda da seni seviyorum.”
• Sakin olmak: Olabildiğince sabırlı olarak çocuğunuzu sakinleştirmeyi deneyin ve sonrasında olayı öğrenmeye çalışın. O anda ne olduğunu sormak veya ona ters tepki vermek, bağırmak sadece krizi derinleştirecektir.
• Ortamdan uzaklaşmak: Çocuğunuz bir türlü sakinleşemiyor ve siz de sakin olamıyorsanız onu anlayamadığınızı, dışarı çıkmasını söyleyin veya kısa süreliğine ortamdan ayrılmak istediğinizi, biraz sakinleşince geri geleceğinizi söyleyin.
• Yumruk torbası: Çok hafif olmayan ve bir yere bağlanmış yumruk torbası öfkeli çocuğunuzun ve hatta sizin öfkenizi boşaltmanıza çok yardımcı olabilir. Çocukların da bu yöntemden hoşlandıkları bizzat onlar tarafından dile getirilmiştir.
• Öfkenin resmini yapmak: Çocuğunuza renklere anlam vererek, duygularını renkler veya şekiller yoluyla anlatmasını söyleyebilirsiniz. Öfke krizi öncesi veya sonrasında konuşulabileceği gibi o anda da çocuğun eline kağıdı ve boyaları tutuşturabilirsiniz. Resmini size göstermek istemeyebilir, görme konusunda ısrarcı olmayın, ancak görmek isterse gerçekçi biçimde de yorumlamaya, yaptığı şeye önem vermeye dikkat edin.
• Komik sözler: Çocukların hoşlandıkları bir başka yöntem ise öfkeli anlarında söyleyip rahatlayabilecekleri komik sözler bulmaktır. O anda söylenen bu komik sözler havayı yumuşatarak, kızgınlığın dağılmasına, öfkenin de yaratıcı, incitici olmayan, hatta güldürecek şekilde ifade edilmesine olanak tanımış olur. Birbiriyle kavga eden kardeşlere anneleri küfür yerine sümük, balgam gibi sözler söylemelerini önermişti. Kavga esnasında bu sözleri söyleyen kardeşlerin bir süre sonra kavgayı bırakarak gülmeye başladıklarını gördük.
• Öfke sembolleri: Bazen çocuklar öfkelerini sözlerle dile getirmek istemeyebilir, bunun yerine daha önce öfkelerini ifade etmek üzere seçtikleri şekilleri çizebilir ve öfkelendikleri anda sizlere bunları gösterebilirler. Siz de mesajı alarak üzerlerine gitmeyebilir, odalarına çekilmelerine izin verebilir veya duruma göre daha farklı bir şeyler yapabilirsiniz.
• Öfkeyi boşaltmak: Çok öfkelendiğimizde içimizde büyük bir enerji birikir ve bunu boşaltma gereksinimi duyarız. Böylesi durumlarda kimseyi rahatsız etmeyecek bir yerde bağırmak, kızdığımız duruma veya kişiye ilişkin duyguları yüksek sesle ifade etmek çok rahatlatıcı olabilir. Çocuğunuzun kızdığı kişi sizseniz onun bağırdığı ortamda olmayın, duyduğunuz sözler incitici veya saygısızca olabilir ve tepki vermek durumunda kalabilirsiniz. Bu sözleri çocuğunuzun yüzünüze söylememiş ve sizin duymamış olmanız gelecekteki ilişkiniz açısından daha iyi olacaktır. Öfkesini boşalttıktan sonra sakince konuşmayı deneyebilirsiniz tabii siz de buna hazırsanız.
• Balon öfkeliyken: Bir balonu şişirip çocuğunuza patlatması için verin, istiyorsa patlatmadan önce balonu tekmeleyebilir, yere atabilir. Balonu patlatmak içindeki biriken öfkenin de patlayıp sönmesine neden olacak ve çocuğunuzu rahatlatacaktır. Sakinleştikten sonra onunla konu hakkında konuşmak çok daha kolay olacaktır. Çocuklar bu yöntemi genellikle çok sever ve tercih ederler.
• Öfke kovası: Çocuğunuza öfkeli anlarında içinde kağıttan küçük toplar bulunan kovayı boşaltmasını ve bu topları sıkıp tekrar kovaya atmasını önerebilirsiniz. Her atışla öfke biraz daha azalacak ve bazen bu bir tür basket oyununa dönüşecektir.
• Öfke yastığı: Öfkesini yumuşak bir yastık kullanarak ifade edebilir, bu yastığa vurabileceği gibi onu birisiymiş gibi kabul ederek onunla konuşabilir, bağırabilir ve rahatlar. Çocuklar balon, yastık, kova gibi somut şeyler yoluyla içlerini yakan öfkeyi ve enerjilerini boşaltabildiklerini bu yöntemlerden çok hoşlanırlar ve bir süre sonra bunlar bir oyun halini alabilir.
SİNİRLİ RUH HALİNE SAHİPSE...
Öfke bir olay karşısında gelişen doğal bir tepkidir. Sinirlilik ise bir ruh hali olup daha kalıcıdır kendini saldırganlık olarak belli edebileceği gibi içine kapanma, küsme veya içten içe planlar kurma şeklinde de ortaya koyabilir. Sinirli yapıya sahip bir çocuğunuz varsa ona karşı tepkisel olmamaya ,sakin davranmaya çalışarak model olmak ayrıca önem taşımaktadır. Bu yapıdaki çocuğunuzun davranışları karşısında yapabileceklerinizle ilgili birkaç öneride bulunmak istiyorum.
• Ödüllendirme: Sinirli tepkiler veren çocuğunuzla bir anlaşma yapın. Sinirli tepki vereceği her durumda güzel bir şeyler hayal edip kendini sakinleştirebildiği her durum için bir ödül verin. Sakinleşemediği durumlar için herhangi bir ceza veya yaptırım uygulamayın. Bir süre sonra bu durum rutine binebilir ve sinirli tepkiler daha yaygın olduğu için onlara geri dönüşler olabilir. Böyle durumlarda diğer önerileri değerlendirebilirsiniz.
• Aynada kendini görmek: Önce çocuğunuz sonra da siz farklı davranış biçimlerini gösterin, gülmek, ağlamak, bağırmak, tekmelemek v.s. Sonra bunlarının hangilerinin hoş hangilerinin tatsız olduğuna birlikte karar verin. Çocuğunuz sinirli ve tatsız bir davranışta bulunduğunda bunları daha önce değerlendirdiği bir rehberi olacaktır.
• Paylaşmak: Sinirli davranışlar çocuklarda bazen kıskançlık nedeniyle gelişir. Sevdiği şeyleri paylaşmakta güçlük çeken çocuklar böyle durumlarla karşılaştıklarında sinirli olabilirler. Çocuğunuzda paylaşma güçlüğü olduğunu fark ederseniz onunla bazı şeyleri paylaşarak, paylaşmanın aslında kazançlı ve keyifli olduğunu görmesini sağlarsanız sinirli halleri azalacaktır.
• Hikaye anlatmak: Sinirli davranışların ne tür kayıplara yol açabileceğini uzun uzun anlatmak yerine anlatabileceğiniz küçük bir öykü daha anlamlı ve işe yarar olabilir. Çocuklar doğrudan gelen uyarıdan daha çok masaldaki mesajı alabilirler ve bu arada azar veya söylev işitmek yerine eğlenmiş olurlar. Her şeyin komik yanını bularak ifade edebilmek sinirliliği azaltan ve öğrenme sürecini hızlandıran bir yöntemdir. Hem siz hem de çocuğunuz rahatlamış olur.
• Bedel belirlemek: Çocuğunuz bir kurala karşı sinirli veya saldırgan davranışlarda bulunuyorsa bundan hiç hoşlanmadığınızı ve bu davranışının bir karşılığı olacağını ona gösterin. Örneğin: “Terbiyesizlik ettiğin için yarın dışarı çıkmayacaksın. Veya seninle bugün oyun oynamayacağım.”
• Özür dilemek: Çocuklar bazen kavga sonrasında nasıl barışacaklarını, birbirlerinden özür dilemeleri gerektiğini bilemezler. Onlara kendi yaşantımızda bu gibi durumlarda özür dileyerek veya onların kavgalı sonrasında özrün nasıl dileneceğini anlatarak yardımcı olabiliriz. En iyi öğretme yolunun model olmak olduğunu hatırlayarak önce onlar küçük demeden çocuklarımızdan gerektiği zaman özür dilemeyi bilmeliyiz. Ve çocuğumuz özür dilediğinde onu cesaret isteyen bu davranışından dolayı övmeyi ihmal etmemeliyiz.
Sosyal ortamlarda kızgınlık yaratan durumlarda sinirli tepkiler vermek yerine neler yapılabileceğini bir başka yazımızda ele alacağız.