Hayatından ödün vermeye yanaşmayan “anne-kadın”ın
ise sinirleri sağlam olmalı. Çünkü Elisabeth Badinter’in de ortaya koyduğu gibi, “vicdan
azabı” ideal annelik şablonuna uymak istemeyenler üzerinde gerçekten etkili olan bir baskı
aracı… Bugün kadınlar, mücadele vererek geldikleri noktadan, tıp camiası ve aile kurumunu
yücelten kesimler tarafından uzaklaştırılıyor. Üstelik emzirmeyi ve annelik rolünü öven feminist
akımların işbirliğiyle!
Kadınları bu modern kölelik düzenine sürükleyen ne?
Badinter’e göre, kadının profesyonel hayattaki yeri hâlâ sağlamlaşmış değil. Öte yandan,
bitmez tükenmez annelik yükümlülükleri kadına sürekli evinin yolunu gösteriyor. “Yeşil”
siyaset ve idealleştirilen natüralizm nosyonu ise, “doğal” doğum yapmasını, hazır mama,
bez ve biberon kullanmamasını, kısacası, hayatını kolaylaştıran her şeyi bırakmasını telkin
ediyor.
Sonuçta kadına iki seçenek sunuluyor: Ya “çocuk egemen” bir yaşama
razı gelmeli ya da çocuk yapmaktan bütünüyle vazgeçmeli. Doğum oranlarındaki düşüş ikinci şıkkın
güçlendiğinin ispatı. Badinter “Kadınlık mı, annelik mi?” sorusunun kadınlar için nasıl
tehditler içerdiğini etkileyici bir biçimde gösteriyor: Bu tercih dayatması, sonuç en olursa olsun,
kadınlara mutsuzluktan başka şans tanımıyor.
Yazar: Elisabeth
Badinter
Çeviren: Ayşen Ekmekçi
Editör: Berna Akkıyal
Kapak: Suat Aysu
Uygulama: Hüsnü Abbas
Düzelti: Ekrem Buğra Büte
Baskı ve Cilt: Sena Ofset
Fiyat: 14,50 TL
Sayfa: 184
Yayınevi:
İletişim Yayınları
|