Forum Anasayfası Forum Anasayfası > Genel Konular > Bebeğim & Çocuğum Hakkında
  Yeni Mesajlar Yeni Mesajlar RSS - Bebek ve Cocuk Haberleri
  SSS SSS  Forumu Ara   Kayıt Ol Kayıt Ol  Giriş Giriş

Kapalı KonuBebek ve Cocuk Haberleri

 Yanıt Yaz Yanıt Yaz Sayfa  <1 10111213>
Yazar
Mesaj
  Konu Arama Konu Arama  Konu Seçenekleri Konu Seçenekleri
miss hugolina Açılır Kutu Gör
Pırlanta Üye
Pırlanta Üye


Kayıt Tarihi: 20 Eki 2007
Konum: kendi halinde:)
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 9100
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 21 Nis 2012 Saat 17:01

Tedavisi basit sinsi tehlike

Turan GÜLTEKİN/İZMİR, (DHA)
21 Nisan 2012
TEDAVİSİ BASİT SİNSİ TEHLİKE

Karaciğerde bulunan 'c- 1' adlı proteinin eksik ya da az üretilmesi veya üretilenin görev yapmaması nedeniyle ortaya çıkan, tanı konulduktan sonra tedavisi çok basit olan ’Herediter Anjioödem’ hastalığında, tanı konulamadığı için her 4 hastadan biri yaşamını yitiriyor.



Ege Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekim Yardımcısı ve Alerji ve Klinik İmmünoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Okan Gülbahar ve Alerji ve Klinik İmmünoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nihal Mete Gökmen, çoğu zaman allerji ile karıştırılan hastalığa karşı halkı uyardı. Hastalığın kalıtımsal olarak yayıldığını anlatan Doç. Dr. Okan Gülbahar, "Karaciğerde üretilen ve kanın damar duvarlarından dışarı sızmasını önleyen c-1 proteini eksikliği nedeniyle kan damarı geçerek dokuların arasına yayılıyor. Bu da haftada bir ya da iki haftada bir kişilerin çeşitli yerlerinde şişlikler meydana gelmesine neden oluyor. Bu şişlikler 96 saate varan sürelerden sonra ancak geçiyor. Çoğu tıp fakültesinde ders olarak okutulmuyor, nadir görüldüğü için de doktorların aklına gelmiyor o yüzden genelde alerji tedavisi uygulanıyor ama bu tedavi bir yarar sağlamıyor. Şişlik boğazda meydana gelirse kişi nefes alamamak yüzünden ölebiliyor, bağırsaklarda meydana gelirse de sancısı yüzünden apandisit zannediliyor ve gereksiz bir apandisit ameliyatı yapılıyor" dedi.



TEDAVİSİ BASİT SİNSİ TEHLİKE


Doç. Dr. Gülbahar, hastalığın 10 bin’de 1 ile 150 binde 1 oranında görülebilen nadir bir hastalık olduğuna dikkat çekti. Doç. Dr. Gülbahar, "Bizim hastanemizde takip ettiğimiz 34 hastamız var. İzmir’deki diğer hastanelerdeki hastalarla birlikte yaklaşık 80 hasta olduğunu tahmin ediyoruz. Tüm Türkiye’de ise tanısı konmuş 3 bin civarında hasta var. Ancak asıl sorun tanı konmamış kişilerde. Bu kişilerin sayısını bilemiyoruz. Akraba evliliklerinin sık görüldüğü Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde çok sayıda kişinin hasta olduğunu tahmin ediyoruz. O yüzden de sürekli olarak bir yerleri şişen vatandaşların hastanelere başvurmasını istiyoruz. Çünkü tedavisi basit olan sinsi bir hastalık yüzünden çoğu vatandaşımız hayatını kaybediyor" diye konuştu.



Hastaların çok basit bir tedavi ile yaşam standartlarının yükseltildiğini dile getiren Doç. Dr. Okan Gülbahar, alerji kliniğine başvuran hastalara yapılacak bir testin bütün sorunu çözdüğünü söyledi. Doç. Dr. Gülbahar, "C- 1 proteini düzeyi düşük hastalarda bu eksik haplar aracılığı ile tamamlanıyor böylelikle kriz sıklığı düşüyor, hasta normal yaşamını sürdürüyor. Hastalığın kesin bir sonu yok ancak şeker, tansiyon hastaları nasıl yaşıyorsa Herediter Anjioödem hastaları da yaşamlarını ilaçla sürdürebiliyor+ dedi.


İNSAN HAYATINI DEĞİŞTİRİYOR


EÜ Alerji ve Klinik İmmünoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nihal Mete Gökmen ise psikolojik etkenler, travmalar, enfeksiyon, doğum kontrol hapları, tansiyon hapları gibi etkenlerin hastalığı tetiklediğini anlattı. Prof. Dr. Gökmen, +Kişinin yaşam kalitesini bozuyor, hastalar insan arasına çıkamıyor, evlenmekten vazgeçenler, meslek değiştirenler, depresyona girenler oluyor. Aslında sosyal bir sorun. Hastalar en çok çocukları için endişeleniyor. Çünkü hastalık her iki çocuktan birinde mutlaka görülüyor" diye konuştu.


ÇOĞU TIP FAKÜLTESİNDE OKUTULMUYOR

Prof. Dr. Gökmen, hastalığın çoğu tıp fakültesinde okutulmadığını belirtti. Prof. Dr. Gökmen, "Ege Üniversitesi’nde on yıl önce okutulan dersler arasına alındı. Ancak pek çok üniversitede henüz okutulmuyor. Yeni yeni ders programlarına giriyor. Yurtdışında tanı konulma süresi on yıla kadar düştü Türkiye’de bu süre 26 yıl. Dünya rekoru bir hastamıza ait, 57 yıl bu hastalıkla yaşadıktan sonra tanı konuldu. Hastalık 2-3 yaşlarında başlıyor, ergenlikle birlikte şiddetini arttırıyor yaşlılıkla birlikte zayıflıyor. Çoğu doktor bilmediği için yanlış tedavi uygulamasın diye acil durumlar için Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği olarak tanıtım kartı bastırdık ancak bu bile doktorları ikna etmiyor" dedi.

Yukarı Dön
miss hugolina Açılır Kutu Gör
Pırlanta Üye
Pırlanta Üye


Kayıt Tarihi: 20 Eki 2007
Konum: kendi halinde:)
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 9100
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 21 Nis 2012 Saat 17:03

Ağaç yaşken eğilecek

İSTANBUL (AA)
20 Nisan 2012
Ağaç yaşken eğilecek

Sabri Ülker Gıda Araştırmaları Enstitüsü Vakfı (GAV) ve Milli Eğitim Bakanlığı işbirliğiyle 8-11 yaş arası ilköğretim okulu öğrencilerine yönelik geliştirilen “Yemekte Denge” eğitim programı başladı.

Programın başlaması dolayısıyla Barbaros Point Otel'de düzenlenen toplantıda konuşan Milli Eğitim Bakanlığı Temel Eğitim Genel Müdürü Funda Kocabıyık, “Bu programı çocukların fizyolojik ve psikolojik açıdan kaliteli, uzun bir yaşam sürdürmeleri için yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı kazanmalarına katkı sağlamayı amaçlıyoruz” dedi.


Öğretmen, okul yöneticisi ve çalışanların yeterli ve dengeli beslenme konusundaki bilgi, tutum ve becerilerini artırarak daha nitelikli bir eğitim hizmeti sunmayı öngördüklerini belirten Kocabıyık, programın Milli Eğitim Bakanlığı'nın güçlü desteğiyle Türkiye geneline ulaşacağını vurguladı.


Kocabıyık, program kapsamında öğrenci, öğretmen, veli ve okul çalışanlarına yönelik geliştirilen materyallerin ülke geneline yaygınlaştırılmadan önce yeterliliğinin belirlenmesi amacıyla ilk önce pilot uygulama başlattıklarını ve pilot il olarak, beslenme alışkanlıkları farklılık arz eden İstanbul, İzmir, Gaziantep ve Trabzon'un seçildiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
“Bu illerde ilköğretim 2, 3, 4 ve 5'inci sınıf kız ve erkek çocuklarımızın öğrenim gördüğü 40 okul sosyoekonomik, kültürel ve eğitimsel göstergeler temel alınarak seçildi. Program okulları olarak yatılı ilköğretim bölge okulları, taşıma merkezli ilköğretim okulları, birleştirilmiş sınıf uygulaması yapılan ilköğretim okulları, ikili ve tekli eğitim yapılan ilköğretim okulları belirlendi. Bu okullarda görev yapan yönetici ve öğretmenlere program kapsamında yükümlülüklerini anlatan bir rehber hazırlandı. Ayrıca pilot illerde program yürütücüsü olarak görev yapmak üzere alanında uzman 2 personel belirlenerek programa dahil edildi. Proaktif bir yaklaşımla hazırlanan bu program ile erken yaşlarda (8-11 yaş) kazanılan doğru bilgi, tutum ve beceriler sayesinde daha sağlıklı ve nitelikli bir yaşam süren bireylerden oluşan bir nüfusa sahip olacağımıza inanıyoruz. Böylelikle beslenme bozukluğundan kaynaklanan kanser, kalp damar hastalıkları, tansiyon, şeker ve benzeri hastalıklara yakalanma riskinin azalmasına bağlı olarak, sağlık harcamalarının da azalacağını ve ülke ekonomisine katkı sağlanacağını düşünüyoruz.”

 

PROGRAMIN KAPSAYACAĞI ÖĞRENCİLER

 

Eğitim programıyla ilgili bilgi veren ve öğretmenlerin eğitiminde bizzat görev alan Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü öğretim üyesi ve GAV Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Tanju Besler de programın ana mesajının “Dengeli bir şekilde her şeyi yiyebilirsin. Yapman gereken, dengeyi nasıl kuracağını öğrenmek” olduğunu ifade etti.


2012-2013 eğitim ve öğretim döneminin sonunda Gaziantep, İstanbul, İzmir ve Trabzon'daki 40 pilot okulda 8–11 yaş grubunda 20 bin öğrenciye ulaşacaklarını söyleyen Besler, ilerleyen yıllarda tüm Türkiye'de 2'nci sınıftan 5'inci sınıfa kadar okuyan öğrencilerin tamamına “Yemekte Denge” eğitiminin verilmesinin hedeflendiğini dile getirdi.


Prof. Dr. Besler, şöyle devam etti:
“Eğitimin içeriğinde, İngiliz Beslenme Vakfı BNF'nin benzer bir projesi örnek alındı. Program, Türkiye'deki en kapsamlı ve sürdürülebilir beslenme eğitimi programı olması hedefiyle hazırlandı. Program çerçevesinde önce öğretmenler eğitildi. Ardından 8-11 yaş grubundaki öğrencilerin eğitimi başladı. Çocuklarımızı sunumlar, alıştırmalar, kartlar ve posterler yardımıyla eğitiyoruz. Programın internet sitesi www.yemektedenge.org adresinde yer alan interaktif oyunlar ve videolarla, öğrencilere eğitimlerini pekiştirme imkanı da sunuyoruz. Eğitim öncesi ve sonrası gelişimi karşılaştırabilmek için düzenlenecek testler yardımıyla da programın ölçümlenmesini sağlayacağız. Sağlık Bakanlığı'nın 'Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması 2010' ön verilerine göre, 6-18 yaş grubundaki çocukların yüzde 19'u olması gerekenden zayıf, yüzde 22'si fazla kilolu. 0-5 yaş grubundaki çocuklarda ise olması gerekenden zayıf olanların oranı yüzde 17, fazla kiloluların ise yüzde 21. Oranlar arasında önemli bir farkın görülmemesi, beslenme alışkanlıklarının küçük yaşta belirlenmesinden ve değiştirilmesinin zorluğundan kaynaklanıyor.”


Besler, programın geliştirilmesi esnasında Dünya Sağlık Örgütü, Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi ile İngiliz Beslenme Vakfı (BNF) gibi uluslararası işbirliklerinden faydalandıklarını sözlerine ekledi.

 

DAHA İYİYE ULAŞMAK İÇİN İŞBİRLİĞİ

 

BNF Eğitim Programı Müdürü Roy Ballam da 1991 yılında başlayan pilot uygulamalarla birlikte İngiltere'de 21 yıldır çocuklara sağlıklı beslenme, yemek pişirme ve gıda-tarım eğitimi verdiklerini ve 5-16 yaş aralığındaki çocuklara yönelik eğitim programıyla, gıda ve sağlıklı beslenme konularında kapsamlı bir içerik sunmayı hedeflediklerini söyledi.


Ballam, “Eğitim müfredatı ile uyumlu geliştirdiğimiz ve her sene yenilediğimiz eğitim materyallerimizin doğru ve güncel olmasına özen gösteriyoruz. Öğretmenlerin profesyonel gelişimini destekliyoruz. Öğretmenlerden gelen yorumları dikkate alıyoruz. Bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanarak içeriğimizi dijital ortamda güçlendirdik. Öğrenmek, öğretmek ve daha iyiye ulaşmak için GAV ile birlikte çalışmayı sürdüreceğiz” diye konuştu.
GAV Bilim Kurulu üyesi Dr. Zeki Ziya Sözen de toplum sağlığının gelişimine destek olmak amacıyla kurulan vakfın, sağlıklı beslenme alışkanlığının küçük yaşlarda geliştirilmesi gerçeğinden hareketle ilk programını çocukların yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı kazanması için oluşturduğunu söyledi.

Yukarı Dön
yasemin Açılır Kutu Gör
Kıdemli Moderatör
Kıdemli Moderatör


Kayıt Tarihi: 16 Oca 2007
Konum: zehraninvillasi
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 70718
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 23 May 2012 Saat 22:55

Çocukta öksürüğe dikkat!..

Çocuklarda, 3 haftadan fazla devam eden hışıltılı öksürük; antibiyotik ve öksürük kesici ilaç kullanılmasına rağmen geçmediyse mutlaka doktora başvurulması gerekiyor..

Dr.Sami Ulus Kadın Doğum, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim Araştırma Hastanesi Çocuk Alerji Klinik Şefi Prof. Dr. İlknur Bostancı, çocuklarda tekrarlayan hışıltının astım olabileceğini belirterek, “Çocuk sık nefes alıp veriyorsa, göğüs kafesinde çekilmeler başlamışsa hemen doktora götürülmeli” dedi.

Bostancı, çocuklarda solunum yolu hastalıklarında sıklıkla görülen hışıltının dikkatle takip edilmesi gerektiğini söyledi.

“Sürekli ve aynı özellikte devam eden hışıltı, doğuştan anomalileri düşündürmelidir. Arada iyileşen fakat tekrarlayan hışıltı da astım düşünülmelidir” diyen Bostancı, devam eden hışıltı durumunda çocukların mutlaka doktora götürülmesi gerektiğini belirtti.
 
Bostancı, “Astım çocukluk çağının en fazla görülen kronik hastalığıdır. Süt çocuğu ve okul öncesi dönem çocuklarında tanısını koymak zordur” diyerek, hışıltı öksürükle 3 haftadan fazla devam etmiş, öksürük kesici ve antibiyotik kullanılmış ve fayda görülmemişse astımın düşünülmesi gerektiğini ifade etti.

Çocukların yüzde 40'ının yaşamlarının ilk yıllarında hışıltı atağı geçirdiğini ifade eden Bostancı, tekrarlayan hışıltının yüzde 30'unda 6 yaşından itibaren astım görüldüğünü ve astımlı çocukların yüzde 80'ininde de yaşamlarının ilk yılı içinde astım semptomu olarak hışıltı, öksürük, nefes darlığı gibi belirtiler gösterdiğini kaydetti.
 
Hışıltının tanısı konulmadığı ve tedaviye başlanmadığı zaman çocuklara zarar vermeye başladığını belirten Bostancı,“Çocuk, sık nefes alıp veriyorsa, göğüs kafesinde çekilmeler başlamışsa, hemen doktora götürülmelidir” dedi.
 
'POLENLER HIŞILTIYI ARTIRABİLİR!'
 
Bahar aylarında polenlerin yayılmasıyla çocuklarda hışıltının artabileceğini ifade eden Bostancı, hışıltıda en önemli tetikleyicilerin polenler, hava kirliliği ve sigara olduğunu bildirdi.

Aileleri, çocukların bulunduğu ortamda sigara içmemeleri konusunda uyaran Bostancı, çocukların, sigara içilmiş alana uzun zaman sonra girseler bile olumsuz etkilendikleri kaydetti. Bostancı, “Aileler evde kesinlikle sigara içmemelidir. Bazı ülkelerde bu nedenden dolayı parklar da bile sigara içilmesi yasaklanmıştır” dedi..



Çocukta öksürüğe dikkat!..

Yukarı Dön
yasemin Açılır Kutu Gör
Kıdemli Moderatör
Kıdemli Moderatör


Kayıt Tarihi: 16 Oca 2007
Konum: zehraninvillasi
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 70718
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 30 May 2012 Saat 10:51

Ebeveynlere önemli uyarı!..

Kalp, damar sertliği, yüksek tansiyon ve şeker hastalığı gibi hastalıkların en önemli nedeni; dengesiz beslenmeye bağlı şişmanlıktır.Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Emin Canan, çağın en sinsi hastalığının obezite olduğunu, ailelerin çocuklara hamur işi yerine sebze yedirmelerini tavsiye ediyor. 


Türkiye’de şişmanlığa bağlı damar çatlamalarının üç yaşına kadar indiğini belirten Emin Canan; kontrolsüz beslenmeye karşı zamanında önlem alınmazsa, çocuğun ileride de kilo sorunu yaşayabileceğinin altını çiziyor. 


 Ebeveynlere önemli uyarı!..

Yukarı Dön
yasemin Açılır Kutu Gör
Kıdemli Moderatör
Kıdemli Moderatör


Kayıt Tarihi: 16 Oca 2007
Konum: zehraninvillasi
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 70718
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 31 May 2012 Saat 09:53

TDB 19. Uluslararası Dişhekimliği Kongresi öncesi gerçekleştirilen Meslek Sorunları Sempozyumu, başladı. TDB tarafından Dedeman Otel'de düzenlenen basın toplantısında konuşan TDB Genel Başkanı Prof Dr. Taner Yücel, bu yıl 19'üncüsünü gerçekleştirecekleri Uluslararası Dişhekimliği Kongresi öncesi her yıl olduğu gibi bu yılda Meslek Sorunları Sempozyumu düzenlediklerini belirtti.
 
Türkiye genelindeki meslek odası başkanlarının katılımıyla gerçekleştirilen sempozyumda amaçlarının diş hekimliği mesleğinin sorunlarının gündeme getirmek ve meslekle ilgili politikalar oluşturmak olduğunu belirten Yücel, burada hazırlanan raporun daha sonra hükümete sunulacağını ifade etti.

Sempozyumunda ''Sağlık Turizmi'' ve ''Ulusal Ağız Diş Sağlığı Stratejisi 2023''ün ana konular olduğunu belirten Yücel, 30 Mayıs'ta çalışma gruplarına ait raporların tartışılmasıyla sempozyumun sona ereceğini söyledi.

Modern diş hekimliğinin tıbbın ve genel sağlığın ayrılmaz bir parçası olduğuna dikkati çeken Yücel, ''Bu anlamda diş çürüğü ve diş eti hastalıkları önemlidir. Bilimsel çalışmalar bu rahatsızlıkların, kalp dolaşım hastalıkları, diabet, pnömoni, çok ciddi metobolik hastalıklar ve genel sağlığı ilgilendiren bir çok hastalıkla ilişkili olduğunu ortaya koymaktadır'' dedi.
         
Her çocukta ortalama 5 çürük var
         
Türkiye'de diş sağlığı açısından istenilen seviyelere ulaşılamadığını, çok yüksek oranda diş çürüğü ve diş eti hastalıklarının mevcut olduğunu ifade eden Yücel, sözlerini şöyle sürdürdü:

''TDB'nin, Dünya Dişhekimleri Birliği'yle 2011'de Prof. Dr. İnci Oktay başkanlığında yaptığı çalışmada, 5-9 yaş grubunda, süt ve daimi dişlerde ortalama çürük, dolgu ve çekilen dişi kapsayan DMFT indeksi, 5.2 oranında bulunmuştur. Dünya Diş Hekimleri Birliği bu DMFT indeksinin bu yaş grubunda 1 olmasını hedefler. Yani her bir çocuğumuzda ya 5 tane çürük, ya dolgulu diş ya da çekilen diş var. 10-14 yaş grubunda ise süt ve daimi dişlerde ortalama 3.67 sayıda çürük, dolgulu ve çekilen diş bulunuyor. Bir de ortalama 2.5 kişide başlangıç çürüğü bulunmaktadır. Bu çürükler önlenebilir durumdadır.''
 
Türkiye'nin bu durumdan gerçekçi ve sürdürülebilir politikalarla kurtulması gerektiğini ifade eden Yücel, TDB olarak toplum ağız diş sağlığı projeleri geliştirdiklerini ve gerek Sağlık Bakanlığı gerekse Milli Eğitim Bakanlığı ve diğer kuruluşlarla bu projelerin yürütülmesi konusunda çaba gösterdiklerini söyledi.

Bu kapsamda Milli Eğitim Bakanlığı'na bir yıl önce ''Gülen Ağız Diş Sağlığı Okulları Projesi'' sunduklarını belirtti.
         
Yılda 1 kez diş hekimine gidiliyor
         
Diş hekimine yılda en az 2 kere gidilmesini gerektiğini ifade eden Yücel, Türkiye'de diş hekimine yılda 1 kez, Avrupa'da ise yılda 5 kez gidildiğini belirtti.

Bunun yanında diş fırçalarının 3- 4 ayda bir değiştirilmesini tavsiye ettiklerini ancak kişi başına diş fırçası kulanımının yılda 1 olduğunu söyledi.

Florlü diş macunu ve diş fırçası kullanımının koruyucu diş sağlığı açısından önemli olduğunu vurgulayan Yücel bu oranın ise kişi başına yılda 110 gram olduğunu, bu oranın gelişmiş ülkelerde ise 350-450 gram arasında değiştiğini ifade etti.

Türkiye'de 65 yaş ve üstündeki insanlarda dişsizlik oranının da yüzde 67 olduğunu vurgulayan Yücel, ''65 yaşın üzerinde 100 kişiden 65'i dişsizdir dişsizlik ciddi bir organ eksikliğidir'' diye konuştu.

Yücel, bütün bunlar nedeniyle TDB'nin ''Ulusal Ağız Diş Sağlığı Stratejisi 2023'' çalışması yaptığını kaydetti.
         
''Dünya Dişhekimliği Kongresi'' Cumhurbaşkanı Gül'ün himayesinde İstanbul'da yapılacak
         
''Dünya Dişhekimliği Kongresi''nin 2013'te Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün himayesinde İstanbul'da yapılacağını ifade eden Yücel, ''Bu kongre 100 yılı aşan bir geleneğe sahiptir aynı zamanda dünyadaki en prestijli kongredir. Diş hekimliğinde bir olimpiyat olarak adlandırılır. Uzun yıllar yapılan çalışmalar sonucu Türkiye, bu kongreyi yapma hakkını kazanmıştır'' dedi. 

 Her çocukta ortalama 5 çürük var!..

Yukarı Dön
yasemin Açılır Kutu Gör
Kıdemli Moderatör
Kıdemli Moderatör


Kayıt Tarihi: 16 Oca 2007
Konum: zehraninvillasi
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 70718
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 02 Haz 2012 Saat 16:12

Çocukları bekleyen büyük tehlike!

Çocukların dil gelişimi döneminde yaşanan orta kulak iltihabı, konuşma bozukluklarına bile yol açabiliyor.Çocukları bekleyen büyük tehlike!Kulak Burun Boğaz Uzmanı Hakan Yenice ve Odyoloji, Ses ve Konuşma Bozuklukları Uzmanı İrem Konakçı orta kulak iltihapları ve orta kulak iltihaplarının dil gelişimi üzerindeki etkilerine dair bilgi verdi.

Kulak Burun Boğaz Uzmanı Dr. Hakan Yenice, halk arasında orta kulak iltihabı olarak bilinen Akut otitis media (AOM)'nın  en sık görülen enfeksiyon hastalıklarından biri olduğunu açıkladı. Dr. Hakan Yenice, 3 yaşına gelmiş çocukların hemen hemen hepsinin bir kez bu sorunu yaşadığını belirtirken, burada temel sorunun orta kulakta oluşan sıvının değişik sürelerde burada kalması olduğunu söyledi.

Yenice: “Sıvı varlığı nedeni ile işitme kaybı oluşmaktadır. Duruma göre değişkenlik göstermekle beraber sıvının yoğun varlığı durumunda, çocuğun çevresindeki konuşma seslerini büyük ölçüde duymasına engel olacak kadar önemli işitme kayıpları ile karşılaşabiliyoruz” dedi. 

Orta kulak iltihabı en çok dil gelişimi döneminde görülür!

İrem Konakçı, orta kulak iltihaplarının en sık görüldüğü yaşların aynı zamanda dil gelişiminin de en hızlı ilerleme gösterdiği yaşlara denk geldiğini vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü:

“Çocuklar 18 ay 3 yaş aralığında hem kelime haznelerini önemli ölçüde geliştirirler hem de o dilin kurallarını öğrenirler. Dil gelişimi ve konuşma becerilerinin yaşa uygun bir seyir gösterebilmesi için öncelikli olarak iyi bir işitme olması gerekir. İşitilenler sayesinde çocuk o dili ve o dilin kurallarını öğrenir.  Orta kulak iltihabı olması durumunda çocuk kayıp derecesine göre yeterli bir işitmeye sahip olamaz. Çocuk sürekli ses alamaz, arka plandaki seslerle anlamlı sesleri ayırt etme sıkıntı yaşar ve dile dair bilgisi sınırlı kalır. Bu nedenle de alıcı dil ve ifade edici dil becerilerinin gelişiminde sıkıntı ile karşılaşırız.”

Ses ve Konuşma Bozuklukları Uzmanı İrem Konakçı, benzer şekilde orta kulak iltihabı nedeni ile belli konuşma seslerini duymakta zorluk çeken çocuklarda o sesin üretiminde de ilerleyen dönemlerde sorunlar yaşadığının gözlemlendiğini belirtirken, uzun süreli orta kulak iltihabı olan ve bu süreçte /s/ sesi gibi yüksek frekans özelliği taşıyan bir konuşma sesini yeterli düzeyde duyamayan bir çocuk, bu sesi olması gerekenden farklı üretebildiğini ve bir artikülasyon sorunu ile karşılaşabildiklerini söyledi.

Konakçı: “Bu nedenle orta kulak iltihapları sadece bir kulak problemi olarak ele alınmamalı. Çocuğun dil gelişimini, sosyal uyumunu, akademik performansını etkileyen ve işitmedeki yetersizlik nedeni ile davranış problemleri ile sonuçlanabilen önemli bir sorun olarak değerlendirilmelidir” dedi.

Orta kulak iltihabı mutlaka uzman hekim tarafından takip edilmeli!

Dr. Hakan Yenice, bu nedenden dolayı orta kulak iltihaplarının mutlaka kulak burun boğaz uzmanı tarafından takip edilmesi gerektiğini ve yapılacak muayene sonrası odyoloji uzmanı tarafından işitmenin değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak, olası dil ve konuşma sorunlarını minimum düzeyde tutabilmek için, çocuğun medikal veya cerrahi müdahale sürecinde ve sonrasında da hem işitmesi, hem de dil gelişiminin yakından takip edilmesi gerektiğini belirtti.




Yukarı Dön
miss hugolina Açılır Kutu Gör
Pırlanta Üye
Pırlanta Üye


Kayıt Tarihi: 20 Eki 2007
Konum: kendi halinde:)
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 9100
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 06 Haz 2012 Saat 09:25

Facebook'ta Pepee'yle Porno Tuzağı!

Erkek çocuklar, Facebook'ta çizgi film kahramanları kullanılarak tuzağa düşürülüyor. İşte o iğrenç gerçek...

Haber: Facebookta Pepeeyle Porno Tuzağı!

Birçok ilde yapılan operasyonlarda, erkek çocukların, Facebook'ta çizgi film kahramanları kullanılarak tuzağa düşürüldüğü saptandı. Polis tarafından 49 ilde düzenlenen operasyonda, 200'ü aşkın zanlı gözaltına alındı.

Operasyona ilişkin ortaya çıkan çarpıcı detay, zanlıların Facebook'ta erkek çocuklarıyla bağlantıya geçerek kamera karşısında soyunmalarını sağlamalarının saptanması oldu.

Zanlıların çocukları ağlarına düşürebilmek için profillerine Pepee, Calliou, Mickey Mouse gibi çizgi film kahramanlarının resimlerini koydukları belirlendi.

Elde ettikleri görüntüleri şantaj amaçlı kullanıp çocukları cinsel ilişkiye zorlamakla suçlanan zanlıların, sinema-dizi filmlerin çocuk yıldızlarının adıyla profil sayfaları oluşturdukları tespit edildi.

Akşam gazetesinden Soner Arkanoğlu'nun haberine göre, 'Öyle Bir Geçer Zaman Ki' dizisinde Osman'ı canlandıran Emir Berke Zincidi'nin adıyla da sahte sayfa oluşturulduğu saptandı.

Yukarı Dön
yasemin Açılır Kutu Gör
Kıdemli Moderatör
Kıdemli Moderatör


Kayıt Tarihi: 16 Oca 2007
Konum: zehraninvillasi
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 70718
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 06 Tem 2012 Saat 10:19

Ebeveynler bunlara dikkat etmeli!..

Yaz gelip de okullar kapanınca çocuklar da ister istemez bir şeyler öğrenmeye ara vermek ister.Ebeveynler bunlara dikkat etmeli!..Araştırmalar okulun ilk yıllarında çok güzel kitap okuyan çocukların ilerleyen yıllarda daha başarılı olduğunu göstermiştir.


Ehow isimli internet sitesinde yer alan habere göre, siz de çocuklarınızın yaz tatilinde de bol bol kitap okumalarını sağlamak için bunlara dikkat etmelisiniz:

Her yerde kitap okuyun: Çocuklar yaz tatilinde sıcak havada ve güneş ışığının altında dışarıda eğlenmek isteyecektir. Bütün yıl boyunca okulda sınıfta oturduktan sonra yazın yapmak isteyecekleri son şey evde kitap okumak olacaktır. Onlara istedikleri her an ve her yerde kitap okuyabileceklerini öğretin. Plajda, parkta, sahilde kitap okumak iyi bir başlangıç olabilir.

Her şeyi okuyun: Çocuğunuza kalıcı bir okuma alışkanlığı kazandırmak istiyorsanız, her şeyi okumasına izin verin. Beraber markete gidin ve alışveriş listesini okutun. Yolda giderken yoldaki tabelaları okutun. Ailecek bir yolculuğa çıktığınızda ise haritadaki bilgileri okumasını isteyebilirsiniz.

Bir saat belirleyin: Okulların çoğunda kitap okuma saati bulunur, siz neden denemiyorsunuz? Gün boyunca çocuğunuza kitap okuması için 20 dakika verin. İster öğle yemeğinden önce veya sonra, isterse akşam yemeğinden önce ya da şekerleme yapmadan önce 20 dakika kitap okumasını isteyin. Okuyacağı kitabı kendisinin seçmesine izin verin.

Kütüphane gezileri: Ücretsiz olan kütüphanelere çocuğunuz götürüp ortamı tanıtın, kütüphaneden kitap ödünç alma alışkanlığı kazandırın. Haftada en az bir kez kütüphaneye gidin, orada kitap okumasını sağlayın. Çocuklarınız kütüphanede yeni arkadaşlar edinebilir ve daha rahat sosyalleşebilir.

Uyku saati hikayeleri: Araştırmalar küçük çocuklara yüksek sesle kitap, masal okumanın sadece dillerini ve bilişsel yeteneklerini geliştirmede etkili olmadığını, bunun yanı sıra motivasyon, hafıza ve merakını geliştirdiğini de göstermiştir. Çocuklarınız küçükken bu alışkanlığı onlara aşılayın. Büyüdüklerinde de uyumadan önce kitap okumayı kendilerini devam ettirebilir.

İyi alışkanlıkları ödüllendirin: Yaz tatili çocuğunuzun dışarıya çıkıp oynaması için iyi bir zamandır. Ancak ders çalışmayla oyun arasındaki dengeyi iyi kurun. Bu dengeye alışınca ileride kendisi de bu konuda dikkatli olacaktır. Dengeyi sağladığında onu bir dondurmayla veya meyveli yoğurtla ödüllendirebilirsiniz.

Filmden önce kitabını okuyun: Yaz mevsiminde birçok yeni film perdeleri süslüyor. Eğer yeni çıkacak olan filmin kitabı varsa önce ailecek onu okuyun ve sonra sinemaya gidip filmi izledikten sonra farkları tartışın, yorumlayın. Eğer yoksa, internette ya da gazetede filmin eleştirilerini bulun, onları okuyun.

Rol model olun: Çocuklarınızın kitap okumasını istiyorsanız, siz de kitap okumalısınız. Sabahları gazete okumak, kuaför salonunda dergi okumak ve her zaman kitap okumak çocuğunuzu da okumaya sevk edecektir.

Sabahları kahvaltıda mutlaka gazete okuyun: Gazete okumak aile bireylerini birbirine bağlayacaktır, çocuklarınıza ülkenizde yaşanan olayların önemini öğretecektir. Gazetede en az 1-2 olay seçin ve birlikte okuyun. Okuduğunuzdan ne anladığınızı tartışın. Bu çocukların bilişsel ve analitik yeteneklerini keskinleştirecektir.

Birlikte okuyun: Siz kitap okumayın çocuğunuzdan bunu isterseniz başarılı olamazsınız. Çocuğunuz evde olduğunda siz kendi kitabınızı okurken, ona da istediği bir kitabı, çizgi romanı ya da dergiyi verin ve birlikte kitap okuyun. Bir kez okumayı sevince, okul hayatı boyunca okumaktan zevk alacaktır.





Yukarı Dön
 Yanıt Yaz Yanıt Yaz Sayfa  <1 10111213>
  Konu Paylaş   

Forum Atla Forum İzinleri Açılır Kutu Gör

  | İletişim | Reklam | Gizlilik İlkeleri Copyright 2007-2025 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.