Sevgili Anne Olunca Anladım Ailesi,
Bu bir “tekrar merhaba” yazısı olacak. Uzun bir aradan sonra tekrar yazmaya başlamak, özellikle “Anne Olunca Anladım”da yazmaya başlamak benim için hem önemli hem de çok güzel bir duygu.
Beni tanımayanlarınızın çoğunlukta olduğuna inanıyorum, sitede yazmaya uzun bir ara verdiğim için. Çok hafif kendimden de bahsedeceğim sonra, ama önce “Anne Olunca Anladım” projesinden bahsetmenin daha doğru olacağını düşünüyorum.
“Anne Olunca Anladım” programını ilk defa televizyonda seyrettiğimde bu projenin bir parçası olacağım hiç aklıma gelmezdi tabii ki. O ilk programın içeriği, sevgili Hülya Yıldırım’ın programa ve konusuna olan hakimiyeti beni kendisiyle tanışmak istemeye itti. Zira bebekler, çocuklar ve annelerle ilgili programların birçoğunun çok bilinçsizce, altı doldurulmadan ve çokca da ticari amaçla yapıldığını görmek, beni hep üzmüş ve biraz da endişelendirmiştir. Ehil olmayan kişilerin bebek, çocuk ve anne sağlığı hakkında konuşmalarının ve yazmalarının doğru olmadığı konusunda hepimizin hemfikir olduğunu düşünüyordum ve hâlâ da böyle düşünmekteyim. İşte o ilk programı seyrederken, içimde içerikle ilgili en ufak olumsuz bir duygu oluşmadı. Bu, duygusal anlamda A.O.A’la bir başlangıçtı büyük ihtimalle, farkına varmadan.
AKLIMDA BİLE YOKKEN…
Sevgili Hülya ile tanıştıktan ve A.O.A’nın bir televizyon programından ibaret olmadığını anladıktan sonra, aklımda hiç olmayan bir ortamda buldum kendimi. Yazarı olduğum “Profesyonel Bir Babadan Annelere” kitabının dışında bir tek yazı bile kale almamışken, Hülya Yıldırım’ın isteği ve teşviğiyle önce sizlerin bebek ve anne ürünleriyle ilgili sorularını cevaplamaya başladım sitede. Sonra kitabımla aynı adı taşıyan köşede makaleler yazmaya başladım. Hem teknik, hem de hayata dair yazılar yazdım. Şiir de karaladım birkaç tane. Hülya ile birçok televizyon programında birlikte yer aldık. Hayatımın en güzel anlarından birini, 2009 yılı babalar günü özel programında sevgili Hülya’nın beni davet etmesiyle yaşadım. Birçok anneye, babaya bu site vasıtasıyla yardımcı olabilmenin inanılmaz hazzını da yaşadım. Bu siteden dost olup, yıllardır görüştüğümüz ebeveynler var hâlâ. Daha sonrasında iş yoğunluğu, iş değişikliği nedeniyle uzaklaştım hem yazmaktan hem de “Anne Olunca Anladım”dan. Geçenlerde sevgili Hülya ile bir araya gelip tekrar hem sitede sorularınızı cevaplamaya hem de Profesyonel Bir Babadan Annelere adlı köşemde yazılarımı yazmaya ve aslında bıraktığımız yerden devam etmeye karar verdik.
16 YILLIK BİRİKİMDEN SONRA
Ben 16 yıldır bebek, çocuk ve anne ürünleri sektöründe çalışıyorum. 2 uluslararası firmada yönetici olarak toplam 15 sene çalıştıktan sonra, kendi şirketimi kurmaya karar verdim. Şu anda yine aynı sektörde bazı bebek ürünleri markalarının Türkiye temsilciliği ile kendi oluşturduğum 2 markanın satışı ve pazarlamasını yapan bir şirketi yönetiyorum. Daha önce de bahsettiğim gibi, önce 2006 yılında “Profesyonel Bir Babadan Annelere” kitabını yazdım. Sonra Sayın Dr. Erhan Ateş’in yazdığı “Modern Bebek Bakımı” kitabının bebek ürünleriyle ilgili bölümünü kaleme aldım. Dünyanın en anlayışlı kadınlarından biri olduğunu kalpten düşündüğüm eşim Tuğba ile 12 yıldır evliyiz ve Doğa adında dünyalar güzeli bir kızımız var. Bu paragraf, biraz iş başvurusu yapılan bir özgeçmişin küçük bir bölümü gibi oldu sanki...
Evet dedim ya, artık tekrar birlikteyiz. Sizlere bebek ve anne ürünleri hakkında teknik ve güncel bilgiler vermeye çalışacağım bu köşeden. Kendi fikirlerimi fazla katmadan ve tamamen bilimsel verilere dayalı bilgiler olacak bunlar. Ve yine kendimce bu ülkenin çocuklarının, insanının daha kaliteli, özgür bir yaşam sürmesini sağlayabilmek amacıyla yazılar yazmaya çalışacağım, elimden geldiği, aklımın yetebildiği kadar. Hülya’ya söz verdim, siyasetten uzak duracağım. Ancak, devletin başında hangi parti olduğuna bakmaksızın yaptıkları iyi ve yanlış uygulamalar hakkında da fikirlerimi paylaşacağım. Şunu söylemem gerekir ki, ülkemiz son 10 yılda özellikle çocuk sağlığı açısından izlenilen politikalarla inanılmaz önemli bir yol aldı. Halen istenilen seviyede olmasa bile, çocuk sağlığı açısından dünyanın gelişmiş ülkelerindeki uygulamalar, yönetmelikler ve kanunlar anında ülkemizde de uygulanmaya başlıyor. Polikarbonat biberonlarının ülkemizde satışının yasaklanması, bu duruma en güzel ve en güncel örnek. Ve en son olarak okullardaki kantinlerde sağlıksız ürünlerin satışının yasaklanması çocuk gelişimi açısından son derece olumlu bir yaklaşım ve uygulama. Bu nedenle Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı’nı da kutlamak gerekiyor.
Sitede de en başından beri yaptığım gibi, hiçbir markayı ön plana çıkarmadan, ancak sektör ve marka bazında yapılan yanlış uygulama ve ürünler varsa da, bunları da sizinle çekinmeden paylaşarak sorularınızı cevaplandıracağım.
Şimdilik, benden bu kadar. Uzun soluklu bir birlikteliğe, paylaşıma tekrar merhaba...