Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
RUHSAL ASTROLOJİNİN BÜYÜTECİNDE
GAMZE ÖZŞAHİN
Aydınlanma Çağı Astroloğu

https://twitter.com/SALLUGALGAL
Yazı Boyutu:
Kardeşim Marta

Satürn transiti doğum haritamda kökleri, ataları tanımlayan alana girmeye hazırlandığından bu yana adeta bilinçdışı bir şekilde geçmişime doğru bir yolculuğa çıktım... Emekli bir tarih profesörü olan babama sürekli sorular soruyor, notlar alıyor, ağabeyimle birlikte soy ağacımızın eksik kalmış noktalarını tamamlamaya çalışıyorum. İstanbul doğumluyum ama anne tarafım Balıkesir ve Selanik, baba tarafım Suriye’ye dayanır...

 

Geçen yazımda sizlere dede memleketi olan Selanik’e gidişimden söz etmiştim. Orada rastlantı eseri diyeceğim, (ama biliyorum ki evrendeki hiç bir şey anlamsız ve sıradan değil) tanıştığım sevgili Marta şu anda yaşamımda olmasından sevinç duyduğum sevgili varlıklardan biri haline geldi. Tesadüf zaten “Tanrı’nın niyetlerine açık olmak” demek. Bir başka deyişle Tanrı istemese zaten o karşılaşma olmazdı. Birbirimizi bulduk, hemen -adına ne derseniz deyin- bir şeyler bizi birbirimize bağladı ve ayrılırken gözyaşları içindeydik.

Marta, yıllar önce anne-babası Pontus’tan Yunanistan’a göç etmiş bir ailenin kızı. Türk dostu ve kendini bizden hisseden, bizim gibi hisseden, duyarlı ve sıcacık bir insan. İngilizce dil öğretmenliği ve İtalyanca çevirmenlik yapıyor. Aynı zamanda da üniversitede 1800’lerde neden pek çok yabancı yazar ve bilginin İstanbul’a gelerek bu kültürü tanımak istediğine ilişkin bir doktora tezi hazırlıyor. Bu bağlamda İstanbul’da yaşayan levantenlerle ilgili bir araştırma da yapıyor. Şimdi Marta çat pat kulağında kalan Türkçesini ilerletmekle meşgul. Bana Türkçe “kardeşim” diye hitap eden mektuplar ve güzelim Selanik türküleri, dinlemeye doyamadığım Alexiou, Parios ve Frangoulis müzikleri yolluyor. Ben de ona hatırlamaktan zevk aldığı kültürümüzü, müziklerimiz eşliğinde tanıtmaya çalışıyorum. Bana izlemem konusunda sıkı tembihlerde bulunduğu ve müziklerini kaydedip verdiği Türk-Yunan ortak yapımı “Bir Tutam Baharat” filmini gözlerim dolu, içim burkularak izledim. Doğrusu iyi bir film izleyicisi olarak 2003 yapımı bu filmi atladığıma bir parça da utanmadım değil! Müzikleri de senaryosu kadar vurucu ve muhteşem olan filmde çocukluğunu Istanbul’da baharatçılık yapan dedesinin yanında hayatın tadlarını öğrenmeye çalışarak geçiren Fanis’in Yunanistan’a göç etmek durumunda kaldıktan sonra yaşadıkları, İstanbul özlemi anlatılıyor. Filmi izledikten sonra hayatımda derin izler bırakarak bu dünyadan bir  yıldız gibi kayıp giden rahmetli anneanneciğimin anıları canlandı gözlerimin önünde. Ailemin uzun yıllar Ortaköy’ün renkli kültürel mozaiğinde, Piraye çıkmazındaki evlerinde, yakın dostları Madam Elpida, Mösyö Solon ve daha adını hatırlayamadığım niceleri ile nasıl güzel günler geçirdiklerini hatırladım. Annesini henüz 5 yaşındayken gözlerinin önünde  bir Yunan askerinin ağır yaralaması sonucu kaybetmiş olmasına karşın, yüreğinde asla kin ve nefret duygularına yer vermemiş, bilge bir kadındı benim canım anneannem. 1955 olaylarında Rum dostlarını evinde saklayacak kadar “can”dı, candandı. Nurlar içinde yatsın…

KARMA YARATAN OLAYLARLA BAĞLANDIĞIMIZ KİŞİLER
İnsanın henüz tanıştığı birine derin bir yakınlık hissetmesi, onunla arasında bir köprü oluşturması zaman zaman rastladığımız bir şey. İşte bunun nedenlerini açıklayan olağanüstü güzel ve doyurucu, dolayısıyla yoğun geçen, üç günlük bir “evrimsel astroloji” atölye çalışmasından henüz çıktım.

Steven Forrest daha önce de yurdumuza gelmiş ve NCGR bünyesinde seminerler vermişti. Kendisini astroloji kongrelerinde yurt dışında da ilgi ile izlemiş ve her seferinde büyük bir dikkat ve zevkle dinlemiştim. Bu kez bir kaç astrolog arkadaşla onunla workshop öncesi özel ders yapma ayrıcalığını da yaşadım. Steven, evrimsel astrolojinin kurucularından. Astrolojinin diğer dalları “Ne?” sorusunun üzerinde dururken, evrimsel astroloji “ Neden? “ sorusunun yanıtını araştırıyor: Neden böyle bir doğum haritasıyla dünyaya geldik ve niye bunları yaşıyoruz? Niye bu insanlarla beraberiz? Kişisel doğum haritamızdaki açı oluşumlarının zorlayıcı olsun olmasın mutlaka bir anlamı var. Karşılaştığımız, hayatımıza aldığımız her kişinin de bir nedenle karşımıza çıkması gibi... Evrimsel astroloji her ne kadar ciddi tekniklerle uygulanıyorsa da, kuru bir astrolojik bilgiyle yetinmiyor, soruşturuyor, yüreğin sesine kulak veriyor ve en önemlisi kendi doğum haritamızın altındaki esas ana planı görmemizi sağlıyor.

İLİŞKİNİN UYUM HARİTASI BİZE NE GÖSTERİYOR?
Atölye çalışmasında bireylerin tek tek haritaları evrimsel astroloji tekniği ile incelendikten sonra, çoğu katılımcıya göre asıl heyecan verici kısmı olan yakınlığın astrolojisinin aynı yöntemle ele alınması gündeme geldi! Bu çalışmada öncelikle “sinastri” dediğimiz yöntem kullanılıyor.  Yani ilişkide olduğumuz eşimiz, dostumuz, çocuğumuz, ortağımız veya merak ettiğimiz her kimse onlarla olan uyum haritalarımız çıkarılıyor. Derken son basamakta iki kişinin haritalarının sentezi demek olan ilişkinin haritası, yani “Kompozit Harita”lar aynı şekilde inceleniyor. Sinastri tekniğinde bizim haritamızın karşımızdaki insanı nasıl etkilediği, aynı şekilde karşımızdakinin bize nasıl etkidiğine bakılıyor. Hepimizin farklı şeylere ihtiyacı var. Söz gelimi Venüs’ü Yay’da olan bir insan maceraperest ve gezgin ruhlu, bağımsızlığına düşkün bir insan olarak dağlara tırmanmak, açık havada dolaşmak, yelkenliyle gezip yeni yerler keşfetmek isterken, Venüs’ü Balık’ta olan bir diğeri hassas ve sezgisel yapısıyla yaşamın daha spritüel, mistik konuları ile ilgilenmekten zevk alıyor olabilir. Salt bu yönlerine bakıp bu iki insanın bir arada mutlu olamayacağını söylemek magazinsel fal astrolojisinden öteye gidemiyor. İlişkiye ise asla bir yararı olamıyor elbette ki. Hele arada sevgi, emek ve sürdürmek için niyet varsa… Üstelik insanlar tek başına iken bambaşka bir portre çizerken, birlikte çok farklı bir sinerji oluşturabiliyorlar! Çok şaşırtıcı değil mi? Sözgelimi iki içe dönük insan karşılaşıp biraraya geldikten sonra  oldukça sosyal bir çift olmaları hatta partiler vermeye başlamaları mümkün. O nedenle doğum ve sinastri haritalarında çatışma ya da uyumsuzluk yaratacak konumlar bizi korkutmamalı. Zaten evrimsel astrolojinin amacı ilişkiye yürümesi, sevginin büyümesi için yardım etmek, yol göstermek.

NE UYUM İÇİNDE YAYIL, NE DE GERGİNLİKLERLE YIPRAN!
Zorlayıcı açılarda yaşanan bazı olayların kişileri birbirlerine gerçeklik ve samimiyet duygusuyla yaklaştırdığını da göz önünde bulundurmak gerek. Yani “sahici, yüzeysel olmayan”, “doğruların konuşulduğu” bir ilişkinin içinde olmak. Uyumlu açıların da hiç kuşkusuz ilişkinin rahat akmasını sağlayan, kolaylaştırıcı, yüreklendirici yönleri var. Ama fazla uyum, beraberliğin cansız ve tatsız bir platforma gelmesine neden olacak bir uyuşukluğu da beraberinde getirebiliyor. Aralarında belki de çözmeleri gereken ciddi sorunlar olmasına karşın, onları bile dile getirmeye gerek duymayacak bir atalet içerisinde sürekli birbirlerine “Tamam, olur, sen nasıl istersen” diyen çiftleri bir düşünün. Ruhsuz ve heyecansız gözüken bu durum giderek aralarında bir uzaklık, mesafe ve yabancılık duygusu yaratacaktır kuşkusuz. Bu tip durumlarda çiftler her şeyin yolunda gidiyor gözükmesine karşın bir şeylerin yolunda olmadığını için için hissederler zaten. Zamanla ilişkiden sıkılıp bezebilirler. Böyle çiftlere de evrimsel astrolojinin bakış açısıyla ve yapabilecekleri ölçülerde önerilerde bulunmak çok iyi sonuçlar veriyor Steven’a göre. Gerilimler, farklı renk ve seslerin ilişkiyi canlı ve dinamik tuttuğu bir gerçek. İçinde uyum kadar gerilimi de barındıran ilişkilerin daha sağlıklı olduğunu görüyoruz. Bu durumda anlaşılan ne uyum içinde yayılacağız, ne de gerginliklerle yıpranacağız.

“İlişkinin kendisi” demek olan “Kompozit Harita” ise bir beraberlikte büyük önem taşıyor. Çünkü bir ilişkide esas söz sahibi olan o. O nedenle de danışmanlık almak isteyen çiftlere tek başlarına birer birey iken ne gibi potansiyellere sahip oldukları ve neler yapabileceklerini söylemenin dışında, birlikteyken neler yapmaları gerektiğini anlatmak gerekiyor. Bunun için de titiz ve özenli bir şekilde, çok uzun zaman alan, emek isteyen çalışmalardan geçiliyor.

BU HAFTA İÇİMİZDEKİ GÖKYÜZÜ NASIL?
Bu hafta Güneş’in 24 Ekim Cumartesi günü Akrep burcuna girmesinin dışında çok önemli bir astrolojik olay yok. Genel olarak haftanın günleri boyunca nasıl bir ruh durumu içerisinde olacağımıza bir göz atalım isterseniz.

19 Ekim Pazartesi içimizdeki denge ayarı Ay Akrep’te bulunuyor. Derinlik, duygusal yoğunluk, aşırı uçlar, kıskançlık, inatçılık, tutkular, nedensiz savunma ve iğneleyici konuşmalar yaşanabilir.

20 Ekim Salı 21:58 itibariyle Akrep’teki Ay Başak’taki Satürn ile uyumlu bir etkileşim içerisinde olduktan sonra iki saatliğine boşluğa düşüyor. Evimiz, işimiz, günlük yaşamın gerekleri ile duygularımızın uyum içersinde olacağı kısa bir süreçten sonra Ay, 23:50 itibariyle artık yaklaşık iki gün boyunca ilerleyeceği Yay burcunda olacak.

21 Ekim Çarşamba, günler süren duygusal yoğunluktan sonra yavaş yavaş keyfimizin yerine geldiğini, her şeyin o kadar da yorucu olmadığını hissedeceğimiz, daha olumlu bakabileceğimiz bir sürece girdik. Ay Yay’da ilerlemeye devam ederken Venüs ve Mars ile uyumlu açılar veriyor. Dinamik, canlı, eğlenme ve keyfetmek arzusu ile doluyuz.

22 Ekim Perşembe, dünkü temalar aynen devam ediyor. Kısa yolculuklar, geziler, arkadaşlarla paylaşılan keyifli sohbetlere imkan tanıyacak yeme içme fırsatları yaratmaya çalışmamız mümkün.

23 Ekim Cuma, hafta sonuna kendimizi iyi hissederek başlıyoruz. Yay’daki Ay ile Terazi’deki Güneş uyum içersindeler. 09:40’da ise eğlence zamanının bittiğini algılıyoruz. Eldeki işi gücü toparlamak, üzerimize düşen görev ve sorumlulukları yerine getirmek için çaba göstermeye başlama zamanı geliyor. Ay Oğlak’ta ilerlemeye başlıyor. (09:40) Hemen ardından 09:45’te bir ay boyunca sürecek Akrep zamanı işlemeye başlıyor hepimiz için. Güneş 12:57’de Akrep burcuna giriş yaptıktan hemen sonra Oğlak’taki Ay da Akrep’in yönetici gezegeni Plüto ile kavuşum yaparak bizi içsel olarak da Akrep temalarına kaydırıyor.

24 Ekim Cumartesi, Ay hafta sonu boyunca Oğlak’ta ilerlediği için derlenip toparlanma içersine girebiliriz. Birikmiş işlerimizi, yapmamız gerekenleri, kısaca ertelediğimiz ne varsa onları halletmek için ciddiyet ve gayretle kolları sıvamaya başlıyoruz.

25 Ekim Pazar, Yaz saati uygulaması 04:00 itibariyle sona eriyor. Saatlerimizi ayarlamayı unutmayalım.

Hepinize sevgi dolu, neşeli, mutlu, güzel bir hafta diliyorum. Esen kalın.

 

 


Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.