Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
RUHSAL ASTROLOJİNİN BÜYÜTECİNDE
GAMZE ÖZŞAHİN
Aydınlanma Çağı Astroloğu

https://twitter.com/SALLUGALGAL
Yazı Boyutu:
Özveri mi, gönülden beklentisizce vermek mi?

 

Zaman zaman bir çoğumuzun diğerlerine yardımcı olabilmek, onları mutlu etmek adına kendi ihtiyaçlarını geri plana attığı olmuştur. Birilerine yardımcı olmanın hiçbir sakıncası yok, beklentisizce, saf niyetimizle ve gönülden yapıldığı sürece. Ancak burada atlamamak gereken en önemli konu aynı ilgi ve özeni kendi kendimize de göstermemiz, kendi istek ve ihtiyaçlarımıza da aynı ölçüde duyarlı olmamız. Aksi takdirde kızgın, hatta küskün kişiler haline dönüşmemiz işten bile değil.

Başkalarına öncelik vermenin altında ego gölgeleri yatmıyor değil. Çünkü bir şeyler verirken verdiğimizin bilincindeyizdir ve karşılığında farkında olmadan maddi veya manevi bir şeyler bekler durumda buluveririz kendimizi. Sevgi, ilgi, şefkat veya bir teşekkür umabiliriz en azından. Oysa “vermek” salt karşı tarafı mutlu etmek için ve kendiliğinden olmalı, külfet gelmemeli, bizi zorlamamalı ve beklenti doğurmamalı. Bunun için ise, önce kendi kendimizi mutlu edebilmemiz, yani kendimizi tanıyıp her halimizle sevmemiz, ihtiyaçlarımızın farkına varıp gidermemiz gerekiyor ilk önce. Zaten kendi kendimizle ilgilenmeye başladığımızda başkaları için neredeyse her zaman uygun ve sevecen olma ihtimalimiz ortadan kalkar. Kendimizle ilgilenmek, kendi ihtiyaçlarımıza duyarlı olmak bencillik olarak değerlendirilir genellikle. Mutluluk ise dışarıdan gelmesi umulan ve sürekli koşullara bağlanan bir şey olarak algılanır. Seviliyorsak değerliyizdir, itibarlı bir işimiz varsa önemliyizdir… O yüzden de zayıf egomuzu besleyen dışımızdaki koşullar bir şekilde değiştiğinde altüst olur, yıkılırız. Kendimizi koşulsuzca sevip, benliğimizi sevecenlikle kucakladığımız zaman, yaptığımız iyilikler için değil, olduğumuz gibi sevilmeyi tercih ederiz doğal olarak. Böyle bir konuyu aklımıza bile getirmeyiz hatta. Özverili davrandığımızı hissetmeden karşımızdakini mutlu edecek bir şeyler yapabilmek anlamlıdır. O zaman en saf, en art niyetsiz armağanı vermiş oluruz gönülden...

Çevremizdeki ilişki modellerine bir göz attığımızda, ne yazık ki çoğunda kişilerin kendi benliklerine sahip çıkamadıklarını ve ihtiyaçlarının diğeri tarafından karşılanmasını beklediklerini gözlüyoruz. Karşısındakini mutlu etmek için çırpınan bir kişinin günün birinde kullanılmışlık duygusu ile öfke patlamaları yaşaması çok doğal. Çünkü sürekli verdiğimizde sınırlarımızı zorlayacak taleplerle karşılaşmamız söz konusu olur. O zaman da dışarıdan bakıldığında daima uyumlu ve ideal bir portre çizmesine karşın, nasıl olup da kişinin birden değiştiğine anlam veremez kimse. Hep isteyenler ve bir türlü aldıklarıyla memnun olmayanlar özsaygı yoksunu kişilerdir. O yüzden de hayatımıza müdahale edip, kendimize ayırmamız gereken zaman ve enerjiyi bloke ederek bizim de özsaygı ve öz değer duygumuzu yıkmaya çalışırlar. Yardım edeyim, derken kurban durumuna düşmemek için her zaman olduğu gibi uyanık olmak, dikkat etmek gerekiyor. Şunu da unutmamak lazım ki, beklentide olmak ve istemek kadar, karşısındakileri mutlu etmek için fazlasıyla çaba göstermek, aşırı verici olmak da yıkıcı ve bizi merkezimizden uzaklaştıran bir tutum.

BU HAFTA GÖKYÜZÜ
Bu hafta gökyüzünde bizi hem zorlayan hem de enerjilerin rahat akmasını sağlayan bir hareketlilik var. 29 Nisan Salı günü karışık ve zorlandığımız bir gün. Kuzey Ay Düğümü ve Neptün Kova burcunda kavuşum halinde olacaklar. Enerjiler insanlık, toplum, eşitlik, özgürlük ve birey olmak gibi konularda yoğunlaşırken, kişisel isteklerimiz ve ihtiyaçlarımızdan özveride bulunmadan bir dengeyi tutturmaya çalışacağız. 
 
30 Nisan Çarşamba günü Boğa burcundaki gezegenlere Venüs de katılıyor.15:35 itibariyle Venüs kendi yönetiminde olan, toprak gruplarından sabit nitelikli Boğa burcunda ilerlemeye başlayacak. Koç’un benmerkezci ve tepkisel yapısından kaynaklanan gergin bir dönemden sonra 25 Mayıs’a kadar ilişkilerde huzur ve kalıcılık ön plana çıkacak. Öte yandan ilişki kuruş anlayışımızın güvence ihtiyacına yönelik, daha maddesel ve tensel olması beklenebilir. Keyfine ve rahatına düşkün, değişime dirençli, talepkar yönlerimiz su yüzüne çıkabilir. Boğa alıcı bir burçtur, dolayısıyla vermekten çok almakla ilgilidir. O nedenle gölgelerinden olan cimrilik, sevgi ve ilişkiler konusunda kıskançlık ve sahiplenicilik olarak kendini gösterip huzuru tehlikeye atabilir.

2 Mayıs Cuma akşamı Merkür yönettiği burçlardan İkizler’e giriş yapacak. İletişimin ritminin arttığı bir döneme giriyoruz. Sabırsızlık, dikkat eksikliği, dinlememe gibi gölgelerine karşı uyanık olalım. Geri harekete geçeceği 26 Mayıs tarihine kadar önemli işleri yoluna koymak iyi olur.

3 Mayıs Cumartesi günü ise Satürn Başak burcundaki yolculuğunda direkt harekete geçecek. Ancak aynı gün İkizler burcuna bir gün önce girmiş olan Merkür ve Oğlak’taki Plüto ile yapacağı gerilimli açılar bugünü biraz zorlaştıracağa benziyor. Özellikle iletişimde, ulaşımda ve eğitimde sıkıntılar yaşanabilir. Sesimizi duyuramadığımızı, anlaşılamadığımızı düşünebiliriz.

4 Mayıs yine zorlanabileceğimiz, karışık bir gün olarak başlıyor. Öğleden sonra Boğa burcuna geçecek olan Ay, daha gerçekçi ve net bir şekilde olayları değerlendirebileceğimize işaret ediyor.

Herkese huzurlu ve mutlu, güzel paylaşımlarla dolu bir hafta diliyorum. Esen kalın.


Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.