Merhaba sizin ve Kadir Bey'in hoşgörüsüne sığınarak paylaşıyorum. 9 yaşındaki oğluma geçen yıl disleksi, DEHB teşhisi kondu. Baba tarafında var ama dislekside genetik yatkınlıkla ilgili net bir söylem yok. Ulaştığım her dildeki kaynak ve insandan aldığım bilgileri sömürdüm resmen. Disleksi bir zeka özrü değildir. Beraberinde konuşma, denge, algı bozuklukları olacak diye bir şart yok. Beynin farklı çalışma disiplini ve geliştirmeye ihtiyaç duyulan alanları bir özür gibi algılanıp hiç geliştirmeyince okul çağında eğitim sisteminin zorbalığına toslayan sorunlu çocuklara döndürülüyorlar. Çünkü her çocuk aynı olmak zorunda ve öğretmen ne faklılıklarını ne de ilgi alanlarını dikkate alamayacağı bir ezber müfredatına mecbur. (Kadir Bey' söylediği gibi ülkemizde çocuk kıymetli değil. Eğitimde de öyle) Oğlum 8, 5 aylıkken ilk kelimesini söyledi. 9 aylıkken ilk adımını attı. 2,5 yaşında bezini bıraktı. Keyifle yemek yiyen, düzenli uyuyan, kendine güvenli, denemeye cesareti olan bir çocuktu. 4 yaşında yüzmeyi öğrendi. Tenis, futbol, judo, jimnastik kurslarına gitti. 2 yıldır kulüpte basket oynuyor. Dinozorlara ilgisi 1.5 yaşında başladı ve her yıl artarak bugüne ulaştı. Ayaklı dinozor ansiklopedisi gibi. Zooloji, antropoloji ve ekoloji de benden yetkin durumda. Oyuncaklarını parçalayıp yeni bir oyuncağa dönüştürür. Ama tüm bu kendinden emin süreç İlkokulda sert bir duvara çarptı. Sınıf öğretmeni ve rehber öğretmenler tarafından yavaş okuması ve ödeve direnci şımarıklık olarak tanımlandı. 1 yılı öğretmenlerin travmatik zorlamasıyla geçirdikten sonra kaydettirdiğim yeni okulun ilk gününde disleksi olabilir dendi ve doktora yönlendirildik. Tak diye disleksi teşhisi kondu. Rapor aldık. İşin ticaretini yapmayan bir rehabilitasyon merkezinde 1 yıldır oluşan eğitim açığını kapatıyor. Okuma ve yazma hızı dışında akademik olarak sınıfın en iyilerinden. Ayrıca Dehb olmasına rağmen hiç davranış ve uyum problemi olmadı. (Bilmeden sporla ve hızına uygun aktivitelerle enerjisini dengeleyebilmişiz. sandalyede değil plates topunda zıplayarak oturur gibi... 1 yıldır derse konsantrasyonunu için ilaç kullanıyor. ) Oğlum yürümeye başlayınca beni unutup gidebildiği kadar uzaklaşması (Dehb etkisi) dışında, aynı oyuncaklarla yıllarca oynaması, ilgi alanlarını değiştirmeyişi, yapamadığı şeylerde kendini geri çekmesi, yeni bile olsa oyuncakları parçalayıp dönüştürmesiyle hep aileden ve çevreden eleştiri aldı. Çok şükür ki onları dinlemeyip oğluma tercihleri için saygı göstermişim. Şimdi kendinden emin, çalışmayı keyifli bulan, kendisini ortalamaya değil geliştirmeye odaklı bir yaklaşımı var. Lütfen disleksiyi bir özür olarak algılayan cahillere kulak asmayın. Onlara sorunmuş gibi yaklaşan eğitimciler, aptal damgası vuran akran algısı, bundan adam olmaz boşvermişliğiyle sorunları görmezden gelen ebeveynler gibi disleksi de hiç geçmicek ve bir ömür sürecek bir durum. Bir Sağlık problemi değil. Tüm duygusallığı bir kenara bırakırsak dislektik çocuklar özeller, diğer tüm çocuklar gibi.
|