Çok güzell
Nereden Yazdırıldığı: Anne Olunca Anladım
Kategori: Genel Konular
Forum Adı: Evlilik & İlişki
Forum Tanımlaması: (Evlilik & İlişki)
URL: http://www.anneoluncaanladim.com/forum/forum_posts.asp?TID=5681
Tarih: 10 Mar 2025 Saat 11:24
Konu: Çok güzell
Mesajı Yazan: AyseUlusal
Konu: Çok güzell
Mesaj Tarihi: 29 Şub 2008 Saat 22:52
Ister evli,ister bekar olun.Ama mutlaka bu yaziyi okuyun...* Bülent,
avucunu açmış kendisine doğru elini uzatan adama ters ters baktı. Elli
yaşlarında gösteren adam, görmeye alıştığı hırpani kıyafetli
dilencilere benzemiyordu. Üzerindeki giysiler eski fakat temizdi. Eli
yüzü temiz ve sağlıklı görünüyordu. "Sapa sağlam adam gidip
çalışacağınadileniyor, belki benden daha zengindir" diye düşündü. Zaten
canı çok sıkkındı,birde sinirlenmişti. Alaycı bir ses tonuyla:- Ekmek
parası mı istiyorsun ? diye sordu. - Hayır çikolata parası
lazım!Bülent`in kızgınlığı şaşkınlığa döndü. Espri yeteneği olan
dilencinin hali de başka oluyor diye düşündü. - Niye siz ekmek bulamayınca çikolata mı yiyorsunuz? -
Hayır. Ekmek bulamadığımız günler genellikle bulgur pilavı yeriz, onu
da bulamadıysak aç yatarız.Bülent adamın ciddi mi konuştuğunu yoksa
dalga mı geçtiğini anlayamamıştı. - Bu gün karnınız doydu üstüne tatlı mı istedi canınız? - Fakirin canı mı olur ki, tatlı istesin beyim. -
Bu bir kamera şakası mı yoksa sen iş bulamamış stendapçı mısın? -
Hiçbiri değil. Sadece fakirim. Bugün karımın doğum günü, ona çikolata
götürmek istiyorum. - Doğum gününde yaş pasta alınır bildiğim kadarıyla. -
O bizim için değil zenginler için. Otuz yıllık evliliğimiz boyunca ona
bir kez bile yaş pasta alamadım. Ama her doğum gününde mutlaka
çikolatagötürdüm. Çikolatayı çok sever. Adamın söyledikleri Bülent`in
dikkatini çekmişti. O akşam karısıyla kavga etmiş, kapıyı çarpıp
kendini sokağa atmıştı. Arabasına da binmemiş sahile kadar yürümüştü.
Denizi seyretmek de onu rahatlatmamıştı. Oysa eskiden denizi
seyrederken çok rahatlardı. Dalgalar sıkıntısını alıp götürürdü. Fakat
karısının evde ağlıyor olduğunu bildiği için olsa gerek, hiçbir şey onu
rahatlatmıyordu. Dilenciyle konuşurken biraz kafası dağılmıştı."Acaba
söyledikleri gerçek mi, yoksa uyduruyor mu" diye düşündü. - Cebinde
bir çikolata alacak para yok mu şimdi? Bülent`in sorusu üzerine adam
ceplerini boşalttı, bir nüfus cüzdanından başka bir şey çıkmadı. - Ben
dilenci değilim. İşim yok. Günlük çalışırım, ne iş bulursam yaparım.
Fakat bu gün bütün gün iş aradım, aksilik bu ya, hiçbir iş bulamadım.
Bülent oturduğu bankı işaret ederek yer gösterdi.- Oturun biraz
dertleşelim bari, dedi. Adam çekingen çekingen oturdu yanına. - Yokmu eşin dostun, borç alacak akraban? - Fakirin akrabaları da fakir olur beyim. Bulurlarsa kendi karınlarını doyururlar. - Dilenecek kadar çok mu seviyorsun karını ?- Hem de çok seviyorum. Otuz yılımı aydınlattı o benim. - Hımmmm. Aşk hemde otuz yıl süren aşk. Hayret doğrusu! Aşkın ömrü en fazla üç yıl diyorlar oysa. Sen otuz yıldan bahsediyorsun. - Evet. Geçen yıllar sevgimi azaltmadığı gibi artırdı. - Söyle o zaman nedir evlilikte mutluluğun sırrı? Söylediklerine bakılırsa sen mutluluğun formülünü bulmuş gibisin. - Ben ilkokulu bile bitirmedim. Öyle formül falan bilmem. -
Formül dediysem kimya formülü sormuyorum canım. Bende altı yıllık
evliyim. Sevdiğim kadınla evlendim, fakat mutlu değilim. Sürekli kavga
ediyoruz. Daha iki saat önce kapıyı çarptım çıktım. Evimiz, arabamız,
işimiz, gücümüz, her şeyimiz var, ama mutlu değiliz.Senin hiçbir şeyin
yok, ama mutlusun. Para mı acaba bizi mutsuz eden? - Hiçbir şeyim
yok mu? Hayır benim her şeyim var. Benim karım her şeyim. Sevgilim,
eşim, arkadaşım, hayat yoldaşım. Hayatımı paylaştığım insandan daha
değerli ve daha önemli ne olabilir ki dünyada? Sizin ev, araba, iş diye
her şey dediğiniz şeylerdir aslında hiçbir şey olan. - Öyle deme, şu
kadar varlığın içinde bile karım her şeyden şikayet ediyor. Bir de
fakir olsam kim bilir ne olur?- Altın tasın, kan kusana faydası yoktur
beyim. Sen kadın ruhunu hiç anlamamışsın. Hiçbir kadın iyi bir evde
oturduğu, hergün çeşit çeşityiyecekler yediği için mutlu olmaz. Bir
kadın, kocasının her şeyi olduğunu bildiğinde ancak mutlu olur. -
Sizin mutluluğunuzun sırrı bumu ?- Olabilir. Ben karıma değerli şeyler
alamıyorum ama ona benim için ne kadar değerli olduğunu
hissettiriyorum. O da çok mutlu oluyor. - Bir kadına değerli olduğunu nasıl hissettirilir?- Küçük kızı severek. - Küçük kız mı ? Hangi küçük kız ? -
Yaşı kaç olursa olsun her kadının içinde hiç büyümeyen bir küçük kız
vardır. O kızı ne kadar çok sever, ne kadar çok mutu edersen, o kadını
da o kadar mutlu edersin. - Nasıl yani ? - Küçük kız neleri
sever, nelerden hoşlanır bir düşünün. Küçük kızlar hep beğenilmek, ilgi
görmek isterler. Güzel olduklarını duymaya bayılırlar.Kendilerine
prensesmiş gibi davranılmasını beklerler. Küçük kızlar hep prenses
olmayı hayal ederler. Sürprizlerden hoşlanırlar. Biraz
şımartılmakisterler. Sevilmek ve sevildiklerini hep duymak isterler.
İltifata doymaz küçük kızlar. Öyle değil mi? - Haklısın. Benim dört
yaşımda bir kızım var. Adı Aylin. Her akşam boynuma sarılır "babacığım
beni ne kadar seviyorsun?" diye sorar. Giysisinideğiştirdiği zaman
etrafımda "Baba güzel olmuş muyum?" diye sorar durur. Güzelsin demem de
yetmez ona. " Harikasın prenses gibi olmuşsun" demeliyim. Dünyanın en
güzel kızı demeliyim. - İşte kadınlar bir ömür boyu bunu duymak
isterler. Ben elli yaşındaki karıma böyle davranıyorum. Ömrümüz olurda
seksen, doksan yıl da yaşarsak ben ona böyle davranmaya devam edeceğim.
Ona "bebeğim" diye hitap ediyorum çok hoşuna gidiyor. "Bebeğim bana bir
çay yapar mısın?" dediğimde çay yapmak için nasıl koşturduğunu
görmelisiniz. - Hiç kavga etmezmisiniz siz? - Kavga evliliğin
tadı tuzu. Arada biz de tartışırız. Küsüp barışmanın tadı ayrıdır.
Benim karım bir keçi kadar inatçıdır. Onunla barışmak içinuğraşmak ayrı
bir keyif verir bana. - Benim eşim çok ciddi kadındır. Hiç küçük kız havası yok onda. -
Küçük kızlar büyüdükleri zaman artık sevgi, ilgi istemeye utanırlar. En
ciddi yada en yaşlı kadının bile o küçük kız mutlaka vardır. Yeter ki
sen otatlı kızı sevindirmeyi, mutlu etmeyi bil. Ve o küçük kızı asla
aldatma. Yoksa bir daha sana güvenmez ve ne yaparsan yap hep
kuşkuylabakar. Küçük kızlar hem çabuk mutlu olurlar hemde çabuk
kırılırlar. Çok narindir onlar. Hoyrat elleri sevmezler. Yumuşak
dokunuşları severler. - Bu tavsiyeni deneyeceğim. Fakat her zaman
yapabilir miyim bilmiyorum.Bazen işlerim çok yoğun oluyor o zaman eve
çok yorgun gidiyorum. - Bu sadece bir bahane. O küçük kızı mutlu
etmek dünyanın en kolay işi. Çoğu zaman birkaç tatlı söz yeterli olur.
Sen o küçük kızı mutlu ettiğindekarşılığını fazlasıyla alırsın. Artık o
seni rahat ettirmek için elinden gelen gayreti gösterir. Karısı mutlu
olmayan erkek mutlu olamaz. Mutlu olmak isteyen erkek önce hayat
arkadaşını mutlu etmelidir. Düşünsene somurtkan, mutsuz, sürekli
söylenen biriyle yolculuğa çıksan ne kadarmutlu olabilirsin. - Haklısında bende bütün gün ailem için çalışıp yoruluyorum. -
Yine para, yine dış sebepler. Evet para önemli ve gerekli ama kadınlar
para için erkekleri sevmezler. Para geçici mutluluklar verir. Kadınlar
hediye almayı severler. Paran varsa hediye al tabi. Ama hediyeyle mutlu
olmasını bekleme. Hediyenin yanına sevgini katmazsan hediyenin bir
anlamı yoktur. Benim hiçbir zaman çok param olmadı. Günlük kazandım
günlük yedik. Bazen aç kaldığımız günler oldu. Hiçbir zaman karımın
kulaklarına altın küpe takamadım ama, her zaman aşk sözleri fısıldadım.
Hiçbir zaman boynuna pırlanta gerdanlık alamadım ama hepöpücüklerle
sevdim boynunu. Hiçbir zaman ona ipek elbiseler giydiremedim ama kendi
bedenimle ipek elbise gibi yumuşacık sardım bedenini ve mutlu ettim
onu. Adam ayağa kalktı. - Bana müsaade, artık gitmeliyim, karım
merak eder. Sende git evine küçük kızın gönlünü al, belki o küçük kız
şimdi evde ağlayıp duruyordur. - Bülent de ayağa kalktı. Kuvvetlice elini sıktı. -
Sizi tanıdığıma çok memnun oldum. Elini bıraktı koluna girdi. Yolun
karşısındaki pastaneyi gösterdi. - Hadi gel eşin için şuradan
çikolatalı pasta alalım, dedi.Pastayı aldılar. Adam hayatında ilk defa
karısına yaş pasta götürmenin mutluluğuyla, bin bir teşekkür ederek
evginin yolunu tuttu. Bülent de pastanenin yanındaki manavdan karısının
en sevdiği meyvelerden aldı. Evine geldiğinde karısı şişmiş gözlerle
mutfak masasında oturmuş suiçiyordu. Bülent hiç konuşmadan meyveleri
büyükçe bir tabağa döküp yıkadı., sonra eşinin önüne koydu. - Bunlar dünyanın en şanslı meyveleri, dedi.İnci hiç konuşmadı.- Sorsana "niye" diye. İnci kızgın kızgın: - Niye? Diye sordu. -
Çünkü dünyanın en güzel ve en tatlı kadının midesine gidecek, dedi
gayet ciddi bir ses tonuyla. İnci şaşırmıştı. Bir anda yüzünün
ifadesiyumuşamıştı. - Bunlar senin sevdiğin meyveler, senin için aldım. -
Hayret bir şey! Her zaman kendi sevdiğin meyveleri alırdın. Benim hangi
meyveleri sevdiğimi iyi hatırlamışsın. Aslında bu beklediğim istediğim
bir şeydi. "bak senin sevdiğin meyveleri aldım" Ama şimdi kıymeti yok.
Çünkü sana çok kırgınım, meyve alarak gönlümü alamazsın. - Özür
dilerim seni kırdığım için. Sonra Bülent yere diz çöktü.- Cezam neyse
razıyım. Ama bir tek şey istiyorum senden. Seni delice seven bu adamı
senden mahrum etme. Bülent yere çömelmiş, boynu bükük bir vaziyette çok
komik görünüyordu. İnci kıkır kıkır gülmeye başladı. - Affetmek o
kadar kolay değil. Bakalım hangi cezalara katlanabileceksin,
dedi.Bülent işte o zaman ona muzip muzip bakan eşinin içinde sakladığı
küçük kızı gördü. Bundan sonra her şey daha farklı olacak diye düşündü. ... |
|
 |
 |
 |
------------- http://ticker.7910.org/eng" rel="no follow">
|
Cevaplar:
Mesajı Yazan: sengul
Mesaj Tarihi: 01 Mar 2008 Saat 12:01
Mesajı Yazan: balamut
Mesaj Tarihi: 03 Mar 2008 Saat 09:40
yazı çok güzelde genel olarak türk aile yapısında bir terslik var erkekler eşlerinin herşeyi olduklarını bilirler ama kadınlar eşlerinin herşeyi ya değildirler ya da bunu genelde hissedemezler
------------- http://www.dumex.com.my" rel="no follow">
|
Mesajı Yazan: oğuzkağan
Mesaj Tarihi: 03 Mar 2008 Saat 10:00
çok güzel bir yazı.paylaşımın için teşekkürler
|
Mesajı Yazan: Nilgün1
Mesaj Tarihi: 03 Mar 2008 Saat 13:27
bunu daha önce okumuştum ama tekrar okumak da keyif verdi, teşekkürler
|
Mesajı Yazan: hattat
Mesaj Tarihi: 13 Haz 2008 Saat 00:45
bayıldım paylasımın icin cok tesekkürler
|
Mesajı Yazan: Ziyaretçi
Mesaj Tarihi: 22 Eki 2008 Saat 16:13
Mesajı Yazan: didemkız
Mesaj Tarihi: 22 Eki 2008 Saat 16:36
Çok güzel ve çok doğru bi yazı.Aynı şekilde erkeklerin içindede küçük bir çocuk vardır bence.
|
Mesajı Yazan: *naz*
Mesaj Tarihi: 22 Eki 2008 Saat 17:11
bravo o adama.kadının şifresini çözmüş.
------------- kalbi acıtan her ne varsa;
sen hepsinden birazsın işte...
|
Mesajı Yazan: Ziyaretçi
Mesaj Tarihi: 22 Eki 2008 Saat 18:01
didemkız Yazdı:
Çok güzel ve çok doğru bi yazı.Aynı şekilde erkeklerin içindede küçük bir çocuk vardır bence. | Varmıdır geneli bilniyom ama benimki gerçekten çocuk  mesela çikolata,cips abur cuburla sevindirir ve kandırabilirim
|
Mesajı Yazan: hilal
Mesaj Tarihi: 22 Eki 2008 Saat 18:08
emine Yazdı:
didemkız Yazdı:
Çok güzel ve çok doğru bi yazı.Aynı şekilde erkeklerin içindede küçük bir çocuk vardır bence. | Varmıdır geneli bilniyom ama benimki gerçekten çocuk  mesela çikolata,cips abur cuburla sevindirir ve kandırabilirim  | benim eşim bunlara kanmaz ama ben kanıyom 
------------- Bazılarını hoşgörmüyorum,tahammül ediyorum...Ama tahammülünde bir sınırı var,biliyorum...
|
Mesajı Yazan: nurten...
Mesaj Tarihi: 22 Eki 2008 Saat 20:43
valla ben içimdeki kız çocuğunu hiç saklamadım eşimden herzaman da bilir beni nasıl kandıracağını ÇİKOLATA(mümkünse fıstıklı)
------------- KOLLARIMDA İKİ MELEK:)
|
Mesajı Yazan: Ziyaretçi
Mesaj Tarihi: 22 Eki 2008 Saat 20:52
ayyy hic kanmam cikolataya pastaya cicegeee ama böylee erkekler varmi kizlarr aski hic bitmeyen
|
Mesajı Yazan: nurten...
Mesaj Tarihi: 22 Eki 2008 Saat 21:40
isis674 Yazdı:
ayyy hic kanmam cikolataya pastaya cicegeee ama böylee erkekler varmi kizlarr aski hic bitmeyen | YOKMU diyosun
------------- KOLLARIMDA İKİ MELEK:)
|
Mesajı Yazan: Ziyaretçi
Mesaj Tarihi: 22 Eki 2008 Saat 22:26
yoktur kiz heralde karisini 30yil bebegi gibi seven zannetmiyomm yaa
|
Mesajı Yazan: Ziyaretçi
Mesaj Tarihi: 23 Eki 2008 Saat 00:34
Çocuktan bahsetmemiş hiç demekki çocuğu yok ondan
|
Mesajı Yazan: *naz*
Mesaj Tarihi: 23 Eki 2008 Saat 10:59
emine Yazdı:
Çocuktan bahsetmemiş hiç demekki çocuğu yok ondan |
o yoklukta bi de çocukları olsaydı,aile faciası olurdu.  
------------- kalbi acıtan her ne varsa;
sen hepsinden birazsın işte...
|
Mesajı Yazan: ceylinsu
Mesaj Tarihi: 23 Eki 2008 Saat 13:03
Mesajı Yazan: belkısburcu
Mesaj Tarihi: 23 Eki 2008 Saat 13:47
ayakta alkışlanacak bi yazı paylaşımın için çok teşekkürler                
------------- http://lilypie.com">
|
Mesajı Yazan: nursena
Mesaj Tarihi: 12 Eyl 2009 Saat 16:09
ister evli olun ister bekar bu yazıyı lütfen okuyun!
Bülent, avucunu açmış kendisine doğru elini uzatan adama ters ters baktı. Elli yaşlarında gösteren adam, görmeye alıştığı hırpani kıyafetli dilencilere benzemiyordu. Üzerindeki giysiler eski fakat temizdi. Eli yüzü temiz ve sağlıklı görünüyordu. 'Sapa sağlam adam gidip çalışacağına dileniyor, belki benden daha zengindir' diye düşündü. Zaten canı çok sıkkındı, birde sinirlenmişti.
Alaycı bir ses tonuyla:
- Ekmek parası mı istiyorsun ? diye sordu.
- Hayır çikolata parası lazım!
Bülent'in lığı lığa döndü. Espri yeteneği olan dilencinin hali de başka oluyor diye düşündü.
- Niye siz ekmek bulamayınca çikolata mı yiyorsunuz?
- Hayır. Ekmek bulamadığımız günler genellikle bulgur pilavı yeriz, onu da bulamadıysak aç yatarız.
Bülent adamın ciddi mi konuştuğunu yoksa dalga mı geçtiğini anlayamamıştı.
- Bu gün karnınız doydu üstüne tatlı mı istedi canı nız?
- Fakirin canı mı olur ki, tatlı istesin beyim.
- Bu bir kamera şakası mı yoksa sen iş bulamamış stendapçı mısın?
- Hiçbiri değil. Sadece fakirim. Bugün karımın doğum günü, ona çikolata götürmek istiyorum.
- Doğum gününde yaş pasta alınır bildiğim kadarıyla.
- O bizim için değil zenginler için. Otuz yıllık evliliğimiz boyunca ona bir kez bile yaş pasta alamadım. Ama her doğum gününde mutlaka çikolata götürdüm. Çikolatayı çok sever.
Adamın söyledikleri Bülent'in dikkatini çekmişti. O akşam karısıyla kavga etmiş, kapıyı çarpıp kendini sokağa atmıştı. Arabasına da binmemiş sahile kadar yürümüştü. Denizi seyretmek de onu rahatlatmamıştı. Oysa eskiden denizi seyrederken çok rahatlardı. Dalgalar sıkıntısını alıp götürürdü. Fakat karısının evde ağlıyor olduğunu bildiği için olsa gerek, hiçbir şey onu rahatlatmıyordu.
Dilenciyle konuşurken biraz kafası dağ ılmıştı. 'Acaba söyledikleri gerçek mi, yoksa uyduruyor mu' diye düşündü.
- Cebinde bir çikolata alacak para yok mu şimdi?
Bülent'in sorusu üzerine adam ceplerini boşalttı, bir nüfus cüzdanından başka bir şey çıkmadı.
- Ben dilenci değilim. İşim yok. Günlük çalışırım, ne iş bulursam yaparım. Fakat bu gün bütün gün iş aradım, aksilik bu ya, hiçbir iş bulamadım.
Bülent oturduğu bankı işaret ederek yer gösterdi.
- Oturun biraz dertleşelim bari, dedi.
Adam çekingen çekingen oturdu yanına.
- Yokmu eşin dostun, borç alacak akraban?
- Fakirin akrabaları da fakir olur beyim. Bulurlarsa kendi karınlarını doyururlar.
- Dilenecek kadar çok mu seviyorsun karını ?
- Hem de çok seviyorum. Otuz yılımı aydınlattı o benim.
- Hımmmm. Aşk hemde otuz yıl süren aşk. Hayret doğrusu! Aşkın ömrü en fazla üç yıl diyorlar oysa. Sen otuz yıldan bahsediyorsun.
- Evet. Geçen yıllar sevgimi azaltmadığı gibi artırdı.
- Söyle o zaman nedir evlilikte mutluluğun sırrı? Söylediklerine bakılırsa sen mutluluğun formülünü bulmuş gibisin.
- Ben ilkokulu bile bitirmedim. Öyle formül falan bilmem.
- Formül dediysem kimya formülü sormuyorum canım. Bende altı yıllık evliyim. Sevdiğim kadınla evlendim, fakat mutlu değilim. Sürekli kavga ediyoruz. Daha iki saat önce kapıyı çarptım çıktım. Evimiz, arabamız, işimiz, gücümüz, her şeyimiz var, ama mutlu değiliz. Senin hiçbir şeyin yok, ama mutlusun. Para mı acaba bizi mutsuz eden?
- Hiçbir şeyim yok mu? Hayır benim her şeyim var. Benim karım her şeyim. Sevgilim, eşim, arkadaşım, hayat yoldaşım. Hayatımı paylaştığım insandan daha değerli ve daha önemli ne olabilir ki dünyada? Sizin ev, araba, iş diye her şey dediğiniz şeylerdir aslında hiçbir şey olan.
- Öyle deme, şu kadar varlığın içinde bile karım her şeyden şikayet ediyor. Bir de fakir olsam kim bilir ne olur?
- Altın tasın, kan kusana faydası yoktur beyim. Sen kadın ruhunu hiç anlamamışsın. Hiçbir kadın iyi bir evde oturduğu, hergün çeşit çeşit yiyecekler yediği için mutlu olmaz. Bir kadın, kocasının her şeyi olduğunu bildiğinde ancak mutlu olur.
- Sizin mutluluğunuzun sırrı bumu ?
- Olabilir. Ben karıma değerli şeyler alamıyorum ama ona benim için ne kadar değerli olduğunu hissettiriyorum. O da çok mutlu oluyor.
- Bir kadına değerli olduğunu nasıl hissettirilir?
- Küçük kızı severek.
- Küçük kız mı ? Hangi küçük kız ?
- Yaşı kaç olursa olsun her kadının içinde hiç büyümeyen bir küçük kız vardır. O kızı ne kadar çok sever, ne kadar çok mutu edersen, o kadını da o kadar mutlu edersin.
- Nasıl yani ?
- Küçük kız neleri sever, nelerden hoşlanır bir düşünün. Küçük kızlar hep beğeni lmek, ilgi görmek isterler. Güzel olduklarını duymaya bayılırlar. Kendilerine prensesmiş gibi davranılmasını beklerler. Küçük kızlar hep prenses olmayı hayal ederler. Sürprizlerden hoşlanırlar. Biraz şımartılmak isterler. Sevilmek ve sevildiklerini hep duymak isterler. İltifata doymaz küçük kızlar. Öyle değil mi?
- Haklısın. Benim dört yaşımda bir kızım var. Adı Ebru Her akşam boynuma sarılır 'babacığım beni ne kadar seviyorsun?' diye sorar. Giysisini değiştirdiği zaman etrafımda 'Baba güzel olmuş muyum?' diye sorar durur. Güzelsin demem de yetmez ona. ' Harikasın prenses gibi olmuşsun' demeliyim. Dünyanın en güzel kızı demeliyim.
- İşte kadınlar bir ömür boyu bunu duymak isterler. Ben elli yaşındaki karıma böyle davranıyorum. Ömrümüz olurda seksen, doksan yıl da yaşarsak ben ona böyle davranmaya devam edeceğim. Ona 'bebeğim' diye hitap ediyorum çok hoşuna gidiyor. 'Bebeğim bana bir çay yapar mısın?' dediğimde çay yapmak için nasıl koşturduğunu görmelisiniz.
- Hiç kavga etmezmisiniz siz?
- Kavga evliliğin tadı tuzu. Arada biz de tartışırız. Küsüp barışmanın tadı ayrıdır. Benim karım bir keçi kadar inatçıdır. Onunla barışmak için uğraşmak ayrı bir keyif verir bana.
- Benim eşim çok ciddi kadındır. Hiç küçük kız havası yok onda.
- Küçük kızlar büyüdükleri zaman artık sevgi, ilgi istemeye utanırlar. En ciddi yada en yaşlı kadının bile o küçük kız mutlaka vardır. Yeter ki sen o tatlı kızı sevindirmeyi, mutlu etmeyi bil. Ve o küçük kızı asla aldatma. Yoksa bir daha sana güvenmez ve ne yaparsan yap hep kuşkuyla bakar. Küçük kızlar hem çabuk mutlu olurlar hemde çabuk kırılırlar. Çok narindir onlar. Hoyrat elleri sevmezler. Yumuşak dokunuşları severler.
- Bu tavsiyeni deneyeceğim. Fakat her zaman yapabilir miyim bilmiyorum. Bazen işlerim çok yoğun oluyor o zaman eve çok yorgun gidiyorum.
- Bu sadece bir bahane. O küçük kızı mutlu etmek dünyanın en kolay işi. Çoğu zaman birkaç tatlı söz yeterli olur. Sen o küçük kızı mutlu ettiğinde karşılığını fazlasıyla alırsın. Artık o seni rahat ettirmek için elinden gelen gayreti gösterir. Karısı mutlu olmayan erkek mutlu olamaz. Mutlu olmak isteyen erkek önce hayat arkadaşını mutlu etmelidir. Düşünsene somurtkan, mutsuz, sürekli söylenen biriyle yolculuğa çıksan ne kadar mutlu olabilirsin.
- Haklısında bende bütün gün ailem için çalışıp yoruluyorum.
- Yine para, yine dış sebepler. Evet para önemli ve gerekli ama kadınlar para için erkekleri sevmezler. Para geçici mutluluklar verir. Kadınlar hediye almayı severler. Paran varsa hediye al tabi. Ama hediyeyle mutlu olmasını bekleme. Hediyenin yanına sevgini katmazsan hediyenin bir anlamı yoktur. Benim hiçbir zaman çok param olmad ı. Günlük kazandım günlük yedik. Bazen aç kaldığımız günler oldu. Hiçbir zaman karımın kulaklarına altın küpe takamadım ama her zaman aşk sözleri fısıldadım. Hiçbir zaman boynuna pırlanta gerdanlık alamadım ama hep öpücüklerle sevdim boynunu. Hiçbir zaman ona ipek elbiseler giydiremedim ama kendi bedenimle ipek elbise gibi yumuşacık sardım bedenini ve mutlu ettim onu.
Adam ayağa kalktı.
- Bana müsaade, artık gitmeliyim, karım merak eder. Sende git evine küçük kızın gönlünü al, belki o küçük kız şimdi evde ağlayıp duruyordur.
- Bülent de ayağa kalktı. Kuvvetlice elini sıktı.
- Sizi tanıdığıma çok memnun oldum.
Elini bıraktı koluna girdi. Yolun karşısındaki pastaneyi gösterdi.
- Hadi gel eşin için şuradan çikolatalı pasta alalım, dedi.
Pastayı aldılar. Adam hayatında ilk defa karısına yaş pasta götürmenin mutluluğuyla, bin bir teşekkür ederek evginin yolu nu tuttu. Bülent de pastanenin yanındaki manavdan karısının en sevdiği meyvelerden aldı.
Evine geldiğinde karısı şişmiş gözlerle mutfak masasında oturmuş su içiyordu. Bülent hiç konuşmadan meyveleri büyükçe bir tabağa döküp yıkadı., sonra eşinin önüne koydu.
- Bunlar dünyanın en şanslı meyveleri, dedi.
İnci hiç konuşmadı.
- Sorsana 'niye' diye.
İnci :
- Niye? Diye sordu.
- Çünkü dünyanın en güzel ve en tatlı kadının midesine gidecek, dedi gayet ciddi bir ses tonuyla. İnci şaşırmıştı. Bir anda yüzünün ifadesi yumuşamıştı.
- Bunlar senin sevdiğin meyveler, senin için aldım.
- Hayret bir şey! Her zaman kendi sevdiğin meyveleri alırdın. Benim hangi meyveleri sevdiğimi iyi hatırlamışsın. Aslında bu beklediğim istediğim bir şeydi. 'bak senin sevdiğin meyveleri aldım' Ama şimdi kıymeti yok. Çünkü sana çokkırgınım, meyve alarak gönlümü alam azsın.
- Özür dilerim seni kırdığım için.
Sonra Bülent yere diz çöktü.
- Cezam neyse razıyım. Ama bir tek şey istiyorum senden. Seni delice seven bu adamı senden mahrum etme.
- Bülent yere çömelmiş, boynu bükük bir vaziyette çok komik görünüyordu.
İnci kıkır kıkır gülmeye başladı.
- Affetmek o kadar kolay değil. Bakalım hangi cezalara katlanabileceksin, dedi.
Bülent işte o zaman ona muzip muzip bakan eşinin içinde sakladığı küçük kızı gördü.
Bundan sonra her şey daha farklı olacak diye düşündü..
------------- http://www.glitterfy.com/">
|
Mesajı Yazan: DİLEKY
Mesaj Tarihi: 13 Eyl 2009 Saat 01:55
teşşekküer cok güzeldi
-------------
|
Mesajı Yazan: ifakat
Mesaj Tarihi: 13 Eyl 2009 Saat 02:21
süperdi
------------- Öyle bir kul hakkım varki benden alınan... ALLAH'ım yarına bırakır ama ,yanına bırakmaz ASLA...!!!
|
Mesajı Yazan: TUNATUNA
Mesaj Tarihi: 13 Eyl 2009 Saat 13:57
çok güzel bir ayzı ellerine sağlık...
------------- HAYAT ÇOOOK GÜZEL.... HER YIL DAHA DA GÜZELLEŞİYOR...:)
|
Mesajı Yazan: ARCA
Mesaj Tarihi: 18 Eyl 2009 Saat 11:04
erkekler zaten başlıbaşına çocuklar onların içindeki çocuk zaten hiç büyümeyi düşünmüyor ah nerede benim eşim bana öyle değerli olduğumu göstersin ben ona sevlilinmiyim diyorum o bana karımsın diyor geçen hafta evlilik yıldönümümüzdü onu bile unuttu daha 3 yıllığız ha ben ondan hediye bile istemedim ama kutlamadı bile ve ertesi günler hatırlattığımda bile kutlamadı sinirlendirmişim onu da neyse bunlar derin mevzuu ama erkekler hakikaten kadının içindeki fırtınaları bilemiyor istediğimiz sadece sevgi ve ilgidir   
------------- http://www.glitterfy.com/">
|
Mesajı Yazan: peperutka
Mesaj Tarihi: 23 Eyl 2010 Saat 19:16
 
------------- http://lilypie.com" rel="nofollow">
Şapkadan tavşan çıkarmayı marifet sanıyorlar. Ben kalbimden '' ÖKÜZ '' çıkardım hey yavrum hey :)) <
|
Mesajı Yazan: TÜBAY
Mesaj Tarihi: 24 Eyl 2010 Saat 08:43
bu yazıyı ne kadar geç okudum ama gerçekten çok güzel  
------------- ALDIĞIM İKİ NEFES;EŞİM VE KIZIM
|
|