ben de normal doğum bekleyenlerdendim, taaa ki 39. haftada kemik muayenem yapılana kadar... tüm proğram alt-üst oldu döndük sezeryane... iyi ki de öyle olmuş dayanamazmışım, cuma kontrolümde salıya gün aldık... benim moraller sıfır, ama sürekli dua ediyorum, bir şey olsa ve çocuk böyle löp diye alınmasa, geleceğini-doğacağını bilse diye....bu düşüncelerle eve geldik, refekatim içinde kayınvalidemi çağırdık, gelip toparlanmaya zamanı olsun diye de pazara aldık biletini... ertesi gün yani c.tesi eksik alışverişine çıktık, artık çantamız hazır salıyı bekliyoruz... en kral hurma aldık-kayınpeder bizimle-yarın kayınvalideyi karşılayacağız, tüm proğram hazır, ben dayanamadım iki tane hurma yedim...doğumu kolaylaştırdığı bilinir...bile bile yedim...gece bir anormallik hissettim kalktım- tuvalet ihtiyacı hissetmek gibi, tabi suyum geldi...korktum-panik oldum bağırsam eşime kayınpeder evde, o aralar çok hazırlıklıyım, evin birkaç yerine polar kumaş parçaları koymuştum, çok fazla su emerler, eşime seslendim ve macera başladı...
doğum başlamıştı ve suyum tamamen geldi, çocuğun hayatı tehlikede diye çok korktum...neyse valizler hazır, kaptık çıktık kayınpederim, eşim, ben...
ebe muayenesini yaptı, ben endişemi sordum; ‘su geldi çocuğun hayatı tehlikede mi’ diye, su geldikten sonra 24 saat daha yaşayabilirmiş, rahatladım... içim rahatladı ancak sancılarım artmaya başladı.. merakla kendimi izliyorum sürecin –hakikaten- tadını çıkarıyorum...zırt diye de gelmeyecek zaten açılmalar olucak...tek endişem beklenenden hızlı açılmam olup çocuğun doğum kanalına girmesi, zira ondan sonrası bizim için tehlike...
tüm bunlar saat 1,5 gibi olmaya başladı ve biz 2 gibi hastanede olmuşuzdur, doktorumu aradık, 6 tane sezeryan yapmış ve 12 de eve gitmiş, bizde biraz uyusun dedik...ve ben doktorumun biraz dinlenmesini bekliyorum...sancılarım sürekli artıyor, araları sıklaştı ben halâ ‘demek böyle oluyormuş’ deyip zamanın geçmesini bekliyorum...o ara, ığdırda elektrikler çok sık gider, elektrikler gitmeye başladı...elektrik gidiyor, bir kaç dakika sonra sanırım, jeneratör devreye giriyor... neyse saat 6,5 oldu benim doktor gelmiş...”hadi” dediler bana, ameliyata hazırlanmaya başladım ama artık adım atamıyorum sancıdan...
neyse zar-zor giyindim merhametsiz bir ebem vardı, Allah eline düşenlerin yardımcısı olsun....sancı aralarında yol alarak ameliyathaneye girdim, eşimi talep ettim, tabi kabul etmedi doktorum...hekim-hekimi yanında istemezmiş...:) ama sorun değildi, doktorumu görünce ben zaten rahatlamıştım, kapıda anastezi uzmanımla, ameliyat ekibimle tanıştı eşim ve geri döndü...ben Allaha ve ekibe emanet, zerre korkum yok, çünkü çok güveniyorum...
anestezi uzmanım beklediğim gibi iğnemi yaptı, beklediğim gibi uyuşmaya başladım veee beklemediğim gibi başdönmem başladı bu iyi bir şey değil, dile getiridiğimde uzmanım, doktor eşi olduğum için, ne olacağını bildiğim için, kapris yaptığımı, psikolojik olduğunu, korkacak bir şey olmadığını söylesede, ısrarla durumumu anlatıp haber verdim, derhal müdahale edilip nefes yollarım açıldı bir de sakinleştirici çaktılar... aslında ben de o kadarını beklemiyordum göğüskafesi de yarıya kadar uyuştuğu için nefes alamıyor gibi hissetmeliydim ancak başdönmesi falan olunca gerçekten nefes alamadığımı anladık...:) neyse hastabakıcı beni hazırladı tendürdiyot, çatal-bıçak amaaan neşter... benim belden aşağısı oldu külçe tabi....:) doktorum geldiiii, neşteri ve kanamayı durduracak o yakan şeyi eline aldııııııı, hasta bakıcı masanın lambasını, hani o üstte varya yuvarlak bir sürü lamba, onun düğmesine bastı “.....paaaaaatttt....”, tüm lambalar patladı....:) az önceki elektrik gitme meselesinden bahsetmem bundandı, voltaj yüksek gelmiş ve devreler yanmış...doktorum panik ekip panik, ben mi, ben de panik...
hemen anastezi uzmanıma sordum ‘ne kadar uyuşuk kalabilirim’, ‘2 saat’...hemşireye sordum ‘doktorun işi ne kadar sürer’, ‘15 dk bilemedin 20 dk..’ ben dedim yarım saat ki uyuşukluğum süresinde 4 ameliyat yapabilir :) benim tek endişem; ameliyat sırasında gelişebilecek komplikasyon sonucu acı hissedecek olmam, süre uzarsa eğer, o zaman da genel anesteziye alırlar bir şey olmaz da..da sı var...:) doktorum hastabakıcıyla tartışmaya başladı, sesler yükseldi, kavganın içindeyiz, biri ‘neden kontrol etmedin’ der, diğeri kendini savunur...hoca çok kızdı elindeki aletleri fırlatmaya başladı benimle gözgöze gelmemeye çalışarak...:) benden çıkan ses, oksijen tüpüm elimde kafayı doğrultmaya çalışarak; “hocam sakin, hallederiiiizzz”....
neyse beni aldılar, yeni bir masaya zar-zor götürdüler aksilik ya onun da ayağı aksıyor doktor beni bıraktı, telefonunu kaptı elinde eldivenlerle başhekimi, tüm yönetimi ayağa kaldırdı, güvenlikler araya girdi...tüm hastanede panik, ki benim doğum yaptığım yerle asıl bina ayrı ayrı yerlerde, bilgi işlemcilerin bile haberi olmuş :) dedikodu; <<<doğumda sorun olmuş hemde doktor eşiymiş...:)>>> sonradan ‘o sen miydiiiin’ dediler....:)
ben bu kadar yaygarayı anlayamadım tabi, sonradan öğrendimki hem doktoruma, hem hastane yönetimine dava açabilirmişim, etekler ondan tutuşmuş...
neyse doktorum gerekli görüşmeleri yaptı, aklısıra beni sakinleştirdi ve operasyonu gerçekleştirdi...
onca maceraya, hiç bir şeyden habersiz, hayal bile edemediğim, tabiri caizse sipariş üzerine olsa ancak bu kadar olabilecek, tam benlik bir bebek gördüm ebenin kollarında, böyle ıslak ıslak... ahmet mirza doğmuştuuuu...25 nisan 2010 pazar, saat 7:15 suları....
o babasına gidince ben kendimi bıraktım, artık sorumluluğum bitmişti...kapatma işlemi de yapılmış ben de odama alınmışım duymadım hiç birini hayal-meyal...
hastane kurulduğundan bu yana yaşanmamış bir şey beni buldu yani.... defalarca özürler dilendi, doktorum mahcubiyetten yanıma gelemedi... olabilecek şeylerden biri... iyi ki bana denk geldi, herkes böyle kaldıramazdı meseleyi....gerçi benim eşim de sektörde olmasa belki ben de anlayışlı olamazdım da işin iç yüzünü bilince, çok olağan geliyor....
işte böyle bir doğum hikayesi daha burda biter....
muhabbetle....