Kızamık
enfeksiyonundan aylar ve yıllar sonra ortaya çıkan ve bazılarında ölüme
kadar götüren SSPE’ye yakalanan çocuklarda önce davranış bozukluğu,
mental gerileme, görme bozukluğu görülüyor.
Kızamık hastalığı geçirildikten sonra beyne yerleşebilen virüsün neden
olduğu bir merkezi sinir sistemi hastalığı olan SSPE, kızamığa karşı
aşılanmamış, aşılandığı halde yeterli bağışıklık düzeyine ulaşmamış
veya aşılanmadan önce kızamık geçirmiş çocuklarda ortaya çıkıyor. Kesin
tedavisi bulunmayan hastalık, ancak virüsün yayılmasını geciktiren
ilaçlarla kontrol altına alınabiliyor.
Sağlık Bakanlığı SSPE Bilimsel İnceleme Komisyonu Raporu’na göre,
1995-2005 yılları arasında Türkiye’de bildirimi yapılmış 1131 SSPE’li
hasta bulunuyor. SSPE’nin ülke genelinde görülme sıklığı milyonda 2,5
olarak belirlenirken, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, aşılanma
oranı yüksek olan ülkelerde tüm nüfusta SSPE görülme sıklığı milyonda
1’e düşüyor.
Hastalığın görüldüğü illerin, kızamık aşı oranlarının düşük olduğu veya
göç alan iller olduğu kaydedilirken, Türkiye’de hiç kızamık aşısı
uygulanmaması halinde her yıl doğan yaklaşık 1 milyon 350 bin bebeğin
339’unda SSPE komplikasyonunun gelişmesinin bekleneceği belirtiliyor.
Raporda, kızamık hastalığının en düşük düzeye indirilmesi amacıyla 2002
yılı kızamık eliminasyon programının başlatıldığı bunun sonucunda
2001-2005 yılları ortalama kızamık aşı oranının yüzde 82,4 olduğu ve
böylece her yıl 263 SSPE hastalığının gelişmesinin engellendiği
vurgulanıyor.
Raporda, “Aşılamayla kızamık hastalığının kontrolü sağlandığında,
kızamık hastalığının azalmasından bir kaç yıl sonra yeni SSPE
olgularının da azalacağı” belirtiliyor.
DERNEĞE KAYITLI 61 ÇOCUK ÖLDÜ
SSPE hastası çocukları bulunanlar ve çocuklarını bu hastalık nedeniyle
kaybedenlerin kurduğu SSPE Hastaları Yardımlaşma, Dayanışma ve Yaşatma
Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Abdurrahman Neşe, derneklerine 61 ilden
546 hastanın kayıtlı olduğunu söyledi. Oğlu Furkan’ı 9 yaşında
kaybettiğini anlatan Neşe, “Seyri çok kötü bir hastalık. Okula giden
zehir gibi çocuğunuz, bir bakıyorsunuz artık yatağa bağlı günden güne
eriyor. Çektiğimiz acılarla başka ailelere yol göstermeye çalışıyoruz”
diye konuştu.
“Hastalık nedeniyle son yedi ayda sadece derneğimize kayıtlı 61 çocuk
öldü” diyen Neşe, buna rağmen SSPE’nin bilimsel olarak yeterince
araştırılmadığını ileri sürdü. Hastalıktan haberi olmayan doktorlar
bulunduğunu savunan Neşe, “Doktorlarında eğitim görmesi gerekiyor ki
ailelere yardımcı olsunlar. Her gün bir çocuğumuz ölüyor ve bizi kimse
duymuyor” dedi.
TEK DOZ İDDİASI
Eğitimci bir babanın oğlu olan Ali Can da, ilköğretim yılları boyunca
derslerdeki başarısıyla dikkati çekti. Liseye başladığı yıl derslerini
de olumsuz etkileyen hareketlerindeki yavaşlama ailesinin gözünden
kaçmadı. 11 Kasım 2002’de doktora giden Ali Can’ın teşhisi ocak 2003’de
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde konuldu. SSPE’nin adını ilk
kez duyan aileye hastalığın kesin bir tedavisi olmadığı söylendi. 82
kiloda tedaviye başlayan Ali Can, aynı yıl mart ayında artık
yürüyemiyordu. Avukat olmak isteyen Alican, üç yıl sonra 23 Temmuz
2006’da 40 kiloyken öldü. Acılı baba Fahri Yılmaz, şunları söyledi:
“Gelişmiş ülkelerde olmayan, binlerce insana gözyaşı döktüren buihmalin
hiç sorumlusu yok mu? Ben yavrumu 18 yaşında toprağa verdim. Doktorlar
bize dokuzuncu ayda yapılan aşının hastalığa karşı bağışıklık
kazandırmadığını, bu konuda bakanlığı zamanında defalarca uyardıklarını
ancak cevap alamadıklarını söylediler. Yavrum artık geri gelmeyecek ama
bu ihmalin hiç sorumlusu yok mu? Bizim en büyük şanssızlığımızın
hastalık gelişmiş ülkelerde görülmediği için üzerinde fazla araştırma
yapılmaması...”
Hastalığın seyrini, tuttuğu günlükle paylaşan Ali Can’ın kardeşi Sercan
ise ağabeyini kaybedince ne olmak istediğine karar verdi. Sercan,
“Ağabeyimin hastalık seyri başlayınca kesin kararımı verdim. Doktor
olup, çocuk nörolojisinde ihtisas yapacağım” dedi.
ONLAR HİÇ OKULA GİDEMEDİ
Hastalardan biri olan G.Ü, sağlıklı son fotoğrafını, kayıt hazırlıkları
için giydiği ve hiç gidemediği ilkokul formasıyla çektirdi. 6 yaşında
26 kiloyken hastalığa yakalanan G.Ü. bugün 17 yaşında ve 22 kilo.
Ailesi hala kızlarının hastalığını kabul edemiyor ve soranlara (kızımız
liseye devam ediyor) diyor. Kızının iyileşmesi için 11 yılda 500 bin
YTL harcayan babası isyan ediyor:
“Bu hastalık sadece Türkiye’de ve geri kalmış ülkelerde var. Kızımı
kurtarmak için dünyanın her yerine ulaştım, hastalığı bilmiyorlar”
11 yaşındaki Hüseyin Sağlam da, 8 yıldır tedavi görüyor. 5 ay sonra
yatalak olan oğlunun hastalığına kendisine alıştıran Sağlam, “İlk
yıllar çok zor geliyordu. Ama kabullendik artık” diyor. Hüseyin’in
kardeşleri Yasemin (8) ve Yusuf (9) da ne olduğunun
farkınavaramadıkları ağabeyleri ile hasta yatağında oynamaya
çalışıyorlar.
HASTALIĞIN AŞIYLA İLİŞKİSİ
Kızamığın görülmediği ülkelerde SSPE görülmediğini ifade eden Hacettepe
Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Nöroloji Bölümü ÖğretimÜyesi Prof.
Dr. Banu Anlar, kızamık aşısının 9 aylıkken yapıldığında koruyuculuk
oranının yüzde 60-80 arasında değiştiğini bildirdi. Anlar, şöyle
konuştu:
“Bir yaşından sonra yapılırsa bu oran artmaktadır. Eger aşı 9 aylıkken
yapılıyorsa yaygın (çocukların yüzde 90’ına) yapılması önemlidir, çünkü
ancak bu şekilde kızamık virüsünün dolaşması ve korunamamış olan
çocukların da bu mikropla karşılaşması önlenebilir. Ülkemizde geçmişte
kızamık aşısının yaygın yapılamadığı, hatta bazı yıllarda neredeyse hiç
yapılamadığı iller olmuştur. Son yıllarda kampanyalarla aşı oranı
artırılmaya çalışılmaktadır ve bu yıl yüzde 90’a yakın oranlara
ulaşıldığı bildirilmektedir.”
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana
Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç Dr. Şenay Haspolat da, Antalya’da 25 hasta
çocuğun tedavisini sürdürdüklerini söyledi. Hastalığın tedavisinin
bulunmadığını ancak yaşam süresinin ilaçlarla uzatılabildiğini belirten
Haspolat, hastaların yüzde 10’unda ise kendiliğinden iyileşme
görülebildiğini kaydetti. Sağlık Bakanlığının hastalıkla ilgili ciddi
çalışmaları bulunduğunu belirten Haspolat, yaygın aşılamanın önemine
dikkat çekti.
Bazı ailelerin kısırlık yapıyor diyerek çocuklarını aşılatmadıklarını
vurgulayan Haspolat, “Bunların hepsi batıl ve yanlış bilgiler. Aşının
yan etkisi yoktur çocuklarınızı mutlaka aşılatın” dedi. |