Öfke ve onun doğurduğu katı söz ve kaba davranış, eşler
arasındaki sevgi ve saygı bağlarını kemiren kurt gibidir. Kişinin
dengesini kaybettirir, aklını başından giderir. İnsan öfke anında
yaptıklarından çoğu kez utanç duyar. Öfkesi geçtikten sonra "ben ne
yaptım?"diye pişman olur ama iş işten geçer. Zira kırdığınız bardağı
tekrar eski haline getiremezsiniz.
Öfke, eğer kişide kronik bir hal almışsa mutlaka psikiyatri
tedavisi görmelidir. Yoksa "Ne yapayım elimde değil sinirim gelince
gözüm bir şeyi görmüyor."demek, nefis müdafaasından öteye geçmez.
Kimi eş de problemi içine atar. Eşinin yaptığı yanlış davranışı
dile getirmez. Oysa içe atılan sıkıntılar, hiç olmadık bir zamanda
"öfke"lavları olarak patlayıverir.
"Filan zaman sen bana bunu demiştin, şunu demiştin."vb.
sözlerle geçmişin intikamını alır. Halbuki problemler yerinde ve
zamanında büyütülmeden çözülmelidir. Yoksa, öfkenin çözdüğü hiçbir
problem yoktur. Sadece ailede deprem yaratır.
Bir an öfkeye kapılıp aile beraberliğini bozanlar olduğu gibi,
öfke anında elinden kaza çıkanlar da az değildir... Problemsiz aile
olmaz, öfkesiz insan da... Ama Aristo'nun dediği gibi, "Sınırları
aşmamalı ve yerinde ve haklı olduğu zaman kızmalıdır."Gerçi, modern
hayatın getirmiş olduğu psikolojik ve ekonomik problemler ister istemez
sinirleri yıpratıyor. Özellikle büyük şehirlerde yaşayanları
öfkelendirmek için trafik bile başlı başına bir sebep oluyor. Fakat
yine de güzel ahlak sahibi, insan öfke atını kırbaçlamak yerine
yelelerini okşayarak durdurabilir. Hiç olmazsa yavaşlatabilir. Sabırla basamakları tek tek inmek yerine öfkeyle üçer beşer
atlamak insanın yuvarlanmasına sebep olduğu gibi, sabırsızca her şeye
öfkelenmek de ailenin yıpranmasına sebep olur. Halbuki, "Güzel gören
güzel düşünür. Güzel düşünen hayatından lezzet alır."Kötü hadiselerin
bile güzel yönünü görebilen, o hadiseye sebebiyet veren eşi hakkında
iyi düşünür. İyi düşündüğünde kendi de eşi de mutlu olur. Aksi halde
"Sen nasıl böyle bir yanlış yaparsın?"diye kötü düşünerek öfkelenmek,
aile hayatının lezzetini kaçırır. Sokrat'ın çok huysuz bir karısı varmış. Ünlü filozof, bir gün
talebeleriyle otururken Sokrat'a ağzına gelen sözleri söylemiş. Sonra
da öfkesini yenemeyip bir kova suyu Sokrat'ın başından aşağıya dökmüş.
Sokrat hiç olumsuz bir tepki vermeden gayet soğukkanlılıkla
talebelerine dönüp: "Ben size gök gürledikten sonra herhalde yağmur
yağar dememiş miydim?"diye cevap verir.
Peki siz nasıl birisiniz? Sokrat gibi mi yoksa eşi gibi mi?
...Ve öldükten sonra hangisi gibi anılmak istersiniz?
|