Yazar |
Konu Arama Konu Seçenekleri
|
AyseUlusal
Katılımcı Üye
Kayıt Tarihi: 26 Kas 2007
Konum: Ankara
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 311
|
Konu: Çok güzell Gönderim Zamanı: 29 Şub 2008 Saat 22:52 |
Ister evli,ister bekar olun.Ama mutlaka bu yaziyi okuyun...* Bülent,
avucunu açmış kendisine doğru elini uzatan adama ters ters baktı. Elli
yaşlarında gösteren adam, görmeye alıştığı hırpani kıyafetli
dilencilere benzemiyordu. Üzerindeki giysiler eski fakat temizdi. Eli
yüzü temiz ve sağlıklı görünüyordu. "Sapa sağlam adam gidip
çalışacağınadileniyor, belki benden daha zengindir" diye düşündü. Zaten
canı çok sıkkındı,birde sinirlenmişti. Alaycı bir ses tonuyla:- Ekmek
parası mı istiyorsun ? diye sordu. - Hayır çikolata parası
lazım!Bülent`in kızgınlığı şaşkınlığa döndü. Espri yeteneği olan
dilencinin hali de başka oluyor diye düşündü. - Niye siz ekmek bulamayınca çikolata mı yiyorsunuz? -
Hayır. Ekmek bulamadığımız günler genellikle bulgur pilavı yeriz, onu
da bulamadıysak aç yatarız.Bülent adamın ciddi mi konuştuğunu yoksa
dalga mı geçtiğini anlayamamıştı. - Bu gün karnınız doydu üstüne tatlı mı istedi canınız? - Fakirin canı mı olur ki, tatlı istesin beyim. -
Bu bir kamera şakası mı yoksa sen iş bulamamış stendapçı mısın? -
Hiçbiri değil. Sadece fakirim. Bugün karımın doğum günü, ona çikolata
götürmek istiyorum. - Doğum gününde yaş pasta alınır bildiğim kadarıyla. -
O bizim için değil zenginler için. Otuz yıllık evliliğimiz boyunca ona
bir kez bile yaş pasta alamadım. Ama her doğum gününde mutlaka
çikolatagötürdüm. Çikolatayı çok sever. Adamın söyledikleri Bülent`in
dikkatini çekmişti. O akşam karısıyla kavga etmiş, kapıyı çarpıp
kendini sokağa atmıştı. Arabasına da binmemiş sahile kadar yürümüştü.
Denizi seyretmek de onu rahatlatmamıştı. Oysa eskiden denizi
seyrederken çok rahatlardı. Dalgalar sıkıntısını alıp götürürdü. Fakat
karısının evde ağlıyor olduğunu bildiği için olsa gerek, hiçbir şey onu
rahatlatmıyordu. Dilenciyle konuşurken biraz kafası dağılmıştı."Acaba
söyledikleri gerçek mi, yoksa uyduruyor mu" diye düşündü. - Cebinde
bir çikolata alacak para yok mu şimdi? Bülent`in sorusu üzerine adam
ceplerini boşalttı, bir nüfus cüzdanından başka bir şey çıkmadı. - Ben
dilenci değilim. İşim yok. Günlük çalışırım, ne iş bulursam yaparım.
Fakat bu gün bütün gün iş aradım, aksilik bu ya, hiçbir iş bulamadım.
Bülent oturduğu bankı işaret ederek yer gösterdi.- Oturun biraz
dertleşelim bari, dedi. Adam çekingen çekingen oturdu yanına. - Yokmu eşin dostun, borç alacak akraban? - Fakirin akrabaları da fakir olur beyim. Bulurlarsa kendi karınlarını doyururlar. - Dilenecek kadar çok mu seviyorsun karını ?- Hem de çok seviyorum. Otuz yılımı aydınlattı o benim. - Hımmmm. Aşk hemde otuz yıl süren aşk. Hayret doğrusu! Aşkın ömrü en fazla üç yıl diyorlar oysa. Sen otuz yıldan bahsediyorsun. - Evet. Geçen yıllar sevgimi azaltmadığı gibi artırdı. - Söyle o zaman nedir evlilikte mutluluğun sırrı? Söylediklerine bakılırsa sen mutluluğun formülünü bulmuş gibisin. - Ben ilkokulu bile bitirmedim. Öyle formül falan bilmem. -
Formül dediysem kimya formülü sormuyorum canım. Bende altı yıllık
evliyim. Sevdiğim kadınla evlendim, fakat mutlu değilim. Sürekli kavga
ediyoruz. Daha iki saat önce kapıyı çarptım çıktım. Evimiz, arabamız,
işimiz, gücümüz, her şeyimiz var, ama mutlu değiliz.Senin hiçbir şeyin
yok, ama mutlusun. Para mı acaba bizi mutsuz eden? - Hiçbir şeyim
yok mu? Hayır benim her şeyim var. Benim karım her şeyim. Sevgilim,
eşim, arkadaşım, hayat yoldaşım. Hayatımı paylaştığım insandan daha
değerli ve daha önemli ne olabilir ki dünyada? Sizin ev, araba, iş diye
her şey dediğiniz şeylerdir aslında hiçbir şey olan. - Öyle deme, şu
kadar varlığın içinde bile karım her şeyden şikayet ediyor. Bir de
fakir olsam kim bilir ne olur?- Altın tasın, kan kusana faydası yoktur
beyim. Sen kadın ruhunu hiç anlamamışsın. Hiçbir kadın iyi bir evde
oturduğu, hergün çeşit çeşityiyecekler yediği için mutlu olmaz. Bir
kadın, kocasının her şeyi olduğunu bildiğinde ancak mutlu olur. -
Sizin mutluluğunuzun sırrı bumu ?- Olabilir. Ben karıma değerli şeyler
alamıyorum ama ona benim için ne kadar değerli olduğunu
hissettiriyorum. O da çok mutlu oluyor. - Bir kadına değerli olduğunu nasıl hissettirilir?- Küçük kızı severek. - Küçük kız mı ? Hangi küçük kız ? -
Yaşı kaç olursa olsun her kadının içinde hiç büyümeyen bir küçük kız
vardır. O kızı ne kadar çok sever, ne kadar çok mutu edersen, o kadını
da o kadar mutlu edersin. - Nasıl yani ? - Küçük kız neleri
sever, nelerden hoşlanır bir düşünün. Küçük kızlar hep beğenilmek, ilgi
görmek isterler. Güzel olduklarını duymaya bayılırlar.Kendilerine
prensesmiş gibi davranılmasını beklerler. Küçük kızlar hep prenses
olmayı hayal ederler. Sürprizlerden hoşlanırlar. Biraz
şımartılmakisterler. Sevilmek ve sevildiklerini hep duymak isterler.
İltifata doymaz küçük kızlar. Öyle değil mi? - Haklısın. Benim dört
yaşımda bir kızım var. Adı Aylin. Her akşam boynuma sarılır "babacığım
beni ne kadar seviyorsun?" diye sorar. Giysisinideğiştirdiği zaman
etrafımda "Baba güzel olmuş muyum?" diye sorar durur. Güzelsin demem de
yetmez ona. " Harikasın prenses gibi olmuşsun" demeliyim. Dünyanın en
güzel kızı demeliyim. - İşte kadınlar bir ömür boyu bunu duymak
isterler. Ben elli yaşındaki karıma böyle davranıyorum. Ömrümüz olurda
seksen, doksan yıl da yaşarsak ben ona böyle davranmaya devam edeceğim.
Ona "bebeğim" diye hitap ediyorum çok hoşuna gidiyor. "Bebeğim bana bir
çay yapar mısın?" dediğimde çay yapmak için nasıl koşturduğunu
görmelisiniz. - Hiç kavga etmezmisiniz siz? - Kavga evliliğin
tadı tuzu. Arada biz de tartışırız. Küsüp barışmanın tadı ayrıdır.
Benim karım bir keçi kadar inatçıdır. Onunla barışmak içinuğraşmak ayrı
bir keyif verir bana. - Benim eşim çok ciddi kadındır. Hiç küçük kız havası yok onda. -
Küçük kızlar büyüdükleri zaman artık sevgi, ilgi istemeye utanırlar. En
ciddi yada en yaşlı kadının bile o küçük kız mutlaka vardır. Yeter ki
sen otatlı kızı sevindirmeyi, mutlu etmeyi bil. Ve o küçük kızı asla
aldatma. Yoksa bir daha sana güvenmez ve ne yaparsan yap hep
kuşkuylabakar. Küçük kızlar hem çabuk mutlu olurlar hemde çabuk
kırılırlar. Çok narindir onlar. Hoyrat elleri sevmezler. Yumuşak
dokunuşları severler. - Bu tavsiyeni deneyeceğim. Fakat her zaman
yapabilir miyim bilmiyorum.Bazen işlerim çok yoğun oluyor o zaman eve
çok yorgun gidiyorum. - Bu sadece bir bahane. O küçük kızı mutlu
etmek dünyanın en kolay işi. Çoğu zaman birkaç tatlı söz yeterli olur.
Sen o küçük kızı mutlu ettiğindekarşılığını fazlasıyla alırsın. Artık o
seni rahat ettirmek için elinden gelen gayreti gösterir. Karısı mutlu
olmayan erkek mutlu olamaz. Mutlu olmak isteyen erkek önce hayat
arkadaşını mutlu etmelidir. Düşünsene somurtkan, mutsuz, sürekli
söylenen biriyle yolculuğa çıksan ne kadarmutlu olabilirsin. - Haklısında bende bütün gün ailem için çalışıp yoruluyorum. -
Yine para, yine dış sebepler. Evet para önemli ve gerekli ama kadınlar
para için erkekleri sevmezler. Para geçici mutluluklar verir. Kadınlar
hediye almayı severler. Paran varsa hediye al tabi. Ama hediyeyle mutlu
olmasını bekleme. Hediyenin yanına sevgini katmazsan hediyenin bir
anlamı yoktur. Benim hiçbir zaman çok param olmadı. Günlük kazandım
günlük yedik. Bazen aç kaldığımız günler oldu. Hiçbir zaman karımın
kulaklarına altın küpe takamadım ama, her zaman aşk sözleri fısıldadım.
Hiçbir zaman boynuna pırlanta gerdanlık alamadım ama hepöpücüklerle
sevdim boynunu. Hiçbir zaman ona ipek elbiseler giydiremedim ama kendi
bedenimle ipek elbise gibi yumuşacık sardım bedenini ve mutlu ettim
onu. Adam ayağa kalktı. - Bana müsaade, artık gitmeliyim, karım
merak eder. Sende git evine küçük kızın gönlünü al, belki o küçük kız
şimdi evde ağlayıp duruyordur. - Bülent de ayağa kalktı. Kuvvetlice elini sıktı. -
Sizi tanıdığıma çok memnun oldum. Elini bıraktı koluna girdi. Yolun
karşısındaki pastaneyi gösterdi. - Hadi gel eşin için şuradan
çikolatalı pasta alalım, dedi.Pastayı aldılar. Adam hayatında ilk defa
karısına yaş pasta götürmenin mutluluğuyla, bin bir teşekkür ederek
evginin yolunu tuttu. Bülent de pastanenin yanındaki manavdan karısının
en sevdiği meyvelerden aldı. Evine geldiğinde karısı şişmiş gözlerle
mutfak masasında oturmuş suiçiyordu. Bülent hiç konuşmadan meyveleri
büyükçe bir tabağa döküp yıkadı., sonra eşinin önüne koydu. - Bunlar dünyanın en şanslı meyveleri, dedi.İnci hiç konuşmadı.- Sorsana "niye" diye. İnci kızgın kızgın: - Niye? Diye sordu. -
Çünkü dünyanın en güzel ve en tatlı kadının midesine gidecek, dedi
gayet ciddi bir ses tonuyla. İnci şaşırmıştı. Bir anda yüzünün
ifadesiyumuşamıştı. - Bunlar senin sevdiğin meyveler, senin için aldım. -
Hayret bir şey! Her zaman kendi sevdiğin meyveleri alırdın. Benim hangi
meyveleri sevdiğimi iyi hatırlamışsın. Aslında bu beklediğim istediğim
bir şeydi. "bak senin sevdiğin meyveleri aldım" Ama şimdi kıymeti yok.
Çünkü sana çok kırgınım, meyve alarak gönlümü alamazsın. - Özür
dilerim seni kırdığım için. Sonra Bülent yere diz çöktü.- Cezam neyse
razıyım. Ama bir tek şey istiyorum senden. Seni delice seven bu adamı
senden mahrum etme. Bülent yere çömelmiş, boynu bükük bir vaziyette çok
komik görünüyordu. İnci kıkır kıkır gülmeye başladı. - Affetmek o
kadar kolay değil. Bakalım hangi cezalara katlanabileceksin,
dedi.Bülent işte o zaman ona muzip muzip bakan eşinin içinde sakladığı
küçük kızı gördü. Bundan sonra her şey daha farklı olacak diye düşündü. ... |
|
|
|
|
|
|
|
sengul
Pırlanta Üye
Kayıt Tarihi: 11 Kas 2007
Konum: İSTANBUL
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 10127
|
Gönderim Zamanı: 01 Mar 2008 Saat 12:01 |
Yaşı kaç olursa olsun her kadının içinde hiç büyümeyen bir küçük kız vardır. O kızı ne kadar çok sever, ne kadar çok mutu edersen, o kadını da o kadar mutlu edersin. . Bir kadın, kocasının her şeyi olduğunu bildiğinde ancak mutlu olur ,
Yukarıda yazılanlara katılıyorum, çok doğru anlatılmış.AYŞE paylaşımın için teşekürler.
|
Kesinlikle çocuğuna “çocuk gibi” davranma.
Bu anneler olarak yaptığımız en büyük kabahat aslında.
Küçük olabilirler ama onlar da birey birey.
|
|
balamut
Katılımcı Üye
Kayıt Tarihi: 10 Oca 2008
Konum: Mersin
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 261
|
Gönderim Zamanı: 03 Mar 2008 Saat 09:40 |
yazı çok güzelde genel olarak türk aile yapısında bir terslik var erkekler eşlerinin herşeyi olduklarını bilirler ama kadınlar eşlerinin herşeyi ya değildirler ya da bunu genelde hissedemezler
|
|
|
oğuzkağan
Altın Üye
Kayıt Tarihi: 10 Oca 2008
Konum: Sinop
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 2960
|
Gönderim Zamanı: 03 Mar 2008 Saat 10:00 |
çok güzel bir yazı.paylaşımın için teşekkürler
|
|
Nilgün1
Elmas Üye
Kayıt Tarihi: 15 Kas 2007
Konum: İstanbul
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 6026
|
Gönderim Zamanı: 03 Mar 2008 Saat 13:27 |
bunu daha önce okumuştum ama tekrar okumak da keyif verdi, teşekkürler
|
|
hattat
Kıdemli Üye
Kayıt Tarihi: 04 Kas 2007
Konum: yanlız üye
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 1190
|
Gönderim Zamanı: 13 Haz 2008 Saat 00:45 |
bayıldım paylasımın icin cok tesekkürler
|
|
Ziyaretçi
Misafir
|
Gönderim Zamanı: 22 Eki 2008 Saat 16:13 |
|
|
didemkız
Üye
Kayıt Tarihi: 05 May 2008
Konum: İstanbul
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 137
|
Gönderim Zamanı: 22 Eki 2008 Saat 16:36 |
Çok güzel ve çok doğru bi yazı.Aynı şekilde erkeklerin içindede küçük bir çocuk vardır bence.
|
|