yavrum, yavrucuğum...
Cânım. Cananım. Sevdiceğim. Bi’tanem. Kuzu sarmam. Yârim. Yârenim. Yavrum. Yavrucuğum. Gözlerinde yittiğim. Yüzünde sevindiğim. Saçlarını özlediğim.
Kucağımda beklediğim. Sıcak, sımsıcak nefesini içtiğim. Kalbimde büyüttüğüm. Göz aydınlığım.
Biliyorum, söylemeye geç kaldım. Senin bana ne anlama geldiğini anlamakta aldandım. Sevdiğimi anlatmayı erteledim, hep sonraya bıraktım. Bak işte; sana konuşuyorum şimdi. Yavrucuğum, can pârem, biricik tesellim. Sana söyleyemedim ama sarıp sarmalama n cennetim oldu benim. İncecik sesin bütün baharların kuş cıvıltıları oldu bana. Yarım-yamalak sözlerin ötelerden bin seslenişti bana. “Babacımmm!” dediğinde alnıma yıldızlar değdi, omzuma gökler indi. Bakışın tâ ruhlar âleminde de özlendiğimin habercisi ydi bana. Kırık dökük hecelerin duyduğum en güzel şiirdi. Minicik parmakların avucumda, cennete çağıran melektin bana..
Cânım. Canımın içi. Kalbimin hiç bitmez sevinci. Ruhumun bayramı. Bi’tanem. Sevdiğim. Gözleri boncuğum. Yüzü cennetim. Saçları kara sevdam. Yürüyüşü hasretim. Dokunuşu serinliğim. Kokusu müjdem. Meleğim. Yavrum. Yavrum. Yavrum. Yavrucuğum.
Gözlerin kime bakar şimdi? Babacığını merak eder misin? Annene nazlanmak istemez misin? Koşup kucaklama k ister misin beni? Ellerimde ellerinin boşluğu büyüyor şimdi. Gözlerimde gözlerinin uçurumu derinleşiyor. Kokun çok uzakların hasreti şimdi. Sana dokunmuş bir rüzgâr gelip de kalbimi ferahlatır mı acep? Sana bakmış gözler bir gece gelip gözlerime değer mi? Bi’tanem, ne kadar çok ışık var âlemde ama gözlerimizi buluşturamıyorlar ki. Güzelim, ne kadar çok ses var yeryüzünde; ama dudaklarından hiç haber getirmiyo rlar ki. Bak, çiçekler açmak üzere yavrucuğum; senden bana, benden sana tozlar uçuşmuyor ki?
Yavrum, bi’tanem, canımın içi, ciğer parem, kalp sızım, ruh yoldaşım, elinin sıcağını özlediğim, seni bize veren Rabb’imiz, seni hiç yoktan verdi. Hatırlar mısın, bir zamanlar, ne ellerin vardı, ne gözlerin ne de yüzün. Biz yanında değilken, sana senden yakın oldu. Senin adını biz bilmezken, seni O andı. Biz senin varlığından bile haberli değilken, seni O var etti. Olmayan ellerinde n O tuttu. Gözlerinin olmadığını O gördü. Yüzüne gözlerini O koydu. Seni kimseler görmezken O gördü. Seni kimseler duymazken O duydu. Seni bize sevimli eyleyen yüzünü veren O oldu; yüzüne bizden önce baktı. Seni bizden önce sevdi. Ve elbette, seni bizden çok sevdi. Seni bize sevilesin diye verdi. Seni bize sevinesin diye verdi. Seni bize sevinelim diye verdi.
Bi’tanem, bizdendin ama bize ait değildin. Emanettin bize, iki gözüm, sadece emanet. Ödünç verilmiştin, sadece ödünç. Sadece yanımızdaydın, şimdilik beraberdi k, o kadar. Ama unuttuk, her şeyi unuttuğumuz gibi, senin de geldiğini ve gidebilec eğini unuttuk.
Kokusu cennetim, bakışı güneşim, dokunuşu baharım, sesi cihanım, evladım, seni çok sevdim. Çok sevdirild in bana. Kalbini kalbime ısındırana emanet ol. Kalbimi kalbine sevdirene emanet olasın. Değil mi ki, seni bana veren beni bana verendir. Beni de seni de birbirimi ze bağışlar elbet. Değil mi ki, seni benden alan seni bana verendir. Seni benim yanımda tutar elbet.
Yavrum, yavrucuğum, bi’tanem; biz ayrılmadık, hiç ayrı kalmadık. Sadece aramızdaki bahçe büyüdü. Sen öte kenarında ben beri kenarında; bahçede çiçeklerin tozarmasını bekliyoru m şimdi. Senin gibi gülsünler diye menekşelerin başını okşuyorum şimdi. sana kavuşacağim o günü bekliyorum şimdi...alıntıdır
…
|