0-6 Yaş çocuğunun psikolojisi-5
Bebekler bile psikolojik sorunlar yaşayabiliyor
Çocuk psikiyatristi Dr. Osman Sabuncuoğlu ile bebek depresyonunu konuştuk...
Bebek psikiyatrisi diye bir kavram ve uygulama bizde de var mı?
Anne-bebek psikiyatrisi 0-3 yaş arasındaki bir uygulama ve evet bizde de var. Çünkü bu dönemde de bebeklerin psikiyatrik sorunları olabiliyor. 0-3 yaş çok ilginç bir dönem, çünkü beyin gelişiminin devam ettiği bir dönem; özellikle ilk 2 yıl... İki yıldan sonra artık defter kapanıyor... (Zaten, beyin sürekli gelişmeye devam etse o da problem olurdu.) Aslında bebeğin beyin gelişimi anne karnında başlıyor... Ve beyin gelişimi 2 yaşına kadar devam ediyor. Örneğin; anne karnındayken de çok hareketliydi, derler... Bebeğin bir genetik özellikleri var ve bir de doğduktan sonra maruz kaldığı annelik uygulamaları var.
KIZ VE ERKEK ÇOCUK FARKI!
Annede depresyon varsa, bu anneden bebeğe geçebiliyor mu?
Anne depresyondaysa, bebekte de problemler başlıyor. Ve, bebek depresyonu diye tanımladığımız hadise baş gösteriyor. Bebek depresyonu, anne yoksunluğu şeklinde olabilir ya da annenin bebeğini ihmal etmesi şeklinde olabilir. Genel bir kuralı olmasa da, daha çok kız çocuklarda duygusal problemler (hırçınlık, ağlama, anksiyete), erkek çocuklarda da gelişim problemleri (ilişki kuramama, konuşmanın gelişmemesi) şeklinde sorunlar kendini gösteriyor. O nedenle, annede doğumdan sonra depresyon söz konusu olduğunda hem kendi sağlığı, hem de bebeğinin sağlığı için yardım alması çok önemli.
Depresyonu olan bir bebek hangi belirtileri gösterir?
Doğal bir gelişim sürecinde bebeğin dış dünyaya ilgisi vardır. İnsanlar, nesneler, oyuncaklar sağlıklı bir bebeğin ilgisini çeker ve bebeğin gelişimi süreklilik arz eder. Bebekteki gelişimin kesintiye uğraması, merakının azalması ya da kopması, kendi kabuğuna çekilmesi depresyon belirtileridir. Fakat yetişkinlerdeki depresyon belirtileri gibi, bebeklerde yemek ve uyku düzeninin bozulması gibi özellikler görmeyebiliriz. Görmeyince de, “Bizim çocuk yiyor, içiyor, uyuyor, bir şeyi yok” deyip yanılgıya düşmemek gerek. Bebek depresyondaysa; beklenilen, olağan gelişim gerçekleşmez. Merak, araştırma, ilişki kurma becerileri geri kalmaya başlar. O zaman da bebek depresyonundan şüphelenmek gerekir. Sonuçta; bebeğin gelişimi geri kalıyorsa, aynı zamanda nedensiz hırçınlık, mutsuz görünüm, ağladığında yatıştırılamama gibi özellikler söz konusuysa, ebeveynlerin uyanık olması ve bebek için yardım alması gerekir.
Bebeğe depresyon teşhisi koyduğunuzda nasıl bir çalışma yapıyorsunuz?
Öncelikle, doğumdan gelen fiziksel bir handikapımız var mı, diye bakıyoruz. Öyle bir durum yoksa, başarılı bir hamilelik ve doğum söz konusuysa; çocuğun gelişiminin, duygusal tepkilerinin ve oyunla arasının nasıl olduğuna bakıyoruz. Ayrıca, anne ve babanın duygusal durumunu ve aile ortamını araştırıyoruz. Sonuç olarak da, karşımıza çıkan tabloyu değerlendiriyoruz. Anne ve babanın eğitilmesi, anne ve babada duygusal bir problem (depresyon vb.) varsa bunun tedavi yoluna gidilmesi, çocuk bakımıyla ilgili yanlışlar yapılıyorsa bunların düzeltilmesi ve anne bebek ilişkisinin yoluna koyulması şeklinde çok yönlü bir çalışma yürütüyoruz.
Anne düzelince bebek de düzeliyor mu?
Zaten anne yardım aldığını ve ilişkilerinin düzeldiğini hissettiğinde, annelik pratiğinde gelişme sağladığında bebeğin de daha sağlıklı bir sürece girdiğini gözlemliyoruz.
Mucize beklememek ama erken müdahale ve anneye yardım etmek, anneye yardım edildiğini hissettirmek çok önemli. Anne kendini yalnız ve çaresiz hissetmemeli... Ve anne-baba depresyon konusunda uyanık olmalı... Aileler de anne ve babayı destekleyici davranışlar içinde olmalı. Pek çok çocuk için zaten büyükanne ve dedelerin varlığı çok önemli ve olumludur.
Türkiye’de çalışan anne mağdur!
Aslolan çocuğa annenin bakmasıdır. Ama, şartlar gereği büyükanneler de çok büyük özveri gösteriyorlar. Olması gereken, doğum izinlerinin annenin ve babanın desteklendiği bir özelliğe kavuşmasıdır. Türkiye’de çalışan anne, mağdur durumda ve çalışanın çocuk yapması bir suç gibi cezalandırılıyor. Üstelik, bir bebeğin nasıl olması gerektiğine dair bir fikrimiz yoktur. Dolayısıyla, çocukta bir sorun olduğunda, aile ya da bakıcı bunu farketmez. Çocuk 2 yaşına gelmiş konuşmuyor, ilişki kurmuyor ama bu durum şüphe uyandırmıyor. Bu da bebeğin gelişimini daha da geciktiriyor. O yüzden de, bebeğin kendisini önemseyen, onunla ilişki kurmaya çalışan, ona karşılık veren biri tarafından bakılması çok önemli. Sonuçta, bebeği ne kadar iyi aynalayan bir anne varsa, bir bakıcı varsa, çocuğun beyni o kadar iyi gelişiyor o kadar mutlu ve sağlıklı bir birey yetişiyor.
Çocuklar mı inatçı, yoksa sorun ailelerden mi kaynaklanıyor?
ÇocuĞun çok inatçı olması durumu, bizim olayı öyle algılamamızdan olabilir. Hele depresyonda bir anne ya da baba, çocuğun davranışlarını (örneğin yürümeye başlamasıyla ortaya çıkan olağan araştırmalarını) daha fazla inat kabul etme eğiliminde olabilir. Çocuğun hayır diyebilmesi gelişimi için son derece önemlidir. Her konu gibi bunun da bir ortası var; çocuğun ne çok uslu olması her şeye evet demesi beklenmeli (çünkü o zamun annenin bir uzantısı gibi oluyor), ne de her şeye hayır demesi beklenmeli (çünkü her şeyi reddetmesi de bir problem). Çocuğun yeri geldiğinde anne ve babaya hayır demesi gereklidir.
Çünkü bu, ‘Ben ayrı bir bireyim, benim de görüşüm var, her şeye evet diyecek değilim’ demek. Bu, çocuk açısından olumlu bir davranış tarzıdır. Fakat çocuğun gereksiz tutturmaları, ikna olmaması, bunların nedenlerini araştırmak gerekir, çünkü bir soruna işaret edebilir.
Hülya Yıldırım-hulya.yildirim@aksam.com.tr