Yazar |
Konu Arama Konu Seçenekleri
|
zelos
Altın Üye
Kayıt Tarihi: 23 Kas 2007
Konum: her yerde
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 4172
|
Gönderim Zamanı: 16 Oca 2009 Saat 13:19 |
13.hafta da bebek
Bebeğiniz nasıl büyüyor ?
Göbeğiniz çok yakında yeni bir yaşamı çevrenize müjdeleyeceğiniz kadar büyüyecek, ancak o şu anda hala çok minik. Gerçekte onun boyu neredeyse yedi santim civarında; ki bu irice bir karidesle eşdeğer bir büyüklük olmalı. Ağırlığı ise neredeyse 30 gram. Bu küçük ebatlarına karşın, ‘tamamen donanımlı’ bebeğiniz, karnınızın içinde. O, şu anda birkaç hafta öncesine kıyasla daha şekilli, ölçekli, gözle görülür bir vaziyette. Kafası ise tüm bedeninin üçte biri büyüklüğüne ulaştı. Onun minik, kendine özgü parmak izleri de yerli yerini bulmuş görünüyor. Böbrekleri ve boşaltım sistemi işleyen bebeğiniz, artık içinde yüzdüğü amniyotik sıvıya da ihtiyacını giderir vaziyette. Hamileliğinizin ikinci ayına başladığınızda, bir çok bebek gibi onun da kritik büyüme süreci nihayete ermiş olacak. Ve sizin düşük yapma korkunuz da, kendiliğinden azalmış olacak.
Hayatınız nasıl değişiyor ? Kutlama zamanı! Zira bu hafta, hamileliğinizde ilk üç ayınızın sonuna giriyorsunuz. Haftaya, ikinci üç ayınızın içinde olacaksınız. Bu, iki yönden harika bir haber aslında: Birincisi, düşük yapma ihtimaliniz dramatik şekilde azaldı. İkincisi, erken hamilelik belirtilerini – kusma ve karın ağrısı vb - gören kadınların bir çoğunun bu şikayetleri azalmakta. Ancak sabah çıkarmalarının yerini bu kez iğrenme duygusu da alabilir. Evet, doğumunuza daha aylar var. Ancak göğüsleriniz şimdiden ‘colostrum’, yani bebeğinizin doğumu takiben birkaç gün mutlaka ihtiyacı olan, memenizden sütten hemen önce gelecek besin sıvısını üretmeye başladı. Ayrıca birçok çift de ikinci üç ayda, libidolarındaki bariz artış ile iğrenme duygularının azlığından ve enerjilerini geri kazandığından söz ediyor.
İki kişi için yemek yemek üzerine üç soru S1: Her gün en çok kaç kalorilik besin tüketeyim ? Hamileliğiniz sürecinde sadece 300 kalori veya biraz fazlasına karşılık gelen besin tüketiminiz uygundur. Bu, iki buçuk fincan düşük yağlı süte veya bir ton balıklı sandviçe eşdeğer bir orandır. Bu bakımdan edindiğiniz kalorileri bir yere not düşün: Uyduruk yiyecekler yerine, bir bardak portakal suyu veya tamamen buğdaydan yapılma bir tostu tercih de edebilirsiniz. Ancak yine de bu tür ‘abur cubur’ları kendinize tamamen yasaklamayın. Her akşam bir piliç çevirmeyi midenize indirmediğiniz sürece, günlük egzersizinizi de yaptığınız müddetçe kilo almanızda bir sakınca olmayacaktır. Bu fazla kalorileri o kadar da kızgınlık nedeni yapmak gerekmez. S2: Şu sırada en önemli besinler neler olabilir ? Bilhassa protein, demir ve kalsiyum, sizin ve bebeğinizin sağlıklı büyümesini ve gelişimini hızlandırıcı başlıca üç elemandır. Protein : Günlük 70 gramlık bir limiti kendinize hedefleyin. Yağsız etler, yumurta ve çiftlik ürünleri, fındık fıstık veya tofu gibi soya ürünleri, iyi kaynaklar olabilir. Günde üç servis, bu hedefe ulaşmanız için yardımcı olabilir. Bu anlamda balık da iyi bir protein kaynağıdır ancak içeriği ile ilgili kaygılardan ötürü ne kadar ve ne şekilde tüketeceğiniz hususunda dikkatli olmalısınız. ) Demir: Her gün için 27 gramlık demir ihtiyacınızı almak, demir eksikliğinden kaynaklanan, hamile kadınlar arasında sık rastlanan bir rahatsızlık olan anemi hastalığına birebirdir. Hayvansal gıdalarda bulunan ve bütün demir olarak tarif edilen bu madde, ‘bütün olmayan’ demiri taşıyan bitkisel gıdalardan ziyade bedeninizde çok daha kolayca hazmedilir. Bunun en iyi kaynağı nedir peki ? Yağsız, kırmızı et tabii ki. Eğer bir vejeteryansanız ve et çiğneyip sindiremiyorsanız, birtakım sebzelerden de demir maddesini elde etmeniz mümkün olabilir; örneğin ıspanak ve mercimek gibi baklagiller buna dahildir. Bu ürünlerden gereken demir ihtiyacınızı çekinmeden edinebilirsiniz; buna karşılık tıbbi destekçiniz de size demir desteği önerebilir. (Küçük bir ipucu: C vitamini, bütün olmayan demirin hazmını kolaylaştırır. Bu nedenle C vitamini olan, turunçgiller, çilekler ve tatlı biber gibi yiyecekleri tercih edin. Aynı zamanda et içermeyen, ancak demirde zengin yiyecekleri tüketebilir; gereken hallerde dengeyi C vitaminli içeceklerle de sağlayabilirsiniz. Kalsiyum: Günde dört porsiyondan oluşan çiftlik ürünleri servisi, size 1000 miligramlık kalsiyum kazandırır. Bu oran, 18 yaşının üzerindeyseniz 1300 miligrama değin ulaşabilir de. Bu anlamda bebeğinizin diş ve kemik gelişimi için kalsiyum formasyonuna ihtiyacı olacaktır. Eğer bu besini yeterince alamazsanız, ihtiyacı olan kalsiyum bebeğinizin kendisi tarafından sizdeki kalsiyum kaynakları olan kemiklerinizden sağlanmaya çalışılacak ve bu sizin kemik sağlığınızı son derece riskli bir şekilde etkileyebilecektir. S3: Doğum öncesi ilaçlarını zaten alan biri olarak, beslenmeme niye dikkat edeyim ki ? Tabii ki edin! Doğum öncesi vitamin desteğinizin yanı sıra, sağlıklı beslenme rutininizi de bozmamaya özen gösterin. Çünkü vitamin, normal besinin yerini alamaz. Örneğin yaşamınızın bu bölümünde alacağınız doğum öncesi vitaminler dahi, şu anda ihtiyacınız olan asıl kalsiyumu karşılayacak içerikten yoksundur. Bir diğer taraftan, çeşitli taze meyveler ve lifli sebzeleri tüketiyor olmanız, hazım sıkıntılarınızı aşmanız ve rutin bir hamilelik sorunu olan kabızlığı yenmenizde büyük etki sağlayacaktır. Gerçekte, eğer dengeli bir beslenme çizgisi olan sağlıklı bir kadın iseniz ve herhangi bir risk faktörünüz de yoksa, kimi uzmanlar bu koşullar altında yine de birden çok vitamin içeren desteği ve mineral katkılı tüketimleri size ısrarla önermiyor olabilir.
Ancak yine de üzerinde anlaştıkları bir unsur da vardır ki, o da birleşme öncesinde ve ilk üç ay içinde folik asit desteğini almış olmanızdır. Ayrıca ilk üç ay içinde bir çok insan şunu da düşünür ki, bu desteği ikinci ve üçüncü üç ayda almak da demir katkısı edinmeniz için çok faydalıdır. * Sağlık hizmeti sunan birçok uzman, bu bakımdan, gerekli vitamin desteğini almanızı hamile kalmadan birkaç ay öncesine denk getirmenizi ısrarla önermekteler. Bu haftanın aktivitesi : Anne babalıkla ilgili bakış açınızı, eşinizle paylaşın. Yaptığınız konuşmayı sürdürebilmek için, şu yaratıcı yazım egzersizini uygulamayı deneyin: Her biriniz, kâğıda “Benim annem hiçbir zaman...” ve “Benim annem her zaman...” diye başlayan cümleler yazsın. Bunu yaptığınız vakit, neler yazmış olduğunuzu birbirinizle paylaşarak hakkında konuşun. Bu konuşmalar sırasında karşılıklı değer yargılarınızın neler olduğuna ve çocuğunuzu büyütürken hangi kararları ortaklaşa alacağınıza yön tayin edin.
(alıntı)
|
|
 |
zelos
Altın Üye
Kayıt Tarihi: 23 Kas 2007
Konum: her yerde
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 4172
|
Gönderim Zamanı: 16 Oca 2009 Saat 13:20 |
14.hafta da bebek Bebeğiniz nasıl büyüyor ?
Tepeden tırnağa, bebeğiniz artık 8 santimi çoktan aşmış da, 10 santime ulaşmış bulunuyor. Şu anda bir limon büyüklüğünde olan bebeğinizin ağırlığı, 50 gram dolayında. Bedeni, başından daha hızla gelişen bebeğiniz, artık daha iyi seçilebilen boynu üzerindeki başı ile seçilebiliyor. Bu haftanın sonuna doğru, bebeğinizin kolları daha da uzayacak ve beden oranlarıyla dengelenmiş olacak.
(Buna karşın bacakları da biraz daha uzamaya devam edecek.) Tam da bu süreçte aşırı güzellikteki, lanugo adındaki düşey, minik tüyler bedenini sarmalamaya başlayacak. Ciğeri giderek gizlenme yolundaki bebeğiniz, bu haliyle ne kadar sağlıklı büyüdüğünü de size gösterecek; bu sırada dalağı da oluşumunu sürdürecek ve bebeğiniz için ona gereken kan hücrelerini inşa edecek. Öte yandan bebeğiniz ayrıca içinde yer aldığı amniyotik sıvı münasebetiyle, idrar üretim ve boşaltımını bu sıvı içinde, doğuma değin yaşıyor olacak. Tüm bunlar yaşanırken siz, hala bebeğinizin hareketlerini güçlükle takip ediyor olabileceksiniz, ancak onun birbuçuk santim üzerindeki elleri ve ayakları, daha esnek ve aktif hale gelecek. Beynindeki ritmler nedeniyle, yüzünün minik kasları, bebeğinizin gözlerini kısmasına, kaşlarını çatmasına ve hatta yüzünü buruşturmasına olanak tanıyabilecek. Hatta bebeğiniz şu aşamada parmağını yakalayarak emmeye bile başlayabilecek.
Hayatınız nasıl değişiyor ? Hamileliğin getirdiği rahatsızlıklar giderek azalırken (meme duyarlığı, baş dönmesi ve mide bulantısı), hayatınızın yeni döneminde yeniden enerji ve konfora doğru adım atabilirsiniz. Bu sırada bedeniniz de değişmeye başlayacak. Her ne kadar rahim başınız kasık kemiğinizin biraz üzerine rastlasa da, bu yükselti süreci karnınızın biraz daha dışarı dönük olmasına yol açabilir. Bu ‘şişkinliğin’ belirmeye başlaması, hamilelikte önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle siz ve eşiniz, yoldaki bebeğinizi artık zor da olsa gözlerinizle fark edebilir haldesiniz. Bize kalırsa bu zamanı plan yapmak yerine, keyfi ve güzelliğini yaşayarak bebeğinizi düşlemeye ayırmanız daha güzel olacaktır. Gerçi şu sıralarda ve sonrası için de endişe etmek son derece normaldir; ancak bu durumda siz yine de ufak gevşeme solukları alıp verebilirsiniz de; zira ilk üç aylık kritik dönemi ve düşük riskini artık geride bırakmış vaziyettesiniz. Artık kendinize bakım zamanı ayırmanın vakti. Artık, önünüzdeki döneme en işi şekilde hazırlandığınızı bilerek, sevinçle adım atmanın da tam zamanı.
Karar rehberi: Bebeğinizin cinsiyetini öğrenebilir misiniz ? Kız mı? Erkek mi? Yoksa, büyük bir sürpriz mi ? Yaptığımız araştırmaya bakılırsa, anne baba adaylarının yüzde 64’ü, bebeklerinin cinsiyetini önceden bilmeye çalışırken, geri kalanı o anı beklemeyi tercih etmektedir. Bu konuda görüş bildiren annelerin açıklaması basittir: Biz, her durumda ‘Bir kız!’ veya ‘Bir Erkek!’ diye bebeğimizi karşılayacak olduğumuzu, o beş aylık iken de zaten yaşayacağımızı biliyorduk. Bu yüzden beklemek istemedik.” Öte yandan bir diğer anne baba ise, bebeğin cinsiyetini önceden bilmenin, bir yılbaşı hediyesinin yılbaşından çok önce açılmasına benzetmekte. Bu koşullar altında, aslında her iki görüşün de kendine göre zayıf ve güçlü yönleri olduğu ortada; yalnız size son bir uyarı: Eğer bebeğinizin cinsiyetini bir sır olarak kendi aranızda tutmaya niyetiniz var ise, bunu ultrasonografinizden sorumlu tıp uzmanlarından uzakta yapmaya bakın. Yoksa ileriki testler sırasında başkalarının duyabileceği beklenmedik bilgilerin sızdırılması işten bile olmaz.
Bebeğinizin cinsiyetini önceden bilmek size ne kazandırır ?
Bebek kıyafetleri üzerine önceden ve kolay tercih yapabilirsiniz. Olası bebek isimlerinizi şimdiden eleyebilirsiniz. Bir çok anne adayı, bebeğin cinsini önceden biliyor olmalarının, onları gözlerinin önünde daha çabuk ve kolay canlandırabilmelerine neden olduğunu söylemektedir. Eğer varsa, ilk çocuğunuzu doğacak olan bebekle ilgili daha kolay hazırlarsınız.
Cinsiyetini öğrenmemek size ne kazandırır?
Siz, partneriniz ve aileniz, doğum gününde inanılmaz bir sürpriz duygusu içinde olabilirsiniz. Bebeğin kız mı, yoksa erkek mi olduğu yönündeki merakınız, doğum anına kadar sizi yalnız bırakmayarak doğuma daha güçlü hazırlanmanıza yol açar. Bu şekilde davranarak kuşaklar boyu yaşanmış bir alışkanlığı sürdürebilirsiniz. İşi şansa bırakmayıp, hatasız olarak ‘ne elde etmişseniz, onu alırsınız!’ Bu anlamda, her tür bebek eşyasının hangi cinse özgü üretildiğini anlaşılır kılan etiketleri son ana kadar saklamanızı, en azından bebeği kendi gözlerinizle görerek cinsiyetini anlayıncaya değin size öneririz. Yapılan bir diğer araştırma da bunu doğruluyor: Ultrasonografi, bebeğin cinsiyet tahmininde yüzde 20’ye ulaşan bir yanılma payını da beraberinde getiriyor.
Bu haftanın aktivitesi İyi bir arkadaşınızla birlikte son bir ‘Heyoo!’ için İşin aslı, anneliğin günlük ve sosyal ilişkilerinizi türlü yönlerden etkileyebilecek bir yaşam deneyimi olduğu. Ayrıca bir çok yeni anne de, arkadaşlarıyla ilişkilerinin ajandalarının öncelik sıralamalarında giderek aşağı yöneldiğinde hemfikir. Bu bağları güçlendirebilmek, birbirinize göstereceğiniz misafirperverlik ve yardımseverlikle orantılı. Birlikte geçirebileceğiniz rahat bir haftasonu bunun için ideal olabilir; ama eğer bu mümkün değilse, bütün gün sürebilecek bir alışveriş, yeme içme, dedikodu veya çamaşır katlama eylemi bile, sizi bir arada tutmayı başarabilecek ve hoş saatler geçirtecektir, emin olun.
|
|
 |
zelos
Altın Üye
Kayıt Tarihi: 23 Kas 2007
Konum: her yerde
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 4172
|
Gönderim Zamanı: 16 Oca 2009 Saat 13:25 |
15.hafta da bebek
Bebeğiniz nasıl büyüyor ?
Yaklaşık 10 cm’lik boyu ile, bebeğiniz tepeden tırnağa 70 gramlık ağırlığa yaklaştı. Bebeğinizin amniyotik sıvı içerisinde ciddi bir meşguliyeti var: Nefe alıp veriyor. Ciğerlerindeki hava keselerinin gelişimi için gerekli bir şey bu. Artık ayakları kollarından daha hızla büyüyen bebeğiniz, kolları ve eklemlerini de tamamen hareket ettirebiliyor. Bu, bebeğinizin ellerinin de daha fonksiyonel olması demek. Öte yandan bebeğinizin ter bezleri de belirmeye başladı. Bu anlamda bebeğinizin gözkapakları kapalı bulunsa bile, ışığı hissedebiliyor. Eğer göbeğinize doğru bir ışık yansıtacak olursanız, bebeğinizin bu ışıktan kaçınmaya başlayacağını hissetmeniz işten bile olmayacaktır. Şu aşamada bebeğinizin tadacak pek fazla bir şeyi olmayacak bile olsa, tat alma kökleri de oluşmaya yüz tutmuş durumda. Ve eğer bu koşullar altında ultrasonografiye girecek olursanız, belki de bebeğinizin kız mı yoksa erkek mi olduğunu da anlayabilecek hale geleceksiniz. (Bu anlamda söz konusu sonucun bir gizem olarak kalmasından da rahatsız olmanıza gerek yoktur. Cinsiyetin anlaşılması, genellikle bebeğin karnınız içinde aldığı pozisyon sırasında ultrason cihazına verdiği görüntünün olanaklılığı ile ilgilidir. Bu bakımdan bebeğiniz karın içinde kıvrılmış veya dönmüş de bulunabilir. Bu da sizi doğal olarak iyice meraklandıracaktır.)
Hayatınız nasıl değişiyor ? Şimdiden 2 kilo 250 gram kadar aldığınızı söylemekle bu değişimi anlatmaya başlayabiliriz: Tabii bunun biraz fazlası veya azı da söz konusu olabilir. Bunun için canınızı sıkmayın. Her kadın farklı ölçeklerde kilo alır. Kendinizi hamileliğin verdiği hareketlilik içinde iyi hissettiğiniz esnada, gerek şu an, gerekse bundan sonra beklenmedik belirtiler nedeniyle sürprizli durumlar da yaşayabilirsiniz. Örneğin burnunuz gereğinden fazla dolmaya başladıysa, bunu bile hamileliğinize yorabilirsiniz. Bunun sebebi, artan östrojen hormonunun mukus zarlarınıza yaptığı etki ve artan salgı olacaktır. Bu anlamda kan oranınızda da bir artış mevzu bahis olacaktır ki, bu durum kan damarlarınızın genişlemesine sebebiyet verir; buna burnunuzdakiler de dahildir. (Bu nedenle birtakım burun kanamalarınız da olabilecektir.) Öte yandan hamileliğin bağışıklık sisteminize getirdiği değişimler nedeniyle, bünyeniz kimi enfeksiyonlara daha duyarlı hale gelebilir. Bu yüzden alerji veya soğuk algınlıkları yaşamanız söz konusu olabilir. Her durumda, sizi rahatsız edici koşullardan uzaklaşabilirsiniz. Bu söylediğimiz durumlara sigara dumanı, aerosoller ve alkol de dahildir. Bu anlamda nefes yollarınızı açmak için geceleri nemlendirici veya buharlaştırıcı kullanabilirsiniz, ya da birkaç farklı şekilde meyva suyu tüketebilirsiniz. Öte yandan saat başı kullanım için üretilmiş tuz damlaları veya burun için tuz spreylerine başvurabilirsiniz. (Eğer gerçekten zor durumdaysanız, doktorunuz veya bakıcınıza yoğun tedavi gerekip gerekmediğini sorabilirsiniz.)
Bu günlerde siz veya eşiniz biraz stresli olacaksınız; bunun için endişe etmeyin. Birçok hamile kadın, bu günlerde bebeğinin sağlığı ve ona uygun birer ebeveyn olabilmek için endişe eder. Ancak en aza indirgenmiş fiziksel rahatsızlık ve yenilenmiş enerji ile, bu üç aylık dönemin de bir çok kadın için ne kadar güzel geçtiği bilinir; siz de tadını çıkarın!
Hamilelik Sırasındaki enfeksiyonlar hakkında üç soru
S1 : Hamilelik sırasındaki enfeksiyonların en yaygın olanı hangisidir ? UTI: UTI olarak bilinen idrar yolu enfeksiyonu, hamilelik sırasında yaşanan en bilinen bakteriyel enfeksiyondur. Tipik şekilde, makattan giriş yapan bakteri ‘uretha’ya ulaşarak idrar torbası ya da karın dediğimiz noktaya doğru ilerler. Burada üreyen bakteri, çok bilinen bir idrar yolu enfeksiyonu olan ‘sistit’e yol açar. Bu koşullarda progesteron hormonunda yaşadığınız artışı bu durumdan sorumlu tutmamız olasıdır; zira artan hormonlar sizin idrar yollarınızı da kesenizi de rahatlatır ve idrarın iç sisteminizde daha fazla kalmasına müsaade ederek bakterilerin büyümesine zemin hazırlar. Sistit hastalığının belirtileri arasında acı, rahatsızlık ve idrar boşaltımı sırasında yanma hissi ile kalça kemiğinde huzursuz bir his ile kalça ağrısı gelir. Bu anlamda idrarınız da bulanıklaşmış ve kokusu ağırlaşmış olabilir. Bu koşullar altında daha sık tuvalete de çıkma ihtiyacınız söz konusu olabilir. Öte yandan bakteri idrar sisteminizde üreyebilir ve bunu hiçbir belirti göstermeksizin de pekala yapabilir. Bu yüzden ortada hiçbir belirti yokken bile tıbbi bakıcınızın idrar örneği almasına şaşırmamanız gerekir.
Bacterial vaginosis (BV): Bu genital bölge enfeksiyonu, vajinanız üzerinde küçük sayılar halinde yaşayan bakterilerden kaynaklanabilir. Bu sırada BV hastalığının belirtileri de alenen görülmeyebilir. Eğer bu belirtileri yaşayacak olursanız da, balık kokusunu andırır bir koku eşliğinde, kadınlık organınızda hafif, sütbeyaz veya griye kaçar bir akıntıya da rastlayabilirsiniz. (Bilindiği gibi bu akıntı genellikle seksten sonra ortaya çıkar.) Öte yandan vajinanız üzerinde, dış dudaklarda hafif bir rahatsızlık veya kaşıntı duygusu da söz konusu olabilir. Yine de kadınların yarısına yakını, hamileliği esnasında BV rahatsızlığına yakalanmaz.
Mayasal enfeksiyonlar: Bu yaygın enfeksiyon türü genellikle hamilelik sırasında vajinada görülmektedir. Bu rahatsızlık, Candida ailesinden gelen ve mikroskopik ebatlarda olan bir ‘fungi’den gelir. Bu minik böcekçik türüne neredeyse üç kadından birinde rastlanır. Ve yalnızca öteki mikroorganizmaları tehdit eder büyüklüğe ulaştığında bir problem teşkil edebilir. Hamileliğiniz sırasında artan östrojen oranı, vajinanızın daha fazla glikojen üretmesine yol açar. Bu da daha fazla mayanın bu bölgede birikmesi anlamına gelir. (Bazı bilim adamları artan östrojen hormonunun maya artışına kendiliğinden yol açtığını belirtirler. Bu yolla maya, daha hızlı büyüyerek vajina duvarlarına daha fazla tutunur.)
S2: Bu enfeksiyonların bebeğime zarar riski ne kadardır ? BV hastalığının, erken doğum riskini artırdığı ve bebeğinizi çevreleyen amniyotik zarı yırtabildiği bilinmektedir. Eğer erken doğum riski ile karşı karşıya iseniz, bakıcınız enfeksiyonu tıbbi analiz yolu ile gözlem altına alacak ve eğer enfeksiyonla ilgili testler pozitif (olumsuz) çıkarsa sizi antibiyotikle tedavi edebilecektir. Ancak bu hastalıkla ilgili herhangi bir risk söz konusu değilse, o zaman herhangi bir tahlile de gerek duyulmayabilir. Eğer bir UTI rahatsızlığını tedavi etmeniz söz konusu ise, her şey yoluna girecektir. Tedavi edilmeyen bir UTI rahatsızlığı, beraberinde böbrek enfeksiyonu getirebilir ve bu, erken doğum anlamında sizi ciddi şekilde rahatsızlandırabilir. Eğer bu enfeksiyonu kapmamış (ve belirtilerini dahi henüz görmemiş) iseniz, tıbbi bakıcınız hamileliğiniz süresince almanızda sakınca bulunmayan antibiyotik tedavisine başlayabilir. Bu anlamda, antibiyotikler ilk birkaç günde hastalık belirtilerini iyileşme yönünde ‘artırabilir’ görünse de, antibiyotiği hemen kesmemek, bakterinin tamamını yok etmek pahasına hayati önem arzetmektedir. Öte yandan bir maya enfeksiyonu, bebeğinize zarar getirmez. Eğer doğum sırasında bir enfeksiyon kapmış iseniz, doğum kanalı vasıtasıyla yenidoğanınızın bu hastalığı kapması için küçük de olsa bir olasılık vardır. Maya enfeksiyonları bu anlamda ‘thrush’ diye tarif edilir. ‘Thrush’, bebeğin ağzında küçük kabartılar şeklinde de görülebilir. Bu rahatsızlık ciddi olmamakla birlikte, kolayca da tedavi edilebilir.
S3. Bu hastalıklardan nasıl korunurum ?
Pamuklu ve hava geçirgen iç giyimi tercih edin. Dar külot veya body giymeyin. Genital bölgenizin daha fazla hava alabilmesi için külotsuz uyuyun. Uzun süreli banyo ve köpük sefalarından kaçının. Bornozla uzun süre kalmayın. Parfümlü sabunlardan kaçının, parfümlü çamaşır deterjanlarına dikkat edin, kadınlara yönelik hijyen spreyleri konusunda uyanık olun ve asla duş almayın. Daima önden, arkaya doğru temizlenin. Günde en az sekiz bardak su tüketin. Karadut suyunu tercih edin. Bu karın bölgenizde yeni bakterilerin ortaya çıkmasına engel olacaktır. Acele idrar ihtiyacınızı gözardı etmeyin. Tuvaletinizi yaptığınız esnada öne eğilin ve mesanenizi tamamen boşalttığınızdan emin olun, bedeninizi bu yönde kullanmaya ve idrar kesenizi boşaltmaya çalışın.
Bu haftanın aktivitesi Bebeğinizle konuşun . Bu, birbirinize bağlanma sürecini yaşamak adına harika bir yoldur. Eğer bebeğinizle aktüel bir görüşme size aşırı kaçıyorsa, ona yaptıklarınızı da anlatabilirsiniz. Bir kitap, dergi veya gazete okuyabilir, hatta bebeğinize sırlarınızı bile aktarabilirsiniz. Bu, bebeğinizin doğumundan sonrası için harika bir tecrübe olacaktır. Bebeklerle anne karnında konuşmak, dil yetenekleri için en iyi yoldur.
|
|
 |
zelos
Altın Üye
Kayıt Tarihi: 23 Kas 2007
Konum: her yerde
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 4172
|
Gönderim Zamanı: 16 Oca 2009 Saat 13:29 |
16.hafta da bebek
Bebeğiniz nasıl büyüyor ?
Tepeden tırnağa 12 santim ve yaklaşık 100 gramlık ağırlığıyla bebeğiniz artık neredeyse bir avokado büyüklüğüne erişti. Önümüzdeki üç hafta boyunca, o inanılmaz bir büyüme süreci yaşayacak. Ağırlığı iki katına erişecek ve boyuna santimler eklenecek. Artık kolları daha da gelişmiş durumda olan bebeğiniz, olduğundan daha gelişkin kafasıyla da dikkat çekiyor. Gözleri kafasında eskisinden daha öne doğru çıkan bebeğinizin kulakları da, olmaları gereken yere eriştiler. Artık onun gelişkin kimi beden sistemleri de çalışır durumda; buna onun dolaşım sistemi ve boşaltım sistemi de dahil. Öte yandan bebeğin her seferinde tüm bedenini defalarca kat eden günlük kan dolaşım miktarı da çeyrek galonluk seviyeye geldi. Hamileliğiniz sonunda bu oran dört katını aşacak. Öte yandan bebeğinizin kafa derisi de biçimlenmeye başladı. Ancak saçları henüz seçilir durumda değil. Kapalı olmakla birlikte, bebeğinizin gözleri de yavaşça hareketlenmeye başladı. Yine, tırnakları çıkmaya başladı.
Hayatınız nasıl değişiyor ? İnsanlar size ne kadar güzelleştiğinizi söylüyorlar mı ? Hamileliğin verdiği bu yüz aydınlığı gerçekte yüzünüze gelen ve artan kanın verdiği bir etki. Bu durumdan daha fazla keyif alabilirsiniz. Zira hormonlarınız artık daha sabit hale geldi ve eski bulantılarınız da hafiflemiş görünüyor. Ayrıca son zamanlarda, bebeğinize herhangi bir şey olacağına dair eskisinden daha az sinirli ve endişeli hale geldiniz. Bunda, düşük yapma ihtimalinizin dramatik olarak düşmesinin de büyük payı var. Zira düşük yapma riski, özellikle 14. hafta ertesinde gözle görünür oranda düşmektedir. Bu yüzden iyi görünmek ve hissetmektesiniz. Pek yakında hamileliğinizin belki de en güzel anlarından birini yaşıyor olacaksınız: Bebeğiniz hareket etmeye başlayacak. Kimi anne adayı bu anı 16. Haftadan önce yaşadığını da söylese, bir çok anne adayı bu durumu en aşağı 18. hafta veya ötesinde hissetmeye başlayacaktır. Eğer bu sizin ilk bebeğiniz ise, lütfen bu konuda aşırı endişeye kapılmayın. Bebeğinizin hareketlerini 20 haftadan evvel hissetmeyeceksiniz. Bu anlamda en erken hareketlenmeler size küçük gaz kabarcıkları, bedeniniz içinde mısır patlamış gibi bir his veya içinizde kelebeklerin uçuşu gibi bir duygu sunabilecektir. İlerleyen haftalarda ise bunun yerini ister istemez hissedebileceğiniz tekmecikler alabilecektir.
Kilo almak üzerine üç soru S1: Bu süreçte en fazla kaç kilo almalıyım ? Hamileliğinizin ikinci üç ayına karşılık gelen bu zaman zarfında 5,5 ila 6,5 kilo almaya özen gösterin; ki bu rakam, tüm hamilelik sürecinizde 15 ila 20 kiloya kadar çıkabilecektir. Bu anlamda tıbbi bakıcınız size daha fazla veya daha az kilo vermeniz yönünde tavsiyede bulunabilir; bu durum, ikiz bebek annesi olup olmamanız veya hamileliğinizin gerektirdiği ağırlık oranların gerisi veya ilerisinde olup olmamanıza göre değişebilir.
S2: Kilomu nasıl dengede tutabilirim? Yapılan bir araştırmaya göre, hamile kadınların yüzde ellisi gerektiği gibi kilo almak veya aşırı kilolanmak yönünde önerilen dengeli kilo durumu adına dengeyi tutturabilmekte sorun yaşadıklarını söylemektedirler.
Eğer çok fazla kilo alıyorsanız: Araştırmalar, hamile kadınların yüzde 38 gibi bir oranının gerektiği gibi kilo almak yerine, ister istemez çok fazla kilolandıklarını gösteriyor. Aşırı sebze tüketimi, tahıl ihtiyacı, düşük yağlı ürünler ve daha fazla abur cubura kaymaktan caymak, gereksiz yere kilo almamanın başlıca yöntemleri arasında geliyor. Sık ve düzenli egzersiz, örneğin günlük yürüyüş veya yüzme gibi ihtiyaçlar da bu yolda faydalı sayılıyor. Buna bir de destek sisteminin eklenmesi ve daha sağlıklı yiyecek tüketimi eklenince, yardım artıyor.
Her gün kahvaltı edin: İçinde biraz yağ, biraz protein, birtakım kompleks karbonhidratlar bulunsun; ki bu öğün sizi daha uzun süre tatmin edip doyum sağlayabilsin. Çantanızda sürekli olarak sağlıklı ve taşınabilir atıştırmalıklar olsun; sözgelimi küçük havuçlar, fıstıklar, bademler, kabak çekirdekleri, taze meyveler, sözgelimi elma ve muzlar, hatta kurumuş şeftaliler, elma veya kuru erikler… Böylece gereksiz abur – cubur alışkanlıklarından da daha az sorumlu olursunuz. Sizi her gün motive edebilecek bir egzersiz arkadaşı bulmaya bakın. Her gün 20 dakikalık bir yemek zamanını yürüyerek değiştirmek bile fark yaratabilir. Şişmanlatıcı yiyeceklere karşı lezzetli alternatifler bulun. Örnek: Yağ oranı düşük donmuş yoğurdu, dondurmaya, bir bagel i çöreğe, ya da pop corn u patates cipsine tercih edebilirsiniz.
Eğer kilo almakta sorun yaşıyor iseniz: Bazı kadınlar, kilo almak hakkında yine aynı sorunu yaşarlar; ancak bu kadınlar gereken kiloyu alamamaktan yana şikayetçidirler. Yaptığımız araştırmaya göre kadınların yüzde 12’si, hamileliklerinde kendileri için öngörülen kiloya erişmekte sorun yaşamaktadır.
Her gün bir milkshake için (C vitamini için bu karışımın içine meyve parçaları katın). Böylece kaloride bir patlama yaşayabilir ve erimiş dondurmadaki kalsiyumun tadını çıkarabilirsiniz. Yağ ve besin oranı yüksek yiyeceklere yönelin, avokado veya fındık fıstık bunlar arasında başı çeker. Bunun yanında badem, yerfıstığı ve akaju yemişi de yiyebilirsiniz. Yiyecek öğünlerini atlamayın. Öğün arasında atıştırılabilecek şeylerden geri kalmayın. Kendiniz ve bebeğinizin sağlığı için kilo almanız gerektiğini aklınızdan çıkarmayın ve yiyeceklere yumulun!
S3: Ne kadar kilo almalıyım ve bu bebeğimi nasıl etkilemeli ? Hamileliğiniz sırasında yaşadığınız ağrı veya acıların en azından bir kısmı, bu süreçte değişmeye başlayan bedeninizle ve karnınızda biriken ağırlıkla yakından ilgilidir. Bu bakımdan sırt ağrıları alışıldık şikayetler arasında başı çeker, ayrıca bu sırada eskisinden daha sakar ve dengesiz olmanız işten değildir. Giderek aldığınız kilolar neticesinde irileşen karnınız ve göğsünüzden ötürü cildiniz de gerginleşmiş bulunmaktadır. Bu bazı izler yaratır. Bu koşullar altında bebeğinize bedeninizde gerekebilecek yağ oranının doğum sonrasındaki dozu hakkında en fazla endişelenebilecek kişi zaten yine siz olacaksınız. Elbette, bedeniniz eskisi kadar aynı olmayacak. Ancak gerekli egzersiz ve beslenmeyi tercih edebilirseniz, niçin aynı kilolara yeniden ulaşamayasınız ? Eğer şu anda gerektiği kadar aktif iseniz, daha sonra da bu sıkıntıyı kolayca giderebileceksiniz.
Hamileliğiniz sırasında kilolarınız nedeniyle adeta obsesif / takıntılı bir hale gelmeniz son derece normaldir. Özellikle de, hamilelik için gayet normal bir durum olarak kabul edilen, mevcut kilonuzun 12 ila 16 kilo üzerinde olup da bununla sürekli yaşadığınız duygusuna kapılırsanız böyle hissedebilirsiniz. Sahi, bu süreçten siz nasıl geçiyorsunuz ?
Bu haftanın aktivitesi Evde olsanız bile, romantik bir kaçış planı yapın. Bebeğiniz Dünyaya geldiği zaman, siz ve eşiniz için bir haftasonunu birlikte geçirebilmek zaten yeterince zor olacaktır. Bize kalırsa bu durumu yaşayabilmek için son bir şans daha yaratmaya değer. Bunun için çok da fazla beklemeniz uygun olmayabilir; zira hamileliğin üçüncü üç aylık dönemi itibariyle kendinizi daha yorgun, yola çıkmak için acılar içinde hissedeceksiniz. Eğer bunlar olmadan önce kentten kaçamıyorsanız, bir akşam yemeği veya sinema da sizi iyi hissettirebilir pekala.
|
|
 |
zelos
Altın Üye
Kayıt Tarihi: 23 Kas 2007
Konum: her yerde
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 4172
|
Gönderim Zamanı: 16 Oca 2009 Saat 13:29 |
17.hafta da bebek
Bebeğiniz nasıl büyüyor ?
Bebeğiniz yaklaşık 150 gramlık ağırlığı ve 12 santimlik boyuna erişmiş durumda. Artık büyük boy bir soğan kadar… Şimdiye değin kauçuk bir kıkırdaktan menkul kafatası ve eklemlerini artık hareket ettirebiliyor. Bu unsurlar giderek sertlik kazanıyor. Bebeğinizin işitme duyusu da gelişmeye başladı. Onun göbek bağı, yani plasentaya erişen yaşam hattı, giderek daha güçlü ve sağlam olmaya yüz tutmuş durumda.
Hayatınız nasıl değişiyor ? Bedeninizin ön kısmında meydana gelen ağırlık ve şişkinlikten ötürü dengenizi biraz olsun yitirmiş hissedebilirsiniz. Yere kapaklanmamak için yüksek topuklu her türlü ayakkabınızı kaldırarak bunun yerine giyimi rahat ve topuksuz olanları giyinmeye özen göstermeye çalışın. Bu sırada göbeğinizi her acil durumdan korumak gibi bir içgüdü edinmiş olabilirsiniz; ki bu oldukça normaldir. Yaşanabilecek olası bir karın travması, bebeğiniz için tehlikeli olduğu kadar size de zararlı olabilir. Bu yüzden özellikle araba kullanırken, emniyet kemerinizi takmayı ihmal etmeyin. Emniyet kemerinin kucak kordonunu karnınızın altına yönlendirin ve göğüsleriniz için tam oturan bir durumu, en fazla güvenlik için tercih edin.
Sürprizli gerçekler: Ortak hamilelik rüyaları Düş yaşamınız hiç olmadığı kadar hareketlenmiş olabilir mi ? Böyle olmasının bir nedeni de, bacak krampı, daha iyi bir pozisyonda uyuma ihtiyacı, ya da gece tuvaletine kalktığınız esnada bölünen ‘REM’ uykunuz olabilir. REM uykusu esnasında uyanmak, rüyalarınızı daha iyi hatırlamanıza yol açabilir. Bunda hamilelik hormonlarının da büyük etkisi vardır. Bazı uzmanlar, hamilelik rüyalarının bedeninizde yaşadığınız değişimden kaynaklanan hayranlık, korku veya endişe duygusunun sembolize edilmesiyle de ilişkili olduğunu düşünür. Öte yandan yavru hayvanlara karşı da olağandışı bir ilgi yaşıyor olabilirsiniz. İkinci üç aylık döneminde, bir çok hamile kadının bebeksi hayvanlara, özellikle küçük köpek, civciv veya kediciklere ilgi duyduğu görülebilir. Düşlerinizdeki dost yaratıklar, genellikle sizin içgüdülerinizin getirdiği varlıklardır. Öte yandan kötülük taşıyan canlılar da, içinizde büyüyen, Dünyaya getireceğiniz yeni canlıya ilişkin kafa karışıklığı ve endişelerinizin bir yansıması olarak alınabilir. Öte yandan bir çok kadın, hamilelik sonrasında değişen yaşamları ve kişiliklerinin seks hayatlarına nasıl yansıyacağı endişesini de duyar.
Ama bazı kadınlar da hamilelikten sonra, cinselliği daha doğal ve özgürce yaşayabildiklerini söylemektedir. Her iki duygu durumu da, düşlerinizle doğrudan ilgilidir. Bu dediğimiz sadece erotik rüyalarla ilgili de değildir; bu rüyalar size sadece rahatlık ve emin olma duygusu aşılamaz, ama ayrıca uyanık kaldığınız saatler zarfındaki cinsellik durumunuza da ayna tutabilirler. Bu sırada eşiniz de, yaşadığı yeni durumdan ötürü yolunu yitirmiş hissedebilir. Eğer düşünüzde eşinizin eski kız arkadaşı veya tamamen yabancı bir kadınla birlikte olduğunu gördüyseniz, bu türlü bir düş eşinize duyduğunuz sevginin, bu zor günler içindeki devamlılığı ve güvenliği konusunda kimi endişeleriniz olduğuna işaret edebilir. Siz tam da şu anda, çevrenizdeki insanların desteği ve iyi niyetine bağımlı haldesiniz. Özellikle de eşinize karşı. Onu kaybetme endişeniz, hamileliğiniz esnasında yaşadığınız ve son derece olağan bir tepkisel duygulanım şeklidir. Bu çılgın düşleri durdurabilecek hiçbirşey bulamıyorsanız, onlarla dalga geçmeye çalışın. Bir not defteri edinerek gördüğünüz rüyaları kayıt altına alın. Kendinizden uzaklaştırın ve boşaltın.
Bu haftanın aktivitesi Bebek isimleri listesi zamanı. En sevdiğiniz 10 ismi art arda sıralayın. Eşinizden de bunu yapmasını isteyin. Sonra bu listeleri değiş tokuş ederek, beğenmediğiniz isimleri birbirinize açın ve elemeye çalışın. Bu sırada sürekli değiş tokuş ile, ikinizin de kulağı ve aklına hoş gelebilecek isimleri ortaklaşa belirlemeye çalışın. Bu isimleri niçin beğendiğinizi veya beğenmediğinizi birbirinizle paylaşın. Bu koşullar altında örneğin, birçok çift eleme sürecinde ortak kimi kararlarla hareket eder: Sözgelişi bebeğe eşlerden birinin kız veya erkek arkadaşının ismi, ya da daha önce ailenin öteki çocuklarına verilmiş isimlerden biri konulmamalıdır vb.
|
|
 |
zelos
Altın Üye
Kayıt Tarihi: 23 Kas 2007
Konum: her yerde
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 4172
|
Gönderim Zamanı: 16 Oca 2009 Saat 13:30 |
18.hafta da bebek
Bebeğiniz nasıl büyüyor ?
Tepeden tırnağa, bebeğinizin boyu 12 santimi çoktan geçti ve ağırlığı da yaklaşık 200 grama ulaştı. (Bu irice bir patates de demek) Artık o, kolları ve bacaklarını kıpırdatmakla hayli meşgul. Siz de bunu giderek daha fazla hissediyor olabilirsiniz. Kan damarları artık iyiden iyiye görülür vaziyetteki bebeğinizin teni ve kulakları da artık başının dışında yer alıyorlar. Bu sırada myelin adını alan bir koruyucu kaplama maddesi, bebeğinizin sinirleri etrafında oluşma yolunda. Bu oluşum, onun doğumunu izleyen bir yıl boyunca da devam edecek. Eğer bebeğiniz bir kız olacaksa, rahmi ve döl tüpleri (Fallopian tüp) bu zaman diliminde yeri ve biçimine kavuşacak. Eğer bebeğiniz bir oğlan ise, cinsel organları fark edilmeye başlayacak; ancak ultrasonografi esnasında bunu sizden gizlemesi de olası.
Hayatınız nasıl değişiyor ? Büyük ve daha rahat kıyafetler, bedeniniz ve iştahınızla birlikte hayatınıza girmeye başlamış durumda. Özellikle hamilelik kıyafetlerini inceleyin. Bu kıyafetler göbeğiniz için en uygun olan konforu sağlayacaklardır. Bu anlamda son iki üç aylık dönemde, arkaya doğru yatış pozisyonu almanız gerektiğini duymuş olabilirsiniz. Bunun nedeni şudur: Arkaya doğru uzandığınızda rahminiz iri bir peçe görevi üstlenir ve adına vena cava denilen bu hal, bedeninizin alt kısmındaki kanı kalbinize doğru geri pompalamaya devam eder. Bunun yanı sıra sağınıza veya solunuza doğru uzanmanız da, kan akışınızı güçlendirecek bir etki sağlar. Arkanıza bir yastık koymaya çalışın, bu da yeterli olmazsa altınıza da bir yastık yerleştirmeyi deneyin. Öte yandan kardiyovasküler (kalp sistemi) bölgeniz de dramatik değişikliklere gebe. İkinci üç aylık döneminizde, kan basıncınız normalin altına düşebilir. Bu yüzden yatar veya uzanır durumda iken çok fazla hızla ayağa kalkmayın. Biraz başınız dönebilir. Öte yandan henüz yaptırmadıysanız, bu süreçte bir ultrasonografiye de başvurabilirsiniz. Zira bu uygulama 16 ila 20. hafta sırasında yapılır. Bu girişimin acısız uygulama süreci, tıbbi uzmanınızın bebeğin nasıl büyüdüğüne dair belirtileri kayıt altına almasına yardımcı olabilecek ve olası doğum kusurlarını da analiz etmesine yol açacaktır. Uzmanınız bu sırada plasenta ve göbekbağını da yerini iyi bulup, doğru çalışıp çalışmadığı konusunda kontrol edebilecektir. Bu sırada kaç bebeğiniz olduğu da görülecektir.
Bu uygulama sırasında siz de bebeğinizin parmağını emdiği ve hareketlendiğini görebilirsiniz. Eşinizi de yanınızda götürün; ve bu sırada bebeğinizin fotoğraf albümünün ilk karesini de yakalamaya hazır olun.
Nasıl egzersiz yapmalı ?: 3 Soru
S1 : Egzersiz rutinimi değiştirmeli miyim ? Birçok durumda, eğer hamileliğiniz düzenli şekilde ilerliyor ve sağlığınız da yolunda ise, ilk üç ayda olduğunca doğal bir hareketlilik içinde kalabilirsiniz.Tabii bu hareketliliği gözetirken, giderek büyüyen karnınızın getirdiği yeni düzenlemelere de alışkın olmanız gerekir. Yapmanız gereken, ortalama bir egzersiz düzeyinde kalarak ötesini yapmama gayretine girmeniz olacaktır. Ayaklarınızı hareketlendirmeye devam edin; aşırı zıplayış veya sarsıntılardan uzak durun, ani pozisyon değişikliklerinden kaçının ve arkanıza yaslanın.
S2: Kendimi biraz bırakmış hissetsem de, egzersiz yapmak istiyorum. Nereden başlayayım ? Tabii ki öncelikle, tıbbi bakıcınıza bu kararınızı açın ve ona danışın. Bunun ardından eğer bir mahsuru yoksa, her gün maksimum 15 dakikalık ve haftada en fazla birkaç kez yapabileceğiniz nazik egzersizler uygulayın. Zaman içinde aşama aşama bu egzersizleri 30 dakikaya da çıkarabilirsiniz. Ne yapmanız gerekiyor ? Bu anlamda yürümek, sıradan bir sağlıklı yaşam / fitness programına başlamanın en iyi yolu olabilir. Ve iyi bir çift ayakkabı dışında da bir şey gerektirmez. Birçok kadın, bu anlamda hamilelik sırasında yüzmekten keyif alır çünkü su, bedenlerindeki ekstra ağırlığı bir nebze gidermeye yardımcı olur. Bunun dışında ağrı ve acıları giderebilmek için yogaya başvuranlar da görülür.
S3: Doğuma hazırlanmak üzere en iyi egzersiz yolu hangisidir ? Adına kegel denilen, kalça kemiği ve zemin temelli egzersizler, urethra ve karın bölgenizin kudretini artırır ve bu bölgedeki kasları, rektum ve uterus ile vajinanızı kuvvetlendirir. Zaman içinde bu hareketleri yapma alışkanlığı ediniyor olmanız, taşıyıcılığın ikinci safhası için çok faydalı olacaktır ve hamilelik öncesi ya da sonrası idrar sızıntısının önüne geçecektir. Rektal ve vajinal bölgenizdeki hareketliliği düzenleyecek olan bu egzersiz, hemoroid riskini düşürecek ve taşıyıcılık sonrası iyileşme hızınızı artıracaktır.
Bunları nasıl yapabileceksiniz ?
Vajina kaslarınızı, tıpkı tuvalet yolunda idrarınızı tutmaya çalışırcasına sıkıp, gevşetin. Bu sık ve gevşet tekniği ile, kalça kaslarınızı ve bacak kaslarınızı da rahatlatabilirsiniz. Bu sırada nefesinizi tutmaya da çalışmamalısınız. Bu durumda dokuz ila 10 saniye kalın, sonra bırakın. Bunu 10 kez tekrar edin. Günde üç kez olmak üzere, bu çalışmayı üç veya dört paket halinde uygulamaya koyulun
|
|
 |
zelos
Altın Üye
Kayıt Tarihi: 23 Kas 2007
Konum: her yerde
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 4172
|
Gönderim Zamanı: 16 Oca 2009 Saat 13:30 |
19.hafta da bebek
Bebeğiniz nasıl büyüyor ?
15 santimlik boyu ve yaklaşık 225 gramlık ağırlığıyla bebeğiniz giderek büyüyor. Kolları ve ayakları, bedeninin öteki kısımlarında olduğu gibi doğru yerlerini buldu ve gelişmeye devam ediyor. Böbrekleri idrar üretmeye devam eden bebeğiniz, alnındaki saçları da tel tel kazanmaya başladı. Bu, onun algı gelişimi adına son derece belirleyici bir zaman dilimi. Beyninin özel alanları, koklama, tatma, duyma, görme ve dokunma için gerekli gelişim devresine girdi. Eğer o bir kız ise, şu andan itibaren gelecekte altı milyona erişecek yüzbinlerce yumurtası olacak. Bu sayı doğumda en çok iki milyonu bulmaktadır.
Hayatınız nasıl değişiyor ? Tam da şu anda, yolu yarılamanıza bir hafta kalmış durumda. Bedeninizin alt kısmında, kasıklarınıza değin biraz sızı hissedebilirsiniz. Bu sızı, yer yer hızlı, gelip geçici ve batıcı ani acılar şeklinde de kendini gösterebilir. Özellikle hareketli geçen bir günün sonunda, pozisyon değiştirdiğiniz zaman böyle bir his yaşamanız olasıdır. Bu kiriş acısı olarak bilinir; büyüyen rahminizin gerdiği kas ve kirişlerin üzerindeki baskıdan kaynaklandığı ortadadır. Bu konuda endişeye kapılmak yersiz olur. Ama acı kalıcıysa ve siz dinlendiğiniz esnada dahi sürüyorsa, buna bir de kramp ekleniyorsa, tıbbi destekçinizi aramanızda fayda vardır.
Bu kapsamda kimi cilt değişiklikleri de yaşamanız olasıdır. Avuç içleriniz giderek kırmızılaşıyor mu ? Bunun için endişe etmenize gerek yok. Bu, artan östrojen hormonundan ileri geliyor. Koyu ten bölgeleri de, hamilelik sırasında sık yaşanan bir durumdur. Özellikle üst dudağınızda ve üst dişleriniz ya da alnınızda belirince, bu duruma ‘kloazma’, ya da ‘hamilelik maskesi’ adı verilebilir. Bu büyük ve biçimsiz lekeleri kollarınızın altında veya öteki yerlerinizde de görmeniz olasıdır. Bu şekiller genellikle güneş yanığına da benzetilir. Koltuk altınız, göğüs uçlarınız, doğal izleriniz, hatta vulvanız bile, hamilelik esnasında koyulaşabilir. Bu koyulaşma bölgesi, göbek deliğinizden apışarası kemiğinize uzanan bölge boyunca görülür ve adına ‘kara çizgi’ de denildiği olur. Bu görünümün en bilinen nedenlerinden biri, melanindeki artıştır; bu madde saçınıza rengini verir; teniniz ve gözlerinize de aynı katkıyı sağlar. Birçok kadın için bu karanlık noktalar doğumu takip eden günlerde kaybolmaktadır. Aynı zamanda kendinizi güneşten korumanız da pigmentlerinizdeki değişiklikleri tetikler ve duyarlı hale getirir. Bu nedenle örtünün, geniş kenarlı bir şapka takın ve dışarı çıktığınızda güneşlik kullanmaya özen gösterin. Öte yandan bu yeni ‘maske’ ile ilgili sıkıntılarınız da varsa, küçük bir makyaj her şeyi değiştirebilir.
Karar rehberi: Bebeğinize isim vermek Birçok çift için bebeklerine isim verme süreci doğumun en eğlenceli kısımlarından biri olur. Diğer çiftler için ise bu son derece ıstıraplı bir diyalog sürecinin başlangıcıdır. Her halükarda bu, zamana yayılacak önemli bir karardır (ve gelecekte, bebeğiniz de kendisi için en uygun ismin ne olduğuna kendisi karar verecektir.) Bu anlamda, bir isim belirleme yolunda dikkatinizi çekebilecek kimi kriterlere gelin bir göz atalım:
Ses ve uyum: Bebeğinizin isminin nasıl telaffuz edildiği ve bu sesin nasıl bir duygu uyandırdığı, en önemli belirleyici unsurlar arasında başı çeker. Bebeğinizin sesi melodili mi olacaktır ? Sert midir ? Soyadınızla uyumlu mudur ? Özgünlük: Sıra dışı bir isim, çocuğunuzun kalabalıkta ayırt edilebilmesini sağlayacak çok önemli bir ses ve kelimedir. Diğer yandan hiç kimsenin duymadığı bir isim koymak da, çocuğunuza yönelik ilgiyi körükler. Her söylendiğinde doğru telaffuz edilebilecek ve kafa karışıklığı yaratmayacak isimleri tercih etmeniz önerilir. • Akraba ve arkadaşlar: Birçok aile, bebeğine dede veya akraba adını uygun bulur. Ya da çok yakın bir arkadaşlarının adını bunun için seçer. Bu anlamda evinizde çok fazla Ayşe veya Ali olması gerçekten gerekli midir ? Belki de bu bakımdan, aile soyağacınızda gizlenen hazinelere göz atmanın vakti gelmiş olabilir ? Yapılan araştırmalar göbek adlarına ailelerin çok büyük ilgi gösterdiğini ortaya koymuştur. Ailelerin yüzde 98’i bebeklerine tek isim verirken, yüzde yedilik kısmı iki veya daha fazla isim seçebilmektedir. Köken ve kültür mirası: Bebeğinizin içine doğacağı kültür mirası da, kim olduğuna dair önemli bir unsurdur. Bu nedenle onun adının bu durumu yansıtmasını bekleyebilirsiniz. Ailenizin kökenine dair tarih kitapları okuyabilir ve uygun olasılıkları ortaya çıkarabilirsiniz. Anlam: Kimsenin bebeğinize isminin anlamı üzerinden davranması ve onu duygusal ya da bilişsel bir yük altına sokmasını istemiyorsanız, ona, taşıyamayacağı bir isim vermeyin.
Takma isimler ve lakaplar: İnsanlar, özellikle de çocuklar söz konusu takma isimler olduğunda çok acımasız olabilir. Bu nedenle onu küçük düşürebilecek takma isimleri kendisine gereksiz yere yakıştırmaktan kaçınmalısınız. Bu anlamda bir bebeğe konulan adın uygunluğunu test edebilmenin en iyi yolu, onu yüksek sesle ve öteki insanlar arasında seslenebilmektir. Eğer bebeğinize seslenir seslenmez bir huzursuzluk duyarsanız, belki de en iyi seçimi yapmamış olabilirsiniz. Bu anlamda birçok çift, bebeklerine verecekleri ismi o doğup büyüdüğü esnada verirler. Siz ne yapmayı düşünüyorsunuz ? Bu haftanın aktivitesi En uygun bebek bakımı için gereken araştırmayı yapmaya başlama zamanı. Bu size şimdiden çok erken de görünebilir. Ancak en iyi bebek bakım merkezleri, genellikle çok uzun süre anne baba adaylarını bekletirler; bunun nedeni bu merkezlere yönelik taleplerin yoğunluğundan kaynaklanan kuyruklardır. Bu nedenle merkezleri şimdiden turlayıp incelemenizde büyük fayda olacaktır. Birçok talebiniz olabileceğini göz önünde bulundurarak, beklentileriniz ve incelediğiniz merkezlerin artıları ve eksilerini iyi ayırt etmeye çalışın. Bu merkezlerin dadılık hizmetleri, gün içi ev bakımı desteği verip vermediği ve akraba desteğine olumlu bakıp bakmadığını soruşturun. Birkaç aday listesine isminizi yazdırıp talep kuyruğuna katılın. Emin olup olmasanız da bunu yapın. Zamanı geldiğinde alacağınız sonuçlar, emin olun ki sizi tatmin edecektir.
|
|
 |
zelos
Altın Üye
Kayıt Tarihi: 23 Kas 2007
Konum: her yerde
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 4172
|
Gönderim Zamanı: 16 Oca 2009 Saat 13:31 |
20.hafta da bebek
Bebeğiniz nasıl büyüyor ?
Yaklaşık 300 gramlık ağırlığıyla bebeğinizin boyu 15 santimi çoktan aştı. Bu anlamda biz, ilk yirmi haftalık gelişiminde bebeğin boyunu tepeden tırnağa ölçerek değerlendiriyoruz. Bunu takiben, kafadan ayağa ölçüm yapacağız. Bunun nedeni, bebeğin bacaklarının kıvrılmış olması ve bedeni tamamen ölçmenin zorluğudur. Bu süreçte amniyotik sıvıda büyüyen bebeğinizin bedeni, vernix caseosa olarak anılan ağır akıntılı, yağımsı bir madde ile de büsbütün kaplıdır. Bu akışkan sıvı ‘tulum’ ayrıca, bebeğinizin doğum kanalı boyunca yapacağı minik geziyi de kolaylaştıracaktır. Bu süre zarfında bebeğinizin karnınız içindeki salınımı da artar. Bu, onun hazım sistemi için de iyi bir tecrübe yaratır. Bu sırada bebeğiniz, meconium adı verilen, koyu ve yapışkan bir maddeyi salgılar. Bu, onun yitirdiği hücrelerden ve sindirim / depolama sürecinden, ayrıca içinde yer aldığı amniyotik sıvının varlığından kaynaklanır. Meconium maddesi ayrıca, bebeğinizin bağırsaklarını da hareketli kılar ve bu süreçte belki de siz bebeğinizin ilk tuvaletini tecrübe edebilirsiniz. O, bu dışkıyı genellikle doğum sırasında rahme salar.
Hayatınız nasıl değişiyor ? Hamilelikte yolu yarıladınız. Tebrikler ! Rahminizin üst kısmı artık neredeyse göbek deliğinize kadar yükseldi. Ve büyük ihtimalle de yaklaşık 5 kilo almış bulunuyorsunuz. Bu süre itibariyle hemen her hafta en az yarım kilo daha alacağınızı unutmayın. (Eğer hamileliğinize olması gereken kilonuzun altında başladıysanız, bundan biraz daha fazla kilo almanız gerekebilir. Eğer olması gerekenin üzerinde bir kilonuz varsa, bundan da biraz az kilo almanız söz konusudur.)
Bu süre zarfında yeteri kadar demir aldığınızdan emin olun. Bu madde size ihtiyacınız olan hemoglobin üretimi için gereklidir. (Hemoglobin, kanınıza oksijen sağlayan kırmızı kan hücresidir.) Hamileliğiniz sırasında, bedeninizin ve bebeğiniz ile onun plasentasının, artacak kan oranınız da hesaba katıldığında normalden daha fazla demir ihtiyacı olacaktır. Bu anlamda demirce zengin ürünleri, sözgelişi kırmızı et, çiftlik hayvanları ve ürünleri, balık ve öteki besinleri, örneğin ıspanak veya demir oranı yüksek tahılları tercih edebilirsiniz.
Öte yandan henüz bir doğum sınıfına kayıt yaptırmamışsanız, bir tanesine bakmanızda ziyan yoktur. İlk kez anne olun ya da olmayın, bu yönde eğitim veren bir sınıftan, hamileliğin getirdiği sorumluluk ve zorunlulukları anlamak ve öğrenebilmek üzere büyük fayda sağlayabilirsiniz. Bu anlamda birçok hastane, kendi doğum merkezlerini ve sınıflarını anne baba adaylarına açmış durumdadır. Haftalık toplantılar veya bire bir yoğun iletişime dayalı tüm günlük bölümlerden ibaret bu sınıflara dahil olabilmek için doktorunuza başvurun. Bu anlamda 37 haftalık olduğunuzda, tam zamanlı bir süreç sizi bekliyor olacak. Bu nedenle söz konusu sınıflara dahil olarak bunu planlamaya gayret edin.
Sürprizli gerçekler: Uyku sorunları Hamileliğiniz devam ettiği, ilerlediği müddetçe uyumak sizin için giderek daha zor hale gelebilecektir. Bunun nedeni bedeninizde yaşadığınız bariz veya derin birtakım değişimlerdir. Bu anlamda, şaşırmanız olasıdır:
Hayatınız boyunca ilk defa horlamaya başlamış olabilirsiniz. Bunun nedeni solunum yollarınıza yüklenen hormonlardır. Hava kanallarını kısmen kapatan bu hormonlara ve horlamaya, kafanızı yükselterek ve yana yönelip uyuyarak engel olabilirsiniz. Kalp yangısı ve hazımsızlık da sizi uyuduğunuz sırada huzursuz kılabilecek unsurlardandır. Yapmanız gereken, yarı dikey bir yatak veya oturduğunuz sofa üzerinde battaniyelerle daha uygun bir pozisyonda uyumak olabilir. Bacak kramplarınız da size çok fazla acı verebilir ve bu kramplar sizi derin uykudan alıkoyabilir. Bu olur; çünkü ayak kaslarınız, taşıdığınız ek yükten ötürü zorlanmaya başlar. Yapmanız gereken, bacaklarınızı uzatarak krampı azaltmak, önce doğrulmak ve sonra nazikçe, ayaklarınızı tabanlarınıza doğru gerisin geri eğebilmektir. Gece boyunca uyumak için doğru pozisyonu arayıp durduysanız, yapmanız gereken ayaklarınız arasında bir battaniye bulundurmak veya bunun için hazırlanmış özel, konturlu hamilelik battaniyesinden faydalanmaktır. Gecenin ortasında tüm hamile kadınların hormon, kilo ve metabolizmasına dayalı normal bir durum olan aşırı terleme yaşamışsanız, yapmanız gereken şey yattığınız odayı serin tutmak ve büyüyen göğüsleriniz ile karnınızın rahatlığını sağlayabilecek sütyen veya hamilelik kemerini alabilmek olmalıdır. Eğer ayaklarınız soğuksa, çorap da giyebilirsiniz. Bu arada tuvalet için banyoya gidişlerde, pamuklu terlik ve bornozunuzu da yakınlarda bir yerde bulundurmaya özen gösterin. Yataktan kalkmak her zamankinden zorlaştıysa, yapılması gereken, sol tarafınıza dönerek kendinizi yukarı itmek, ama önce ayaklanabilmektir. Ayaklarınız zemine değdiğinde, kollarınızı yatakta oturur hale getirebilmek için pozisyonlandırın. Sonra ayağa kalkın. Pamuklu, hava geçirgen ve doğal yatak kıyafetleri giymeye özen gösterin. Sentetik giysiden kaçının. Bu tür giysiler teninizdeki buharı hapseder ve tekrar soğurarak sizi üşütür. Bazen, kendinizi gerçekten sıkıntılı hissederseniz de basitçe uyuyamayabilirsiniz. Bu tür durumlarda sadece oturun ve uykunuzun gelmesini bekleyin. Ya da kendinizi uyuyana kadar yormaya çalışın. Bu haftanın aktivitesi Kendinize çok güzel bir şey yapın. Hamileliğinizde ilk yarıyı noktaladığınız için, bunu kutlamak için daha iyi bir gerekçeniz olamaz gibi görünüyor. Bu anı renklendirecek birkaç önerimiz olacak:
Kendi rahatınız için, kokulu sabunları, mumları ve yeni pijamaları, hatta doğum öncesi sıkı bir masajı deneyin. Yaşadığınız anı ölümsüzleştirebilmek için, bebeğinizin doğum taşı eşliğinde bir mücevheratı bir araya getirin ve kendi fotoğraflarınız ile hamile olduğunuz dönemi görüntüleyin, buna ultrason resimlerinizi de dahil edebilirsiniz. Bebeğinizle paylaşabilmek üzere, çocukluğunuzdan kalma bir kitaba yeniden dönün; sakinleştirici bir CD edinin ve dinleyin. Mümkünse bunları bir arada yapın. Ateşli bir anne gibi görünmek için bir mağazaya gidin, ücretsiz makyaj yaptırın. Hatta güzel, sizi daha seksi kılacak iç çamaşırları satın alın…
|
|
 |