ÜYE OL | ŞİFREMİ UNUTTUM

Size de olmuştur; hani kendinizi bir şeye çok hazırlarsınız, planlar programlar yapar, heyecanla gerçekleşmesini beklersiniz ama ardı ardına bir yığın aksilikler çıkar, sürekli planınız ertelenir ve bir türlü beklediğiniz o müthiş an gelmez. İlk reaksiyon çoğunlukla öfke olur. Sonuçta da küskünlüğe dönüşür.

Geçen hafta genç bir dostum, (kendisi 16 yaşında harika bir delikanlıdır) yarıyıl tatili için yakın bir arkadaşıyla birlikte yurt dışına gitmeye hazırlanıyordu. İki genç delikanlının her türlü tuzağa açık, oldukça serbest bir ülkeye gitme arzuları anne babalarını endişelendirmekle birlikte, tüm tereddütlerine karşın onları anlıyor ve mutlu etmek de istiyorlardı. İki kafadar paralarını pullarını ayarlayıp, otel rezervasyonlarını bile yaptırmışlar ama ufacık bir ayrıntı olan vize almayı unutuvermişlerdi.  Sonuçta vize işlemlerinde sorun çıktı ve gidemediler. Öfkelendiler, kızdılar, söylendiler. Önlerinde daha pek çok fırsat olabileceği düşüncesini dinlemeye bile tahammül edemediler. Onlar için önemli olan bu yaşta ve bu koşullarda gitmek ve deneyim yaşamaktı. Evrenin bize her konudaki niyetimizle ilgili gönderdiği işaretleri doğru okuyabilmemiz ne kadar önemli oysa…
Hiçbir konuda ısrarcı olmamak, dayatmamak, hayatın ne söylemeye çalıştığını anlayacak bir bilinçle olayları değerlendirmek gerektiğini, insan ancak yaşı ilerledikçe anlıyor.

HER ŞEYDE BİR HAYIR VARDIR!
Büyükannelerimiz “Her şeyde bir hayır vardır” ya da “Sağlık olsun” dediklerinde eminim pek çoğumuz tepki vermişizdir. Ancak zaman içerisinde bizi olgunlaştıracak, büyütecek deneyimlerle vardığımız nokta hep aynı olmuştur. Bizim için çok önem taşıyan bir konu çeşitli nedenlerle bir türlü istediğimiz şekilde gelişmiyorsa, öfkelenmek yerine, oturup isteğimizin ne kadar gerçekçi, ne kadar bize uygun olup olmadığını sorgulamak en doğrusu. Başa gelenleri bir talihsizlik veya ceza gibi algılamak, başkalarını suçlamak enerjimizi düşüren şeyler. Tam tersi, belki de bu iş için uygun zamanın henüz gelmediğinin farkına varmamız gerekiyordur. Yaşamda hiçbir şey rastlantısal değil. Yaşam yolculuğunda başımıza gelen her olayın, karşılaştığımız her insanın bize kendimizi anlamak ve tanımak, doğru hedeflere, doğru zamanda yönelmekle ilgili öğrettiği şeyler var. Değişim fırsatlarını yakalamak, yaşamımızda birtakım tökezlemeler yaşayıp, derslerimizi almadan mümkün olamıyor.

HAYATIMIZI GÖZDEN GEÇİRDİĞİMİZDE…
Hayatımızda kriz zamanları olarak niteleyebileceğimiz çok önemli dönemeçler vardır. Satürn ötesi gezegenler dediğimiz ve evrensel bilinci etkileyen Uranüs, Neptün ve Plüto,  transit olarak kendilerine açı verdikleri veya hızlı giden gezegenler tarafından tetiklendikleri zaman hayatımızı gözden geçirmek ve yolunda gitmeyen konuları halletmek, ister istemez gündeme gelir. O güne kadar kurmuş olduğumuz yapıları, hayallerimizi, ideallerimizi sorguladığımız iç hesaplaşmalar başlar. Almakta gecikmiş olduğumuz kararlar, geçmişte ihmal edilenler dış dünyada karmaşa ya da yıkım yaratabilecek bir olay olarak karşımıza çıkıp dikkatimizi çekmeye çalışabilir. Örneğin; isteksizce, ayağımızı sürüyerek gittiğimiz işimize bizim dışımızdaki herhangi bir nedenle son verdirilebilir veya yolunda gitmeyen ama bir türlü sona erdiremediğimiz ilişkimiz partnerimizin ani bir kararıyla bitebilir. İlk bakışta olumsuz gibi görünebilecek bütün bu tatsızlıklar sayesinde belki de bizi doyuma götürecek çok daha iyi bir iş ve mutlu olabileceğimiz bir birlikteliğe sahip olabileceğimiz gerçeğini akılda tutmakta yarar var. O nedenle hayata karşı duruşumuz değişen koşullara uyum sağlayabilmek ve en küçük bir krizde dağılıp un ufak olmamak için esnek ve yeniliklere açık olmalı.