Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
BRADLEY MUTFAĞI
Dr.  YASEMİN BRADLEY
Beslenme Danışmanı
Yazı Boyutu:
Su hakkında bilmek istediğiniz her şey

Susuz yaşam  mümkün değil. Su olmayan ortamda mikrop bile yaşayamıyor. Sadece su içerek uzun süre yaşayabiliyoruz, ama su içmeden sadece birkaç gün dayanabiliyoruz. İşte sıcak yaz günlerinde su hakkında bilmek istediğiniz her şey:

*Günde kaç bardak  su içmeliyim?
 En az 8 bardak! WHO (Dünya Sağlık Örgütü)’nün önerisi günde toplam 2,5 litre su içmek.   Bunun hepsinin su olarak vücuda almak zor. En az 1,5 litre  içeceklerden,1 litre        yiyeceklerden olarak belirlenmiş.

* Suyu güne yayarak mı içmeliyim?
İdeali bu. Her 2 saatte 1 bardak su içmeye gayret edin. Ancak dikkat!  Eğer hava sıcaklığı ve hareket çok artmışsa; 30 derecenin üzerindeki hava sıcaklıklarında ihtiyaç günde 4-5 litreye kadar çıkabiliyor.

* Acaba yeterli su içiyor muyum?
 Anlamak çok kolay! Basit bir yöntem var:
 İdrarınızın rengine  bakacaksınız. İdrar rengi iyi bir gösterge. İdrarınız koyu sarı ve ağır kokulu ise yeterli su içmiyorsunuz demektir.  Yeterli su içiyorsanız idrarınız açık sarı  oluyor.  
 
*pH nedir?
pH;  potansiyel hidrojen demektir. Bir sıvının asidik veya bazikliğini gösteren bir ölçüdür. pH değeri 0-14 arası bir rakamla belirtilir. 7 nötrdür.  pH ’ı 7’nin altında olan sıvılar asidik, pH’ı 7’nin üzerinde olan sıvılar  baziktir.

*Suyun pH’ının önemi var mı?
Evet! Suyun pH derecesi, suyla karışmış hidrojen miktarını gösterir. Aynı zamanda o suyun sertlik derecesinin de belirleyicisidir. pH’ı 7’nin altında olan su asidik, 7’nin üzerine olan su alkalen veya baziktir. Topraktaki suyun pH’ı 6-8,5 arasında değişir.
Düşük pH’lı su asidik, aşındırıcı olabilir. Asidik su  demir, bakır, çinko, manganez, kurşun  gibi metalleri  yüksek oranda  içerebilir. Asidik su  ayrıca geçtiği borulardan bu metallerin suya karışmasına da neden olabilir.   Sağlığımız için bu maddelere ihtiyacımız olsa da fazlası risk oluşturuyor.
Asidik su ağzınızda ekşi, metalik bir tat bırakacaktır. Tanklarda ve borularda mavi-yeşil bir renge yol açar.

*pH’ı kaç olan suyu tercih etmeliyiz?
pH derecesi suyun çıktığı kaynağa göre değişir. Bir su ne kadar bazikse (alkali ise) kimyasını değiştirebilecek asidik etkilere o kadar dirençli demektir. Vücut için yararlı olan bazik su içmektir. Aynen yediklerimiz gibi içtiklerimizin de vücudumuzun kimyası üzerinde etkisi vardır. Çoğumuzun en çok içtiği içecek su olduğuna göre, su seçimine çok dikkat etmek gerekli! İnsan vücudu sürekli olarak pH dengesini sağlamaya çalışıyor.  Vücudumuzun bu çabasına kulak verelim! 

*Seçtiğimiz suyun kimyası önemli mi?
Evet! Kaliteli su seçin. Seçtiğiniz suyun kimyasına dikkat edin. Şişe etiketini  mutlaka okuyun. Seçtiğiniz suyun içinde hangi mineraller var, nerden çıkartılıyor bilin. Yüksek pH‘lı, alkali suyu tercih edin.

* Vücudumuz yeterli su içtiğimizi nasıl anlıyor da bizi durduruyor?
Ağzımızdaki ve sindirim yollarımızdaki su kan damarlarına varmadan önce, beynimize susuzluğun giderilmek üzere olduğu haberini yolluyor.  Tüm sindirim yolu boyunca  vücuda giren suyu belirleyen alıcılar var. Emilen su miktarı ölçülüyor ve beyne bir mesaj yollanıyor. İşte bu bizim doğru miktarda su içmemizi sağlıyor.

*İçtiğimiz suyun sucaklığı ne olmalı?
İdeali oda sıcaklığında su; yani 20-24 derece arası. Çünkü bunun altındaki su, özellikle de 10 derecenin altı vücut tarafından soğuk olarak algılanıyor. Su içtiğimizde ağız, dil algılaması devreye giriyor.  Sonra yemek borusu, mide ve ince bağırsaklar... Amaç; suyun önemli bir kısmının mide ve bağırsaklardan emilerek vücudun fizyolojik su ihtiyacına destek olması. Su sindirim yolu tarafından soğuk algılanırsa, vücudun bunu kullanılabilir bir sıcaklığa getirmesi gerekiyor. İşte burada da mide zorlanıyor! Mideden emilmesi gereken suyun bir kısmı hızla ince bağırsağa geçiyor. Orada da vücut suyu ısıtmaya uğraşıyorsa,  o zaman vücut suyun önemli bir kısmını emmeden kalın bağırsağa, sonra da dışarıya atıyor.

*Sıcak su içmek zayıflatıyormuş, doğru mu?
Hayır! Bu ünlü olmuş bir yanlış inanış! İdeali oda sıcaklığında su içmek; yani 20-24 derece arası. Bu da ılık su demek. Vücudumuz 20-24 derece arasındaki sudan çok rahat yararlanabiliyor. Altı veya üstü derecelerde vücut zorlanıyor; yani suyun biyoyararlanımı azalıyor. 

* Çok su içersem kabızlığım geçer mi?
Büyük olasılıkla! Suyu artırmak kabızlığı gidermede çok etkili bir yöntem. Özellikle de sabahları aç karnına içilen su bağırsakların hareketlenmesine yardımcı olur. Ancak bunu bol lifli yiyeceklerle beslenerek de desteklemelisiniz.

*Günde 8 bardak suyu nasıl içeceğim?
Uyku dışındaki saatlerde her 2 saatte 1 bardak içerek!

*Su zayıflatır mı?
Evet! Su zayıflamaya çok iyi bir yardımcıdır. Daha az yemenize  yol açar. Yağ metabolizmasını hızlandırır. Toksin atmanızı sağlar.
Yağı yakabilmek için vücudumuzun suya ihtiyacı var.
Artı; su içtikçe açlık duygusu azalıyor, gereksiz atıştırmaların önüne geçebiliyorsunuz.   Midemiz hacim reseptörlerine duyarlı bir organ. Ortalama iç hacmi de 1,5 litre civarında.  Bu hacmi doldurduğumuzda sinirler bu iletiyi beyne taşıyor, beyin de bize ‘ Dur! Doydun!’ komutu veriyor. İşte kilo vermek veya kilomuzu korumak istiyorsak bu komut daha da önem taşıyor. Kalorisi az, hacmi fazla yiyecek ve içeceklere ihtiyacımız var. Suyun kalorisi yok, üstelik hacmi de fazla. Bir boş alanı hemen doldurabilir. Bu aşamada erken doydun komutu almak istiyorsak su ideal bir seçenek.
Ayrıca yemekten önce veya sırasında içilen suyun kilo kontrolüne yardımcı olduğuna dair araştırmalar da var.
Kilo vermek için doğal mineral seviyesi yüksek su için! İçtiğiniz su  özellikle kalsiyum ve magnezyumdan zengin olmalı.

*Doğal kaynak suyu  ve doğal mineralli su arasındaki fark nedir?
Ortak özellikleri var:
1-    Her ikisi doğal. Yani  yeraltındaki bir su kaynağından doğal olarak çıkıyor veya sondaj gibi yöntemlerle yeryüzüne çıkartılıyor.
2-    Her ikisi de temizler; yani kaynaklarında kimyasal atıklarla veya mikroplarla  kirlenmemişler.
3-    İnsan sağlığı için yararlı bazı  madde ve mineralleri içeriyorlar.
4-    Sağlığa zararlı maddeler içermiyorlar.
5-     Sıcaklık, akış hızı, mineral içeriği gibi özellikleri uzun yıllar değişikliğe uğramıyor. 
6-    Şehir su şebekesinden alınmıyorlar.

Günümüzde doğal sular toplam mineral düzeylerine göre doğal mineralli sular ya da maden suları ve doğal kaynak suları olarak ikiye ayrılıyor. Ancak, Avrupa Birliği ve ülkemizdeki düzenlemelerde daha ayrıntılı bir sınıflandırma yapılmış:

Bir doğal su toplam mineral düzeyi;
•         1500 mg/L den fazla ise “zengin mineralli”,
•         500 mg/L den az ise “düşük mineralli”,
•         50 mg/L den az ise “çok düşük mineralli”, olarak niteleniyor.
Son yıllarda  500 mg/L yada 250 mg/L altında toplam mineral düzeyi olan doğal sular “doğal kaynak suyu” olarak adlandırılabiliyor.

*Su içmek için susamayı mı bekleyelim?
Hayır! Susuzluk hissiorganizma suyunun %1’ini kaybettiğinde ortaya çıkıyor. Yani 70 kg.lık bir insan 700 gr. su kaybedince! Bu sırada vücudumuz çoktan alarma geçmiş oluyor; böbreklerimiz su tutmaya başlıyor.  Bu yüzden su içmek için susamayı beklemeyin!

* Susuzluk ruh halimizi etkileyebilir mi?
Evet. Araştırmalara göre aslında hepimiz % 1-2 hafif dehidrate; yani  susuz, susamış  dolaşıyoruz.  Üstelik bunun farkına bile varmıyoruz.Ama  bu durum ruh hali değişiklikleriyle kendini gösteriyor. Yani huysuzluğumuzun, huzursuzluğumuzun nedeni susuzluk olabiliyor.


Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.