Otizm spektrumundaki çocuklarda, duyusal
işlemleme (sensory processing) düzensizlikleri ya da yetersizlikleri ile sıklıkla
karşılaşılır.
Duyusal işlemleme yetersizliklerini literatürde taradığımızda konu
ile ilgili çeşitli açıklamalar bulunmaktadır. İlk çocuk psikiyatristlerinden olan Dr. Kanner, bu
bozuklukları çevresel uyaranlara karşı tepkisizlik olarak nitelendirmiştir. Amerikan Otizm
Derneğinin (ASA) kurucusu olan psikolog Rimland, bir otistik çocuk babası olarak araştırmalarını
otizm, hiperaktivite, öğrenme güçlükleri ve zeka kapasiteleri üzerinde yoğunlaştırmış ve bu
tepkisizliğin, alıgısal bozukluklar karşısında ikincil olarak ortaya çıktığını ileri sürmüştür. Ona
göre, algısal kapasite, özellikle sinir sisteminde beynin yapılanmasında olmak üzere beyin sapındaki
bozukluklardan dolayı olumsuz etkileniyor ve bunun sonucunda tepki vermeye hazır olmama olarak
gözlemlenen algısal yetersizlik olarak izleniyor.
HATALI MODÜLASYON
Gelişimsel
biyoloji, moleküler, genetik ve biyokimyasal yaklaşımlar üzerinde araştırmalar yapan Ornitz, konu
hakkında daha detaylı bir önerimde bulunmuştur: Bu önerime göre, otistik çocuklarda gözlemlenen
duyusal yetersizlikler, hatalı modülasyonun bir sonucudur. Ornitz, duyusal işlemleme bozukluklarını,
çocukta eş zamanlı olarak gelişen, uyaran karşısında tepkisizlik veya aşırı tepki olarak
tanımlamıştır. Kendisi bu durumu “Hatalı Modülasyon” olarak isimlendirmiştir ve günümüzde bu terim
hala kullanılmaktadır. Modülasyonu daha iyi anlayabilmek için, dijital olmayan bir radyoda
istediğimiz kanalı net dinleyebilmek için yaptığımız “ayarlama”yı örnekleyebilirim. Zayıf
modülasyonun belirtileri; duyusal uyaranlara verilen cevaplarda, dikkat ve uyum eksikliği, algısal
tutarsızlıklar ve aşırı duyarlılık (savunmacı davranışlar) olarak gözlemlenir.
1977”li
yıllardan başlayarak, duyu bütünleme teorisini kuran ve terapi yöntemlerinin gelişimini
başlatan A. Jean Ayres, otistik çocukların duyusal uyaranlara düşük duyarlılık (hyposensitive)
veya duyusal uyaranın zayıf modülasyonunda aşırı duyarlılık (hypersensitive) gösterdiği ve bu
düzensizlik ve tutarsızlıkların, kaydetme ve uyum yetersizliklerinden kaynaklandığını ileri
sürmektedir.
Otistik çocuklar, duyusal uyaranların modülasyonuna ve kaydetme kapasitelerine
bağlı olarak düşük veya yüksek tepki gösterirler. Hatalı modüasyon daha belirgin ve yaygın olarak
vestibular (yerçekimi, başın hareketleri ve denge), taktil (yüzeysel, derimizden algı),
propriyoseptif (pozisyonlama ve hareket), işitsel ve görsel olan duyusal girdilerde söz konusu olur.
Otistik çocuk bazen duyusal uyarana tepkisiz kalabilir veya ona doğru yönelmezken, aynı
uyarana daha sonra aşırı tepki gösterebilir. Sinir sistemimiz, duyusal sistemlerden aldığı
bilgileri, eşleştirerek, paralel ve içiçe çifte kodlayarak ve hiyerarşik işlemleme sağlayarak
bütünler. Bu duyusal işlemleme ile kazanılan deneyimler duygulanımı, yani duyularımızdan aldığımız
bilgilere anlam kazandırarak algılama, hafızamıza kaydetme ve yeri geldiğinde kullanmamızı
sağlayarak anılarımızı oluşturur ve öğrenme sürecini başlatır.
Zayıf modülasyon ve kaydetme
yetersizlikleri birçok alanda çocuğun performansını etkiler. Öğrenme, bilgilerin kaydedilmesi,
gereksiz uyaranların elenmesi, verilen görevi ya da ödevi yapabilmek için uygun seviyede
odaklanabilmesi ile gerçekleşir. Otistik spektrumdaki çocuklarda, dil, sosyal ilişkiler, bilişsel ve
anlamlı etkileşimlerde bulunmada farklı seviyelerde düzensizlikler ve bozukluklarla karşılaşılır.
Bunun nedeni duyusal girdilerin yetersiz işlemlenmesidir.
DUYUSAL ALANLARDA GÖRÜLEN
BELİRTİLER
Otistik çocuklarda gözlemlenen duyusal girdilerin yetersiz işlemlemlenmesiyle
ilişkili duyusal alanlarda görülebilen belirtileri irdelediğimizde;
* Fazlaca hareketlilik ya da
hareket deneyimlerinden kaçınma, yerçekimi güvensizliği, amaca yönelik hareket azlığı, zayıf
posturel cevaplar, dönen nesneleri seyretme ya da kendi kendine dönme isteği, başını vurma isteği
vb. vestibular uyaranların yetersiz işlemlenmesi.
* Hafif dokunuşlardan kaçınma, parmak ucunda
yürüme, yumuşak ya da vıcık dokudaki oyuncakları dokunmak istememe, tırnaklarının ve saçının
kesilmesine tahammülsüzlük vb. taktil duyusal uyaranların farklı işlemlenmesi.
* Aşırı
hareketlilik ya da ağır ve çok az harekete istekli, ellerini çırpma, her şeyi ağzına götürme ya da
yiyecek dışındaki nesneleri çiğneme vb. propriyoseptif (harekete bağlı) uyaranlara yetersiz
işlemleme.
* Elektrik süpürgesi, kapı zili vb. seslere karşı uyum yetersizliği ya da yönelme,
yüksek ve alışılmadık sesler çıkartma, seslere anlam kazandırabilme ve yönünü algılayabilmede
zorluklar vb. işitsel sistemlerdeki işlemleme yetersizlikleri.
* Göz teması kurmaktan kaçınma,
işaret edilen yöne bakamama, ellerini gözlerinin önderliğinde kullanmada beceriksizlikler, merdiven
inerken zorlanma koşmak istememe vb. görsel sistemlerden alınan duyusal bilgilerin işlemlenmesinde
yetersizlikler.