Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
YENİ ÇAĞIN EĞİTİMİ
FİLİZ YILDIRIM
Eğitimci
Yazı Boyutu:
Reklamlar nasıl öğretiyor?
Bir çocuk ilkokula başlayana kadar kaç reklam izler?

Farkına varmışsınızdır, TV’de reklamlar başladığında elindeki oyuncağı bırakıp ekrana kilitleniyor küçük çocuklar. Reklamları büyük bir dikkatle izliyor, melodisini mırıldanıyor, konuşabiliyorsa markayı söylüyorlar. Reklamlar küçücük çocuklara 30 saniye içinde dilediğini öğretiyor! Hızlı, renkli, melodili ve eğlenceli… Saniyede 24 kare geçiyor gözlerinin önünden ve hepsi pazarlama-iletişim uzmanı insanlar tarafından hazırlanıyor. Çocuklar daha yürüyemezken bunları izlemeye başlıyorlar. İyi bir reklam izleyicisi oluyorlar okula gitmeden.

 “30 saniyelik bir reklama, çoğu öğretmenin bir aylık öğrenim süresine sıkıştırabileceğinden daha fazla pedagoji sığmaktadır. Reklamın konusu ikinci planda kalır; önemli olan, sunuştaki beceri, profesyonellik ve kandırıcılık gücüdür. Bu yüzden de çocuklar okula düşkırıklığına uğramaya ve boş çıkmaya mahkûm birtakım beklentilerle gelmektedirler. Bekledikleri öğretmenlik bilgi-becerisinin düzeyi çoğu öğretmenin sahip olabileceği düzeyi aşmaktadır.” *

Bu nedenle de okulda sıkılır çocuk. Reklamların renkli dünyasından sonra 40 dakika boyunca öğretmeni dinlemek zor gelir. İşte, “dikkat eksikliği” denilen sorun bu noktada başlar. Saniyede 24 kare uyarana alışmış beyin; renksiz, anlatmaya dayalı derse odaklanmakta zorlanır. Son yıllarda sıkça duyduğumuz dikkat eksikliği sorununun asıl nedeninin televizyon programları, özellikle reklamlar ve bilgisayar oyunları olduğunu düşünüyorum. Bu sorun o kadar yaygın ki, artık öğretmenlerin bile velilere ilaç önerdiğini duyuyorum. İlkokul 1. sınıfa giden bir çocuğun annesi bana şöyle dedi: “Çocuğum sınıfta çok hareketliymiş, dersi dinlemiyormuş. Öğretmen 20 kişilik sınıfta 13 öğrencinin ilaç kullandığını ve bunun işe yaradığını söyledi. Biz de kullanmalıymışız.”

Belki de çocukları dikkatleri dağınık diye suçlamak yerine, reklamlardan kopya çekmeliyiz. Uzun uzun anlatmak yerine hızlı, renkli, melodili ve eğlenceli yöntemler bulmalıyız. Bu sadece öğretmenler için değil, anne babalar için de geçerli. Uzun nasihatlar, söylevler hiç ilgilerini çekmiyor çünkü. Dinlermiş gibi yapıp kanalı değiştiriyorlar, reklamları arıyorlar.

* Peter F. Drucker, Yeni Gerçekler, çev: Birtane Karanakçı, İş Bankası Kültür Yayınları.


Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.