Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
YENİ BİLİNÇ
HÜRRİYET KALALI
Yeni Bilinç Yaşam Koçu
Yazı Boyutu:
Aşk yanılsaması

Hepimiz aşık olmak istiyoruz. Deli gibi sevmek, deli gibi sevildiğimizi bilmek istiyoruz. Deli gibi! Görüldüğü üzere aşk akıllı işi değil. Deli işi!
 
Bu deliliği neden istiyoruz? Yalnızlıktan kurtulmak, sevilmek ihtiyacı ve kendini güvende hissetmek. Bunlar ilk akla gelen akıllıca nedenler. Bir yuva kurmak, dünyaya çocuklar getirmek ve yaşamını anlamlı bir dizi eylemle doldurmak.
 
Aile kurumunu yaratmak, aşk deneyiminin hedefi midir? Öyle gözüküyor. Aşkın tamama ermesi, evlilik ve çocuk yapmak yoluyla bir aile kurumunu yaratmak gibi gözüküyor. Sanki aşkın hedefi de ve kanıtı da aile kurmak.
 
Birbirlerine ömür boyu bağlanma sözü veren kadın ve erkek, bunu aşkın doğal sonucu olarak görüyor. Ait olmak, sahip olmak duygusu normalleşiyor, insanileşiyor.
 
Aile kurumu, sabır ve sadakat beklentisi ve çalışmasıyla ayakta tutuluyor. “Hoşlanmadığım yönlerine sabretmeyi öğreniyorum ve cinsel bedenimi, sadece sana ait kılıyorum. Cinsel enerjimi başka bir insanla karıştırmayacağıma söz veriyorum.”
 
Bu mükemmel başlangıçlar, ne yazık ki zamanın dönüştürücü etkisi altında erozyona uğruyor ve başlangıçtaki yüksek motivasyon ortadan kalkıyor.
 
YANLIŞ GİDEN BİRŞEYLER VAR DUYGUSU...
Yanlızlığın aşılması ile birlikte, sevilme ihtiyacının baskısı ve tercih edilen bir varlık olmanın yarattığı öz saygı, zaman içinde dayanıklılığını yitiriyor. Ve taraflarda bu ortaklıkta yanlış giden bir şeyler var duygusu uyanmaya başlıyor.
 
Bireyler, kendi yollarında yürümedikleri, hayatlarının engellendiği duygusuna kapılıyor. Evliliğin rutini ve yüklediği sorumluluklar, sevgiyle değil, zorunlulukla katlanılan sorumluluklara dönüşüyor.
 
Ve zamanın bir anında kopuş gerçekleşiyor. Devam etmek ne kadar akıllıca gözükse de, ayrılık deli işi gibi gözükse de, ayrılık sonrası her şey belirsizliğe gömülse de, kopuş hiç istenmese de, kaçınılmaz bir biçimde gerçekleşiyor.

ACI KAÇINILMAZ OLUYOR
Evlendiğimiz, yürek bağıyla bağlandığımız varlıktan kopuş, hiç bitmeyecekmiş gibi gözüken acılara neden oluyor.
 
“Ah yürek bağı! Ne kadar gerçeksin! Ne kadar büyülü, ne kadar gerçek dışısın! Ne kadar güzelsin! Ve ne kadar özelsin! Beni bırakıp da nereye gidiyorsun!”

Acımasızca gider. Ellerinle koparırsın o bağı. Veremeyeceğin tavizler vardır. Aşamayacağın ve asla aşmak istemediğin engeller. Yolun vardır dönemeyeceğin. Onurun vardır çiğneyemeyeceğin!
 
Yürek bağı sen ne kadar kutsalsın! İnsana kendini her yönüyle hatırlatırsın!
 
GERÇEK AŞK
Aşk, gerçek aşk, insana kendini kaybettirir ve yeniden buldurur. Öyle değerli bir şey verir ki, onu elden çıkartmayı hayal bile edemezsin. Ve alıverir tekrar onu da, öylece bırakır seni aşkınla başbaşa.
 
Aşkın nefes alış verişi, verimi, üretimi kalktığında ortadan, aşkın kendisiyle kalakalır insan.
 
“Aşk, bunu neden yaparsın, amacın ne?” Aşk cevap verir, “Sen aşkı bilesin, onu yüreğinde bulasın diye. Aşkın ta kendisi olduğunu anlayasın, bilesin diye. Onu sınırlayan her şeyi alayım ki senden, anlayasın. Tüm güzellik sen aşk olduğun içindir. Tüm güzellik, onu sen oraya götürdüğün için var.”
 
AŞK DER Kİ...
Aşkı yaratan değil de, ona maruz kalan sanıyorsun kendini. Bu yüzden sana aşkı kim veriyor sanıyorsan, ona gücünü teslim ediyorsun. Aşık olduğun insan, evladın, hatta diğer sevdiğin insanlar; değerlerin, inançların, yani gücünü verdiğin her şey karşılığında hayattan aşk istersin. Ve aşk der ki:
 
“Ben sana sende zaten olanı veremem. Aşkın ta kendisiyken, onu elde etmek için koşullar yaratmana gülümserim ve bilirim ki, aşk, eninde sonunda tüm koşuldan özgürleşmektir. Aşkının sana kanıtlar sunması arzun, kendini değersiz hissetmendendir. Aşkın işlevi, seni özgürleştirmek ve kendine götürmektir. Tüm değerlerin ötesinde kutsal olduğunu anlayasın diye...”
 
O zaman aşktan beklediğin diğer boyut, “Bana yanlız olmadığımı ve hep yanımda olduğunu hissettir” arzusu da karşılık bulmuş olur. Aşk seni kendi kalbinin ta özüne götürür ki orada asla yalnız değilsin. Aşkla tututaşarak var olmuş ve var olmaya devam eden tüm sonsuzluk, seninle bir olur o zaman. Sen sonsuzlukla dolup taşarsın o zaman. Ve yanlızlığın bir yanılsama olduğu; aşkın ta kendisi olduğunu bilmemenin getirdiği masumane bir yanlış anlama olduğunu anlarsın.
 
Aşk oradaysa, insan kendi değerinin yüceliğini, kutsallığını bilir. Aşk oradaysa, tüm var oluşun bir olduğunu ve asla yalnız olmadığını bilir. Aşk oradaysa, sonsuzluğun biricik ifadesi olduğunu ve kendi biricik yolu olduğunu ve o yoldan onu kimsenin alıkoyamayacağını bilir. Çünkü aşk buna izin vermez.
 
Kadın ve erkeğin birbirlerine aşk duymaları, bütünlenme ihtiyacı ile açıklanabilir. Eril ve dişil enerjiler birbirleriyle harmonikleştiğinde, hem kadın hem de erkek, kendi içinde eril-dişil enerji olarak dengelenir. Kadın ve erkeğin birbirine cezbolmasının en metafizik nedeni budur. Aşkın süreçlerinde diğer her şeyi yoluna koyacak olan bu temel bakış açısıdır.

HAYAL KIRIKLIĞI NEDEN?..
Neden aşk ilişkilerinin büyük çoğunluğu hayal kırıklığı ile ve kalp kırıklığı ile biter. Çünkü, kadın ve erkek, kendi doğal enerjisinin bilincine henüz varamamıştır. Kendi doğasını bilinçlendirememiştir ve enerjisi bu yüzden dengesizdir.
 
Bir kadın, ağırlıklı olarak dişil enerjide harmonik yaparken, bir erkek ağırlıklı olarak eril enerjide harmonik yapmaktadır.
 
Dengesiz bir dişil enerji, sevilmek, tercih edilmek, güvende olabilmek ve çocuk yapabilmek koşullarını aşkın kanıtı imiş gibi hissedecek ve süreç içinde bu kanıtları erkeğin ona sunmasını bekleyecektir.
 
Erkeğin dengesiz enerjisi ise, tutsak edilme, tatmin edememe, kadının cinsel doğasını kontrol edememe, yani sevdiği kadını tam olarak fethedememe korkusu olarak kendini gösterecektir.
 
Dengesiz bir dişil enerji, aile kurumunu kurabilmek için, dengesiz bir eril enerjinin; fethetme, cinsel doğayı kontrol etme güdüselliğini onaylayacak ve buna açıkca kabul verip, kendi değerler sistemi haline getirecektir. Böylece dengesiz erkek, o kadınla, kurumsal, zamana dayanıklı bir ilişkiye geçmeye cesaret edebilecektir. Erkeğe bu cesareti vermenin bedeli, özgür dişil enerjinin ortadan kaldırılmasıdır.
 
Dişil enerji on binlerce yıldır travmatize edildiği için ve doğa ona yeni nesilleri yaratmak sorumluluğunu da verdiği için, toplumsal alanda öz saygı yaratabilmek ve doğurma güdüsüne teslim olabilmek amacıyla, dengesiz eril enerjinin kurallarına ram olmak zorunda kalır.
 
Dengesiz eril enerji ise, hayatının bir anlamı olabilmesi için ihtiyacı olan sorumluluk duygusunu, aileye ve çocuklara sahip olmakta bulacaktır. Toplumsal alanda onurlandırılması, bir ailenin sorumluluğunu layıkıyla üstlenebilmesine bağlı olacaktır. Aynı zamanda sevdiği bir kadının hayat boyu cinsel bedenine sahip olabilmesi, yani bir kadını ömür boyu boyunduruğa vurmanın getirdiği kendini değerli hissetme hali de buna eklenmelidir.
 
Bunlar dengesiz dişil ve eril enerjilerin bir ilişkideki yansımaları...

EĞER ENERJİLER DENGELİ İSE NE OLUR?
Dengeli bir dişil enerji, enerjisinin bir gıdımını bile, dengesiz bir eril enerjinin kendini iyi hissetmesi için harcamaz. Anlamıştır ki, dengesiz eril enerji, mütemadiyen dengesiz dişil enerjiden beslenmenin yollarını arayacaktır. Bunu yaparken kullandığı metot, aşk nidaları ve cinsel birleşme enerjisi olacaktır.
 
Dengeli bir kadın, seks yapacağı ortağı, eğer istiyorsa kılıkırk yararak arar. Bilir ki, seks, pür, saf enerjinin birbirine karışmasıdır ki, kadın açısından o erkeğe bir düzeyde bağımlı hale gelmektir. Kadınlar duygu bedenleriyle de seviştikleri için, onlar için sıradan seks yoktur. Her seks partneri, kadın için bir bağımlılık örgüsü demektir; ilişki bir gecelik bile olsa. O yüzden, kadınların sıkça cinsel partner değiştirmeleri ölümcül bir hatadır.
 
Kadınlar, enerjileri dengeli ise, dengesiz eril enerjiye karşı özel bir duyarlılığa sahip olur. Onarla bir ulaşılamazlık ilişkisi içindedir. Ve kaderin bir cilvesi olarak bazıları yoluna çıkarsa, kendini bu enerjiden korumayı, belayı savuşturmayı bilecek kadar keskin ve çabuk hareket edebilir. Bilir ki, en ufak bir zaaf, enerjisini kaptırmasına yetecektir. Kadınların erkeğe hizmet için var olduğunu söyleyen on bin yıllardan sonra, kadın hayatının anlamını eşine, çocuklarına, ebeveynlerine hizmet etmekte arar olmuştur. Ve kavramsal olarak bunun yanlış olduğunu bilmesi bir şeyi değiştirmez, çünkü artık bu ona iyi gelmektedir. Enerjin yeterince tutsak kalırsa, hapishaneyi güzelleştirmek tercih değil, zorunluluk haline gelir.
 
Dengeli bir eril enerji, bir kadını fethetmeyi, onu tam anlamıyla kontrol etmek olarak anlamaz, fethetmek, kendine inanan bir erkeğin, kendini bu çıplaklıkla ifade etmesinin doğal sonucu olarak gelişir. Fethetmek, kadının sorumluluğunu almak anlamına gelmez. Fethetmek, dengeli dişil enerjinin ihtiyacı olan yol rehberliği hizmetini mükemmelen ona verebilmek demektir.
 
Fethetmek, kadının cinsel bedenini kontrol etmek değil, tam tersi, onu özgürce ifade edebileceği kanallar yaratabilmek demektir. Dengeli bir eril enerji, kıskançlık ve sahiplenmeden tamamen özgürleşmiştir.
 
SONUÇ KAYGISINDAN ÖZGÜRLEŞMEK GEREK...
Aşkı deneyimlemek, sonuç kaygısından özgürleşmekle mümkün olur. Bu kaygı, kadın için, yuva ve çocuklar anlamına gelirken; erkekler için ise, burca dikilmiş bayrak anlamına gelmekte...
 
Kadın ve erkek, aşkın yarattığı bu yanılsamayı incelemeye istekli olurlarsa anlayacaklar ki, aşk bu değildir. O yüzden zamanla bu hedefler tahrip olur, hayal kırıklığı ve kalp acısı ile kalakalırız.
 
PEKİ, AŞK NEDİR?

Aşk özgürlüktür. Aşk kendine inanmaktır. Aşk en yüce değer duygusunu kalbimizde bulmak ve eşimizle onu paylaşmaktır. Aşkın yarattığı yanılsama kendini bilme yolculuğunda mükemmel fırsatlar sunar. Aşk acısı çekenler, hayal kırıklığı içinde kaybolmuş olanlar, kendilerini değersiz hissedenler, bilin ki, partneriniz sizi çok sevdi. Fakat gerçek aşkı deneyimlemişseniz eğer, şunu bilmeniz gerekir ki, aşkın amacı çok başkadır.
 
Onun amacı özgürlüktür.
Onun amacı, bütünlüklü bir özgürlük için arayışı başlatmaktır.
Özgürlük aşkın işaretidir.
Özgür, otantik benliğimizi hayata açabilmek, asıl aşk budur.
 
Aşkı geleceğinize bir yatırım olmaktan süratle çıkarın!
Aşk bugün lazım!
 

 


Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.