Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
AYŞE ÖNER'DEN REHBERLİK
AYŞE ÖNER
Bebek Hemşiresi ve Doğum Koçu
Yazı Boyutu:
Yolculuk...

 

Yumurtalıktan çıkan ovumun rahme doğru yolculuğu fallopian kanalına geçişle başlar. Fallopian tüpleri,  rahmin iki yanından çıkan ve çapı, bir saç teli kadar olan, uzun, kıvrımlı dirençli kanallardır.

Fallopian adı, 16. asırda, rahmin  iki yanında bu kanalları ilk defa gören ve onları Eski Roma trompetlerine benzeten, İtalyan doktor Fallope’den gelmektedir.

Fallop kanallarının ucu, yumurtalıkların üzerine doğru, düzensiz saçaklar halinde  inmiştir.
Bu saçaklar hareket halinde olup, yumurtalıktan çıkan ovumu kaparak  kanalın içine alırlar.
Erkeğin cinsiyet hücresi olan sperm,  kamçıya benzeyen  kuyruğu sayesinde hareket edebilir, ama kadının cinsiyet hücresi ovumun ise böyle bir hareket kabiliyeti yoktur. Eğer ovum  fallop kanalına geçebilirse, kanalın kendi hareketi, iç yanını kaplayan, tüylere benzeyen, çok ince liflerin sallantısı ve içerdeki sıvı sayesinde  hareket edebilir.
Kanala geçen ovumun,  bir spermle buluşarak döllenebilmesi için 12, ençok 24 saati vardır.
Bu süre geçerse ve buluşma gerçekleşmezse, yolculuk kanal girişinde sonlanır. Ovum bozulur.

Bu esnada hamileliğin gerçekleşmesini sağlayacak diğer gelişme de Graaf kesesinde  başlar. Graaf kesesini oluşturan hücreler, yumurtalıktan ayrılarak sarı bir cisim meydana getirirler.

 


PROGESTERON HAMİLELİK HORMONUDUR

Altın renkli cisim, yağlı maddelerden oluşmuş küçük bir adacık gibidir. Bu sarı cisim, progesteron  denen dişi hormon çıkarır. Progesteron hamilelik hormonudur, rahim içi duvarını kalınlaştırıp, kan damarlarının dolmasını ve böylece yumurtanın içine yuvalanmasını sağlayacak gelişmeyi başlatır.

Şimdi sahneye ovumla buluşmayı gerçekleştirecek olan sperm girer. Kadınlar, bir ovum deposu ile doğarken, erkekler de sperm yapımı ergenlik döneminde başlar.
Spermlerin bir ovumla  buluşabilmesi için, rahmi geçmeleri, kanalları aşmaları, 18 cm.’den
fazla yol katetmeleri gerekmektedir. Bu uzun ve yorucu yolculuk sırasında milyonlarca sperm rastladıkları engellere takılıp kalırlar. Birçoğu da, fazla asitli dişi salgılar tarafından
yok edilir, bazıları ise beslenmeleri için gerekli şekeri bulamayınca kendiliğinden ölür. Yalnızca en kuvvetli olanlar kalır, kuyrukları ve rahmin kasılmaları ile dakikada 3mm. ilerleyerek yolculuğu sürdürürler. Bu spermlerden bazıları ovumun bulunduğu kanala, bir kısmı da ovum olmayan diğer kanala gitmek üzere yollarını ayırır. Boş olan kanala girenler
ölüme mahkumdur. Ovumun bulunduğu kanala giren spermlerin büyük bir kısmı, kanal içindeki doku kıvrımlarında duraklar, çıkan aşılamaz dağları aşar; yaklaşık bir saat süren engelli yolculuktan sonra kanalın genişleyen bölümüne doğru gelerek ovumu beklemeye başlarlar. Bu bekleyiş iki gün boyunca sürer. Eğer buluşma olmaz, beklenen dişi gelmezse
iki günün sonunda ölürler ve dışarı atılırlar.

Yumurtlama gerçekleşmiş, ovum kanala geçmeyi başarmışsa tüm parlaklığı ve edası ile yavaş, yavaş, salına, salına ilerlerken; yolculuğu başarıyla tamamlamış spermlerle karşılaşır.

Ovumun cezbesine kapılan spermler hemen onun çevresini kuşatıp, kuyruklarını oynatarak
hızlı hareketlerle ovuma yapışırlar. İçlerinden bazıları ovumun zarını delmeyi başarır, fakat ancak bir tanesi jölemsi kıvamdaki protoplazma içine girerek hedefe ulaşır. Kuyruğunu yok eder. Dişi hücrenin çekirdeğine yaklaşır, kendi çekirdeğindeki 23 kromozom ile dişi çekirdekteki 23 kromozom kaynaşarak, 46 kromozomlu ilk insan hücresi doğmuş olur.
Bu iki değişik, ama aynı amaçla görevli hücrelerden dişi ovum; protoplazmasının taşıdığı depo yüzünden daha ağır, büyük ve kendi başına hareket edemeyen yapıdadır. Erkek sperm ise çekirdek etrafında jölemsi protoplazma deposu yok gibi görünen fakat çok hareketli ovumdan 200 mikron daha küçük bir hücre olup, mikroskop ile görülebilmektedir.
Gelecek yazımda görüşmek üzere hepinizi sevgiyle kucaklıyor, sağlıklı ve mutlu günler diliyorum…


Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.