Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:
Üremeye yardımcı tedavinin hukuksal niteliği

 

“Anadan olur daya, hamurdan olur maya.” Hiçbir dadı annenin yerini tutamaz. Hamurun mayası yine kendisindendir.

“Analı kuzu, kınalı kuzu.” Ne güzel annelik zevkini tadanlara! Ne güzel annesi sağ olup onun sevgisini alarak yaşama başlayanlara!

Türk Hukuku’nda, evli çiftlerin başkasından donör almaları veya kendi donörleri ile oluşan embriyonun bir taşıyıcı anneye nakli ile biyolojik maddelerin satılması yasaktır. Bu yasağa ve yönetmelik hükümlerine uymadığı tespit edilenlerin faaliyetleri Bakanlıkça durdurulur. Bu nedenle taşıyıcı annelik sözleşmeleri de, bu emredici düzenleme karşısında kanuna, kişilik haklarına, ahlaka ve adaba aykırı sözleşmelerden sayılarak yasal açıdan kesin hükümsüz (bâtıl) sözleşmelerdir.

“Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezleri Yönetmeliği”nin 1. maddesine göre; yapay döllenme ve embriyo transferi sadece çocuk sahibi olamayan evli çiftlerde uygulanır.

Aynı yönetmeliğin 4. maddesinin f bendine göre; sadece anne adayının yumurtası ile kocanın spermi çeşitli yöntemlerle döllendirilerek anne adayının rahmine transfer edilebilir.

Ayrıca yönetmeliğin 2. ekinde; suni döllenme tedavisi uygulanacak olanların evli çift olmaları, sadece kendilerine ait üreme hücrelerinin kullanılması, evli çiftlerin normal tedavi yolu ile çocuk sahibi olamadıklarını belgelemiş bulunmaları gerektiği belirtilmiştir.

Yönetmeliğin 8.7.2005 tarihinde yapılan değişik 17. maddesinde de, eşlerden alınan yumurta ve spermler ile bundan elde edilen embriyoların başka adaylarda, aday olmayanlardan alınanların da eşlerde kullanılmasının yasak olduğu belirtilmiştir.

TAŞIYICI ANNELİK
Bütün bu yasaklara rağmen taşıyıcı annelik sözleşmesi yapmış olan tarafların bu sözleşmeden doğan hukuki edimlerini (yükümlülüklerini) birbirlerinden isteyebilecekler midir?

Taşıyıcı anne ile anlaşma yapan eşler (genetik anne ve baba) çocuğu ancak anlaşmalı evlat edinme yoluyla alabilirler. Bu da taşıyıcı annenin (hukuksal ana) rızası ile mümkün olabilir (MK 309). Ayrıca evlat edinmeye ilişkin yeni hükme göre; “Bir küçüğün evlat edinilmesi evlat edinenler tarafından bir yıl süre ile bakılmış ve eğitilmiş olması koşuluna bağlıdır.” Bu hukuki yolun seçilmesi halinde eşler evlat edinmeyi dava yolu ile sağlayabilirler.

Taşıyıcı anne ile anlaşma yapan eşler (genetik anne ve baba), çocuğu doğuran taşıyıcı anadan (hukuksal ana) çocuğun devredilmesini isteyebilirler mi? Taşıyıcı anneye ödedikleri ücreti geri isteyebilirler mi?

Özellikle, taşıyıcı analık sözleşmesi hükümsüzdür. Taşıyıcı anne anlaşma yaptığı eşlere (genetik anne ve baba) çocuğu, evlatlık olarak vermekten kaçınırsa, almış olduğu parasal karşılığı sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iade etmek zorundadır.

Genetik babanın çocuğu Medeni Kanun 295. maddedeki koşullarla tanıması mümkündür. Ancak bu durumda velayet hakkı, doğuran kadında kalacaktır. Taşıyıcı anne evli değilse, bu çocuk evlilik dışı çocuk statüsünde olacak ve bu nedenle velayet annede kalacaktır. MK 337/1 ve 337/2 gereği, mahkeme kararı ile velayet babaya verilebilir.

Taşıyıcı anne evli ise, bu durumda çocuğun hukuki babası, babalık karinesi gereği, MK 285/1 taşıyıcı annenin kocası sayılacaktır. Hukuki baba çocuğun nesebini reddetmezse, genetik baba çocuğu hukuken tanıyamayacaktır.

Türkiye’de yaşanan durum, doğuran kadın yerine, taşıyıcı anne sözleşmesi yapan genetik anne adına hastaneye kimlik bildiriminde bulunulması ve sanki o doğurmuş gibi, çocuğun onun (ve kocasının) nüfusuna kaydettirilmesidir. Kadının, kocanın diğer yasal mirasçılarının, bir ilgilinin ihbarı veya Cumhuriyet Savcısı’nın, nüfus kayıtlarının düzeltilmesi davası açması suretiyle hukuka aykırılık giderilebilir. Hukuka aykırılığı durumu yaratan kimseler, Türk Ceza Kanunu’nun 231. maddesine göre; “Bir çocuğun soybağını değiştiren veya gizleyen kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” hükmü ile cezalandırılır.


Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.