Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
PROFESYONEL BİR BABA'DAN ANNELERE
Yazı Boyutu:
Sahip çıkmak lazım!


Öylesine zengin bir coğrafyada yaşıyoruz ki, bu zenginliğin insan çeşitliliği ve farklı kültürler anlamında ülkemize, yaşamımıza yansımaması mümkün değil. Topraklarında bu kadar değişik insan ve kültürü barındırmış ve hala barındıran bir ülke olarak, bunu bir avantaja dönüştürebilmiş olduğumuzu söylemek maalesef çok zor. Durumu öncelikle ülkemizde yaşamış uygarlıklar ve bizlere bıraktıkları tarih açısından ele alalım ve binlerce yıl öncesine gidelim. Bu topraklarda yaşamış uygarlıklardan kalan tarihi eserlere bir göz atarak, örneklerle söyleyeceklermizi destekleyelim.

Hasankeyf’le başlayalım. Allah dünyada hangi ülkeye ve insanına böyle bir güzellik bahşetmiştir acaba? Bir çok eski uygarlığı barındırmış bu şirin ilçedeki tarihi eserler, inşa edilen Ilısu barajının altında kalacak. Gerçekten şaka gibi bir durum bu. Hani “Anlatılmaz, yaşanır” derler ya, öyle bir yer Hasankeyf. Çok geç olmadan gidip, görmek lazım. Diğer bir örnek ise, Gaziantep Nizip’teki Zeugma antik kenti. M.Ö 300 yıllarına dayanan tarihi ile yine tarihi bir şahaser. Hiç unutmam, 1999 yılında Kudüs’e gittiğimde, şehir girişinde rehberimizin “Bakın, otobüsün sol tarafındaki mezarlar tam 1800 yıllıktır” demesi üzerine, bizlerin sola doğru akın etmesinden dolayı otobüs devrilme tehlikesi geçirmişti. Zeugma’yı ziyaret ettiğimde oradaki  bir görevli “Ağabey, bu bölge 18 dönümdür. Kazmayı nereye vursan tarih fışkırır buradan” demişti. 2004 yılında Zeugma’nın o büyüleyici güzelliğini gördükten sonra yorumum, “Bu tarih başka bir ülke olsaydı, adamlar Nizip’e bir havaalanı yaparlar, günde de en az 50 uçak indirirlerdi buraya, bu güzellikleri göstermek için” şeklinde olmuştu, Türk insanı kaderciliği ve çaresizliğinde. Bu tarihin ekonomik getirisinin hem Nizip, hem Gaziantep, hem de ülkemiz için ne kadar büyük olacağını görmek için kahin olmaya gerek yok.  Bir tarafta 1800 yıllık mezarları pazarlayanlar, diğer tarafta 2300 yıllık bir tarihin, Birecik barajının suları altında kalmasına göz yuman bir zihniyet. Bu çaresizlikte olan çok ama çok örnek var ülkemizde. Gerçekten yazık ediyoruz geçmişimize ve geleceğimize.

NEDEN BAHSEDİYORUM BÜTÜN BUNLARDAN?
Öncelikle ülkemizde son yıllarda fazlaca gelişmiş yabancı ülke gezme ve yabancı kültürleri tanıma hevesi had safhada, kendi topraklarımızı görmeden. Eğer bizler Hasankeyf, Zeugma ve daha bir çok tarihi bölge ve esere Türk halkı olarak sahip çıksaydık, ilgi gösterseydik bu kadar kolay olur muydu bu eserleri yok etmeye çalışmak? Sahip çıkmamız lazım tarihe ve ülkemize. Çocuklarımıza da bu bilinci aşılamamız gerek. Gezdirmemiz gerekir çocuklarımızı imkanlarımız dahilinde, olabildiğince. Tatil denilen olgunun, deniz ve güneşten ibaret olmadığını öğretmemiz gerekir evlatlarımıza. Çok gezen ve çok okuyan arasındaki rekabet yıllardır devam ediyor olmasına rağmen, aslında bunların bir bütün ve ayrılamaz olduğunu da kulaklarına fısıldamak gerek. Önce okuyun, sonra gezin diye öğütlemek, daha bilgili ve bilinçli bir toplumun oluşmasına yardım edecek önemli bir unsurdur.


Diğer ülkeleri de gezelim, yabancı kültürleri de tanıyalım, buna hiçbir itirazım yok. Yabancı bir ülkeyi görmenin sadece yapı görmeden ibaret olmadığının da bilincinde olalım. Bir ülke, tarihi, sanatı, mutfağı ile bir bütündür. Bizim millet olarak ciddi bir sıkıntımız da, ziyaret edeceğimiz ülkeye yanımızda yiyeceklerimizle birlikte gitmektir. O kadar çok vatandaşımızı gördüm ki yanında yemek taşıyan, “Bir kaç gün kendi yemeğini yemesen de, başka tadların farkına varsan, keşfetsen olmaz mı?” demekten kendimi alamadım. Yeniliklere açık bir toplum değiliz hala, maalesef. Kabuğumuzu kırmamız lazım, dünyaya uyum sağlayabilmemiz için.

23 NİSAN BİR FIRSAT!
Yukarıda ziyaret etmekten bahsetmiştim. www.anitkabirozeldefteri.com  isimli web sitesini ziyaret ettiğimde ilginç bir istatistiğe rastladım. “En son Anıtkabir’e ne zaman gittiniz” sorusuna, siteyi ziyaret edenlerin yüzde  22’si “Son 5 yıl içerisinde gittim” derken, bir başka  yüzde 22’si de “Hiç gitmedim” şeklinde cevap vermiş. Yani siteyi ziyaret edenlerin hemen hemen yarısı boşlamış biraz işi. Sanalsever bir toplum olduk biz. Ne demiştim, bazı şeyleri yok etmemek ve ettirmemek için ilgi lazım, sahip çıkmak lazım.

Bugün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Anıtkabir’i ve Ata’yı ziyaret etmek için çok güzel bir fırsat. Tutun çocuklarınızın elinden, götürün onları Büyük Önder’in huzuruna. Çocuklarımıza, böyle bir bayramı kutlayan tek ülkenin çocukları olmak özelliğini verdiği ve bu günleri yaşamamızı sağladığı için Mustafa Kemal Atatürk’e teşekkür etme fırsatını verin. Ve dua edin aziz ruhuna, minnetle.

Mutlu yıllar çocuklar, güzel günler göreceğiz, güneşli günler, inanın...


Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.