Önemli bir yerel seçimi geride bıraktık. Kimilerine göre tünelin ucunda ışık göründü,
kimilerine göre millet kendilerine güven oyu verdi. Son aylarda beni sevindiren ve umutlandıran bir
davranış ve düşünce şekli var, sayısı yadsınmayacak bir grup duyarlı ülke insanında. Sol
düşünceli olsun, sağ düşünceli olsun, apolitik olsun, ülkenin birliğinin, bölünmezliğinin ve her
şeyden önemlisi Türkiye’nin karanlığa, cehalete, yobazlığa doğru gitmemesi gerektiğinin
önemini kavramış ve eski yıllardaki siyasi çatışmaları, ideolojik ayrılıkları şimdilik bir
tarafa bırakmış bir toplum kesimi oluşmuş durumda ülkemizde. Bu umut ve mutluluk verici bir
durum.
Aydınlık Türkiye insanının üzerinde en fazla önem gösterdiği olgu,
eğitim ve öğretim. Ancak ne kadar üzerinde durulmuşsa da bir o kadar başarısız olmuş bir eğitim ve
öğretim sistemimiz var. Bu yetersizliğin ülkemizin geçmişine ve geleceğine yansımamış ya da
yansımayacak olması mümkün mü? Son genel seçimlerde iktidar partisine oy verenlerin yüzde 53’ü
ilkokul mezunu. Beyaz eşya, yiyecek, para karşılığı oyları alınmaya, aslında fakirlikleri
istismar edilmeye çalışılan yine bu kesim. Peki, yeteri kadar para ya da varlık sahibi
olmamak, cahil olmayı gerektiriyor mu? Tunceli örneğine bakalım. Bu ilimizde bedava verilen beyaz
eşyalara rağmen iktidar partisi seçimi kazanamadı. Neden?
İNSANLIK ONURU HER ŞEYİN ÜSTÜNDE!
Çünkü, Tunceli bu ülkenin
eğitimve öğretim görmüş insan oranı en yüksek illerinden biri. Ekonomik olarak ise çok parlak bir
durumu olduğunu söylemek mümkün değil bu şehrimizin. Yani halkın maddi durumu ne olursa olsun, bazı
duyguların suistimal edilmesi mümkün değil. Bu nedenle, genel itibarı ile bir kova balık vermekten
ziyade, balık tutmayı öğretmek gerekiyor halka. İnsanların zayıf taraflarından yararlanmak bir yere
kadar, insanlık onurunun her şeyin üstünde olduğunu birilerinin idrak etmesi gerekiyor artık.
İstismarın dinimizde de yeri yok, günah…
FOSFORUN ZEKA GELİŞİMİNE KATKISI
2009 yerel seçimlerinde eğitim ve öğretim durumu
yüksek olan illerin genel tercihi, iktidar partisi olmadı. Özellikle Ege Bölgesi’ne
baktığımızda iktidar partisine çok uzak bir tablo görüyoruz. İzmir’de bu durum hep böyleydi,
ama bu seçimde Ege Bölgesi’nin diğer illerine de sirayet etti bu durum. Bir espri dolaşıyor
internette 2 gündür; Türkiye’nin özellikle Trakya’dan başlayarak, Mersin’e kadar
uzanan kıyı şeridine atıfta bulunularak, “Fosforun zeka gelişimine katkısını sahil
şeridine bakarak görebiliyoruz. Türkiye balık yesin” diye…
Kinayeli ve
biraz da taraf olan bu şakayı aslında ciddi olarak bir de eğitim açısından değerlendirmek gerekiyor.
T.C. Milli Eğitim Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı’ nın internet sitesindeki verilere
göre de, tüm Trakya ve bahsedilen sahil şeridi, Türkiye’nin eğitim-öğretim oranı en yüksek
bölgesi. Burada Ege Bölgesi’ne kesinlikle ayrı bir parantez açmak gerekiyor, özellikle de
İzmir’e. Tarihten bihaber bazı kişi ve kesimler tarafından “Gavur” olarak
nitelendirilen bu güzel cumhuriyet şehrinin ve insanının, öncelikle Ege’ye sonra da tüm
Türkiye’ye örnek olduğu bir gerçek. Kurtuluş Savaşı’nda düşman zulmünü en fazla yaşayan
şehirlerden birisi olan İzmir ve insanı, büyüklerinden duydukları ve okuyarak öğrendiklerine paralel
olarak, bu toprakların değerini bir çoğumuzdan çok daha iyi biliyor, kuşkusuz.
Cumhuriyet’e, demokrasiye, vatana bir başka sahip çıkması ondandır İzmir’in,
İzmirli’nin. Eğer gavur olmak, cumhuriyeti, demokrasiyi, vatanı, milleti sevmekse, korumaksa,
bütün bu değerlere sahip çıkmaksa, kendini gavur gibi hissetmeyenlerin şapkalarını önlerine
koyup düşünmeleri gerek. Ben bu anlamda, kendimi pek bir gavur hissediyorum doğrusunu isterseniz.
İŞİN SIRRI EĞİTİMDE!
Ege Bölgesi,
Türkiye’nin eğitim durumu en yüksek bölgelerinden biri olmasının yanında, birçok şehri de
deniz kıyısında. İstanbul’a da göz attığımızda da oylarını iktidar partisinden yana
kullanmayan Beşiktaş, Bakırköy, Kartal, Maltepe, Kadıköy, Avcılar, Büyükçekmece, Sarıyer hep deniz
kenarında olan ilçeler. Ve bu ilçeler, İstanbul’un eğitim oranı en yüksek olan ilçeleri. Peki
bu kadar eğitimli insanın Ege’de olsun, İstanbul’da olsun, Antalya’da olsun
deniz kenarında oturmaları bir tesadüf müdür? Tabii ki değildir. Yani şaka bir yana,
işin sihri, balıktaki fosforda değil, insandaki eğitimde ve aydınlıktadır.
Açıkça görüyoruz
ki, ülkemizin en büyük sorunu eğitim ve öğretim sistemidir. Her şeyimiz evlatlarımız, bu ülkenin
geleceğidir. Biz ebeveynlerin evlatlarına verebilecekleri en önemli, en değerli varlık, iyi bir
eğitim, iyi bir öğretimdir. Onlara, Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimlerini anlatabilmek
ve anlatacak eğitimcilere teslim etmek boynumuzun borcudur. İslam dininin çok güzel bir din
olduğunu, riyaya, yalana, istismara, hırsızlığa, hak yemeye ve her türlü düzenbazlığa karşı bir din
olduğunu anlatmak yine bizlerin ve aydın eğitimcilerin görevidir.
EVLATLARIMIZI OKUTALIM!
Bir sözüm de, aydınlığa ve yarınlara inanmayanlara...
Kuran-ı Kerim’deki Alak suresinin ilk 5 ayeti; “Yaratan Rab’inin adıyla oku.
İnsanı bir kan pıhtısından yaratmıştır O. Senin Rab’in sonsuz derecede cömerttir. Öğrettiğini
kalemle öğretmiştir O. İnsana bilmediğini öğretmiştir O.” mealindedir. En azından kutsal
kitabın emrettiği gibi, çocuklarınızı okutun, iyi eğitim aldırın, sizler olamadıysanız da, onların
bu vatana ve millete hayırlı evlatlar olmalarına engel olmayın, onlara gölge etmeyin.
Ve son
olarak… Bu seçim sonuçlarından sonra İzmir artık yalnız değildir. Ege, “Gavur
Ege” olmuştur. Baba memleketim Trakya, zaten gavurdu, fazla rakıdan mütevellit. Ey bizlere
gavur diyenler! Ülkemizi, bu toprakları, bu havayı, bu suyu, bu toprağın tüm inançlarını ve
insanlarını televizyon, buzdolabı, altın, makarna almadan ya da vermeden, sevdiğimiz gibi sevebilir
misiniz acaba? Anlayabilir misiniz sevgimizin büyüklüğünü?