Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
PROFESYONEL BİR BABA'DAN ANNELERE
Yazı Boyutu:
Sevgi

 

Neden dünyaya geldiğimi hiç sorgulamamıştım daha önceleri. Allah’ın verdiği bir can olarak görmüştüm kendimi sadece. Doğduğu ülkeyi, anne ve babasını, hatta adını bilme seçme şansına bile sahip olamayan bir canlı olduğumu düşünmüştüm hep, her insanoğlu gibi...

Ne yapmak istediğimi, hedeflerimi iyi bildim hep. İstediğim birçok şeye de ulaştım, çok şükür. İnsanlara iyi davranmaya çalıştım. Bir insanın dürüst olmasını hiçbir zaman bir artı olarak görmedim, insanın doğasında bunun zaten var olması gerektiğini düşünerek. “Adam gibi adam” lakırdısını hep anlamsız buldum. Adam gibi adamın, adı üstünde adam değil ancak adam gibi olabildiklerini düşündüm, gördüm. Birçok şeye kafamı taktım, sanki her şeyi ben düzeltebilirmişim gibi. İnsanların birbirlerine saygısızlığına, bencilliğe, haksızlığa, harama hep karşı durmaya çalıştım. Bazı düşünceleri kabul etmesem ve onaylamasam bile saygı gösterdim, en azından öyle görünmeye çalıştım, insanları kırmamak için. Ama birçok şeye de “Boş ver” deyip, arkamı dönüp gidemedim. Kendi hakları ya da özgürlükleri için, benim ya da başkalarının haklarına, özgürlüklerine göz dikenlerin hep karşısında oldum. Bunlardan da hiç lafımı esirgemedim. Nankörlüğe karşı, ahde vefanın yanında oldum. Kısaca, bir insanın bence, olması gerektiği gibi olmaya çalıştım her zaman. Ne kadar becerebildim bütün bunları bilmiyorum, ama vicdan muhasebesinde artıda görüyorum kendimi.

ÖNCE SEVMEK İÇİN YARATILDIK…
Yazımın başında “Dünyaya neden geldiğimi hiç sorgulamamıştım” diye, bunu sorgulamaya başladım son zamanlarda. Hayatta hiçbir şeyin nedensiz ya da tesadüf olmadığını anlamaya başladım. Hepimizin dünyaya gelişinin ayrı bir nedeninin olduğunu kavradım. Ancak hepimizin sadece bir ortak amaçla doğduğumuzu, Hazreti Mevlana’nın Mesnevi-i Şerif’ini okumaya başladıktan sonra anladım. Hepimiz sevgi için ve sevmek için yaratılmışız öncelikle. Tüm insanlığın tek bir paydada toplanabileceği tek olgu sevgi. Hazreti Mevlana’ nın yolu hepimizin bildiği üzere, sevgi yolu. Biz, Türkiye ve Türk halkı olarak elimizdeki bu hazinenin maalesef farkında bile değiliz. 2007 yılının tüm ülkemizde ve dünyada “Mevlana Hoşgörü Yılı” olarak kutlanmasına rağmen, sevgisizlik, hoşgörüsüzlük, saygısızlık, yalan, dolan önü alınamaz bir biçimde baş aşağı gidiyor bu güzel topraklarda. Sadece bizim ülkemizde mi durum böyle? Tabii ki değil. Başınızı nereye çevirseniz savaşın, silahın, ölümlerin, hoşgörüsüzlüğün kol gezdiğini görüyorsunuz. Ancak beni öncelikle kendi ülkem ilgilendiriyor.

Son yıllarda ülkemizdeki kamplaşmalar, fikre saygısızlık, değerleri hiçe saymak, “Ben yaptım oldu” mantığı çok can sıkıcı düzeylere geldi. Nasıl ki Atatürk ve Atatürkçülük kimsenin tekelinde değilse, Müslümanlık da kimsenin tekelinde değil bu ülkede. Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli, harcı Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimleridir.

ACİLEN KOŞULSUZ SEVGİ…
Bu temelleri sarsmaya çalışmak, başkalarının özgürlüklerine ya da yaşam tarzlarını değiştirmek için uğraş vermek, abesle iştigalden başka bir şey değildir. Bu ülkede herkes istediği gibi giyinebilir, istediği gibi konuşabilir ve fikirlerini söyleyebilir, söylemelidir de. Ancak bütün bunları sadece kanunların izin verdiği ölçüde yapabileceğini de unutmamalıdır insanımız.

Müslüman olanların Atatürkçü ve laik, Atatürkçü ve laik olanların da Müslüman olamayacakları, gibi kısır bir döngünün içine sürükleniyoruz, çok hızlı bir şekilde. Sevgisizlik had safhada. Hoşgörü, sanki bir daha indirilmemek üzere rafa kaldırılmış durumda. Ülkemi ve insanlarımızı bu hale düşürenleri, birbirlerine düşürenleri, Allah’a havale ediyorum. Ben kızıma, evlatlarımıza, herkesin sevgi, barış, hoşgörü ve birlik içerisinde yaşadığı bir Türkiye bırakmak istiyorum, bunun için uğraşıyorum. Ve, hepimiz için “acilen sevgi” diyorum, koşulsuz, karşılıksız.


Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.