Pazar günü Babalar Günü. Biz dünün çocukları, babalarımızı kutlayanlar, şimdi kutlanıyoruz. Babalar Günü ile ilgili olarak çocukluğuma ait ilk aklımda kalan şey rahmetli babamın sitemiydi; “Babalar Günü’nün zamanını kimse tam olarak bilmez ama Anneler Günü’nün her Mayıs ayının ikinci Pazar günü olduğunu herkes bilir.”
Şakayla karışık olsa bile, bu gerçekten doğru bir saptamaydı o zamanlar için. Anneler Günü normal olarak bugün de olduğu gibi daha önemliydi. İlk babalar günümdeki heyecanı unutamam. O gün çok daha güzel gelmişti o kadifemsi öpücüğü Doğa’cığımın. Pazar günü de aynı şeyleri hissedeceğim ben de bütün babalar gibi.
Türk toplumu genelde ataerkil aile yapısına sahip olsa bile, annelerdir yuvayı birarada tutan her zaman. Babalar da buna genelde saygı gösterirler ya da en azından böyle olması gerekir. Erkek çocuklar da genelde kendilerine babalarını örnek alırlar. Genç yaşlarda babalarının yaptıklarını çok benimsemeyip onaylamasalar bile, zaman geçtikçe o yaşlarda yanlış olarak algıladıkları birçok davranışın kendileri tarafından uygulanır olduklarını fark ederler olgunluk çağına eriştikten sonra. Bu benim de için de aynı oldu. Bu geç algılamanın neden gerçekleştiği bilinmez ama erkeklerin kadınlardan her zaman çok daha geç olgunlaştıkları inancında olmuşumdur. Karakterimin 27-28 yaş civarında oturduğunu gözlemlemiş olmama rağmen, esas olgunluğa geçişimin 2,5 yıl önce sevgili babamı kaybettikten sonraya denk geldiğini söylemem gerek. Bunun, babasını benden 1 yıl sonra kaybeden bir arkadaşımdan duyduğum sözlerle pekiştiğini de belirtmem lazım; “Erkek çocuklar babalarını kaybettikleri gün büyürler.”
BABAMLA ÇOK İYİ ARKADAŞTIK…
Biz babamla bir baba oğuldan çok, çok iyi iki arkadaş gibiydik. Tartıştığımız da, birbirimizin fikirlerini ya da davranışlarını beğenmediğimiz de çok oldu. Babam bir Fenerbahçeli’ydi ben ise bir Beşiktaşlı. O bana bu konuda hep çok anlayışlı oldu. Çocukluğumda beni kendi tuttuğu takımı tutmaya ikna etmeye çok çalışmasına rağmen ben Beşiktaş’ı seçtim. O beni kızdırmaz, daha çok ben O’nu kızdırırdım yendiğimiz zamanlarda. Benim yüzüme birşey söylememesine rağmen, bana için için kızdığını anneme söylediğini bilirdim. Olsun ama, biz arkadaştık. Birbirimize kızsak bile birbirimizi çok ama çok severdik. Uzun süre birbirimizi göremediğimiz zamanlardan sonra beni gördüğünde gözlerimin içine bakıp; “Oğlum” diyerek bana sarılması dünyalara değişilmez bir duyguydu. Bunu O uzaklara gittikten sonra çok daha derinden hissetim. Hep gurur duymuştu benimle, ben de O’na yakışır bir evlat olmaya çalıştım.
Devran dönüyor, Yüce Tanrı sevdiklerini zamanı gelince yanına alıyor, bunun önüne de hiçbir kuvvet geçemiyor. Hayatta en önemli amaç geride iyi hatırlanacak şeyler bırakmak. Evlatlarımıza önce iyi bir insan olmayı, sonra da kendi kendine yetebilmeyi öğretebilmek bir çoğumuzun esas gayesi. Bizleri yetiştiren anne ve babalarımıza sonsuz şükran ve minnet duygularıyla sarılmamız gerek her zaman, sonrasında “Keşke” dememek için.
Pazar günü yine Babalar Günü. Yanımızda olanlar ve uzakta olsalar da kalbimizin en derinlerinde olanların Babalar Günü’nü kutlayacağız hep birlikte. Bazılarımız boyunlarına, bazılarımız da hayallerine sarılacağız, koklayacağız.
Demişti ya arkadaşım; “Erkek çocuklar babalarını kaybettikleri gün büyürler.”
Siz hiç büyümeyin.
Hepimizin Babalar Günü kutlu olsun...
Sevgi ve Saygılarımla,
Erkin ÜLTANIR