Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
EĞLENEREK BESLENELİM
Yrd. Doç. Dr.  SİBEL ÖZİLGEN
Gıda Mühendisi
Yazı Boyutu:
Tamamen yorumsuz...

 

Bu yazımda çevremde duyduğum birkaç hikayeyi hiçbir yorum katmaksızın sizlerle paylaşmak istedim. Belki kendimizden birşeyler bulur, kıssadan hisse çıkarırız diye... Ama eminim şu an benim söylediğim gibi yarın da bizim çocuklarımızın büyük bir kısmı “Ben de buna benzer şeyler yaşamıştım” diyecekler.

Birkaç hafta önce bir dostum konularımızın benzediğini düşünerek bir arkadaşını benimle tanıştırmak için çalıştığım üniversiteye getirdi. Birlikte yemeğe gittik. Konu konuyu açtı, misafirimizin neden diyetisyen olmaya karar verdiğine geldi. Aslında kendisi  İşletme mezunu bir diyetisyen.


ŞİŞMAN BİR ÇOCUKTUM!
Her zaman şişman bir çocuk ve genç kız olduğu için dışlandığını, en azından kendisinin öyle hissettiğini anlattı. Çocukluğunda annesi sürekli kilolarından bahseder ve hiçbir uzman desteği almaksızın kendisine yememesi konusunda çok baskı yaparmış. Genç kız olduğunda öfkesi yüzünden inadına daha fazla yemiş ve sosyal olarak kendisini herkesten soyutlamış. Birçok diyet listesini denemiş ama hiçbirinde başarılı olamamış. “Sonunda anladım ki asıl problem bende ve yakın çevremdeydi” dedi. Kendi anlatımıyla sorunu toptan çözmek için bu işi iyice öğrenmeye karar verip, yurt dışında bir üniversiteden diyetisyen olarak mezun olmuş. Bir hekimin de desteğini alarak normal kilosuna ulaşmış. “Neyin neden olduğunu doğru olarak bildiğin zaman çözümü kendiliğinden geliyor veya problem ortaya çıkmıyor, buna şimdi daha da inanıyorum, keşke herkes az da olsa beslenme eğitimi alsa” diyor.

ZAYIF BİR ÇOCUKTUM!
Sofradaki bir başka arkadaşım da kendi sorununun tam tersi olduğunu, çok zayıf bir çocuk ve genç kız olduğunu bu nedenle annesinin sürekli olarak kendisini elinde yemek tabağı ile kovaladığını söyledi. Hatta bir gün midesinden tuhaf sesler gelip burkulunca önce hastalandığını zannetmiş, sonra bunun acıkma hissi olduğunu söylediklerinde çok sevinmiş. “Acıkmama bile izin vermemişler, halbuki ne hoş bir duyguymış inanabiliyor musunuz?” diye hala heyecanla anlatıyor. Annesi “Sen küçükken zor yiyen bir çocuktun, verdiğim her dört kaşığın ikisini mutlaka kusardın” diye anlatınca, “O zaman sen de iki kaşık verseydin ben de kusmazdım” diye yanıtlamış. Hala yemek konusu açıldığında ister istemez huzursuz olduğu da her halinden belli oluyor zaten.

ÇOCUKLAR ÖZGÜRLÜK İSTİYOR!
Bir arkadaşım da çocuğunun yemeğini ağzında saatlerce tuttuğundan yakınıp duruyordu. Ben çocuğa bunun nedenini sorduğumda “doydum, bunu da acıkınca yutacağım” dedi. Benim yeğenim de erken doğduğu için annem beslenmesi konusunda fazlaca !!! hassastı. Yeğenim araba olur, annem benzinlik olur, yiyecekler de benzin olurdu. Ancak yeğenim benzinliğe gelir gelmez hep geri vitese taktığı için bir tabak benzinin bitmesi akşamı bulurdu.


Bunlar anlatılanların ve yaşadıklarımın sadece bir kaç tanesi...

Birçok ülkede yapılan araştırmalar, gençlerin yeme davranışlarının üniversite çağlarında büyük ölçüde olumsuz yönde değiştiğini işaret ediyor. Şehir değiştirmek, zaman ve para eksikliği gibi nedenlerin yanı sıra, en büyük sebebin gençlerin ailelerinin yemek baskısından kurtulup, kendilerini istediklerini yemek konusunda özgür hissetmeleri olduğu tesbit edilmiş. Bu da gösteriyor ki, çocuklarımızı zorla yedirmek yerine onlara bilimsel dayanağı olan, doğru beslenme alışkanlıklarını küçük yaşlarda verebilsek hayat hem bizler için kolaylaşacak, hem de onlar yuvadan uçtukları zaman doğru beslenme alışkanlıklarını kendi başlarına devam ettirebileceklerdir.


Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.