Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
GÜN IŞIĞI
Dr.  ÖZLEM MESTÇİOĞLU
Psikiyatri Uzmanı
Yazı Boyutu:
Okul korkusu

Okula başlama, tüm başlangıçlarda olduğu gibi, hem coşku, hem de biraz kaygı verici bir olaydır. Okul dönemi, çocuk ve ailesi için yepyeni ve önemli bir evredir. Okula başlama; belirli bir olgunluğa ulaşma, sorumluluk alma, bunların getirdiği sevinç yanında, ana babadan ayrı, kendi başına yeni ve bilinmez bir serüvene başlamanın korkularını birlikte içerir.

Oyun ve arkadaş deneyimi olmayan, sorumluluklarını bilmesine ve üstlenmesine fırsat tanınmamış olan çocuklarda, evden kopup okula başlama sorun oluşturabilir. Zekası yeterli olsa bile, çocuk ruhsal yönden okula hazır değildir; evin koruyucu sığınağından çıkmak, ona zor ve bilinmezlerle dolu gelebilir.

Buna benzer zorluklar yaşayan çocuklar okula gitmek istemeyebilir, okulda arkadaşlarıyla yakınlık kurmakta güçlük çekebilirler. İçlerine kapanabilirler  ya da aşırı saldırgan, hareketli, söz dinlemez olabilirler.

OKUL KORKUSU NEDİR?
Okul korkusu, okul çağındaki çocuklarda birdenbire okula karşı beliren yoğun direnç durumudur. Çocuk bir gün birdenbire okula gitmek istemez; zorlamalar karşısında endişe duyar; panik içine girer, midesi bulanır, kusar, başı döner, ağlar gitmemekte direnir.   Bazıları zorlamalara dayanamayıp yola çıkar, ya yarı yoldan döner, ya sınıftan çıkar eve gelir. Başlangıç bazen sinsidir. Ön belirtiler günlerce sürebilir. Çocuk neşesizdir, giderek daha sinirli ve alıngan olmaya başlar. Uykuya dalmakta güçlük çeker. İştahı kesilir, ödevlere karşı ilgisi azalır. Her sabah bedensel bir yakınmayla uyanır. Başı, karnı ağrır, midesi bulanır. Okulda ve evde nedensiz yere ağlamaya, kavga etmeye ve dikkat çekmeye çalışmaya başlar ve sonunda bir gün okula gitmeyeceğini söyleyiverir. Neden olarak, öğretmenden korktuğunu ya da arkadaşının kendisini rahatsız ettiğini söyleyebilir. Bazı çocuklar ise tanımlayamadıkları bir korkudan söz ederler. Çoğu zaman evde rahattırlar. Korkular ve bedensel yakınmalar evde kalmasına izin verildiğinde birdenbire ortadan kayboluverir. Şiddetli vakalarda çocuklar evde de huzursuzdurlar. Bağlı ve bağımlı oldukları aile bireyini (bu genellikle annedir) bir yere bırakmaz, peşinde dolaşırlar. Kronik anksiyete (sürekli kaygı) içindedirler, hiçbir şeyle oyalanamazlar. Belirtiler genellikle okula gitme vaktinde yoğunlaşır, okuldan ayrılma vaktinde azalır.

Bu çeşit bir korku geliştiren çocuklar genellikle annelerine çok bağımlı çocuklardır. Hastalığı başlatan olay okulla değil, anneyle ilgilidir. Evdeki çatışmalı ortam ya da küçük kardeşin anne ile daha fazla yakınlaşabileceği düşüncesi, çocuğun aklının evde kalmasına ve okulda durmakta zorlanmasına neden olabilir. Özellikle ilkokula başlayan çocuklarda görülen okul korkusu anneden ayrı kalma ve terk edilme kaygısıyla ilişkilidir. Annenin yokluğunda kendisine ve annesine zarar geleceği ve terk edileceği endişesini yaşar. Çocuk, hiç tanımadığı bir ortamda hiç tanımadığı insanlarla hiç tanımadığı bir "otoriteyle" (öğretmen) birden bire yalnız bırakıldığını gördüğünde korkar ve bu tedirginlik yerine, ailesinin sıcak evinde olmayı tercih eder.

Okul korkusu kız ve erkek çocuklarda benzer oranlarda  gözlenmiştir. Okula başlanan ilk yıllarda ( 5-7 yaş) ve ilkokul 5.sınıf  sonrasında ( 12-14 yaş) okul korkusu daha yoğun olarak yaşanabilmektedir.

OKUL KORKUSUNDA EN SIK GÖRÜLEN NEDENLER
• Okul korkusunun kaynağı genellikle anneden ya da anne yerine geçen kişiden ayrılma korkusudur. Ayrı kalma kaygısı anne ve babada varsa çocuk bu kaygıyı öğrenmiştir.
• Çocuk kendi yokluğunda anne ya da babasına birşey olmasından  ya da kendisini terk edip gideceklerinden korkmaktadır.

• Anne ve babaya bağımlı yetişmiş çocukların özgüveni yeterince gelişememiş olduğundan okulda kendilerini yetersiz hissederek korkabileceklerdir.

• Çocuk yalnız başına kalmaya alışmamışsa, bağımsız davranış kalıplarını geliştirmemişse okulda tek başına olduğunu düşünerek güvende olmadığını hissederek korkacaktır.
• Okul korkusu geliştiren çocuklar genellikle başarı kaygısı olan, uslu, uyumlu, aşırı onay bekleyen çocuklardır. Bu kişilik özelliklerine sahip çocuklarda tetiği çeken bir etken hastalığı başlatır (ailede hastalık, ailede sosyoekonomik bir kriz, kardeş doğuşu, göç, bir kayıp, okul veya öğretmen değişikliği, okulda onurunu, bedeninin tehdit eden bir durum gibi).

Bu nedenlerden de anlaşılacağı gibi erken çocukluk döneminde sürekli anne-baba desteği almış, sorumluluk verilmemiş, sorumluluk almadığı için özgüveni gelişmemiş çocukların okul korkusu yaşaması daha olasıdır. Ama bu her şeyin sonu değil elbette. Çocuklar doğru bir yaklaşımla her şeyi daha hızlı öğrenebilirler. Bunun için tutarlı ve samimi olmak yeterlidir. Çocuğunuza okulu sevdirebilirseniz ve okula ne olursa olsun gitmesini sağlarsanız okula alışabilir.

Ayrıca, çocuğun anne veya babadan ilk uzun süreli ayrı kalışı okulun ilk günüyse çocuk okulu sevmeyecektir. Çünkü ilk kez bu "okul" onu ailesinden ayırmıştır. Bu yüzden ailelerin okul öncesi çağdan itibaren bu aşırı bağımlılığı ortadan kaldırmak için çeşitli alıştırmalar yapmaları gereklidir. Çocuğunuzun yanından ayrılırken; neden ayrıldığınızı, nereye gideceğinizi ve ne zaman geleceğinizi belirtmeli ve bu açıklamalara sadık kalmalısınız. Zamanı uzattığınızda terk edildiğini düşünecektir. "Olsun geldim ya" deseniz bile o her gidişinizde “Ya geri dönmezse” diye kaygılanacaktır.

"Eğer siz, çocuğunuzu okulda yalnız bırakacağınız için kaygılıysanız çocuğunuzdan da rahat olmasını beklemeyin!"


Okul korkusu gösteren çocuklarda, aile farkında olmaksızın bu bağımlı ve olgunlaşmamış davranış örüntülerini desteklemektedir. Dolayısıyla da çocuğun evde kalış süresi uzadıkça okula dönmesi güçleşeceğinden, tepkisine karşın çocuk okula götürülmelidir.

"Çocuğunuza sevginizi her işini yaparak değil, ona sorumluluk vererek gösterin"
Bu sorunun çözüme kavuşturulmasında aile, hekim, öğretmen işbirliği çok önemlidir. Aile ve öğretmenin işbirliği içinde çocuğu da aralarına katarak yürütülen eğitim çocuklara en fazla yarar sağlayacaktır. Çocuğun okula başlaması ile birlikte, öğretmen onun dünyasında en etkin, en vazgeçilmez kişi olur. Özellikle ilkokul çağındaki çocukların eğitiminde en temel öğe, öğretmen ile çocuklar arasındaki ilişkidir. Çoğu zaman bu ilişki, çocuğun okula ve arkadaşlarına karşı gösterdiği tepkiyi, başarısını ve gelişimini etkiler. Öğretmen ile öğrenci arasındaki olumsuz ilişki, çocuğu okul konusunda güvensiz kılar.

Öğretmen tepkileri ve davranışları tutarlı bir kişi olmalıdır. Çocukların başarısızlıklarını, sorunlu oldukları noktaları vurgulamak yerine, nedenler üzerinde durarak, araştırarak incelemeli, onları anlamaya çalışmalıdır. Öğretmen, okulu sevdirmeli, okulun ne işe yaradığını çocuğun algılayacağı bir biçimde anlatmalıdır.


Öğretmen okul korkusu olan bir çocuğun kaygısının kaynağının okulla bağlantılı olmadığını anlamalı ve bu kaygının doğru ele alınması konusunda aile ve hekimle işbirliği yapabilmeli, tutumlarını çocuğun gereksinimleri doğrultusunda esnetebilmelidir. Çocuğu, okulda kalmasını kolaylaştırabilecek, kaygısını azaltacak etkinliklere yönlendirmelidir. Ailenin ve öğretmenin çabalarına rağmen çocuk halen okula devam etmekle ilgili ciddi sorunlar yaşıyorsa, bir uzmandan profesyonel yardım almak gerekli olacaktır. Psikolog, pedagog veya psikiyatrist, bir yandan çocuğun okula gitmesini ve bu sorunu yerinde ve üstüne giderek çözmesine destek olurken;  bir yandan da aile içi ilişki ve iletişimlerdeki bozuk yanları ve bu korkuya yol açan nedenleri, çocuk ve aile ile birlikte ele alarak çözülmesine yardımcı olmaya çalışır.

ÖNERİLER:
• Okula gitme konusunda ödün vermeyin. Çocuğun okula gitmesini sağlamak için elinizden geleni yapın. Unutmayın ki; tüm sorunlar kaçarak değil de üstüne giderek ve yerinde daha kolay çözülür.
• Çocuğa, okulun amacını açıklamak, okula gitmesi konusunda ailenin tüm fertlerinin kararlı ve tutarlı olması işe yarar. Okula gitmemesi halinde yapılan çalışmalardan geri kalacağını ve bu nedenle bazı aksamalar yaşayacağını anlatmaya çalışın.
• Okula gitme zamanlarıyla ilgili olarak eskisinden daha kararlı olun.
• Çocuğun kendini terkedilmiş ve yalnız hissetmesine yol açacak davranışlardan kaçınmaya çalışın.
• Korkusu yüksek bir seviyede ise ilk hafta okula birlikte gidip dönüşte almaya geleceğinizi belirtebilirsiniz. Tutarlı olursanız, onu terk etmeyeceğinizi anlar.
• Okula gitmediğinden dolayı çocuğu suçlamayın, korkusu ve gözyaşlarıyla alay etmeyin, onu anladığınızı ve yardımcı olmak istediğinizi hissettirin.
• Vedalaşmaları çabuk ve kısa süreli tutarak, gerekli açıklamaları yapıp, ayrılıkların doğal olduğunu ve ayrıldıktan sonra tekrar bir araya gelinebileceğini hissettirmeye çalışın.
• Çocuğunuza gününüzün nasıl geçeceğini anlatıp, onunla gününün nasıl geçtiği hakkında konuşmak her ikinizi de rahatlatabilir.
• Çocuğa okula gitmesi gerektiğini okula gitmeyerek bu korkunu azalmak yerine, giderek daha da çok artacağını ve üzerine derslerden geri ve arkadaşlardan uzak kalmış olmanın getirdiği sıkıntıların eklenebileceğini hatırlatın.
• Çocuğunuzla okulla, sizinle ve aile yaşantısıyla  ilgili endişeleri, duyguları üzerine konuştuğunuzda çocuğunuzu hem sıkıntılarını paylaşmış olduğu için rahatlar, hem de anlaşıldığını ve bu olumsuz duygularını kabul gördüğünü hissetmiş olur. Ayrıca, bu duygularının ciddiye alınıp beraberce bir şeyler yapmaya çalışıyor olmanız kendisini yalnız hissetmemesini sağlayacak ve çocuğunuz sorunuyla başetmek konusunda kendisi de bir şeyler yapabileceğine inandığı ve ona güvendiğinizi hissettiği için kendine olan güveni artacaktır.
• Bu sıkıntılı durumun geçici olabileceğini, kendisiyle aynı durumda olan başka çocukların da olduğunu anlatabilirsiniz.
• B u sorunun çözümünde her noktada öğretmenlerden ve diğer okul ilgililerinden yardım ve destek almayı ihmal etmeyin.
• Çocuğunuza boş zamanlarında birşeyler yapabilme ve oyun becerileri kazandırılması size olan bağımlılığın azalmasını sağlayabilir.
• Çocuğunuzun yaşıtlarıyla daha çok zaman geçirmesini sağlayacak fırsatlar yaratmaya çalışın.
• Beklenti düzeyinizi gerçekçi kılıp çocuğunuza zaman tanımanız, bu sorunun çözülmesinde kolaylaştırıcı rol oynayabilir.

"Çocuğunuzun size güvenmesini istiyorsanız, siz de ona güvenin"


Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.