Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
GÜN IŞIĞI
Dr.  ÖZLEM MESTÇİOĞLU
Psikiyatri Uzmanı
Yazı Boyutu:
Panik bozukluk

Birdenbire içime nedeni belirsiz bir sıkıntı çöküyor. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi çarpıyor, bir an duracak sanıyorum. Göğsümde bir ağırlık hissediyorum. Boğulacak gibi oluyorum. Boğazımda bir el var sanki, nefes alamıyorum. Ellerim, ayaklarım odun gibi oldu, hissedemiyorum. Elim, ayağım, yüzüm uyuşuyor, karıncalanıyor. İçime ılık ılık bir şeyler akıyor. Sürekli geğiriyorum, sanki yediğim birşey dokunmuş gibi... Midem hep huzursuz, içim bulanıyor. Bütün vücudumun titrediğini hissediyorum. Elim, ayağım ter içinde, avuçlarımın içi sırılsıklam. Her yanımı soğuk soğuk ter basıyor. Düşecekmişim, bayılacakmışım gibi geliyor. Aklımı kaçıracağımdan korkuyorum. Her an ölecekmişim gibi geliyor. Ölmekten çok korkuyorum. Ya delirirsem... Kontrolümü kaybetmekten korkuyorum...

Yukarıda saydığımız durumlardan birkaç tanesini bir arada ve çok şiddetli biçimde yaşıyorsanız, panik atak geçiriyorsunuz demektir.

Panik atak; oldukça sık rastlanılan bir ruhsal sorundur. Sokakta karşılaştığımız her 10 kişiden 1’i yaşamı boyunca en az bir kez panik atak geçirmiştir. Panik ataklar sık tekrarladığında ve daha da önemlisi; mesleki, sosyal ve ailesel anlamda kişinin uyumunu bozduğunda,  kısacası kişinin yaşamını olumsuz yönde etkilemeye başladığında, hastalık halini almış demektir.

PANİK ATAK NASIL BİR HASTALIKTIR VE YAŞAM ÜZERİNDEKİ OLUMSUZ ETKİLERİ NELERDİR?
Panik atak yaşayan kişiler bu durumu genellikle “Çok korkutucu, dehşet verici ve yaşamımın en kötü deneyimi” şeklinde tanımlarlar. Panik atak; zaman zaman korku veya rahatsızlık uyandıran bir durumla karşılaşıldığında (köpekten korkan birinin köpekle karşılaştığında panik atak belirtileri yaşaması gibi) yaşanabildiği gibi, zaman zaman da beklenmedik bir anda ve nedeni belirsiz olarak da ortaya çıkabilir.

Panik atağın bir başka özelliği; diğer sıkıntı durumlarına göre göreceli olarak kısa sürmesidir. Sıkıntı ilk 15-20 dakika içinde giderek şiddetlenir ve sonrasında kademeli olarak azalır. Kendiliğinden azalabilmekle birlikte, kişilerin kendi geliştirdiği birtakım yöntemler de rahatlamaya yardımcı olabilir (ağlamak, kendini havadar bir yere atmak, yüzüne soğuk su çarpmak gibi).

İlk kez panik atak yaşayan kişilerin hemen hemen hepsi soluğu acil servislerde alır, kalp krizi geçirdiklerini veya öleceklerini düşünmektedirler. Sıkıntı hissine en sık eşlik eden belirtiler; kalp çarpıntısı, nefes alamama, boğulma duygusu gibi kalp krizini hatırlatan belirtilerdir. Yapılan incelemeler sonucunda doktorun, hatta bazen kardiyoloğun “Kalbiniz sağlam, bu durum sinirsel” demesi çoğu zaman inandırıcı olmaz. Panik ataklar tekrarladıkça acil servislere gidilmeye, atak olmadığı zamanlarda atağın nedeninin araştırılmasına yönelik olarak doktor doktor dolaşılmaya başlanır. Hem ekonomik hem de duygusal açıdan oldukça yıpratıcı bir süreç böylece başlamış olur.

ATAK NE ZAMAN TEKRARLAR?
Panik atak tekrarlama eğiminde olduğu için, kişilerde birkaç ataktan sonra, “Ya tekrar olursa” şeklinde yoğun ve kaygı dolu bir bekleyiş başlar. Atağın ne zaman olacağını kestirebilmek için çevreden ya da bedenlerinden gelebilecek bazı ipuçlarını araştırmaya ve bunlara yönelik önlemler almaya koyulurlar. “Kalbim ne zaman hızlı çarpıyor?”, “Soluk alıp verişim değişti mi?”, “Sıkıntım hangi ortamlarda daha çok artıyor?”, “Buraya en yakın sağlık merkezi nerede?”, “O sağlık merkezine en çabuk nasıl ulaşabilirim?”... Kişi sürekli bu gibi endişe dolu düşünceler içindedir. Bu endişeler bir süre sonra sürekli panik atağı beklemek ve geldiğinde gerekli önlemler almak için tetikte olma halini alır, atak yaşanmadığı anlarda da kişi yaşayabileceği korkusu-kaygısı içindedir.

Aynı zamanda bu endişeler kişiyi yanlış çıkarsamalara da itebilir. Arabada ilk panik atağını yaşayan kişi arabaya binmek istemeyebilir. Veya ciddi bir bedensel hastalığı olduğunu düşünerek sürekli bedeniyle ilgilenebilir, sürekli tansiyonunu, şekerini ölçtürür, eli hep nabzındadır. Nefes alamayacağını düşünerek kapalı ortamlara girmekten kaçınır. Dışarıda bayılacağından endişe duyduğu için yalnız dışarı çıkmayabilir, hatta evde yalnız kalamayabilir. Bazıları ise kendilerini güvende hissedebilmek için ceplerinde sürekli şeker, kolonya, ilaç gibi şeyler taşırlar.

Çeşitli önlemler alarak yaşamaya çalışmak ve doktor doktor dolaşmak... Kişinin yaşamı oldukça değişmiştir. İnsanlarla ilişkileri bozulmuştur, ya kimseyle görüşememekte ya da ancak özel koşullar altında onlarla birlikte olabilmektedir. Aklı sürekli endişe dolu düşüncelere ve bedeninden gelen sinyallere takılı olduklarında işlerini doğru dürüst yapamamaktadırlar. Bir yandan da panik ataklar tüm hızıyla devam etmektedir. Kişi giderek umutsuz ve çaresiz bir hal almaktadır.

Panik atakların artması ve yaşamı derinden etkilemesi halinde kişiler hiçbir şeyden zevk almamaya, yaşama karşı ilgisizleşmeye başlayabilirler. Sürekli panik atak olacak beklentisiyle huzursuzdurlar, uyku düzenleri bozulmuştur. Yaşamları tatsız, tutsuz ancak kaygılı, huzursuz bir hal alabilir, ilerlemesi halinde ise “Ölsem de kurtulsam” düşünceleri gelişebilir. Bir taraftan ölüm korkusu, bir taraftan da ölsem de kurtulsam, bitse bu çile düşüncesi...

BU DURUMLA BAŞ ETMEK İÇİN NELER YAPILABİLİR?
Kişilerin sıkça başvurdukları, ancak çok sakıncalı yollardan biri de alkol veya sakinleştirici özelliği olan ilaçları kullanmaktır. Bu çözüm; kısmen rahatlama sağlasa bile, bir kısır döngüyü de başlatmış olur. Rahatlama; alkol veya ilacın etkisi geçene kadar sürmekte, sonrasında ise sıkıntılar doludizgin devam etmektedir, sıkıntıyı bastırmak için tekrar alkol tekrar ilaç gerekmektedir. Sonuç; alkol-ilaç dozu giderek artacak, panik atağa ek olarak bağımlılık sorunu gelişmiş olacaktır. Artık hem panik atak hem de alkol-ilaç bağımlısı bir kişi durmaktadır karşımızda.

SAĞLIKLI ÇÖZÜMLER...
Öncelikle bu sıkıntılarınızla ilgili olarak bir psikiyatri uzmanı ya da psikologdan yardım talep edin. Sıkıntılarınız veya bedensel şikayetlerinizle ilgili olarak “doktor doktor “ dolaşmayın. Tek bir hekimle kuracağınız iyi bir hasta-hekim ilişkisi iyileşmenizi hızlandıracaktır.

Özellikle panik atak geçiriyorken acil servislere gitmeyin. Panik atak sırasında yaşadığınız belirtilerle tek başına baş edebilmeniz çok önemli. Eğer baş edebilme fırsatını kendinize tanımazsanız kendinize hiç güvenemeyeceksiniz, hastalığınız pekişecek ve gözünüzde daha da baş edilemez bir hal alacaktır.

Gerekli tetkikler yapılıp, bedensel şikayetlerinizin bedene ait bir hastalıkla ilişkili olmadığına dair söylenenlere inanın. Sık sık tansiyonunuzu, şekerinizi ölçtürmeyin, eliniz nabzınızda olmasın, gereksiz ve masraflı tetkikler yaptırmayın. Unutmayın ki; şeker ve tansiyondaki oynamaların önemli nedenlerinden biri de strestir. Bu işlemleri sık tekrarlamak stresinizi önemli ölçüde arttıracağından şeker ve tansiyonda da fırlamlar olması kaçınılmaz olacaktır; hem de bedensel bir nedeni olmaksızın... Bu tür davranışlar, hem hastalığınızın düzelmesini geciktirecek, hem de sizi maddi yük altına sokacaktır. Hastalığınızın ne kadar ruhsal kaynaklı olduğuna inanırsanız, çözümü o kadar bu yönde arayacaksınız.

BAŞLATIYORSANIZ,  DURDURABİLİRSİNİZ...
Bazı davranışlar panik atağı başlatabilir. Hızlı nefes alıp vermek, derin derin iç geçirmek gibi. Panik atağı başlatabiliyorsanız, bazı yöntemler kullanarak durdurabileceğinizi aklınızda tutun ve kendinize güvenin.

Çay-kahve gibi sıkıntı belirtilerini arttıracak içecekleri fazla miktarlarda tüketmekten kaçının.

Alkol-ilaç geçici süre için rahatlama sağlayabilir, ancak rahatlama geçici, bağımlılık ise kalıcıdır ve çok tehlikelidir. Bağımlılıktan kurtulmak, panik ataktan kurtulmaktan çok daha zor olacaktır.

Yaşadığınız sıkıntı sırasında aklınıza gelen “Delirir miyim?”, “Kendimi camdan atar mıyım?”, “ Birilerine zara verir miyim?” tarzı rahatsız edici düşüncelerle baş edemediğinizde doktorunuza ulaşmaya çalışın.

Psikiyatri uzmanının ilaç önermesi halinde, kullanacağınız ilaçlarla kısa sürede kendinizi iyi hissedebilirsiniz. “İyileştim” düşüncesiyle ilacınızı doktorunuza danışmadan kesmeyin. Bu hastalığın tekrarlayıcı bir hastalık olduğunu ve ilacı sadece iyileşmek değil de tekrarları önlemek için de kullandığınızı aklınızdan çıkarmayın.

Bu hastalığı yenebileceğinizi hiç aklınızdan çıkarmayın, mücadeleden vazgeçmeyin, sonunda başaracaksınız.


 


Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.