Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
GÜN IŞIĞI
Dr.  ÖZLEM MESTÇİOĞLU
Psikiyatri Uzmanı
Yazı Boyutu:
Tek çocuk olmak

 

Tek çocuklar diğer çocuklara göre farklıdır. Bu cümle herhangi bir olumluk ya da olumsuzluk içermeksizin, onların farklı olduklarını söyler.

Öncelikle neden aileler tek çocuk sahibi olur, ona bir bakalım:

• Anne-baba bilinçli olarak tek çocuk isteyebilir.
• Maddi yetersizlikler nedeniyle anne-baba tek çocukla yetinmek durumunda kalabilir.
• Sağlık koşullarının elverişsizliği nedeniyle ikinci bir çocuk şansı olmayabilir.
• Aile içi sorunlar nedeniyle anne-baba ikinci bir çocuk istemeyebilir.

Aslında önemli olan çocuğun tek olmasından çok, çocuğun nasıl yetiştirildiğidir. Tek çocuk olmayla ilgili sorunların pek çoğu anne-babanın tutumlarıyla azalabilir ve hatta ortadan kalkabilir. Tek çocukların bu durumun sakıncalarıyla boğuşmak yerine avantajlarını yaşayabilmesi gayet olanaklı olabilmektedir.

Tek çocukların ortak özellikleri nelerdir ve bu özellikler yaşamlarında nasıl olumlu ve olumsuzluklara yol açar ?


AİLENİN HER ŞEYİ…

Tek çocukların yaşadıkları en yoğun duygulardan biri “Her şey olmak”tır. Onlar anne-baba arasındaki arabulucudurlar, hakemdirler. Aile çizgisini sürdürebilecek ve ailenin tüm beklentilerini karşılayabilecek tek kişidirler. Evde neşe kaynağı, ortalığı hareketlendiren kişidirler, iyi bir ortam yaratmak onların sorumluluğundadır. Sürekli doğru davranmaları, makul olmaları beklenir. Pek çok sorumlulukları vardır, kendinden sorumlu oldukları kadar anne babasını mutlu etmek, onların istediği-beklediği gibi olmak hep onların sorumluluğundadır. Ve yaşanan pek çok olumsuzluktan kendilerini sorumlu tutar ve hızla suçluluk duygularına kapılırlar. Tek çocuk olarak kalmak bile onların suçu olabilir. “Zor bir çocuktun, onun için ikinciyi istemedik”, “Annen sana hamileyken çok hastalandı, az kalsın ölüyordu” gibi… Evde yanlış olan pek çok şeyin suçlusu onlardır, suçu atabilecekleri veya paylaşabilecekleri bir kardeşleri bile yoktur. Her şeyi yapabilmeye muktedir olduklarını sanırlar.

Sürekli ilgi odağı olduklarından yanlış yapma şansları yoktur. Ailelerinin ve kendilerinin kendilerine ait beklentileri çok fazla, standartları genellikle çok yüksektir. Mükemmel olmak zorundadırlar. Bir şekilde başaramadıkları bir durum karşısında kendilerini kolayca yetersiz hissedebilirler.

Kardeşleri olmadığında itişmenin-çekişmenin olmadığı bir ortamda büyürler ve anne-babanın hakemlik ettiği güvenli bir ortamda ilişkiye girmeyi, tartışmayı ve daha az hasar alarak tartışma sonrası çözüm yolları üretmeyi yeterince öğrenemezler. Kendilerini savunma yetilerini fazlasıyla geliştiremezler. Bunları ancak pek de güvenli olmayan ortamlarda öğrenmek durumunda kalırlar.

Duygusal ve fiziksel anlamda mekan yaratmaya, kendilerine ait genişçe bir alan bulundurmaya öylesine alışıklardır ki, bazen eş veya yakın arkadaşlık ilişkilerinde kendilerine kimseyi fazla yaklaştırmazlar ve ilişkinin daha da sıcaklaşmasını bir şekilde önlemiş olurlar. İlişki çok yakın olmak durumunda olduğunda ise kendilerini bunalmış hissedebilirler.

Hep özel olmak, sevilmek isterler. Gösterilen ilgi, sevgi onlara yetersiz gelebilir, bu yüzden de ciddi hayal kırıklıkları yaşayabilirler. Herkes tarafından sevilmek, onay görmek gereksinimindedirler, bu nedenle de eleştiriye tahammülleri oldukça azdır.


Herkesin onların duygularını, gereksinimlerini tıpkı anne-babaları gibi anlayabileceğini, bunları açıkça ifade etmelerine gerek bile olmadığını düşünürler. Sonrasında da anlaşılamadıkları-aslında kendilerini ifade etmedikleri veya etmeyi pek de beceremedikleri için yoğun sıkıntılar yaşayabilirler.

Sürekli yetişkinlerle birarada olduklarından yetişkin tavırları geliştirme eğilimindedirler, bir türlü çocuk olamazlar. Aileleri de onların bu tavırlarına alışarak onların aslında çocuk olduğunu unutur ve onlardan neredeyse her zaman olgun, akılı bir çocuk! olmalarını bekler.

Aile içinde fazla sınırlandırılmadıklarından erişkin yaşamlarında sınırlar, engeller karşısında durması gerektiğinde geri adım atmayı, vazgeçmeyi veya sabırla beklemeyi çok beceremezler. Engellenmelerle, ertelemelerle, geri çevrilmelerle karşılaştıklarında istenmediklerini, sevilmediklerini düşünüp derin hayal kırıklıları, mutsuzluklar yaşayabilirler.

Sürekli anne-babayla birlikte ve tek olduklarından hep mercek altında gibidirler. Her yaptıkları izlenir, kontrol edilir, fazlasıyla takdir veya yergi alırlar. Durum böyle olunca da özdenetim çok fazla gelişememiş olur, yeni deneyimler yaşama konusunda daha az cesur ve atılgan olurlar. Neyi yapıp yapmaması gerektiğine karar vermekte güçlük çekebilirler.

Paylaşmayı çok fazla bilemezler. Her şeye tek başına sahip olmaya öylesine alışmışlardır ki, paylaşmak bir nevi kaybetmek gibidir onlar için.

AVANTAJLARI DA VAR!
Tüm bu olumsuz sayılayabilecek şeylerin yanında tek çocukların sorumluklarının bilincinde, akademik performansları yüksek, liderlik vasıfları oldukça güçlü kişiler oldukları görülür. Anne-babayla yakın ilişkiler içinde, yetişkin dünyasını iyi tanıyan, özgüvenleri yüksek olabilen, sözel gelişimleri oldukça iyi, yalnız birşeyler yapmaktan hoşlanan, kendilerine bir dünya kurabilen ve kendilerine yetebilen insanlardır tek çocuklar.

Hiçbir zaman ilgi ve sevgi toplamak için rekabet etmek zorunda kalmamışlardır, her türlü gereksinimleri kardeşleri olan çocuklara göre çok daha fazla karşılanmıştır. Tüm ailenin göz bebeği olmuşlar, ailenin tüm olanaklarından tek başlarına yararlanmışlardır. Kendi işlerini becerebilirler.


DAHA İYİ BİR YAŞAM İÇİN…
Tek çocuk için saydığımız tüm bu özelliklerin HER tek çocukta olması elbette gerekmiyor, bu konuda büyük oranda belirleyici olan ailenin tutumu olmaktadır. Peki öyleyse, tek çocuğu olan aileler çocuklarını nasıl daha iyi yaşama hazırlayabilirler?

• Öncelikle çocuğa çocuk gibi davranmak gereklidir. Onun küçük bir yetişkin değil de çocuk olduğunu, çocukça davranabileceğini görmek ve buna izin vermek çok önemlidir.
•  Anne-baba tek çocukları olduklarından dolayı kaygı duyuyorlarsa, çocuk da bu konuyu bir eksiklik, kaygı duyulması gereken bir durum gibi algılar. Böyle bir kaygıda; vazgeçmek ve aşırıya kaçmadan tek çocukla ilgili sıkıntıları telafi etmeye çalışmak daha yararlı olacaktır.
• Kaç çocuk olursa olsun disiplin kuralları aile içinde standart olmalı, çocuğun sayısına değil de yaşına uygun kurallar konulmalıdır.
• Her istediğini istediği anda yerine getirmeyerek beklemeyi, sabretmeyi öğretmek önemlidir. Çocuğun istediklerinin yaşına ve ailede koyulan kurallara uygun olarak yerine getirilmesi sağlanmalıdır.
• Akranlarıyla birlikte olması için fırsatlar yaratmak gerekir. Tek çocuk, kardeşleri olanlara göre bu tür ortamlara gereksinimi çok daha fazla olacaktır. 3 yaşından itibaren gerek kreşe göndererek, gerek evde arkadaşlarıyla sık sık birlikte olmasını sağlayarak kardeşli bir ortamda öğrenebileceği paylaşma, itişme-kakışma ve sonunda barışma, tartışma ve sorun çözebilme gibi becerileri sağlamasına yardımcı olunabilir.
• Söz hakkı vermek, ancak tüm kararları ona bırakmamak, ailenin belirlediği seçenekler içinden seçmesini sağlamak gerekir.
• İyi ve sıkı bir iletişim ortamı yaratarak duygularını paylaşmasını, ifade edebilmesini sağlamak ileriki yaşlarda yakın ilişkilerde zorluk yaşama olasılığını azaltacaktır.
• Benmerkezci tutumlarına engel olmak ve paylaşımcılığını desteklemek çok önemlidir.
• Çocuğu değer vermek, onu anne-babanın beklentilerini karşıladığı veya karşılayacağı için değil de, “O” olduğu için sevdiğini göstermek çocuğu oldukça rahatlatacaktır. Ondan mükemmeli istememek, yaptıklarıyla gurur duymak ve yapmadığında sevginin azalmadığını göstermek çocukların özgüvenlerini besleyen en önemli davranışlardan biridir. Tüm umutlarınızı ona bağlamayın, bu altından kalkılması çok ağır bir yüktür.
• Aşırı korumacı tutum ve tavırlardan kaçınarak çocuğun tek başına yapabileceğini ona göstermek ve onu özgür bırakmak çocuğun kişisel gelişimi için önemli bir adım olacaktır. Hata yapmasına izin vermek, üzerine çok düşmemek önemli tutumlar olmaktadır.


DENGE ŞART…
Aile içinde geçimsizlik varsa, çocuk kendini taraf olmaya zorunlu hisseder. Aile içi istismar varsa, kardeşi olmayan çocuk desteksiz kalır. Öte yandan aile içinde ilişkiler dengeli, huzurlu ise tek çocuk sorumluluk alan; büyük çocuk ile evin en küçüğü olan bebek rolü arasında duruma uygun seçimler yapar.

Bir aile için sağlıklı ve mutluluğa ulaştıran yol; ne anne-babanın tam anlamıyla çocuğa yoğunlaşması ne de yoğun sosyal yaşantılarına dalarak çocuğu unutmalarıdır. Anne-babanın kendi hayatlarını yaşadıkları, çocuğu ile kaliteli zaman geçirdiği ve mutlu bir ilişki kurduğu dengeli bir yapı herkesi için en iyi olandır.

“Rahatlayın ve eşsiz çocuğunuzun keyfini çıkarın.”


Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.