Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:

EL YAZISINDAN CHECK-UP

Grafolog (yazı bilimci) Zeynep Bornovalı, el yazısından karakter ve hastalık analizi yapıyor. Kendisine başvuranlar arasında, doktorlar, ilişkisinde sorun yaşayanlar, hatta bir yakını fidyeciler tarafından kaçırılanlar bile var.


Zeynep Bornovalı:
 “GÖRDÜĞÜMÜ SÖYLERİM NABZA GÖRE ŞERBET VERMEM!”

 

Bilgisine güvenen, zor ve ketum bir kadınla baş başayım… Amerikan Kız Koleji’nden sonra İktisat ve 2 yıl da Antropoloji okumuş, 3 yabancı dil biliyor. Kendisi 35 senedir grafolog, yani yazı bilimci. El yazınıza bakarak size; “Kansersiniz 6 aylık ömrünüz kalmış” da diyebilir, “Sevgilinizden ayrılın onunla mutlu olamazsınız” da... “İş ortağınız sizi kandırıyor” da diyebilir.

Nitekim, kendisine gösterdiğim bir sayfalık el yazısının sahibi için; “Akciğerleri hastalanıp zayıflamış, ön taraf iyi gözükmüyor ama arka taraf sağlam. Omurgası sağlam ama bel fıtığı var. Daha önce futbol oynamış ve ayağını sakatlamış” dedi. Bitmedi. “Hayal gücü geniş, meraklı, esprili, komplekssiz ve sosyal bir kişi” diyerek sadece birkaç dakika içinde karakter özelliklerini de sayıp döktü. El yazısını gösterdiğim kişi 10 yıllık kocam olduğundan, ağzım açık bakakaldım. Söylediklerinin hepsi birebir gerçekti! Grafolog Zeynep Bornavalı’nın dünyada el yazısına bakarak bu şekilde analizler yapan 3 kişiden biri olduğunu belirterek, sizi kendisiyle yaptığım röportaja davet ediyorum.


- Yazı bilimini nereden öğrendiniz?
İlkokul 3. sınıfta el yazısı eğitimi verilmeye başlanmasıyla bu konu dikkatimi çekti. Öğretmenler çocukların yazılarına bakarak, ailelerine; “Bu çocuk adam olmaz” gibi kötüleyici ifadeler kullanıyorlardı. Herkes güzel yazı yazmak ister, ama güzel yazı da subjektif bir meseledir aslında… Güzel, neye göre güzel? Eğitimciler, kaligrafik kurallarına uygun ve standartlara yakın yazıya güzel yazı diyebilir. Fakat, hiç öyle olmayıp da gerçekten estetik açıdan mükemmel görünen yazılar da vardır. O nedenle güzel yazıyı tarif etmek çok zordur ve amaç hiçbir zaman güzel yazmak olmamalıdır.

 

- Sonra?

İlkokuldan üniversiteye kadar yazı konusuna hep kafa yordum ama bilgim yoktu ve böyle bir bilginin nasıl elde edilebileceğini de bilmiyordum. Üniversiteden sonra, tesadüfen gazetede bu konuyu Türkiye’de bilen birinin olduğunu okudum ve kendisi (yine çok büyük bir tesadüf ) bizim evimize yürüme mesafesi uzaklıkta bir psikiyatri uzmanı (Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nden) ve aynı zamanda adli tıp uzmanı; Dr. Hayrettin Arpınar’dı. Arpınar, bu işi yurt dışında öğrenmiş. Çaldım kapısını ve grafolojiye çok meraklı olduğumu anlattım. “Bu işi size öğreteceğim” dedi ve1,5 yıl boyunca öğretti de… Artık her türlü imkandan faydalanabilecek seviyeye gelmiştim, dil de bildiğim için (zaten İngilizce, İtalyanca, Fransızca yeminli tercümandım) önce Türkiye’de bulabildiğim eserleri incelemeye, sonra da yurt dışından getirttiğim eserleri inceleyerek, okuduklarımı uygulamaya başladım.  Bir nevi kendi kendime okul oldum …Başka çarem yoktu. 35 senedir tutkuyla çalışarak bugünlere geldim. Hala da öğrenmeye, araştırmaya devam ediyorum. Çünkü, ilmin başı memnuniyet, ortası hayret, sonu cehalettir. Ne kadar bilirseniz, neleri de bilmediğinizi öğrenmeye başlıyorsunuz. Sonu yok. Ben çöp tenekesinde el yazısı görsem, bakarım. Vapurda otururken, karşı tarafta yazı yazan kişinin  kalem hareketlerine dikkat ederim, elimde değil.

 

- “Bu yazı onun mudur şeklinde” karakter tahlilleri yapanlar dışında, anladığım kadarıyla bugün Türkiye’de yazı bilimi sizden başka gelecek kuşaklara aktarabilecek bilgi ve deneyimde kimse yok. Siz bu konuda neler yapıyorsunuz? 

Gelecek kuşaklara aktarmayı çok istiyorum, fakat seçici davranıyorum. En az bir yabancı dil bilmesini (bu konuda Türkçe kaynak olmadığı için) şart koşuyorum ve yüksek tahsillileri tercih ediyorum. Gelip geçici heveslere de pek boyun eğmiyorum. “Öğrenmek istiyorum” diyenlere verdiğim belirli ödevlerim vardır; onlarla 1-2 sene bekletirim, ondan sonra hala istiyorsa, öğretirim. Şu sıra çalıştığım 1-2 kişi var mesela…

 

- Yurt dışında yazı bilimiyle ilgili işleyiş ve eğitim nasıl?

Bizimkinden daha farklı, bu konuyu bilenler var, üniversite ve enstitü gibi öğreten kurumlar var, ilgilenenler en az 1-1,5 yıl eğitim alıyor. Ayrıca, uzmanlık alanlarına göre de eğitim alıyorlar. Örneğin, grafolojinin belge inceleme, karakter inceleme, yazının fiziki özelliklerinin incelenmesi vb. gibi birçok bölümü var. Diyelim ki, tepedeki bir evde oturan kişi polisin gelmekte olduğunu görünce, yok etmek istediği belgeyi acele şömineye attı. O belgenin tamamı yanmamışsa geri kalanından olayı anlamanın da bir bilimi var. Çok geniş bir alan grafoloji… Karakter bakan insan, “Buna da bakarım” derse olmaz. Bu bambaşka bir şeydir.

 

SANIRIM DÜNYADAKİ 3 KİŞİDEN BİRİYİM!
- Sonuçta, yazıdan karakter bakmak daha yaygın bir alan gibi… Peki, sizin gibi kişinin yazısına bakarak check-up yapan dünyada kaç kişi var? 

Karakter bakmayı kitaplardan öğrenmek nispeten kolaydır. Yalnız, sağlık check-up’ı yapan, benim bildiğim 2 kişi var; biri Arjantinli, biri de Amerikalı, başka da varsa ben bilmiyorum.

 

- Siz bu bildiklerinizi neden 35 senedir yazıp da, bir kitapta toplamadınız?

Yazmam, Türkçe yazmam, çünkü dil bilmeyenlerin okumasını istemiyorum! Çünkü o zaman bu bilim çoluk çocuk eline düşer, doğru dürüst bir şey bilmeden benim yazdıklarımı uygulamaya kalkarlar, sonra da “O kitaptan öğrendim” derler. Ama, yabancı dil bilen, yazı bilimle ilgili başka kitaplar da okuyacaktır.

 

- Yabancı dilde yazın o zaman?..

İngilizce yazabilirim ama onu da kim yayınlayacak? Bir eser bırakmayı çok istiyorum, ama kesinlikle Türkçe yazmam. Çünkü okuyamasınlar, öğrenemesinler; öğrenmeye hazır olan zaten yolunu bulur. Türkiye’de dil bilmeyen bu işi yapamaz, öğrenemez. Eksik bilgi ile bu işi uygulamaya kalkanlar ise tehlikeli sonuçlara sebebiyet verebilirler ki, en büyük tehlike bu! 4 yaşındaki çocuğun eline silah vermek gibi bir şey; kendini de vurabilir, başkasını da…  Kişi ya da kişilerin yazısını yanlış yorumlarsanız, değil kanunları yanıltmak, aile içinde bile bir sürü faciaya neden olabilirsiniz. Bilmeyenlerin bu işe el atması doğru değil. O yüzden de ben kesinlikle, yazının kime ait olduğunu bilerek tahlil yapmıyorum. Yoksa yanılacağımdan değil.

 

- Daha çok kimler sizden hizmet alıyor?

Avukatlar çok başvuruyor. Ellerinde yazılı belgelerle geliyorlar, örneğin; “Müvekkiliniz inkar ediyor ama bu yazıyı kendisi yazmış, o nedenle siz davanızı başka bir yöne ağırlık vererek açın” diyorum. Yeni tanıdığı ya da etkilendiği kişiyi iyi tanımak isteyenler, “Ben bu kişiyi seviyorum ama birbirimize uygun muyuz, mutlu olabilir miyiz?” diye geliyor. İş ortaklığı kurmak isteyenler “Bu kişiye güvenebilir miyim?” diye geliyor. Patronunun gözüne girmek isteyenler, “Ona yakın olmak için nasıl davranmam gerekir?” diye geliyor. Ya da “İşin içinde bir iş mi var?” diye kafasında soru işareti olanlar, yakınlarını daha iyi tanımak isteyenler geliyor,  meraktan gelenler de oluyor… Bir de anneler babalar ya da yakın akrabalar çocuk ya da gençte gördükleri bir sorunu, (hastalık olabilir, uyuşturucu olabilir) bana doğrulatmak ya da işin aslını öğrenmek için geliyor. Ayrıca, elinde fidye mektubuyla gelenler oluyor; “Fidyeyi vermezseniz öldürürüm” diyor, “Gerçekten öldürür mü?”diye soruyor. Sonra, “Karımın ya da kocamın çocuğuma zarar vereceğini hissediyorum, gerçekten zarar verir mi?” diye soranlar oluyor.
 
- Çok ciddi konular… Yazıya bakıp, fidyeci öldürmez dediğinizde kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

Kim olduğunu bilmediğim sürece mesele yok. Kim olduğunu bildiğim anda bir vatandaş olarak polise ihbar etmek de zorundayım. Bir olayda fidye isteyen kişiyi ciddiye almamalarını, tehditlerinin hiçbir zaman gerçekleşmeyeceğini söyledim mesela… 1,5 ay sonra fidyeci gelip özür dilemiş, tanıdıkları da biriymiş zaten… Başka bir vakada, “Kadının yanından çocuğu mutlaka ayırın, tehlikeli akıl hastası, çocuğun can güvenliği yok” dedim mesela…  

 

NABZA GÖRE ŞERBET VEREMEM!
- Kişilerin el yazısına bakarak başka neleri teşhis edebiliyorsunuz?
Birçok kanser vakasını doktorlardan çok önce teşhis ettim mesela, hatta bir tanesini doktorlardan 8 yıl önce söyledim. Kanserini teşhis ettiklerim içinde kendileri de doktor olanlar vardı. Yine tıp konusunda eğitimli bir hanımın üç haftalık hamileliğini söyledim, hanım kişi spiral kullanıyorsa o da görülür yazısından… Yine yazısına bakarak kişinin şizofreni, paranoya gibi akıl hastalığı var mıdır; aşırı kıskanç, narsisist, cinsel sapkın ya da eşcinsel olabilir mi; intihara yatkınlığı var mıdır; seri katil midir; evinde hayvan besler mi; hırsız ya da yalancı mıdır; uyuşturucu ya da alkol bağımlılığı var mıdır ya da bağımlılığa yatkın bir kişiliği var mıdır, ameliyat izi var mıdır; cömert mi, çapkın mı yoksa zeki biri midir, bütün bunları söyleyebilirim. Hatta IQ’sunu birebir söylerim. Ayrıca, yine el yazısına bakarak kişinin hangi mesleğe yatkın olup olmadığını söylerim ki, bu konuda daha çok meslek seçme aşamasındaki gençler ve aileleri bana başvuruyor. Bir de çiftlerin yazılarını karşılaştırarak birbirlerine uygun olup olmadığını söylerim ki, bir çifti, “Değil birlikte, dünyanın farklı uçlarında yaşamanız gerekir” diyerek ayırmışlığım var. Gördüğümü söylüyorum tabii, kimsenin nabzına göre şerbet veremem.

 

- Bazen doktorlar bile, (özellikle ruh hastalıklarında)  hastaya teşhis koymakta zorlanıyorlar. Siz nasıl bu kadar net teşhisler koyabiliyorsunuz?

Dediğiniz doğru. Fakat, çocuk oyuncağıdır el yazısına bakarak söylemek… Zaten bana hastalarının el yazısını gönderen o kadar çok profesör oluyor ki, “Ben teşhis koyamadım, bir de sen bak” diye… Örneğin psikiyatri uzmanları bana kızabilir ama, kişinin akıl sağlığı yerinde midir değil midir, yerinde değilse neler yapabilir veya durumu nedir, düzelebilir mi, hastalık ilaçla baskı altında tutulsa şifa bulur mu, gibi konuları el yazısına bakarak söylemek çok kolaydır. Bugüne kadar baktığım vakalarda da sonuçlar hep tahmin ettiğim gibi oldu.

 

HASTALIK TEŞHİSİ ÇOCUK OYUNCAĞIDIR!
- Kendinize de el yazınıza bakarak check-up yapıyor musunuz?

Kesinlikle evet… Kimse beni hastanede check-up yaptırken göremez, aksi taktirde bu mesleği bırakırım. Ben check-up’ımı kendim yaparım, sonra da tedavi olmak için doktora giderim.

 

- “Kocam ya da karım beni aldatıyor mu?” diye elinde el yazılarıyla kapınızı çalanlar da oluyor mu?

Hem de ne çok geliyorlar… Ama ben kişinin o anda aldatıp aldatmadığını yazısından bilemem, ancak çokeşliliğe yatkınlığı var mı yok mu, onu söyleyebilirim. Dolayısıyla, bu soruyu evlenmeden önce sorsalar çok daha iyi. Ayrıca, kadın erkek yazısı diye bir şey yoktur, onu da söyleyeyim. Yaş da aynı şekilde… Yüzde 60 oranında el yazısından kişinin cinsiyetini ve yaşını tahmin edersiniz, ama ben yüzde 95’in altındaki verileri yok sayarım. 

 

- En zor anlaşılan özellikler, sizi günlerce uğraştıran el yazıları daha ziyade kimlere ait?

En zor yorumladığım yazılar eğitimsiz kişilerin yazıları; 3,5 gün uğraştığım yazı oldu. Eğitimlilerde beni uğraştıracak yazı nadirdir, ancak o yazıyı yazdığı sırada yatıştırıcı, ağrı kesici, antidepresan falan aldıysa zor oluyor. Fakat, kişi ne kadar eğitimsizse, yani yazı yazma olayına alışık değilse ve yazı miktarı da azsa, o zaman çok uğraştırıyor.   

 

- Çoğu zaman insanın yazısı zaman içinde değişiyor. Günden güne el yazısı değişenler bile var. Bu taktirde, el yazısından gerçek bilgilere ulaşmak ne kadar mümkün?

Çektirdiğimiz fotoğraflar nasıl fotoğraf çekilirkenki halimizi gösteriyorsa, yazı da öyledir.  Yaptırdığımız sağlık analizleri de aynı şekilde o anki sağlık durumumuzu gösterir.
Yazı da, sizin o yazıyı yazdığınız andaki durumunuzu gösterir; geçmişi ya da geleceği göstermez. Ancak geçmişin izlerini ve etkilerini gösterebilir; psikolojik darbe gibi, ameliyat izi gibi, yara izi gibi etkisi silinmeyecek bir şey kalmışsa onu yazıda görürsünüz. Ki, başarılı geçmiş ameliyatın izi bile yazıda görülmeyebilir. Sonuçta, yazının kişiyi yansıtması asla değişmez, ama yazının görüntüsü değişebilir; çünkü zaman içinde kişinin görüntüsü de, fiziksel ve ruhsal sağlık durumu da değişir. “Doktora kontrole gidip de 5 yıl önce yaptırdığım kan tahlilime baksanız olur mu?” diye sorar mısınız, yazıda da böyledir. 

 

www.grafoloji.com

 

HÜLYA YILDIRIM
hulya@anneoluncaanladim.com

Fotoğraflar: Süreyya Dernek

Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.