Forum Anasayfası Forum Anasayfası > Genel Konular > Sağlık
  Yeni Mesajlar Yeni Mesajlar RSS - Alkol Bağımlılığı
  SSS SSS  Forumu Ara   Kayıt Ol Kayıt Ol  Giriş Giriş

Alkol Bağımlılığı

 Yanıt Yaz Yanıt Yaz
Yazar
Mesaj
  Konu Arama Konu Arama  Konu Seçenekleri Konu Seçenekleri
gulsun1 Açılır Kutu Gör
Üye
Üye


Kayıt Tarihi: 17 Ağu 2016
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 1
Mesaj Seçenekleri Mesaj Seçenekleri   Teşekkürler (0) Teşekkürler(0)   Alıntı gulsun1 Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Konu: Alkol Bağımlılığı
    Gönderim Zamanı: 17 Ağu 2016 Saat 16:30
Alkol Bağımlılığı                         

İnsanlık tarihi kadar eski olan alkol, tarih boyunca tedavi edici
ya da dinsel amaçlarda kullanılmışıtr. Alkol kullanımı çok eski
zamanlara kadar dayanmasına karşın alkol bağımlılığının bir hastalık
olarak ifade edilmesi yakın zamanda ortaya çıkmıştır
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre; alkol almak için kuvvetli bir istek
olması, alkol alma davranışını kontrol edememe, alkol alınamadığında
kişide yoksunluk emarelerinin görülmesi, alkolün bireyde bıraktığı
olumlu etkiden kaynaklanan alkole daha fazla ihtiyaç duyma hissi,
alkolden zarar görmesine rağmen kişinin alkol kullanımından
vazgeçememesi ölçütlerinden en az üçüne son bir yılda sahip olan birey
alkol bağımlısı olarak tanımlanmaktadır
20-35 yaş arası alkol kullanımı yoğun olmakta; alkol bağımlılığı
içinse genelleme yapılamamakla birlikte 5-10 sene gibi bir süre düzenli
alkol tüketiyor olmak gerekmektedir. Alkol tüketmenin ekonomik olarak
verdiği zarardan her statüdeki insan etkilenmektedir ( Kaplan1994,
Schuckid  1995
Amerika’da yapılan araştırmalarda alkol tüketimi çeşitli nitelikler
bakımdan incelenmiş ve bu araştırmaların sonuçları şöyle ifade
edilmiştir; ırk ve etnik kökene göre en hızlı alkol tüketim oranı beyaz
ırka aittir (%56), ağır içicilerde ise etnik köken ve ırksal olarak
değişiklik görülmemektedir. Cinsiyet olarak bakıldığında erkeklerde
dipsomanik içme (%23- %8.5) ile ağır içici olma (%9.4- %2) oranları
kadınlara nazaran daha yüksektir. Eğitim durumuna göre bakıldığında
eğitim seviyesi arttıkça alkol kullanım oranı da artış göstermektedir.
Oranlara bakıldığında üniversite eğitimi alanların %70’i, daha alt
seviyede eğitim alanlarınsa %40’ı alkol tüketmektedir
Ülkemizde Alkol tüketimine bakıldığında, alkol kullanım bozukluğu
sebebiyle tedavi kurumlarına yapılan başvurularda görülen artış, alkol
içmeye başlama yaşındaki düşüş ve tüketilen alkol miktarındaki artış
sorunun boyutunun giderek arttığını göstermektedir
Yapılan çalışmalar genetik faktörlerin ekili olduğunu ortaya
koymuştur. Tek yumurta ikizleri ve evlat edinilen kişiler üzerinde
yapılan çalışmalarda genetik yakınlık gösterilmiştir. 1. derece yakını
Alkol bağımlısı olan kişilerde risk 4 kat daha fazladır. Dikkat
eksikliği ile hiperaktivite, davranış bozukluklarından birine yahut
ikisine sahip olan çocukta ileride alkole bağlı bozukluk tehlikesinin
fazla olduğu; antisosyal kişilik vb. bozuklukların da bireyi alkolle
alakalı bozukluklara yatkınlaştırdığı görülmektedir
Sosyal ve kültürel faktörlerin yanı sıra ailedeki bireylerin alkol
tüketme alışkanlığı da çocuğun alkol kullanma davranışına etki
etmektedir. Alkol bağımlısı akrabaların fazlalığı bireyde de alkole
ilişkin sorunların fazla olmasını beraberinde getirmektedir. Akrabalık
ilişkileri ve bağımlılık boyutu arasındaki ilişkinin araştırılması halen
devam etmektedir
Kimi sosyal alanlar da bireyin alkol tüketimini arttırıcı rol
oynamaktadır. Sosyal olarak beklentinin bu yönde olması, ortamda alkol
kullanımının normal karşılanması alkol tüketimini arttırmaktadır. Yakın
zamanlarda alkol tüketiminin çok fazla olmasının bünyeye zararları
hususunda eğitim kurumlarında verilen eğitimler vasıtasıyla alkol
tüketiminin azaltılmasına yönelik çalışmalar da yapılmaktadır
Alkol bağımlılığı, kronik ilerleyici ve hatta ölümcül bir
hastalıktır. Bağımlılıkların genelinde olduğu gibi aşağıdaki özelliklere
sahiptir
Sıklıkla, aşırı miktarlarda içmekTıbbi, psikolojik ve sosyal sorunlar oluşturmasına rağmen içmeye engel olamamakİçilen alkole tolerans gelişmesiİçilen miktarın azaltılması ya da tamamen kesilmesi ile yoksunluk belirtilerinin oluşması
Alkol bağımlılığı, başlama, sürdürme, psikopatoloji ve diğer fakörler
göz önüne alındığında bazı farklılıklar olduğu görülmüştür. Bu
farklılıklardan yola çıkarak alkol bağımlılığı alt tipleri aşağıdaki
gibi sınıflandırılmıştır
Tip-A Alkol Bağımlılığı: Bağımlılığın geç yaşlarda başlangıç
gösterdiği, çocukluk çağına ait risk faktörü sayısının az olduğu,
alkolle ilişkili bozukluk ve görülen psikopatolojinin az olduğu tiptir
Tip- B Alkol Bağımlılığı: Bağımlılık şiddetinin daha yüksek olduğu,
çocukluk çağı risk faktörlerinin daha çok olduğu tiptir. Alkol ilişkili
bozukluklar erken başladığı gibi daha fazla psikopatoloji vardır. Aile
hikayesinde alkol kötüye kullanımı daha sıktır, birden çok madde
kullanımına sık rastlanır, sık alkol tedavisi öyküsü ve çok sayıda
stres faktörü söz konusudur
Kişinin alkol bağımlılığının olup olmadığı doktorun fiziksel
muayenesi ve bazı testlerden sonra elde edilen emareler ve bulgularla
ortaya çıkmaktadır. Bu emare ve bulgular; Arkus senilis, kırmızı burun,
palmar eritem, parmaklarda sigara yanıkları, KC de ağrısız büyüme, üst
abdominal bölge ağrıları, kuvvet ve hislerde azalma, kol ve bacaklarda
zayıflama, laboratuvar bulguları GGT’de yükselme, MCV’de düşme,
trigliserid, ürik asid ve üre de yükselme (Gelder 1996) olarak
sıralanabilir
Vücuda alındığından itibaren alkol, hızlı bir biçimde mide ve ince
bağırsakta absorbe edilerek kana karışır. Karaciğerde enzimler yoluyla
metabolize olur. Alkolün yalnızca bir miktarı karaciğer tarafından
metabolize edildikten sonra,geri kalanı vücutta dolaşmaya devam eder. Bu
sebepten, alkolün vücuttaki etkisinin yoğunluğunu tüketilen alkol
miktarı belirler
Kan alkol düzeyine göre olarak alkolün davranışsal etkileri şunlardır
50-80            Keyif harekette kusurlar
80-100          Nistagmus (göz bebeklerinde oynama)
100-200        Yürümekte zorluk, duygusal bozukluklar (öfke, ağlama vb
200-300        Şaşkınlık, konuşma bozukluğu, unutkanlık
300-400        Koma
400-500        Solunum depresyonu
500            Ölüm
Ögel K. Sigara, Alkol ve Madde Kullanım bozuklukları: Tanı, Tedavi ve Önleme. Yeniden Yayınları. İstanbul, 2010
Alkolün tesirinin en fazla olduğu yerin beyin hücreleri olması
nedeniyle etkisi ilk olarak hareketlerde fark edilir. İlk yıkıldığı yer
olan karaciğerde de kimi farklılıklara ve lipid düzeyinin yükselmesine
neden olmakta, şeker metabolizmasını bozarak pankreas hücrelerine,
vitamin ve besin değeri olan yiyeceklerin sindirilmesine mani olmakta;
sindirim sistemi hücrelerine, hafıza bozukluğu, uyku düzensizliği, dürtü
kontrolsüzlüğü gibi sorunlara neden olup beyin hücrelerine zarar
vermektedir. Bünyede meydana gelen bu sorunların bir kısmı alkol
tüketimi bırakıldığı takdirde son bulmaktadır
Alkol alımının durdurulması veya azaltılmasından birkaç saat veya gün
sonra ortaya klinik olarak çekilme belirtileri çıkar. Yoksunluğun
emareleri; terleme, nabız artması, titreme, huzursuzluk, sürekli hareket
halinde olma, uykusuzluk, asabiyet, bulantı, kusma, geçici
halüsinasyondur
Deliryum
Alkol çekilme belirtilerinin en ağır olarak görüldüğü durumdur. Alkol
kesimini takriben 24 – 48 saat sonra, titreme, denge ve dikkatin
bozulması, terleme, iştahta azalma ve çarpıntı ile başlar. Hasta giderek
şaşkınlaşır, bilinci bulanıklaşır ve duraksamadan ilgisiz bir biçimde
konuşmaya başlar. Bu duruma panik, kızgınlık ve saldırganlık eşlik
edebilir. İşitsel, görsel ve duysal varsanılar görür, hisseder, duyar ve
sara nöbeti geçirebilir. Acil tıbbi bakım sağlanması gereken bu
durumda, hasta uzun süren uykudan sonra kendine gelebileceği gibi kalp
yetmezliği, iltihaplanmalar, şok, kaza sonucu ölebilir veya kalıcı beyin
hasarı yaşayabilir.

Ögel K. Sigara, Alkol ve Madde Kullanım bozuklukları: Tanı, Tedavi ve Önleme. Yeniden Yayınları. İstanbul, 2010
Alkolden kaynaklı bozukluklar birkaç hastalığı kapsayabilmekte;
bireysel olgularda psikososyal, kalıtımsal, hareketsel etmenler diğer
faktörlerden daha önemli olabilmektedir. Bu etmenlerin belirlenmesi,
hastalık belirtilerinin değerlendirilmesi ile kişiye uygun tedavi
seçeneklerinin belirlenerek tedavi planı yapılır. Hasta ve hasta
yakınları bu konuda bilgilendirilir
Alkol Alkol bağımlılığının tedavisi profesyonel olarak alınacak
yardımla mümkündür. Bu yardımın ilk kısmı alkol kullanımının kesilerek
ortaya çıkacak yoksunluk belirtileri için uygun tıbbi yardımların
yapılması ve ilaç kullanılmasını kapsar. İkinci kısım rehabilitasyon
sürecidir. Bireyin yoksunluktan kurtulmasının akabinde alkol almadan
yaşama adapte olabilmesi için bireye gerekli bilgi ve becerileri
kazanması amaçlanır
Arınma (detoksifikasyon) süreci ile başlayan tedavi yatarak
olabileceği gibi aytaktan takip ile de mümkündür. Tedavi, kişinin sosyal
ve iş hayatını olumsuz etkilememesi için hastaneye yatmadan direkt
ayaktan sürdürülebilir. Lakin tedavi birçok defa sonuca
ulaştırılamamışsa, hastanın hayatını tehlikeye sokacak yoksunluk halleri
mevcutsa, hasta içmeyi sürdürdüğü takdirde hayatını zora sokacak tıbbi
haller varsa, ruhsal hastalıklar mevcutsa, kullandığı başka kötü
maddeler varsa, hastaya destek olacak kimse yoksa hastanın hastaneye
yatırılıp tedavi görmesi gerekmektedir.
Detoksifikasyon, tedavide ilk basamaktır.

Alkol Bağımlılığı
          
İnsanlık tarihi kadar eski olan alkol, tarih boyunca tedavi edici
ya da dinsel amaçlarda kullanılmışıtr. Alkol kullanımı çok eski
zamanlara kadar dayanmasına karşın alkol bağımlılığının bir hastalık
olarak ifade edilmesi yakın zamanda ortaya çıkmıştır.
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre; alkol almak için kuvvetli bir istek
olması, alkol alma davranışını kontrol edememe, alkol alınamadığında
kişide yoksunluk emarelerinin görülmesi, alkolün bireyde bıraktığı
olumlu etkiden kaynaklanan alkole daha fazla ihtiyaç duyma hissi,
alkolden zarar görmesine rağmen kişinin alkol kullanımından
vazgeçememesi ölçütlerinden en az üçüne son bir yılda sahip olan birey
alkol bağımlısı olarak tanımlanmaktadır.

20-35 yaş arası alkol kullanımı yoğun olmakta; alkol bağımlılığı
içinse genelleme yapılamamakla birlikte 5-10 sene gibi bir süre düzenli
alkol tüketiyor olmak gerekmektedir. Alkol tüketmenin ekonomik olarak
verdiği zarardan her statüdeki insan etkilenmektedir ( Kaplan1994,
Schuckid  1995).
Amerika’da yapılan araştırmalarda alkol tüketimi çeşitli nitelikler
bakımdan incelenmiş ve bu araştırmaların sonuçları şöyle ifade
edilmiştir; ırk ve etnik kökene göre en hızlı alkol tüketim oranı beyaz
ırka aittir (%56), ağır içicilerde ise etnik köken ve ırksal olarak
değişiklik görülmemektedir. Cinsiyet olarak bakıldığında erkeklerde
dipsomanik içme (%23- %8.5) ile ağır içici olma (%9.4- %2) oranları
kadınlara nazaran daha yüksektir. Eğitim durumuna göre bakıldığında
eğitim seviyesi arttıkça alkol kullanım oranı da artış göstermektedir.
Oranlara bakıldığında üniversite eğitimi alanların %70’i, daha alt
seviyede eğitim alanlarınsa %40’ı alkol tüketmektedir.
Ülkemizde Alkol tüketimine bakıldığında, alkol kullanım bozukluğu
sebebiyle tedavi kurumlarına yapılan başvurularda görülen artış, alkol
içmeye başlama yaşındaki düşüş ve tüketilen alkol miktarındaki artış
sorunun boyutunun giderek arttığını göstermektedir.
Yapılan çalışmalar genetik faktörlerin ekili olduğunu ortaya
koymuştur. Tek yumurta ikizleri ve evlat edinilen kişiler üzerinde
yapılan çalışmalarda genetik yakınlık gösterilmiştir. 1. derece yakını
Alkol bağımlısı olan kişilerde risk 4 kat daha fazladır. Dikkat
eksikliği ile hiperaktivite, davranış bozukluklarından birine yahut
ikisine sahip olan çocukta ileride alkole bağlı bozukluk tehlikesinin
fazla olduğu; antisosyal kişilik vb. bozuklukların da bireyi alkolle
alakalı bozukluklara yatkınlaştırdığı görülmektedir.
Sosyal ve kültürel faktörlerin yanı sıra ailedeki bireylerin alkol
tüketme alışkanlığı da çocuğun alkol kullanma davranışına etki
etmektedir. Alkol bağımlısı akrabaların fazlalığı bireyde de alkole
ilişkin sorunların fazla olmasını beraberinde getirmektedir. Akrabalık
ilişkileri ve bağımlılık boyutu arasındaki ilişkinin araştırılması halen
devam etmektedir.
Kimi sosyal alanlar da bireyin alkol tüketimini arttırıcı rol
oynamaktadır. Sosyal olarak beklentinin bu yönde olması, ortamda alkol
kullanımının normal karşılanması alkol tüketimini arttırmaktadır. Yakın
zamanlarda alkol tüketiminin çok fazla olmasının bünyeye zararları
hususunda eğitim kurumlarında verilen eğitimler vasıtasıyla alkol
tüketiminin azaltılmasına yönelik çalışmalar da yapılmaktadır.
Alkol bağımlılığı, kronik ilerleyici ve hatta ölümcül bir
hastalıktır. Bağımlılıkların genelinde olduğu gibi aşağıdaki özelliklere
sahiptir
Sıklıkla, aşırı miktarlarda içmek: Tıbbi, psikolojik ve sosyal sorunlar oluşturmasına rağmen içmeye engel olamamalı İçilen alkole tolerans gelişmesi İçilen miktarın azaltılması ya da tamamen kesilmesi ile yoksunluk belirtilerinin oluşması

Alkol bağımlılığı, başlama, sürdürme, psikopatoloji ve diğer fakörler
göz önüne alındığında bazı farklılıklar olduğu görülmüştür. Bu
farklılıklardan yola çıkarak alkol bağımlılığı alt tipleri aşağıdaki
gibi sınıflandırılmıştır.

Tip-A Alkol Bağımlılığı: Bağımlılığın geç yaşlarda başlangıç
gösterdiği, çocukluk çağına ait risk faktörü sayısının az olduğu,
alkolle ilişkili bozukluk ve görülen psikopatolojinin az olduğu tiptir

Tip- B Alkol Bağımlılığı: Bağımlılık şiddetinin daha yüksek olduğu,
çocukluk çağı risk faktörlerinin daha çok olduğu tiptir. Alkol ilişkili
bozukluklar erken başladığı gibi daha fazla psikopatoloji vardır. Aile
hikayesinde alkol kötüye kullanımı daha sıktır, birden çok madde
kullanımına sık rastlanır, sık alkol tedavisi öyküsü ve çok sayıda
stres faktörü söz konusudur
Kişinin alkol bağımlılığının olup olmadığı doktorun fiziksel
muayenesi ve bazı testlerden sonra elde edilen emareler ve bulgularla
ortaya çıkmaktadır. Bu emare ve bulgular; Arkus senilis, kırmızı burun,
palmar eritem, parmaklarda sigara yanıkları, KC de ağrısız büyüme, üst
abdominal bölge ağrıları, kuvvet ve hislerde azalma, kol ve bacaklarda
zayıflama, laboratuvar bulguları GGT’de yükselme, MCV’de düşme,
trigliserid, ürik asid ve üre de yükselme (Gelder 1996) olarak
sıralanabilir
Vücuda alındığından itibaren alkol, hızlı bir biçimde mide ve ince
bağırsakta absorbe edilerek kana karışır. Karaciğerde enzimler yoluyla
metabolize olur. Alkolün yalnızca bir miktarı karaciğer tarafından
metabolize edildikten sonra,geri kalanı vücutta dolaşmaya devam eder. Bu
sebepten, alkolün vücuttaki etkisinin yoğunluğunu tüketilen alkol
miktarı belirler
Kan alkol düzeyine göre olarak alkolün davranışsal etkileri şunlardır:
50-80            Keyif harekette kusurlar
80-100          Nistagmus (göz bebeklerinde oynama)
100-200        Yürümekte zorluk, duygusal bozukluklar (öfke, ağlama vb)
200-300        Şaşkınlık, konuşma bozukluğu, unutkanlık
300-400        Koma


400-500        Solunum depresyonu
500            Ölüm
K. Sigara, Alkol ve Madde Kullanım bozuklukları: Tanı, Tedavi ve Önleme. Yeniden Yayınları. İstanbul, 2010
Alkolün tesirinin en fazla olduğu yerin beyin hücreleri olması
nedeniyle etkisi ilk olarak hareketlerde fark edilir. İlk yıkıldığı yer
olan karaciğerde de kimi farklılıklara ve lipid düzeyinin yükselmesine
neden olmakta, şeker metabolizmasını bozarak pankreas hücrelerine,
vitamin ve besin değeri olan yiyeceklerin sindirilmesine mani olmakta;
sindirim sistemi hücrelerine, hafıza bozukluğu, uyku düzensizliği, dürtü
kontrolsüzlüğü gibi sorunlara neden olup beyin hücrelerine zarar
vermektedir. Bünyede meydana gelen bu sorunların bir kısmı alkol
tüketimi bırakıldığı takdirde son bulmaktadır.
Alkol alımının durdurulması veya azaltılmasından birkaç saat veya gün
sonra ortaya klinik olarak çekilme belirtileri çıkar. Yoksunluğun
emareleri; terleme, nabız artması, titreme, huzursuzluk, sürekli hareket
halinde olma, uykusuzluk, asabiyet, bulantı, kusma, geçici
halüsinasyondur
Deliryum
Alkol çekilme belirtilerinin en ağır olarak görüldüğü durumdur. Alkol
kesimini takriben 24 – 48 saat sonra, titreme, denge ve dikkatin
bozulması, terleme, iştahta azalma ve çarpıntı ile başlar. Hasta giderek
şaşkınlaşır, bilinci bulanıklaşır ve duraksamadan ilgisiz bir biçimde
konuşmaya başlar. Bu duruma panik, kızgınlık ve saldırganlık eşlik
edebilir. İşitsel, görsel ve duysal varsanılar görür, hisseder, duyar ve
sara nöbeti geçirebilir. Acil tıbbi bakım sağlanması gereken bu
durumda, hasta uzun süren uykudan sonra kendine gelebileceği gibi kalp
yetmezliği, iltihaplanmalar, şok, kaza sonucu ölebilir veya kalıcı beyin
hasarı yaşayabilir.

K. Sigara, Alkol ve Madde Kullanım bozuklukları: Tanı, Tedavi ve Önleme. Yeniden Yayınları. İstanbul, 2010
Alkolden kaynaklı bozukluklar birkaç hastalığı kapsayabilmekte;
bireysel olgularda psikososyal, kalıtımsal, hareketsel etmenler diğer
faktörlerden daha önemli olabilmektedir. Bu etmenlerin belirlenmesi,
hastalık belirtilerinin değerlendirilmesi ile kişiye uygun tedavi
seçeneklerinin belirlenerek tedavi planı yapılır. Hasta ve hasta
yakınları bu konuda bilgilendirilir.
Alkol Alkol bağımlılığının tedavisi profesyonel olarak alınacak
yardımla mümkündür. Bu yardımın ilk kısmı alkol kullanımının kesilerek
ortaya çıkacak yoksunluk belirtileri için uygun tıbbi yardımların
yapılması ve ilaç kullanılmasını kapsar. İkinci kısım rehabilitasyon
sürecidir. Bireyin yoksunluktan kurtulmasının akabinde alkol almadan
yaşama adapte olabilmesi için bireye gerekli bilgi ve becerileri
kazanması amaçlanır.

Arınma (detoksifikasyon) süreci ile başlayan tedavi yatarak
olabileceği gibi aytaktan takip ile de mümkündür. Tedavi, kişinin sosyal
ve iş hayatını olumsuz etkilememesi için hastaneye yatmadan direkt
ayaktan sürdürülebilir. Lakin tedavi birçok defa sonuca
ulaştırılamamışsa, hastanın hayatını tehlikeye sokacak yoksunluk halleri
mevcutsa, hasta içmeyi sürdürdüğü takdirde hayatını zora sokacak tıbbi
haller varsa, ruhsal hastalıklar mevcutsa, kullandığı başka kötü
maddeler varsa, hastaya destek olacak kimse yoksa hastanın hastaneye
yatırılıp tedavi görmesi gerekmektedir.
Detoksifikasyon, tedavide ilk basamaktır. Ve bizim de ..... hastanesi ve ......olarak daima yanınızda olduğumuzu bilmenizi isteriz.Tedaviye uyumun sağlanması,
iyileşme motivasyonun korunması ve değişime istekliliğin sürdürülebilir
kılınması için Psikoterapi gereklidir. Bireysel ve grup psikoterapileri
ile bu süreç desteklenir. Detoksifikasyon, psikoterapi ve ilaç tedavisi
alkol bağımlılığı tedavisinde önemli yapı taşlarıdır.
Tedaviye uyumun sağlanması,
iyileşme motivasyonun korunması ve değişime istekliliğin sürdürülebilir
kılınması için Psikoterapi gereklidir. Bireysel ve grup psikoterapileri
ile bu süreç desteklenir. Detoksifikasyon, psikoterapi ve ilaç tedavisi
alkol bağımlılığı tedavisinde önemli yapı taşlarıdır.

Alıntıdır...



          

Link vermek ve reklam yapmak yasaktır.....

Düzenleyen Gamze - 17 Ağu 2016 Saat 17:30

Yukarı Dön
 Yanıt Yaz Yanıt Yaz
  Konu Paylaş   

Forum Atla Forum İzinleri Açılır Kutu Gör

  | İletişim | Reklam | Gizlilik İlkeleri Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.