Yaklaşık 3 aydır yaz tatili durumlarından Duru'yla dipdibeydik. Ve ayıptır söylemesi, bana fenalık gelmişti. Yani, her gün baklava börek yesen bıkarsın durumları. İnsan evladından bıkmıyor tabii ki, ama tutsak gibi yaşamaktan bıkıyor, çünkü 7 gün 24 saat çocuğunuzla dipdibe olmak kolay iş değil, bir nevi tutsaklık gibi. Ama bu işin de ortası yok ki, işte okullar açıldı, üstelik bu hafta benimki -anaokulu olduğundan- yarım gün gidiyor ve ben yavrumu deli gibi özlüyorum. Bensiz geçirdiği o 4-5 saat içinde ne yapıyor, karnı doyuyor mu, sırtı terli kalıyor mu, yeni arkadaşlarıyla ve öğretmenleriyle anlaşıyor mu, neler söylüyor, neler hissediyor, vs. vs. vs. çok merak ediyorum. Okuldan gelince, o da özel hayatıyla ilgili ser verip sır vermiyor. Üstelik bu sene okul da değiştirdik. Seneye hazırlığa gidecek diye ilkokul için düşündüğümüz okulun anaokuluna verdik… Çoook ince eleyip sık dokuduk okul seçerken, daha önce de öyle yapmıştık, eve de yürüme mesafesinde olsun demiştik ama beklentilerimizi karşılayamadık işte… Duru'nun da orada mutlu olmadığını anlayınca böyle bir değişiklik yapmak elzem oldu. Neyse uzun lafın kısası, şimdi okuluna servisle gidiyor. Sabah 8'de evden heyecanla çıkıyor. 10 dakika yolculuk yapıp okuluna varıyor. Vallahi, dayanamadım, okulun 3.günü öğretmeniyle görüşmeye gittim, benim önerimle rehperlik ve psikolojik danışmanlık öğretmeni de toplantımıza eşlik etti. Maksadım hem çocuğumu anlatmak, sağlık ve kişilik özelliklerinden bahsetmekti, hem de öğretmenlerini biraz olsun yakından tanıyabilmek… İyide oldu, biraz olsun içim rahatladı. Çok şükür Duru'nun bugüne kadar okula gitmekle ilgili bir kaygısı ya da korkusu olmadı. Ama kolay değil, bütün bir gününü geçiriyor çocuklar okulda, tabii ki mutlu olsun, kendisini orada da tıpkı evde olduğu gibi güvende ve rahat hissetsin istiyorsunuz. Zaten, biz annelere soracak olursanız, isteklerimiz bitmez, çocuklarımız için her zaman en iyisini isteriz, ama seçtiğimiz iyiler sadece bizim seçimlerimizdir. Zaten, bu da çok ağır bir şey aslında. Hayatta en değer verdiğiniz varlık için, çocuğunuz için habire seçimler yapıyorsunuz. Ve bu seçimler de onun hayatının temel taşlarını oluşturuyor. İşte biz de herkes gibi okulumuzu seçtik, haydi bismillah deyip başladık yeni bir serüvene… Hepimize, hepinize hayırlı olsun okullu yaşamlar… Çocuklarımız mutlu ve sağlıklı bireyler olsun…
ANNEYİ KAYIRAN KÖŞE
Çocuğu okula yavaş yavaş alıştırmak gerek!
Hep söylüyorum anneliğin kimselere nasip olmayan nimetlerinin yanında nasıl da yalnız ve ezici bir serüven olduğunu… İşte, biz anneler yine zor bir sürece girdik çocuklarımızla birlikte; onlar okula giderken, bu işlerin de seçimi, takibi, organizasyonu, kalp çarpıntısı daha çok ve genellikle bizlere düşüyor. Aynı zamanda kendi hayatımızın dengesi ve organizasyonu, iş-ev-çocuk üçgeninin dengelenmesi de var şüphesiz…
Hiç unutmuyorum, Duru 20 aylıkken anne bebek gruplarına katılmıştık, yavaş yavaş sosyalleşsin diye… Sonra 22 aylıkken haftada 3 gün 2'şer saat oyun gruplarına göndermiştim onu. 3 yaşına doğru da her gün 4 saat anaokuluna başlamıştı ve geçen yıl her gün 6 saatle aynı anaokuluna devam etti… Bu yıl ise her gün 8 saat kalacak anaokulunda… Bakalım, bekleyip göreceğiz nasıl olacak, uyum sağlayacak mı, mutlu olacak mı diye… Ama annelere naçizane önerim, bebeklerini imkanları doğrultusunda daha bebekken sosyalleştirmeleridir. Anne-bebek gruplarını komşularınızla da yaratabilirsiniz mesela… Yaşıt bebekler birarada oynarken, siz anneler de dertleşebilirsiniz. Anne olunca insan en çok aynı süreçleri yaşayan insanlara ihtiyaç duyuyor, eh bebekler ve çocuklar da yaşıtlarıyla mutlu oluyor ve paylaşarak hayatı öğreniyorlar. Ama ilkokula başlayana kadar çocuk insan içine çıkmamış, annesiyle ya da bakıcısıyla evin içinde büyümüşse, okula alışması da zor olabiliyor.
OKULA ÖFLEYE PÜFLEYE GİTMEYE SON! Okullar açıldı. Ama sizin ufaklığın kaygı ve korkuları bir türlü son bulmuyor mu? Üstelik, siz de "Okula alışacak mı, acaba nelerle karşılaşacak, üstesinden gelebilecek mi?" diye yoğun endişeler mi duyuyorsunuz? Öyleyse, Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi Pediatri Bölümü'nden Pedagog Güzide Soyak'ın önerilerini mutlaka dinleyin, çünkü kendisinden okul öncesi ve okul sırasında hem ebeveynleri hem de çocukları bekleyen sorunlar konusunda ipuçları aldık. OKUL KORKUSU NEDİR? Okul korkusu, okul çağı içindeki çocuğun okula gitmeye direnmesi, arkadaşlarını kabul etmemesi ve ağlamak gibi tepkiler geliştirmesidir. Okul korkusu, kızlar ve erkeklerde eşit oranlarda görülür. Bu korku, çocuğun eğitim alacağı ortama uyum sağlamasını engeller. Çocuklar için korku, yaşama adapte olabilmenin, kaygı veren durumlarla başedebilmenin yöntemlerinden biridir. Okul korkusu, hızlı ele alınıp gerekli müdahaleler yapıldığı takdirde çabuk atlatılabilir. ANNEDEN AYRILABİLİYOR MU? Bağımlı, ilişki kuramayan, arkadaşları ile oyunu reddeden, anne ile ilişkisi sağlıklı organize edilememiş bir çocuğun okula başlarken sorun yaşaması beklenilebilir. Bu çocuklarda ilgi ve enerji kaybı, sinirlilik, içe kapanıklık, nedensiz ağlama, baş ve karın ağrılarından yakınma gibi şikayetler gözlenebilir. Okula karşı negatif duygular beslememeleri için çocuklara, okul ile ilgili gerçekçi bilgiler verilmelidir. Okula başlama dönemi öncesinde anne, çocuğu farklı arkadaşlıklar kurması için cesaretlendirebilir, ayrıca çocuğun güven duyabileceği başka aile bireyleri kendi okul deneyimlerini çocuğa aktarabilirler. Okulun öğrenme eyleminin dışında çocuğa keyifli gelebilecek yönlerinin de anlatılması faydalı olabilir. Çocuk psikolojisiyle ilgilenen uzmanlar olarak, anne-babalara genel olarak, çocuğun bireysel becerilerini geliştirmesini, kendi başına giyinip soyunabilmesini, yardımsız yemek yeme gibi becerileri kazanmış olmasını öneriyoruz. Ayrıca her anne baba, çocuğunu her dönemde etkin bir şekilde dinlemeli ve kaygılarının olabileceğini kabul etmelidir. AİLE NE YAPMALI?
Okul korkusu, anaokuluna başlanan 3-5 yaş döneminde yoğun yaşanabilir. İlkokula başlangıç, yine bu korkunun görüldüğü ikinci dönemdir. Daha yüksek sınıflarda 12-14 yaş döneminde de ortaya çıkabilir. Okul döneminde çocuğun bireysel gelişimine de önem verilir ve anne-çocuk ilişkisi doğru organize edilirse, sorun tekrarlayarak ortaya çıkmaz. Ancak, çocuğun eve bağımlılığı ve okula gitmeme ile ilgili istekleri desteklenilirse, okulla ilgili sorunlar tekrar tekrar yaşanabilir. ANAOKULUNDA İLK GÜNLERDEKİ STRES NASIL ATLATILIR?
ADAPTASYON SÜRECİ Daha önce okula gitmemiş bir çocuk için 10 günü aşan ve hiç azalmayan uyum sorunları varsa, anaokuluna gitme durdurulmalıdır. Çünkü çocuk okula gitmek için henüz hazır değildir. Daha önce anaokuluna gitmiş çocuklarda uzun tatil sonrasında okula dönüş güç olabilir, ama okul tanıdıkları bir yer olduğu için, burada yaşanan kaygı daha kısa sürede atlatılabilir. Taviz vermeden eski düzeni içinde çocuğun anaokuluna gidip gelmesi sağlanmalı ve çocuğun evde kalmasına izin verilmemelidir.
ÖDEV SORUMLULUĞU NASIL KAZANDIRILIR? |
|