Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:
Hülya Yıldırım

FARKLI OLANI REDDETMEDEN YAŞAMAK...


Farklı olanı reddetmeden yaşamak...
Çocukluğumdan beri en sevdiğim bayram 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’dır. Öyle ki, çocukken, 22 Nisan akşamları heyecandan gözüme uyku girmezdi. Şimdi de 6 yaşındaki kızım Duru ile birlikte 23 Nisan’ları kutlamak bana heyecan veriyor. Bu bayram, kızımın anaokulunda 23 Nisan etkinliğinin 21 Nisan günü yapılmasını fırsat bilip, dünya çocuklarıyla Bayram yapmak üzere, LykiaWorld Ölüdeniz’de birincisi gerçekleşecek olan “Fethiye Uluslararası Çocuk Festivali”ne katılıyoruz. Dolayısıyla, siz bu yazıyı okurken, kısmetse biz Duru’yla Ölüdeniz’deki kutlamalarda olacağız. Kızım 11 farklı ülkeden gelen çocuklarla tanışmak için can atıyor ve soruyor, ‘Neden ülkemize geliyorlar?’ ‘Onların ülkesinde Çocuk Bayramı yok, bir tek Atatürk çocuklara bu Bayram’ı hediye etmiş de ondan, Türk çocukları çok şanslı’ diyorum. O da; ‘Ülkemize gelen çocuklar da çok şanslı” diye cevap veriyor. Şimdiden bir dünya görüşünün olması; insanı, doğayı, hayvanı sevmesi öyle hoşuma gidiyor ki... Zaten çocuklar güzelliklerle ve iyiliklerle bir mucize olarak geliyorlar dünyamıza... Sonra kötülük ve şiddet gördüklerinde öğreniyorlar, yetişkinlerin dünyasının çirkinlik ve acımasızlıklarını... Örneğin; kızımın okulundaki erkek çocuklardan biri yaramazlığıyla tanınıyor; bütün çocuklar evde ailelerine bu çocuktan bahsediyor. Bu çocukcağızın da elinde değil, çok hareketli ve farklı yaradılışlı. Yine de çocukların çoğu onunla oynamaya devam etmek istiyor, ailelerin büyük çoğunluğu ise çocukları bir zarar görür endişesiyle bu çocukla oynamasını istemiyor. Kızım evde anlatıyor, ‘Tamam yaramaz ama o da benim arkadaşım, onunla da oynamayı seviyorum’ diye... Okulda çocuklar bazen birbirlerini şüphesiz hırpalıyorlar, hatta ileriki yaşlarda akran istismarı da çok yaygın. Ben, çocuğa kendini korumasını, farklılıklara saygı duymasını ve uyum sağlamasını öğretmemiz gerektiğine inananlardanım. Öte yandan, kızım da arkadaşları tarafından birkaç kez hırpalanmadı değil, hatta hırsından eve ağlayarak gelip benim ortalığı ayağa kaldırmamı bile istedi; ‘Anne, beni dövdüler!’ ‘Kendini koruyamadıysan sen de hatalısın’ dedim ve sınırlarını daha net çizmesi konusunda onu motive ettim. Malum, çocuklar abartmayı da, şiddeti de bizden öğreniyorlar. Ve son söz; çocuklar barış, güven, sevgi dolu bir dünyada yaşamayı istiyor ve bunu hak ediyorlar; öyleyse önce evde, okulda, işte bunu sağlamaya çalışmaya ne dersiniz?..

ÇOCUĞA ÖRNEK OLMAK GEREK!

Peki, dünya böylesine şiddet doluyken, çocukların güven duygusu kazanarak, mutlu bireyler olarak yetişmesi mümkün mü? Uzmanlar, barışçı çocuklar yetiştirmek isteyen ailelerin, en azından evde, çocuklarının televizyonda şiddet filmlerini izlemelerine, bu tema üzerine kurulu video, bilgisayar oyunlarını oynamalarına ve oyuncak silahlarla oynamalarına izin vermemelerini öğütlüyor.  Çünkü çocuklar çevrelerindeki yetişkinlerin davranışlarından etkileniyor ve bu davranışları örnek alıyorlar. Bu nedenle ebeveynlerin evde sakin bir ses tonuyla konuşmaları, sorunları, şiddet ve fiziksel şiddet yerine, tartışarak çözmelerinin, çevresindeki insanlara saygılı davranmaları çok önemli. Öte yandan, evlerinde veya başka bir yerde buldukları silahla, oyuncak sanarak oynarken canlarından olan ya da bir başkasını yaralayan çocukların hikayelerine sık sık rastlamamak için, önce biz yetişkinler silahlardan uzak bir yaşamı gerçekleştirmeliyiz.

Çocuklar bize ‘barış’ı soruyor!

Dünya savaşlardan ve çatışmalardan geçilmiyor; evlerde bile çocuklar şiddeti görüp birebir yaşıyor. Çocuklar biz yetişkinlere ‘barış’ın ne olduğunu sorduklarında verecek cevabımız bile yok! Fakat, onların ‘barış’a, hayata dair mesajları var. Örnek alabilir ve istersek örnek olabiliriz.


23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı tüm yurtta coşkuyla kutlandı. Öyle ki, 88. yılda kutlamaların sayıları da, nitelikleri de göz doldurdu. 122 yıl önce adını Atatürk’ün koyduğu FMV Özel Işık Okulları’nın 3-6 yaş arasındaki anaokulu öğrencileri ise, bu eğitim-öğretim döneminde ‘yaşayan değerler’ çerçevesinde ‘barış’ temasını işlemişler. Ve 23 Nisan kutlamalarında da tüm dünyaya barış mesajları verdiler. Okul öncesi dönemdeki çocuklar, barış kavramını anlamaya ve anlamlandırmaya çalışırken, ‘barış’ hakkında aşağıdaki yorumlarda bulunarak, biz yetişkinlere ‘barış’ın ne olduğunu hatırlatmaya çalıştılar.


ÇOCUKLARIN BARIŞ MESAJLARI
‘Barış, notaların çocuk kahkahaları ile birleşmesi demektir.’
‘Barış dolu bir ortamda spor yapabiliriz.’
‘Barış, sevgi, demektir.’
‘Barış arkadaşlarımıza vurmamaktır.’
‘Barış arkadaşlarımıza saygı duymaktır.’
‘Barış dolu bir dünyada çocuklar sağlıklı yaşar.’
‘Barış paylaşmaktır.’
‘Barış küçüklerimizle güzel oyun oynamaktır.’
‘Barış kötü söz söylememektir.’
‘Çocuklar dünyanın renkleridir. Çocukların barış içinde yaşamaya hakkı vardır.’
‘Barış, özgürce koşmak demektir.’
‘Barış doğayı sevmektir.’
‘Barış, hayvanları düzgünce sevmektir.’
‘Barış dolu bir dünyada çocuklar özgürce koşabilir.’
‘Her çocuğun barış dolu oynamaya hakkı vardır.’

 

ÇOCUKLAR DA UMUTSUZ!
“Barış nedir, nerededir?” diye sorulduğunda, çocukların verdikleri yanıtlar çok çarpıcı olabiliyor. İ. Ü. İletişim Fakültesi’nden Doç. Dr. Nilüfer Pembecioğlu Öcel’in okullarda, farklı ülkelerden gelen 250 çocuk ve ülkemizden 211 çocuk ile gerçekleştirdiği görüşmelerde tıpkı yetişkinler gibi, çocukların da ‘barış’ın varlığına inanmadıkları sonucu ortaya çıkmış. Üstelik, bu çalışmadaki çocuklar, savaş olmayan ülkelerden gelmelerine rağmen, yüzde 56'sı kendini güvende ve barışçıl bir ortamda hissetmediğini söylüyor. 14-16 yaş arasındaki çocukların yüzde 8'i barışın hiç olmadığını ve hiç olamayacağını düşünüyor.

Evinde barış olduğunu söyleyenlerin oranı ise sadece yüzde 5! Çocukların büyük bir kısmı, barışçıl bir dünyayı ‘yetişkinlerin istemediklerini’ (yüzde 56) düşünüyor. Ne evde ne de okulda kendilerine barışı ve barışla ilgili kavramları öğretmediklerini, tam tersine birbirleri ile mücadele etmeyi, yarışmayı ve birbirlerini geçmeyi öğrettiklerini ileri sürerek yetişkinleri suçluyor.

6-8 yaş arasındaki çocuklar açısından savaş ve barış, yetişkin dünyasına ait kavramlar olarak görülüyor. Çocuklar ‘barışı sağlama’ konusunda yetişkinlere hiç güvenmediklerini dile getiriyor. Onlara göre yetişkinler ‘doğaları gereği’ tartışmak ve kavga etmek zorunda...
8-12 yaşındaki çocuklar da benzer biçimde yetişkinleri eleştirmekte ve tüm savaşları yetişkinlerin çıkardıklarını düşünüyor. Bu gruptaki çocuklar, savaşlarda çocukların öldürüldüğünün de bilincinde ve buna karşı da oldukça tepkililer. Çocuklardan biri duygularını şöyle ifade ediyor: ‘O gün annem yemek yemem için ısrar ediyordu, ben ise yemek istemiyordum, aklımda hep o çocukların görüntüleri vardı, içimden yemek gelmiyordu.’

Evdeki yetişkinlerin şiddetine, cezalandırmasına ve istismarına maruz kaldığı için çocuk olmaktan nefret ettiğini söyleyen çocukların oranı ise yüzde 19,8. Bunun dışında ev dışında, yakın çevrede -geniş aile ve okul çevresi- fiziksel olarak şiddete maruz kalanların oranı yüzde 16,5.

 

RAKAMLARLA VAAD ETTİKLERİMİZ
Günümüzde, insan hak ve özgürlüklerinin bütünü gibi çocuklara özgü hak ve özgürlükleri de tehdit altında. Tüm dünyada yaklaşık 540 milyon çocuk savaş ve yoksullukla boğuşurken, Türkiye’de yüzlercesi sokaklarda yaşıyor ve yüzlercesi de çalışmak zorunda. Dünyanın çeşitli bölgelerinde süren çatışmalar ile sağlık sorunları ‘çocukların en büyük tehdidi’, Türk çocuklarının başta gelen sorunları ise ‘eğitim, sağlık ve sosyal olumsuzluklar’.

‘Risk Altındaki Dünya Çocukları’ başlıklı raporda, dünyanın toplam 6 milyar 300 milyonluk nüfusundan 3 milyar 50 milyonunun 0-18 yaş arasındaki çocuklardan oluştuğu, bunların da 1 milyar 900 milyonunun 15 yaşından küçük olduğu, 500 milyonunun ise henüz 3 yaşını aşmadığı belirtiliyor. Her 100 çocuktan 6’sının 5 yaşına varmadan öldüğü vurgulanan raporda, gelişmekte olan ülkelerde 5-14 yaşlarındaki 200 milyon çocuğun mutlak yoksulluk düzeyinin altında bulunduğu ve dünya çocuklarının genelinde, yüzde 71’inin temiz su içebildiği, okul çağındaki 135 milyon çocuğun da okuma yazma bilmediği biliniyor. Dünyadaki her 2 çocuktan 1’inin şiddete maruz kaldığına işaret edilen raporda; dünya üzerinde 15 milyona yakın çocuğun çatışmalar yüzünden evlerinden ayrı yaşamak zorunda kaldığı, geçen 10 yılda 2 milyona yakın çocuğun çeşitli çatışmalarda öldüğü, 1 milyondan fazla çocuğun yetim ve yaklaşık 6 milyon çocuğun ciddi şekilde sakat kaldığı, 10 milyon çocuğun da psikolojik travma geçirdiğine yer veriliyor.

Raporda, her ay 800 çocuğun kara mayınlarından dolayı yaşamını yitirdiği veya sakat kaldığı, yaklaşık 90 ülkede 60 milyona yakın çocuğun kara mayınlarının tehdidi altında yaşadığı kaydedilirken, Afganistan’da çocukların yüzde 72’sinin bir yakınını kaybettiği, yüzde 65’inin çevresinde ceset gördüğü ve yüzde 50’sinin roketli veya bombalı saldırı sonucu yaşanan ölümleri gördüğü biliniyor. Dünyada 35’e yakın ülkede 300 bin civarında çocuğun hükümet ya da muhalif gruplar adına asker olarak savaştığı vurgulanan raporda, 85’i aşkın ülkede çocukların askere alındığı ve bunların çoğunluğunun 15-18 yaş diliminde bulunduğuna dikkat çekiliyor.

DİĞER YAZILAR
- HER ÇOCUK YALANSIZ BÜYÜMEYİ HAK EDER!
- ANNE DUYGUDUR!..
- HAYIR DEMEYİ BİLİYOR MUSUNUZ?
- KEK YAPAR GİBİ ÇOCUK YAPAMAZSIN!
- MAHREMİYETE SAYGI!
- ÇOCUKLAR ÖLMESİN!
- ÇOCUĞUNUZDAN VAZGEÇMEYİN!
- ANNE BABAYI PAYLAŞMAK!
- SÜT DİŞİ, DEYİP GEÇMEYİN!
- Sadece 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'n değil... HER GÜNÜN KUTLU OLSUN KADIN!..
Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.