Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:
Hülya Yıldırım

BEBEĞİME KİM BAKACAK?..


Bebeğime kim bakacak?..

Öncelikle çalışmayan kadın mı var ki, diye sormak istiyorum. Çünkü kadınlar dışarıda çalışsın çalışmasın, zaten evde çalışıyor. Ama toplumsal yaşam hatta yasalarımız kadını korumuyor, işini kolaylaştırmıyor. Evde çalışan kadının emeği görülmüyor, işte çalışan kadının bebeğiyle yasal olarak geçirebileceği süre doğumdan sonra 2 ay…
Ücretsiz izinleri de öyle herkes kullanamıyor. Dolayısıyla, çalışan kadın mağdur! Ve doğumdan sonra “Bebeğime kim bakacak?” sorunu annenin omuzlarına çöküveriyor. Her gün sizlerden aldığım yüzlerce mail arasında en çok da, “İşe döneyim mi, dönersem bebeğime kim bakmalı?” soruları yer alıyor. Keşke bunun tek bir cevabı olsaydı, ama bunun cevabı aslında annede! Çünkü uzmanlar bebeğe ilk zamanlar anne ya da baba baksın, diyorsa da, eğer, işinden ayrıldığı için depresyona girmiş bir anne bebeğine bakıyorsa, kıymeti yok. Bizim ülkede anneanneler-babaanneler imdada yetişiyor. Sonra bakıcı ve kreş alternatifleri söz konusu… Aslında hepsinin avantajları ve dezavantajları var, sizin şartlarınıza ve içinize en çok hangi şık uyuyorsa, onu seçmelisiniz. Ben mesela; 5,5 yaşındaki kızımı hala bir bakıcıya teslim edebilmiş değilim, bakıcıya bırakma fikri bile beni depresif yapmaya yetiyor. O nedenle doğumdan sonra 40 ay cepten yedim, iş yaşamını askıya aldım, sonra da yuvalarla idare ettik. Ama ben kızımı bakıcıya bırakıp çalışsaydım, mutsuz olacaktım. O nedenle; anneyi mutlu eden şık bebeği de, babayı da mutlu eder. Bu arada babalar da işin ucundan iyice tutmalılar. Çünkü anneler de insan!

ANNEYİ KAYIRAN KÖŞE

ANNE MUTLUYSA ÇOCUK MUTLUDUR!
Kendisi sağlıklı ve mutlu olmayan bir annenin, sağlıklı ve mutlu çocuklar yetiştirmesi pek olası gözükmez, diyor uzmanlar... Annelere bir diğer mesaj da şu: Hiç kimse için kendi mutluluğunuzu feda etmeyin! Her insan önce kendi mutluluğunu sağlamak için çaba harcamalı. Çünkü mutlu olmaya çalışmak var olmanın sorumluluğudur. Kuşkusuz bu, anneler için de geçerli! Annelerin mutluluğu çocukların mutluluğu için ön koşul. Araştırmalar; eğer çocuğun bakım biçimi düzenli ve kaliteli ise, annenin çalışıyor olması onun gelişimini olumsuz etkilemiyor, diyor. Bir başka deyişle, annesi dışarıda çalışan çocukla, annesi evde olan çocuk aynı gelişim şansına sahip. İkinci önemli konu ise, annenin yaşamından hoşnut olup olmaması ile çocuğun durumu arasında çok yakın bir ilişki olduğu… Dışarıda çalışsın ya da çalışmasın, eğer anne psikolojik ya da fiziksel olarak yorgunsa, onun bu durumu çocuğa mutlaka yansımakta…

Çocuktan sonra çalışmak ya da çalışmamak…

Siz, çocuktan sonra da, her şeye rağmen çalışan bir anne iseniz, Prof. Dr. Binnur Yeşilyaprak’ın (A.Ü. Eğitim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi) önerilerine ihtiyacınız var demektir…


Türkiye’de çalışan kadın oranı sadece yüzde 18. Üstelik çalışan kadınların yüzde 70’i de evlilik ve çocuk gibi nedenlerle bir daha dönmemek üzere iş yaşamından kopuyor. Bu toplumda önce “kadın” olmanın, yetmedi; sonra çalışan kadın olmanın, bu da yetmedi; “çalışan, evli kadın” olmanın, daha da yetmedi; “çalışan, evli ve çocuklu” kadın olmanın en zor yaşam rolü olduğunu hatırlatarak, sizi tebrik ederiz. Hele de bu rolü, bilerek, isteyerek, cesurca üstlendiyseniz.

NE ZAMAN ANNE OLMALI?
Araştırmalar der ki, evliliğin ilk yılları, eşlerin birbirlerine ve yeni yaşamlarına “uyum sağlama” dönemidir. Genellikle 1-3 yıl çocuk sahibi olmak pek “akıllıca” değildir. Çünkü çocuk sahibi olmak yeni bir uyum gerektiren durumdur. Eğer yaşamınızda zorlu bir dönemse, bir hedefiniz varsa ve ona odaklanmış durumdaysanız bu dönem çocuk sahibi olmak için uygun zaman olmayabilir. Örneğin, ailede hasta bir büyüğün bakımı, ekonomik yönden aşılması gereken sıkıntılı bir dönem, tamamlanması gereken eğitim vb. söz konusuysa... Oysa, anne baba olunca, çocuğun kendine özgü gelişimi için gereken aile ortamını sağlamanız; bunun için de çocuğu kendinize bağımlı kılmakla değil, özgürce gelişebileceği bir yaşam vermekle yükümlüsünüz.

ANNENİN ÇALIŞMASININ YARARLARI
Bir araştırmada çocuklara çalışan anne-babalarla ilgili ne düşündüklerini sormuşlar. Sonuç: çalışan anne babaların yüzde 62’si işlerinden hoşlandıklarını ifade etmelerine rağmen, çocukların sadece yüzde 41’i ebeveynlerinin işlerinden memnun olduklarını düşünüyor. Çünkü, anne babalar genellikle çocuğa; “Üzgünüm, ama işe gitmek zorundayım!”, “Seninle kalmak isterdim!”, “Keşke çalışmak zorunda olmasaydım” gibi sözler söylediği için, çocuklara işlerinden hoşlanmadıkları mesajını verebiliyorlar. Belki de bu mesajlarla çocuğu bırakıp gitmenin “vicdan azabını” azaltmaya çalışıyorlar. Oysa uzmanlar, çocukların, çok küçük yaşta olsalar bile, anne babaların işleriyle ilgili stres ve engellemelerini hissettiklerini iddia ediyor. Bu nedenle, anne babaların işleriyle ilgili “dürüstçe” konuşmaları izleyebilecekleri en iyi yol!
Dolayısıyla, iyi bir anne olmak ile çalışmak arasında ters bir ilişki yok! Yeter ki;
- Çalıştığınız için çocuğunuza karşı suçluluk duymayın. Vicdan azabından kurtulun! Bu duygu kendinize ve çocuğunuza karşı bir haksızlıktır.
- Çalışmak, “iyi anne olma”ya engel değildir. Siz anneliği öğrenip uygulamak için çaba harcayın. Böylece vicdan azabı yerine vicdan huzurunu sağlayabilirsiniz.

Eğer anne kendini gergin ve stresli hissediyorsa, bu mutlaka çocuğa yansıyor. Sadece çocuğa mı, evdeki herkese yansıyor! Aslında çalışan anne olmanın anne açısından olumlu etkisi olduğunu ortaya koyan araştırmalar var. İşlerinde “tükenmişlik” yaşayanların oranı evli ve çocuk sahibi kadınlar arasında daha az.  Başka bir çalışma ise; çalışan annelerin çocuklarını kucaklama, öpme, sevgi sözcükleri söyleme, kısacası sözel ve fiziksel olarak çocuğa olumlu duygularını sergileme konusunda çalışmayan annelere göre daha iyi bir tutum sergilemektedir, diyor.
Annenin çalışmasının bir başka olumlu etkisi, babaların da çocuğun bakım ve sorumluluğunu (eşi çalışmayan babalara göre) kısmen de olsa alması. Böylece çocuğun baba ile ilişkisi de daha yeterli ve doyumlu olabiliyor.
Çalışan annelerin çocuklarının okul başarısının yüksek olması da, çalışan annelerin vicdanlarını rahatlatmaya yetecek bir başka önemli bulgu…
Bu sonuçların yanı sıra, kadınların çalışması, kendilerini güçlü hissetmelerine de yardımcı olduğundan daha yüksek moral yaratıyor. O yüzden, çalışan kadının depresyona girme olasılığı daha az. Sonuçta, kadının çalışması, kendi psikolojik sağlığı üzerinde olduğu kadar, çocuğun üzerinde de olumlu etkiler yapıyor.

İYİ BİR ORGAZİNATÖR OLMALISINIZ
Çalışan kadın, anne olmadan önce ve sonra aile yaşamını ve iş yaşamını dengelemede, kendi istekleri ile çevrenin beklentilerini uzlaştırabilmelidir. İşte, bunu niçin size ipuçları:
- Önceliklerinizi belirleyin ve kendinizi buna göre planlamaya çalışın.
- Başkalarının (buna eşiniz, anneniz, çocuğunuz, arkadaşınız dahil)- sorumluluklarını üstlenmeyin! İzin verin, onlar kendi sorumluluklarını yerine getirsinler.
- Başkalarının “gözüne girmek” ve “aferin” almak için kendinizi sıkıntıya sokmaktan vazgeçin.
- Ev ve aile sorumluluklarını ilgililerle (!) paylaşın ve bu konuda ısrarlı ve tutarlı olun.
- Gerektiğinde kendinize, eşinize, anne babanıza, çocuğunuza ve dostlarınıza “hayır” diyebilin. Onları incitmeden ve suçluluk duymadan!
- Başkalarıyla değil kendinizle yarışın ve kendinizi hoşnut etmeye öncelik verin.
- En yakınlarınız ve en sevdikleriniz bile olsa, başkalarının sizin yaşamınıza, evinize ve yaptıklarınıza karışmasına izin vermeyin.
- Kendi duygularınızın, isteklerinizin, gereksinimlerinizin ve amaçlarınızın farkında olun ve onlara sahip çıkın!
- Yanlışlıklarınızı ve başarısızlıklarınızı kabul edin ve onları kendinizi geliştirmek için ders alınacak fırsatlar olarak değerlendirin. Gereksinim duyduğunuzda çevrenizdekilerden ya da bir uzmandan yardım ve destek istemekten çekinmeyin.
- Umutsuzluğa kapıldığınızda kendinize anımsatmak için yaşamınızdaki olumlu yönleri sıralayan bir liste yapıp, gözünüzün önüne bir yere asın.

ANNE, BENİ SEVİYOR MUSUN?
Çocuklar, hatta bebekler annenin dışarıda çalışması gerçeğine kolay uyum sağlarlar. Çocuğun kabul edemediği durum, annenin ve babanın evde iken, yani bir arada iken kendisi ile ilgilenmemesidir! Çünkü çocuk, anne ve babanın kendisine değer verdiğini, sevdiğini, onların yaşamında önemli olduğunu, ancak onlarla bir arada iken algılayabilir.
Bu yüzden evde paylaşılan zaman diliminde çocuğun kendisini güven içinde hissetmesi, koşulsuz kabul edildiğini duyumsayabilmesi, ailenin sevilen ve değer verilen bir üyesi olduğu duygusunu yaşaması çok ama çok önemlidir.

ÇALIŞAN ANNEYE ÖNERİLER:
- Annelik yapmayı bir öncelik olarak tercih edin, özellikle evde olduğunuz zamanlarda!
- Çocuğunuzun yaşamında etkin olun. O sizin için programınızdaki bir “iş” olmasın.
- Sözlerle veya davranışlarla çocuğunuza olumlu model olun.
- Çocuğunuzdan siz de bir şeyler öğrenin; böylece ona değer verdiğinizi, önemsediğinizi göstermiş olursunuz.
- Çocuğunuzla birlikte eğlenin. Rol icabı değil, gerçekten ikinizi de eğlendiren etkinlikler gerçekleştirin.
- Çocuğunuza yaşamınızda önemli bir yer ayırın, ama onu yaşamınızdaki tek önemli şey yapmayın. Çünkü bu durum hem sizin için hem de çocuğunuz için sağlıklı değildir.

DİĞER YAZILAR
- HER ÇOCUK YALANSIZ BÜYÜMEYİ HAK EDER!
- ANNE DUYGUDUR!..
- HAYIR DEMEYİ BİLİYOR MUSUNUZ?
- KEK YAPAR GİBİ ÇOCUK YAPAMAZSIN!
- MAHREMİYETE SAYGI!
- ÇOCUKLAR ÖLMESİN!
- ÇOCUĞUNUZDAN VAZGEÇMEYİN!
- ANNE BABAYI PAYLAŞMAK!
- SÜT DİŞİ, DEYİP GEÇMEYİN!
- Sadece 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'n değil... HER GÜNÜN KUTLU OLSUN KADIN!..
Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.