Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:
Hülya Yıldırım

"ANNELERİ DELİRTEN KIŞ AYLARI "


"Anneleri delirten kış ayları"

Kış ayları gelince -ki, artık ülkemizde, Mayıs, Haziran, Temmuz ve Ağustos ayları dışındaki ayları genel olarak kış olarak değerlendirebiliriz– çocuklar sık sık hastalanırlar. Ve anneler de özetle delirirler! Çünkü, henüz bağışıklık sistemi gelişmekte olan bu yavrular, yılda ortalama 6 ila 8 kez üst solunum yolu enfeksiyonu geçiriyor. Bu da, aşıları tam olarak yapılmışsa, iyi ihtimalle sağlıklı bir çocuğun ayda bir kez hastalanması demek oluyor.

Hiç unutmuyorum, benim yavrum ilk kez 10 aylıkken ateşi çıktığında sanki dünya başıma yıkılmıştı. Allahım, o ne yüksek ve ne düşmeyen bir ateş ve nasıl bir bebek ağlamasıydı öyle… Elim ayağım birbirine dolaşmış, sinirlerim alt-üst olmuştu. “Hiç olmazsa bir yaşına kadar antibiyotik kullanmasa ne iyi olur?!” diye düşündüğümden, antibiyotik kullanması gerektiğini öğrendiğimde hem üzülmüş, hem de suçluluk duymuştum. (Biliyorsunuz antibiyotikler de bağışıklık sistemini düşürüyor.)
Sonra, 2 yaşına kadar pek bir sorun yaşamadık. Fakat, 2 ile 3 yaş arası 10 kere antibiyotik kullanmasını gerektirecek kadar sık ve yoğun olarak hastalandı. Ve doktorunun söylediğine göre, en az 5 yaşına kadar bu tablo pek değişmeyecek.

Korumanın en etkili yolu: Aşı…

Biz de, bu Eylül ayında ne yaptık; diğer rutin aşılarının yanı sıra grip ve pnömokok (zatürre) aşılarını da yaptırdık yavruma. Neden derseniz o bir -üst solunum yolu hassasiyeti olan- anaokulu öğrencisi! Dolayısıyla kalabalık, kapalı ve hijyen şartların yeterince sağlanmasının imkansız olduğu bir ortamda gününü geçirmekte…

Hiç dikkat ettiniz mi bilmiyorum, işini ciddiye alan anaokullarının veliden ilk talep ettiği şey, çocuğun aşı kartı oluyor. Çünkü, çocukların bulaşıcı hastalıklardan korunmasını sağlayacak ilk ve en etkili yol, onları aşılatmak. Fakat, gözlemlerime göre grip ve ülkemizde yeni yeni uygulanmaya başlayan pnömokok (zatürre) aşılarına ne aileler, ne de doktorlar pek yüz vermiyorlar. Oysa, kış aylarında çocukları en çok hırpalayan hastalıklar bunlar. Üstelik, bu aşıları olan çocuklar üst solunum yolu, zatürre, ortakulak iltihabı ve menenjit hastalıklarına karşı daha dirençli oluyorlar.

El yıkamak hayat kurtarır!
Fakat aşı olayı, aile, okul ve doktor üçgeninden çok önce bir devlet politikası… Sağlık ocaklarında değil grip, pnömokok (zatürre) aşıları; menenjit ve Hepatit A gibi aşılar bile rutin olarak yapılmıyor! Dolayısıyla, çocuğunuz özel bir doktor tarafından düzenli olarak izlenmiyorsa, lütfen aşı konusunda iki kere dikkatli, hatta uyanık olunuz!
Bu arada anaokulu yöneticilerine ve velilere hatırlatma yapmadan geçemeyeceğim: Lütfen, çocuklara el yıkamanın hayat kurtardığını öğretiniz. Hasta çocuklarınızı okula göndermeyiniz ve okula kabul etmemek konusunda ciddi kurallar getiriniz. İnanın, aşılanmanın yanı sıra hijyen konusundaki bu çok basit kurallara sadece birkaç kişinin değil, herkesin uyması sorunu kökünden değilse de büyük oranda halledecektir.

ANNEYİ KAYIRAN KÖŞE

Beni öpme!
Anneler, bebeklerini öpmeye bile kıyamazlar. Hele de ilk zamanlar, hani gözünden sakınmak denir ya, işte tam da bu yaşanır anne ile yavrusu arasında… Eskiden, annelerimiz-anneannelerimiz, bebeklerin giysilerine üşenmez, “Beni öpme” ibaresi işlermiş… Malum, kültürümüzde öpüşmemek, yenidoğan bebeği bile öpmemek hala ayıp sayılabiliyor. Fakat, öte yandan bebeklerin öpülmesi, özellikle ilk bir yıl, onların sağlıklarını tehdit eden önemli bir unsur.

Bugün de bebekler doğdukları günden itibaren anne ve babaları dışındaki yakınları tarafından öpülüyor. Ve anneler, bebeklerinin öpülmesini istemeseler bile “Aman ayıp olur, karşımdaki kırılır” gibi endişelerle dillendiremiyorlar.

Dillendirin sevgili anneler, eğer istemiyorsanız, “Lütfen bebeğimi öpmeyin!” deyin! O sizin bebeğiniz ve onun sağlığından siz sorumlusunuz. Üstelik, bebekle ille bir yakınlık kurulmak isteniyorsa, doğru olan bebeğin ellerinden ya da yüzünden şapur şupur öpülmesi değil, hafifçe enseden koklanmasıdır. Ha, parkta, bahçede hiç tanımadığınız birileri kaşla göz arasında bile bebeğinizi öpüp uzaklaşacaktır, o da başka mesele…

Hastalıklardan korumak için…
BEBEĞİNİZİ MUTLAKA AŞILATIN


Bulaşıcı hastalıklardan korunması için bebeklerinizi aşılatın. Aşılatın ki, bebeğiniz hastalanmasın; verem, kızamık, tetanos, boğmaca ve çocuk felci gibi çağ dışı hastalıklar yüzünden ölmesin, ya da sakat kalmasın!

Dünyada her yıl 3 milyon insan, ki bunların 2 milyonu çocuk, aşılanmadığı için önlenebilir hastalıklara yakalanarak ölüyor ve dünya çocuklarının dörtte biri yine aşılanmadıkları için hastalıklara yakalanma tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor.

Belki bebeğinizin o küçücük iğne yüzünden acı çekmesinden büyük endişe duyuyor, belki de aşılar hakkında duyduğunuz spekülasyonlar kafanızı karıştırıyor. Fakat, emin olun ki, aşıların faydaları risklerinden çok daha fazla. Örneğin; bugüne kadar kızamık aşısı otizme neden olduğu gerekçesiyle sık sık suçlanmıştır. Fakat, bu konuda pozitif bir veri yok ve aşılarla ilgili bilinen yan etkiler genellikle alerji kökenli.
Oysa, yakın zamana kadar bebek ölümlerinin çoğu difteri, tifüs, çiçek gibi bulaşıcı hastalıklardan kaynaklanıyordu. Kızamık ve boğmaca binlerce çocuğun ölmesine veya sakat kalmasına neden oluyordu. Bugün yapılan aşı uygulamaları sayesinde çiçek hastalığı tamamen ortadan kalktı, çocuk felci yok denecek kadar azaldı, tifüs ve difteri ender hale geldi, her yıl çok az bebek kızamık ve boğmaca geçiriyor.

Öyleyse, aşı nedir, doğumdan itibaren sırasıyla hangi aşıları olmak gerekir, doğru aşı uygulaması nasıl yapılır, aşıların yan etkileri ve çözümleri konusuna hemen girelim. İşte, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Selase Koç’tan aldığımız bilgiler ışığında, aşı ile ilgili bilmek istediğiniz her şey.

Aşı nedir?
Aşı, güçsüzleştirilmiş veya ölü mikroorganizmaların veya onların ürettiği toksinlerin vücuda verilmesi sonucunda kişide hastalıkla karşılaşmış gibi antikorlar oluşması esasına dayanır. Bağışıklık sistemi bu olayı hafızasına kaydeder ve antikorlar özgül mikroorganizmaları tanıyarak yok ederler. Kısaca, mikropların zayıflatılmış, hastalık yapamayacak hale getirilmiş şekillerinin vücuda verilmesiyle, bağışıklık sisteminin uyarılmasını sağlamak üzere aşı dediğimiz sıvılar geliştirilmiştir. Aşılar, içerdikleri zayıf ya da ölü mikroorganizmalarla bağışıklık sistemini uyararak hücresel ve/veya sıvısal bağışıklık sistemini oluştururlar. Böylece vücutta hastalık oluşmadan o hastalığa karşı direnç oluşur. Ancak, hiçbir aşı temsil ettiği mikroorganizmanın kendisi kadar etkili bir cevap oluşturamaz. Bu nedenle kalıcı ya da uzun süreli bir bağışıklık için aşıların belli aralıklarla tekrarlanması gerekir.

Doğru aşı uygulaması nasıl yapılır?
Aşılamanın üç ana amacı vardır: Çocukları sakatlık ya da ölümle sonlanabilecek hastalıklardan korumak, toplumda bulaşıcı hastalık salgınlarını önlemek, ölümcül hastalıkların dünyadan tamamen kökünü kazımak. Doğru aşı, hastalık belirtisine yol açmadan, en azından hastalığı geçirmekle edinilecek kadar bağışıklık sağlayan aşıdır.

Aşılar canlı ya da ölü aşı şeklinde olabilir. Bir çok canlı aşı uygulaması sonrası gerçek hastalıktan çok daha hafif bulgular ortaya çıkabilir. Aşıların içinde bağışıklığı oluşturacak antijenler ve bu antijenlerin istediğimiz etkiyi sağlayabilmeleri için taşıdıkları sıvı ve koruyucu maddeler bulunur.

Aşıların etkili olabilmesi için uygun koşullarda saklanmalarına dikkat edilmelidir. Tüm aşılar 2-8 derecede saklanmalıdır. Saklama koşulları dışında uygulanan bölge ve doz da çok önemlidir. Kas içi, cilt ve cilt altı şeklinde uygulamalar mevcuttur.

Kas içi uygulamalarının 2-3 yaşına kadar uyluk yan yüzüne yapılması uygundur. Bu bölgede lokal reaksiyonlar daha az görülür. Ağızdan uygulanan aşılarda ilk 10 dakika içinde kusan çocuklarda aşı tekrarlanmalıdır.

Aşı uygulandıktan sonra alerjik reaksiyonlar açısından 10-15 dakika gözlemekte fayda vardır. Aşı yapılmadan önce bölgenin antiseptik alkolle temizlenmesi gerekir. Eller çok temiz yıkanmalıdır.

YAVRUMDAN İNCİLER
Hastalığı yüzünden bir hafta anaokuluna gidemeyen kızım, tekrar anaokulu başladığı günün sabahında: “Artık arkadaşlarım beni öpebilir, çünkü artık iyileştim” demez mi!


AŞILARI ÖĞRENELİM

1- Hepatit B
Türkiye Hepatit B taşıyıcılığı açısından orta riskli bir bölgedir. Böyle ülkelerde aşı rutin uygulanmalıdır. Doğum öncesi dönemde annelerin tamamı Hepatit B açısından çok düzenli taranmadığı için doğumdan sonra hemen yapılmasında fayda vardır. Annede Hepatit B taşıyıcılığı mevcut ise aşı ile beraber immunglobulin (Ig) yapılmalıdır. Rutin aşılama öncesinde ve sonrasında çocuklara taşıyıcılık ve antikor düzeyi bakmaya gerek yoktur.

Hepatit B aşısı kas içine yapılır. Prematüre bebeklerde bebek iki kiloyu geçince yapılmasında fayda vardır. Aşıların bazılarında koruyucu olarak alüminyum hidroksit, bazılarında ise tiomersal vardır. Tekrarlayan aşılarda tiomersalin yan etkileri tartışmalı olduğu için yapılmamasında fayda vardır.

Hepatit B aşısı üç dozda yapılır: 0. , 1. ve 6. aylar. Araya giren hastalık vs. gibi durumlarda 3. aşı dozu bir yıla kadar gecikebilir. 3. dozdan sonra yüzde 90-95 oranında koruyuculuk sağlanır. Bağışıklık yaşam boyu devam eder. Ailede Hepatit B taşıyıcılığı kronik kan nakli gereken hastalıklarda tekrar dozları yapılması gerekebilir.

Aşı reaksiyonları çok sık olmamakla beraber yüksek ateş aşı yerinde ağrı ve şişlik olabilir. Nadiren aşı sonrası şiddetli bir alerjik reaksiyon olan gelişebilir. Pratikte oran çok düşük olduğu için aşı rutin olarak güvenle yapılmaktadır.

2- BCG (Verem aşısı)
Kuru şekilde saklanan aşı sulandırılarak hazırlanır ve 8 saat içinde tüketilir. Sulandırılmış aşı beş dakikadan fazla güneş görürse etkisi azalır. BCG aşısı özellikle çocuklarda tüberküloz hastalığının ölüme yol açan şekillerinin önlenmesi için uygulanır. Aşıdan 10 yıl sonra koruyuculuk azalmaktadır.

Her çocukta aşı takibinin kolay yapılabilmesi için sol kol üst kısmına cilt içine yapılır.

İlk üç ayda 0,05 ml , daha sonra 0,1 ml yapılır. Aşı yeri alkolle temizlenmelidir.

3 ay üstü çocuklarda PPD testi yapılıp, sonuç negatif ise aşı uygulanmalıdır. Aşı 2-3 ay arasında bir dönemde yapılabilir. 6 yaşında ikinci doz önerilmektedir.

Aşı uygulamasından en erken 2-6 hafta sonra o bölgede 10 mm çapında şişlik, kızarıklık oluşur.

Bağışıklık bu sürede gelişmeye başlar. Bundan sonraki 2-3 hafta içinde abse ve ülser gelişir. Koltuk altındaki lenf bezleri şişebilir. Ciltteki bu lokal reaksiyonlar aileleri kaygılandırabilir. Bu dönemde rahatlıkla banyo yapılır, antiseptik solüsyonlarla silmeye gerek yoktur. Aşı yeri açık bırakılmalıdır. Aşı yerinin iyileşmesi 4-12 hafta sürebilir. Yerinde küçük bir nedbe (yara izi) kalır.

Aşı yerinde iki hafta öncesinde lokal reaksiyon oluşursa çocuk ve aile tüberküloz açısından araştırılmalıdır. Bağışıklık yetmezliği olanlarda milyon dozda bir ağır komplikasyonlar gelişebilir. Sağlıklı çocuklarda nadiren baş dönmesi, halsizlik, bulantı hissi ve alerjik reaksiyonlar olabilir.

Ciddi bağışıklık sistemi hastalıklarında, yaygın yanık ve deri enfeksiyonlarında yapılmamalıdır.

3- Karma aşılar
Günümüzde karma aşı deyince Difteri, Tetanoz, Çocuk felci, Boğmaca ve Hemofilus influenza aşıları kastedilmektedir.

Çocuk felci (poliyomyolit aşısı)
Hızlı aşı takviminde 2. , 3. , 4. ayda yapılabilmekle beraber genelde 2. , 4. ve 6. aylarda ilk üç doz, 18. ay ve 4-6 yaşta da tekrar dozları yapılmaktadır. Canlı ve inaktif olmak üzere iki formu vardır. Canlı aşılar ağız yolundan damla şeklinde, inaktif aşılar ise iğne şeklinde uygulanır. Hastalığın ortadan kalkmış olduğu ülkelerde inaktif aşı kullanılmaktadır. Ülkemizde görülme oranı sayılamayacak kadar azdır. Üç doz aşı uygulamaları yüzde 99-100 arasında ömür boyu devam eden bağışıklık sağlar. Bazı ülkelerde iklim ve çevre şartları dolayısı ile bu oran düşmektedir. Bu yüzden 5 doz aşılama önerilmektedir.

Ülkemizde ağızdan verilen canlı OPV aşısının dozu iki damladır. Hafif ishalde verilebilir. Canlı aşı uygulamalarına bağlı çok nadiren felç gelişebilir. Aşıdan sonra 6 hafta süre ile dışkı ile atılabilir. Çevrede bağışıklığı zayıf insan varsa zarar görebilir. Bu yan etki 2-6 milyon dozda birdir. İçlerinde çok az miktarda neomisin, polimisin, streptomisin gibi antibiyotikler vardır. Bu antibiyotiklere karşı aşırı alerjisi olanlara aşı hastanede yapılmalıdır.

Difteri - Boğmaca -Tetanoz
Uygulama takvimi çocuk felci aşısıyla aynıdır.
Hemofilus influenza (menenjit) aşısı ile beraber yapılabileceği gibi üçlü de uygulanabilir.

Aşı içindeki boğmaca en sık yan etkiye neden olan bakteridir. Son yıllarda bu yan etkileri azaltmak için hücreden yoksun (aselüler) aşılar geliştirilmiştir. İlk üç dozda aynı cins aselüler aşı uygulamaları önerilmektedir. Aselüler (hücresiz) aşı selüler (hücreli) olana göre belirgin pahalıdır. Düzgün bağışıklama her iki aşı ile de mümkündür. 6 yaşından sonraki çocuklarda boğmaca hastalığı sıklığı çok azalır. Bununla beraber yan etki oranı çok artar, bu yüzden 6 yaş sonrası boğmaca aşısı yapılması önerilmez.

Aşı sonrası aşırı ağlama krizleri , aşı yerinde aşırı şişlik ve epileptik hastalarda nöbet geçirme ihtimali olabilir. Difteri aşısı bakterinin toksini ile yapılmıştır. 7 yaşından büyüklerde erişkin tipi kullanılır. (dT) erişkin tipi yoksa normal aşı 1/5 oranında azaltılarak uygulanabilir. 2, 4 ve 6. aylarda yapılan 3 doz ile yüzde 90 üzeri bağışıklık sağlanır. 18. ay ve 4-6 yaşta tekrarlanır. Bağışıklığın ömür boyu devamı için 10 yılda bir dT (difteri, tetanoz) tekrarlanmalıdır.

Tetanoz toksoid aşıdır. Tek başına ya da difteri, boğmaca ile beraber uygulanabilir. 2, 4 ve 6. ayda yapılan aşılar sonrası 18. ay ve 4-6 yaşta retal (tekrar) doz uygulanır. Ömür boyu bağışıklık için difteri gibi 10 yılda bir yapılmalıdır.

DBT aşısı sonrası aşı yerinde şişlik, kızarıklık, sertlik ve ateş yüksekliği sıktır. Ateş 1-2 gün sürebilir. Aşı yerindeki sertlik ise 1-2 ayda kendiliğinden yok olur.

Boğmaca aşısına bağlı 2 gün süren yüksek ateş, aşırı ağlama, havale gibi durumlar gözlenirse aselüler (hücresiz) aşı yapılmalıdır.

Aşı sonrası ilk 7 günde ortaya çıkan ve başka türlü açıklanamayan ensefalopati (beyin iltihabı) ve aşırı alerjik reaksiyon gelişen hastalarda aşı tekrarlanmamalıdır.

Haemophilus influenzal tip B (Menenjit)
Hib aşısı ülkemizde menenjit aşısı olarak bilinmektedir. Oysa ki ilk 5 yaşta menenjit dışında orta kulak iltihabı, AC enfeksiyonu, tonsillit vs gibi pek çok enfeksiyona neden olabilir.

Hib inaktif bir aşıdır, ilk 12. ayda en az 3 doz uygulanmaktadır. DBT ile kombine olabileceği gibi tek başına da yapılabilir. 18. ayda tekrar edilmelidir.

Hiç aşılanmamış 1-5 yaş arası çocukta tek doz yapılabilir. Sağlık Bakanlığı’nın aşı takviminde yoktur. Piyasada bulunmaktadır. Özel sağlık kuruluşlarının büyük bir kısmında rutin yapılmaktadır. Üç dozdan sonra yüzde 100’e yakın bağışıklık sağlanır. Yapılma yerinde şişlik, kızarıklık ve alerjik reaksiyon gelişebilir.

4- Kızamık aşısı
Kızamık aşısı da canlı bir aşıdır, kuru haldedir sulandırılarak hazırlanır. 8 saat içinde tüketilir. Deri altına yapılır. 12. ay ve 6 yaşında kızamık, kızamıkçık, kabakulak şeklinde kombine uygulanır. 4-6 yaşta 2 doz uygulanır.

Kızamıklı çocukla temas varsa ilk aşıdan en az dört haftalık bir süre geçmişse 4-6 yaş beklenmeden 2. doz aşı yapılması önerilmektedir. Eksik aşılı çocuklarda temastan sonra en geç 72 saat içinde kızamık aşısı yapılmalıdır. 2. doz aşı sonrası gelişen bağışıklık yüksek oranda yaşam boyu sürer.

Aşı sonrası yüzde 5-15 çocukta aşıdan bir hafta on gün sonra ateş ve döküntü şikayeti olabilir. Ateş 1-3 gün sürebilir, ateş düşürücü verilmelidir. Aşı sonrası milyon dozda bir beyin iltihabı olabilir. Otizm ve iltihabı bağırsak hastalıkları ile arasında tam bir ilişki saptanamamıştır. Bağışıklık sistemi hastalığı olanlara yapılmamalıdır. Civciv hücrelerinde üretilir. Yumurta alerjisi olanlara hastane ortamında yavaş yavaş doz arttırılarak yapılmalıdır.

5- Suçiçeği aşısı
Canlı bir aşıdır. 15. ayda deri altına uygulanır. 13 yaşından büyüklerde 1 ay ara ile 2 doz yapılmalıdır. Tek dozdan sonra koruyuculuk yüzde 97’dir. 13 yaş üstü tek doz koruma yüzde 78, 2. dozdan sonra yüzde 99’dur. Sağlık ocaklarında rutin yapılmamaktadır. Aşıdan sonra Yüzde 20-30 oranında şişlik, kızarıklık, ateş yüzde 4-10 oranında ilk bir ayda döküntü gözlenir. Bu döküntüler bulaşıcıdır ancak 2. vakalarda çok hafif seyreder. Neomisin (bir tür antibiyotik) içerir, alerjisi olanlara yapılmamalıdır.

6- Pnömokok aşısı
Dünyada 2 tip pnömokok aşısı vardır. Bir tanesi 2 yaşından sonra ruhsatı olan diğeri ise 2. aydan sonra yapılabilen aşılardır. Dünyada az sayıda ülkede rutin uygulanır.

Ülkemizde henüz rutin satılmamaktadır. Yurtdışından getirtilebilir. 2., 4., 6. ve 12-15. aylarda uygulanır. Bir yaşından büyüklerde en az iki ay ara ile 2 doz, iki yaşından büyüklerde ise tek doz uygulanır.

2 yaşın üstünde orak hücreli anemi, kistik fibroz, diabetes mellitus, kronik karaciğer hastalığı, HIV, nefrotik sendrom, kronik böbrek yetmezliği, dalak yokluğu ya da yetmezliği, astım durumunda önerilmektedir. Aşı yerinde şişlik, kızarıklık ve ateş yapabilir.

7- İnfluenza (grip) aşısı
Aşı 9 yaşından küçük çocuklara 2 doz, 9 yaş üstü çocuklara 1 doz uygulanır. 6- 35 ay arası çocuklarda yarım dozdur (0,25 ml). 1 yıl süre ile yüzde 50-95 arasında koruyuculuk sağlar. Rutin aşı takviminde yoktur. 6 aydan büyük ve şu sorunları yaşayan çocuklara yapılması tavsiye edilir: Astım, kistik fibroz, kalp hastalığı, ciddi bağışıklık yetmezliği, HIV enfeksiyon , orak hücreli anemi, diabetus mellitus, kawazaki, kronik böbrek yetmezliği.

8- Kızamıkçık
Tek ya da kızamık, kızamıkçık, kabakulak halinde uygulanabilir. Ülkemizde tekli aşı yoktur. Kızamık hastalığına karşı yüzde 100 ‘e yakın koruma sağlar. 15. ay ve 6 yaşta uygulanır. Aşıdan 1-3 hafta sonra boğaz ağrısı, lenf bezlerinde hafif şişlik, eklem ağrıları gibi hastalığa benzer hafif bulgular olabilir. Bağışıklık sistemi bozuk olan çocuklara ve gebelere yapılmamalıdır.

9- Kabakulak
Kabakulak 1-5 yaş arasında menenjit nedenleri arasında önemli sıradadır. 12-15 ay arasında ve 6 yaşta yapılır. İlk dozdan sonra yüzde 95 koruyuculuk oluşur. Aşıdan 2-3 hafta sonra hafif tipte kabakulak olabilir. Bağışıklık bozukluğunda ve neomisine alerjisi olana yapılmamalıdır.

10- Hepatit A
İnaktif bir aşıdır. 6 ay ara ile 2 doz halinde uygulanır. 18 yaşa kadar çocuk dozu uygulanır. 2 yaşından önce yapılamaz. Yüzde 94-100 korur. 20 yıl koruyuculuğu vardır. Aşı bölgesinde hassasiyet görülebilir. Halsizlik, ateş yüzde 5 hastada olabilir. Aşıya bağlı alerjik reaksiyon gelişen hastalarda 2. doz yapılmamalıdır.

11- Kabakulak
Kabakulak 1-5 yaş arasında menenjit nedenleri arasında önemli sıradadır. 12-15 ay arasında ve 6 yaşta yapılır. İlk dozdan sonra yüzde 95 koruyuculuk oluşur. Aşıdan 2-3 hafta sonra hafif tipte kabakulak olabilir. Bağışıklık bozukluğunda ve neomisine alerjisi olana yapılmamalıdır.

12- Hepatit A
İnaktif bir aşıdır. 6 ay ara ile 2 doz halinde uygulanır. 18 yaşa kadar çocuk dozu uygulanır. 2 yaşından önce yapılamaz. Yüzde 94-100 korur. 20 yıl koruyuculuğu vardır. Aşı bölgesinde hassasiyet görülebilir. Halsizlik, ateş yüzde 5 hastada olabilir. Aşıya bağlı alerjik reaksiyon gelişen hastalarda 2. doz yapılmamalıdır.


Aşı takvimi

Doğumdan hemen sonra Hepatit B
1. ay Hepatit B
2. ay DBT + Çocuk felci + Menenjit
3. ay Verem
4. ay DBT + Çocuk felci + Menenjit
6.ay DBT + Çocuk felci +Menenjit
7. ay Hepatit B
12. ay Kızamık + Kızamıkcık + Kabakulak
15. ay Suçiçeği
18. ay DBT + Çocuk felci + Menenjit
24. ay Hepatit A
30. ay Hepatit A
5-7 yaş Kızamık+ DBT + Çocuk felci+ Verem
12 yaş Difteri - Tetanos

DİĞER YAZILAR
- HER ÇOCUK YALANSIZ BÜYÜMEYİ HAK EDER!
- ANNE DUYGUDUR!..
- HAYIR DEMEYİ BİLİYOR MUSUNUZ?
- KEK YAPAR GİBİ ÇOCUK YAPAMAZSIN!
- MAHREMİYETE SAYGI!
- ÇOCUKLAR ÖLMESİN!
- ÇOCUĞUNUZDAN VAZGEÇMEYİN!
- ANNE BABAYI PAYLAŞMAK!
- SÜT DİŞİ, DEYİP GEÇMEYİN!
- Sadece 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'n değil... HER GÜNÜN KUTLU OLSUN KADIN!..
Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.