Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:
Hülya Yıldırım

SİZİN ÇOCUĞUNUZ BİRİCİK!


Kuşkusuz, yeni eğitim sistemi pek çok anne babanın kafasında soru işaretleri oluşmasına neden oldu. Bir yandan 66 aylık bir çocuğun okula hazır olup olmaması tartışılırken, diğer yandan aralarında ay farkı olan çocukların aynı sınıfta verimli eğitim alıp alamayacakları kafaları karıştırıyor.

Kızım Duru da bu yıl 5. sınıfa gidecek, dolayısıyla biz de yeni sistemin soru işaretleriyle karşı karşıyayız. Yeni eğitim yılında, bizim için ikinci 4 yıllık dönem başlıyor, eskinin deyişiyle kızım bu yıl “ortaokullu” olacak. Kitapları, arkadaşları, öğretmenleri, eğitim sistemi tümden değişirken, o bütün bunlara nasıl uyum sağlayacak?

Tabii, okula bu yıl ilk defa başlayacak olan, hele de okul öncesi eğitim almamış olan çocukların ve ailelerinin işi daha da zor.

OKULA UYUM, HAYATA UYUM...
Herkesin kafasında “Çocuğum okula uyum sağlayacak mı?” sorusu var. Aslında bu uyum meselesi çocuklarımızda her zaman özen ve dikkatle üstünde durmamız gereken önemli bir mesele.

Bir kere çocuk-yetişkin fark etmez, hepimiz hayata ve bulunduğumuz koşullara uyum geliştirerek var oluyoruz. Uyum bozulduğunda denge bozuluyor. Denge bozulduğunda ise fiziksel, zihinsel ve ruhsal sağlık elden gitmeye başlıyor. Buradaki hassas konu, “Uyum yaparken biricikliğimizi ifade edebiliyor muyuz?” sorusuna içimizde ve dışımızda verdiğimiz cevapla ilgili.

Çocuklarımız için de biricikliklerini ifade etmek olmazsa olmaz bir koşul olmalı! Çocuğunuz öyle ya da böyle, er ya da geç bir okula gidecek! Okul yaşamının belli kuralları var, çocuktan beklentileri var, başarı ölçüleri var. Fakat bir de çocuğumuzun özellikleri var! Bu özellikler sadece çocuğun yaş döneminin özellikleri değil; onun doğuştan getirdiği biricik varlığının özellikleri… Dolayısıyla her çocuk farklı ve biricik, farklı öğreniyor ve okula uyumu da farklı şekillerde olabiliyor.

Benim anne ve baba arkadaşlarıma naçizane önerim, şartlar ne olursa olsun, çocuklarını büyüme süreci boyunca (ki bu tüm yaşam boyu sürüyor) derinden tanımaları ve onlara yaşlarına uygun ihtiyaç duydukları ebeveynliği göstermek üzere hep görev başında olmalarıdır. Ailede koşulsuz sevgi, kabul, anlayış, uyum, denge ve güveni yaşayan çocuk; aileden çıkıp başka bir ortamda sosyalleştiğinde de gittiği yere bunları kendi biricikliğinin ifadesi olarak götürecektir.

YAŞAM ŞİMDİ!
Çocuğunuza bugüne kadar verdiğiniz, sevgi, güven ve açık iletişimi sürdürdüğünüzde ona sıkıntılı zamanlarında destek olmanız da kolaylaşır. “Ben buradayım, birlikte hallederiz, öğretmenlerin de sana yardımcı olmak üzere hazırlar” yaklaşımı çocuğun okula başlarken ya da yeni bir okul dönemine başlarken yaşadığı endişeleri en aza indirecektir.

Tüm çocuklara ve tüm çocuklara harika bir eğitim-öğretim yılı diliyorum. Bakalım, her şeyi yaşarken göreceğiz; birlikte öğreniyoruz… Çocuklarımızla, kurduğumuz ilişkiler ağıyla, hayatla birlikte… Deneyimlerimizin kıymetini bilelim ve çocuklarımıza da yaşadıkları deneyimlerin kıymetini bilmeyi öğretelim… Yaşam şimdi!

OKULLU ÇOCUĞUNUZU TELAŞA SÜRÜKLEMEYİN!
Her yıl okullara başlanma zamanı hem aileler hem de çocuklar için sevinç ve sıkıntıyı bir arada barındırırken, bu sene değişen okula başlama yaşı ile daha da büyük bir telaş yaşanıyor. Dikkat etmemiz gereken nokta ise, biz anne babaların telaşının katlanarak çocuklara geçtiği!..

Dr. Zafer Atasoy (Çocuk ve Ergen Psikiyatristi):
“ÇOCUĞUN ANNE BABA DESTEĞİNE İHTİYACI VAR”
“İlk olarak ailede sosyalleşmeye başlayan çocuklar, yeni süreç ile buna okulda devam ediyorlar. Ancak okul yaşamının ilk adımı öncesinde kimi çocuklar heyecanlı, kimisi ise korkulu bir bekleyiş yaşıyor. Çocukların okula başlayarak yaşamlarının yeni bir aşamasına geçtikleri bu süreçte anne babasının desteğine ihtiyaç duyuyor.

Çocukların nerdeyse rakipsiz olduğu, üzerinde aşırı ilginin bulunduğu ev ortamından çıkarak, kendisi gibi onlarca arkadaşının bulunduğu ortama alışması zaman alıyor. Okul ortamına girmek, aynı zamanda eve ait tüm özellikleri kaybetmek anlamı da taşır. Diğer yandan evde sahip olmadığı sosyal özellikleri edinmenin yolu da açılmıştır. Duygusal olarak gel-git içeren bir dönem başlamıştır.”


ÇOCUĞUNUZ OKULA YENİ BAŞLIYORSA:
•    Soğukkanlı ve kararlı olun:  Okula yeni başlayan çocuğun henüz yaşamadan, zihninde tasarladığı korkuların sönmesi için sabırlı ve kararlı bir tutum sergilemek gerekiyor. Okulun ona kazandıracakları, okulun özellikle evdeki durum ve ilişkileri açısında kayıplara yol açmayacağı vurgulanmalı. Sınıf öğretmeni ile kuracağı ilişkinin desteklenmesi, öğretmenin önerileri ile hareket edilmesi çok önemli.  

•    Birkaç günden fazla onunla derse girmeyin: Başlarda çocukla birlikte derse girmek konusunda öğretmenin tutum ve kararına saygı gösterilmeli. Veliler, özellikle okulun ilk günlerinde ısrarla annesinden ayrılmak istemeyen ve sınıf ortamına karşı tepkili olan çocuğun yanında derse girebilirler, ancak bu durumun süreklilik sergilememesi gerekir. Bu davranış hiçbir zaman birkaç günü geçmemelidir.  

•    Saldırgan tutumlardan kaçının: Aile bireylerinin sergileyeceği saldırgan, kırıcı tutum ve davranışlar çocuğun uyum sürecini olumsuz etkiler. Bu davranışlar, çocuk tarafından sevilmediği, evde değerinin kalmadığı, itildiği, başka ilgilerin kendisinin önüne geçtiği şeklinde algılanabilir. Saldırgan tutumların yaratacağı sonuçları kestirmek mümkün olmayabilir.


AİLELER BUNLARA DİKKAT ETMELİ:
•    Okula gitmesi konusunda ailenin tüm bireyleri tutarlı bir tutum izlemeli, çocuk cesaretlendirilmeli.
•    Çocukla her zaman açık ve anlaşılır tarzda konuşulmalı. Okula gitmek istemiyorsa, açıkça bu korkusunun nedenleri ve endişeleri ortaya çıkarılmalı. Ancak bu kesinlikle aşağılayıcı ve küçük düşürücü tarzda yapılmamalı.
•    Sadece onun değil, her çocuğun birtakım korkular yaşayabileceği söylenmeli.
•    Çocuklar için en önemli şey güven. Bu nedenle çocuğa güven duygusu verilmeli. “Buradayım”, “Çıkışta seni alacağım”, “Beni göreceksin”, “Kapıda olacağım” gibi cümlelerle çocuk sakinleştirilmeli. İlk günlerde anne babaların çocuklarını okullarda yalnız bırakmamaları çocukların güvenlerini kazanmaları açısından gerekli olabilir.
•    Kesinlikle karşılaştırıcı bir tutum içinde olunmamalı, başka çocuklar “iyi örnek” olarak gösterilmemeli.
•    Okulun ilk günlerinde de, sonrasında da okul ve öğretmenle işbirliği içinde olunmalı. Aileler, okuldaki profesyoneller ve rehber öğretmenlerden bu uyum sürecinin ne zaman sonlandırılması gerektiği konusunda bilgi istenmeli.


NE ZAMAN PSİKOLOJİK YARDIM ALMAK GEREKİR?
Korku ve tedirginlik 1-2 haftadan uzun sürüyorsa, zaman kaybetmeden psikolojik yardım istemek gerekir. Okuldaki Rehber Öğretmenler ilk başvurulacak profesyonellerdir. Yeterli çözüm bulunamazsa çocuk ruh sağlığı uzmanlarına başvurmak yerinde olur.


DİĞER YAZILAR
- HER ÇOCUK YALANSIZ BÜYÜMEYİ HAK EDER!
- ANNE DUYGUDUR!..
- HAYIR DEMEYİ BİLİYOR MUSUNUZ?
- KEK YAPAR GİBİ ÇOCUK YAPAMAZSIN!
- MAHREMİYETE SAYGI!
- ÇOCUKLAR ÖLMESİN!
- ÇOCUĞUNUZDAN VAZGEÇMEYİN!
- ANNE BABAYI PAYLAŞMAK!
- SÜT DİŞİ, DEYİP GEÇMEYİN!
- Sadece 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'n değil... HER GÜNÜN KUTLU OLSUN KADIN!..
Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.