Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:
Hülya Yıldırım

ATALETE YATKIN BİREYLER YETİŞTİRMEYELİM!


Geçen hafta, çocuğa ataleti değil, hareket özgürlüğünü öğretin, diye söze başlamış ve konuya devam edeceğimi söylemiştim.

Hareket, yani eylem çok önemli bir konu… Çünkü hayatımızdaki pek çok konu, harekete yani eyleme geçip geçmememizden direkt olarak etkileniyor. Geçen haftaki uzman görüşleri de bebeğin hareket etmesinin önemi konusunda idi. “Hareket etmek, bebekler için de bir ihtiyaç. Bebek anne karnından itibaren hareket ederek, gelişimini sürdürüyor. Siz de bebeğinizin fiziksel, zihinsel, ruhsal ve sosyal gelişimine katkıda bulunmak istiyorsanız, ona hareket alanı yaratma konusunu ciddiyetle ele alın” demiştik. Konunun başını kaçırmış olanlar, www.anneoluncaanladim.com dan yararlanabilirler.

Şimdi gelelim konunun en can alacı noktasına, çocuklarımıza hareket özgürlüğü vermek istiyoruz. Peki, bunu nasıl başaracağız? Üstelik pek çok konu gibi hareket kavramı da kişiye göre değişirken… Öyle ya, kimimiz her gün evin içinde günlük rutin işleri yapmayı hareketli olmakla bir tutarken, kimimiz hem evde hem işte çalışıp, bir de üstüne her gün 2 saat spor salonunda ter dökmeyi hareketli olmakla eşdeğer görüyoruz. Bir diğerimiz için ise hareketlilik, durum değiştirebilme yeteneğiyle açıklanıyor ki; durum değiştirebilmek, olaylar karşısında esnek ve uyumlu davranabilmekle de yan yana gelen bir alan, üstelik hareket özgürlüğümüzü nasıl kullandığımızı da anlatıyor.

Fakat mesele çocuklarımızı atalete değil harekete, durum değiştirmeye yatkın bireyler olarak yetiştirmekse, birkaç noktaya çok dikkat etmemiz gerekiyor.

Bakınız sitemiz’in yazarlarından, Uzman Psikolojik Danışman-Pedagog Yıldız Çakar bu konuda neler söylüyor:

“HAREKET ALANI SAĞLARKEN, ÇOCUĞU HIZA SEVK ETMEYİN!”
“Çocuğa hareket imkanı sağlarken çocuğun ayına-yaşına uygun ihtiyaçlarını gözlemleyip onun ihtiyaçlarına göre bir günlük ritm sunmak, bunu yaparken de çocuğun mizacını göz önünde bulundurmak çok önemli. Sonra, çocuğa sunacağımız ritm, çocukla aramızdaki ilişkiyi bozmadan, güvenli bağlanmayı da destekleyici nitelikte olmalı.

Çocuğu hareket imkanı sunacağım diye çocuğa hıza sevk etmemeli! Bütün bunları en sağlıklı koşullarda gerçekleştirebilmek için de çocuğu iyi gözlemlemek gerekiyor. Çocuk nereye yöneliyor, onun ilgi duyduğu alan ne? Doğumdan sonra çocuğun büyümesi, baştan ayağa doğru oluyor ama bir yandan da karakteristik gelişimi söz konusu.

Bu noktada annenin de karekteri çok önemli, çünkü anne ne kadar hareketli, buna da bakmalı. Çocukla arasında iyi bir ilişki ve denge olabilmesi için, anne kendisinin de kaldırabileceği küçük adımlar atmalı. Yani çocuğu harekete sevk ederken, zorlama olmamalı, çocuğun benlik gelişimi için zamana ihtiyacı var çünkü...

Günümüzde anneler genellikle iki uç noktadalar: Bir tarafta çocuğun bir anını bile boş bırakmak istemeyen anneler var; bir de çocuğa köşe yastığı muamelesi yapan, onları bütün gün TV karşısında oturtan anneler var. Her ikisi de çocuğa zararlı.

Öte yandan, bazı çocuk ne yapıp edip hareket ihtiyacını karşılatır, ağlar, huzursuzlanır, kendisiyle istediği yönde ilgilenilmesini sağlar. Ama her çocuk böyle değildir.

Bazen de annenin çocuğu aşırı uyarması, çocuğu sürekli bir devinim içinde tutma çabası olur ki, bu da çocuk için uygun olmaz. Çünkü çocuğa hareket imkanı sunarken çocuğun ritmini göz önünde bulundurmak gerekir.

Ayrıca, anne nasıl bir çocuk istiyor ve kendisi nasıl bir insan, bunlar da çok önemli.
Çocuğa ataleti değil, hareketi öğretirken, değişime önce kendimizden başlamamız şart. Hamilelikte itibaren belli bir düzen içinde, hareketi hayatımıza sokarak yaşamak, daha doğmadan bebeğimize belli bir rol model olmamız konusunda iyi bir adım olacaktır.
Fakat sonuçta, en doğrusu budur, diye bir şey yok. Önemli olan annenin bebeği ile uyumu ve çocuğun kendisini baskı altında hissetmemesi. Anne çocuğunu tutarken bile ona güven veriyor mu, onun ihtiyaçlarının farkında mı? Sonra anne ne kadar mutlu, bütün bunlar, çocuğa ataleti değil, hareketi öğretirken de temel taşlar. Sonuçta, çocuğa hareket alanı sağlarken de belli dengeleri gözetmemiz gerekiyor.”

ÇOCUĞUN İHTİYACI NE?
Uzmanımızı dinlediniz, atalete yatkın olmayan bir birey yetiştireyim, derken öteki uca savrulmamız işten bile değil. Örneğin, geçen gün sahilde bir anne ile yeni yürümeye başlayan bebeğini izliyordum. Sabah yürüyüşüne çıkmışlar, aceleleri yok, fakat anne bebeğin yerden eğilip bir taş almasına bile izin vermiyor. Yani çocuğumuzu alıp yürüyüşe çıkarmamız ya da parka götürmemiz ona hareket imkanı sunduğumuz anlamına gelmiyor. Bu örnekteki çocuğun ihtiyacı eğilip yerden taşı almak ve belki o taşı aldıktan sonra yürümeye kendi hızında etrafı keşfetmesine yardımcı olunarak devam etmek. Ama hangi yaşta olurlarsa olsunlar, çocuklarımıza, “Gel seni gezdireyim” deyip yanımızda çanta gibi taşımaktan öteye gidemeyebiliyoruz.

Bu arada, okul öncesi dönemden başlayarak çocuklar arasında obezite hızla yaygınlaşıyor. Bunun en önemli nedenlerinden biri de çocuklarımızın yeterince hareket etmemesi, edememesi. Biz şanslıydık, sokaklarda oynardık. Ama şimdi öyle değil. Bu da çocuklarımızı o kurstan bu kursa taşımamızı beraberinde getiriyor, ya da atalete kapılıp hiçbir şey yapmamamızı. Biz televizyon seyrediyoruz, biz bilgisayar başındayız, çocuklarımız hatta bebeklerimiz de öyleler.

ÇOCUKLAR TV BAŞINDA! TIPKI BİZİM GİBİ...
Tabii, TV-bilgisayar başında büyüyen çocuklarda durum değiştirme yeteneği gelişmiyor, ki bu ileriki yaşamları için de çok riskli. Düşünsenize, büyüyecek, iş değiştirmesi gerekiyor ama yapamıyor, tatile nereye gideceğine bile karar veremiyor, çünkü durum değiştirmeyi sevmiyor, çünkü bilmiyor!

Tam da bu nokrada onlara rol model olmak konusunu gündeme getirmek istiyorum. Çağımız hız çağı, hepimiz oradan oraya koşuşturup durmaktan kendi doğal ritimlerimizi unuttuk. Ama çocuklarımıza onlara uygun günlük ritimler sunmaya çalışırken, kendi doğal ritimlerimizi de hatırlayarak, onlara daha sağlıklı örnekler olabiliriz.

Biz hareket ediyor muyuz, hareketlerimiz ihtiyaçlarımız doğrultusunda mı, ataleti yenmek konusunda iyi miyiz, durum değiştirmekten çekiniyor muyuz? Bu özelliklerinize bir bakın! Sonra çocuğunuza önerilerde bulunun. Çünkü çocuklar öğrenirken bizim sözlerimizden ziyade eylemlerimizden etkileniyorlar. Ve inanın daha iyisini yapabilirsiniz, çünkü artık bir ebeveynsiniz ve önünüzde, sizi harekete teşvik eden, örnek olmak isteyeceğiniz harika bir varlık var. Birlikte büyümeye, durum değiştirmeye ne dersiniz?

 

ÇOCUKLARIN YAŞLARINA UYGUN AKTİVİTELER:
2-6 yaş arası: Bu yaş grubu çocuklar henüz fırlatma, yakalama, koşma, sıçrama, atlama gibi hareketin temel becerilerini öğrenmektedirler. Bu beceriler merkez sinir sisteminin doğru gelişmesine yardım eder. Bu yaş grubundaki çocuklarda düzenli bir egzersiz programı önerilmez. Temel motor becerileri geliştiren oyunlar oynamak daha doğrudur.

2-3 yaş: Bahçede veya oyun alanında koşma, salıncak, oyun bahçesi, su içinde oyunlar, yuvarlanma severler.

4-6 yaş: Dans, yakalama, elim sende oyunları, ip atlama, yakartop, 3 veya 4 tekerlekli bisiklet severler. Bu yaştan sonra takım oyunlarına katılabilirler.
Öneriler: Yakalamaca, yuvarlanma, ip atlama, yüzme, ebelemece, seksek, frizbi, yürüyüş, bisiklet.

7-10 yaş arası: Bu grup çocuklar temel hareket becerilerini edinmişlerdir. Hafızaları ve karar verme yetileri gelişkin olduğundan bazı oyunların stratejilerini kavrayabilirler. Ancak bazı organize takım oyunlarının gerektirdiği karmaşık hareket ve becerileri başaramayabilirler. Bu grup çocukların temel becerilerini daha zor oyunlarda kullanabilmeleri için değişik oyunlar oynanabilir.
Öneriler: Bisiklet, top oyunları, tenis, masa tenisi, paten, dans, jimnastik, futbol, yüzme...


10 yaş ve üzeri:
Artık çocuklar karmaşık aktivite gerektiren takım oyunlarına katılabilirler. Futbol ve basketbolda çocuğun fiziksel güvenliği önemlidir. Fiziksel yaralanma riski dışında yarışma sporları ile birlikte kazanma ve kaybetme de başlar. Çocuklar kaybetmeye tahammül edemeyebilirler. Bu nedenle çocuğun doğru yönde odaklanmasına dikkat etmek gerekir. Bu yaşa dek aerobik veya dirençli egzersiz programlarına başlanması doğru değildir. Ergenliğe kadar uzun mesafe koşularına izin verilmemelidir. 10 yaş üzeri çocuklarda orta şiddette bir aerobik egzersiz programına başlanabilir. Sıklık en fazla haftada 3 gün olmalı, antremanlar arası bir gün istirahat edilmelidir. Antreman süresi 30 dakikayı geçmemelidir. Tüm kasları geliştirmek için değişik şekillerde aktiviteler gereklidir.
Öneriler: Organize takım sporları, koşu, paten, bisiklet, ip atlama, aerobik, yüzme, kürek, atletizm.

 

EBEVEYNLERE NOTLAR:
• Çocuğunuzun oyun için zaman harcamasına izin verin.
• Resim yapma, kule yapma gibi, pek çok faydası olan ve çeşitli şekillerde kullanılabilecek el faaliyetlerini destekleyin.
• Çocuklarınıza, oyuncaklarını koyacak kendilerine ait, bir yer ayırın. Raflar bunun için idealdir ve çocuklara oyun bittiğinde yerine kaldırma sorumluluğunu kazandırır.
• Çocuklarınızın güvenliğine zarar vermeyecek oyunlar temin edin.


SERBEST OYUN BEYİN GELİŞİMİNİ DAHA ÇOK DESTEKLİYOR!
Yapılandırılmış ve kurallı oyunlar son derece önemli öğrenme araçları ve sosyal yeteneklerin gelişmesinde, grup içinde uyumlu davranış becerileri kazanmakta etkili. Ancak Minnesota Üniversitesi’nden eğitim psikologu Pellegrini’nin altını çizdiği üzere yapılandırılmış oyun önceden belirlenen ve takip edilmesi gereken kurallar içeriyor. Öte yandan, serbest oyun önceden belirlenmiş kurallar ile sınırlandırılmadığı için yaratıcı tepkilerin gelişmesini destekliyor. Serbest oyun içinde ortaya çıkan bu yaratıcılık son derece önemli, çünkü beyin gelişimini kurallı oyundan daha çok destekliyor. Ayrıca, Brown ve pek çok uzman, çocukluk döneminde serbest oyuna az zaman ayrılmasının kaygılı, mutsuz ve sosyal ortamlarda uyum güçlüğü çeken bireyler olarak yetişmesinden endişeliler.


DİĞER YAZILAR
- HER ÇOCUK YALANSIZ BÜYÜMEYİ HAK EDER!
- ANNE DUYGUDUR!..
- HAYIR DEMEYİ BİLİYOR MUSUNUZ?
- KEK YAPAR GİBİ ÇOCUK YAPAMAZSIN!
- MAHREMİYETE SAYGI!
- ÇOCUKLAR ÖLMESİN!
- ÇOCUĞUNUZDAN VAZGEÇMEYİN!
- ANNE BABAYI PAYLAŞMAK!
- SÜT DİŞİ, DEYİP GEÇMEYİN!
- Sadece 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'n değil... HER GÜNÜN KUTLU OLSUN KADIN!..
Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.